önemli risale-i nur dersleri ve nurcular hakkında bilgiler-belgeler!!!!

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
saidi nursi hakkinda hem abdulhakim arvasi hz. hemde mahmud Sami ramazanoglu hz. olumlu söz etmemişler. bu iki seyhten biri dahi gerçek şeyh olsa sonuç değişmez. demekki said nursi hiçbir zaman bir şeyh mertebesinde değildir. Çıkan sonuç budur. ha kötü biri midir? asla. Kendi vazifesini yapmıştır. ama bir şeyh ramazanaoglu veya şeyh arvasi veya şeyh gumushanevi veya bir Mehmet zahit kotku hz.leri değildir.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
[441] Felsefenin İslam'da yeri varmıdır (Müslim Gündüz Efendi)




 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
İmam-ı Rabbani'den Bediüzzaman'a mektub





74. mektup

Bu mektûb, Mirzâ Bedî’uz-zemâna “rahmetullahi aleyh” yazılmışdır. Fakîrleri sevmek ve onlara iyilik etmek ve islâmiyyete uymak lâzım olduğu bildirilmekdedir:

Şerefli mektûbunuz ve latîf yazılarınız geldi. Allahü teâlâya hamd olsun! Okuyunca, fakîrlere sevginiz ve bağlılığınız anlaşıldı. Çünki bu sevgi, se’âdetin sermâyesidir. Onlar, Allahü teâlânın celîsleridir, hep Onunla birlikdedirler. [Çünki, Buhârî ve Müslimdeki hadîs-i şerîfde, (Beni zikr ederken onunla berâberim) buyuruldu.] (Onlarla birlikde olanlar şakî olmaz) buyuruldu. [Bu hadîs-i şerîf, (Buhârî) ve (Müslim) sahîhinde yazılıdır. Onları bulamayıp, kitâblarını okuyanlar da şakî olmaz.] Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, kâfirlere gâlib gelmesi ve işlerin kolaylaşması için, muhâcirlerin fakîrleri hurmetine düâ buyurduğu, [Taberânîde ve Ebû Nu’aym ve Hâfız-ı Münzirînin “rahmetullahi aleyhim ecma’în” (Tergîb) kitâbında] bildirilmekdedir. Peygamberimiz “aleyhissalâtü vesselâm” muhâcirlerin fakîrlerinin şânlarını bildirmek için, (Saçları karışmış çok kimse vardır ki, kapılardan kovulurlar. Allahü teâlâya yemîn etseler, yemîn etdikleri şeyi elbette yaratıp verir) buyurdu.

Ey mes’ûd insan! Kıymetli mektûbunuzda, (Dünyâ ve âhıretin sâhibi...) yazmışsınız. Bu söz, ancak Allahü teâlâ için söylenir. Elinden hiçbirşey gelmiyen bir köle, nasıl olur da, herhangi bir bakımdan sâhibi ile ortaklığı arayabilir? Sâhib olmak yolunu tutabilir? Hele âhıretde. İster hakîkat olarak, isterse mecâz olarak düşünülsün, mâlik ve sâhib yalnız Allahü teâlâdır. Hak teâlâ, kıyâmet günü, (Bugün, mülk kim içindir?) buyurur. Cevâb olarak yine kendisi, (Kahhâr, Gâlib olan bir Allah içindir) buyurur. O gün kullar için, korkudan sığınmakdan başka birşey yokdur. Pişmânlıkdan, şaşkınlıkdan başka birşey yapamazlar. Allahü teâlâ, o günün şiddetini, kulların sıkıntısının çokluğunu bildirmek için, Hac sûresinin birinci [1] âyetinde meâlen, (O günün zelzelesi çok büyük şeydir. O gün kadınlar memedeki çocuklarını unuturlar. Hâmile hâtûnlar çocuklarını düşürürler. İnsanlar serhoş olmuşlar sanılır. Onlar serhoş değildir. Fekat, Allahü teâlânın azâbı çok şiddetlidir) buyuruldu. Fârisî iki beyt tercemesi:

Sorulur o gün işlerden, sözlerden,
Kalbi titrer Nebîlerin korkudan._

Enbiyânın şaşırdığı bir yerde,
Günâhlara özr bulmak nerede?

Nasîhatların başı şudur ki, islâmiyyetin sâhibine “aleyhissalâtü vesselâmü vettehıyye” uymak lâzımdır. Resûlullaha uymıyanlar, âhıretde azâbdan kurtulamaz. Bundan sonra, dünyânın süslerine düşkün olmamak, varlığına ve yokluğuna aldırış etmemek lâzımdır. Çünki, Allahü teâlâ dünyâyı sevmez, ona kıymet vermez. Bunun için, kulun dünyâlığı olmakdansa, olmaması dahâ iyidir. Dünyânın kimseye fâide vermediğini ve elden çabuk çıkdığını herkes bilmekde, hattâ görmekdedir. Dünyânın malına, mevkı’ine düşkün olanların, bunlara kavuşmak için uğraşıp da, ânsızın hepsini bırakıp gidenlerin hâlini görerek ibret alınız! Allahü teâlâ, bizi ve sizi, Peygamberlerin en üstününe “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” uymakla şereflendirsin! Âmîn.

http://kitap.mollacami.com/mektubati-rabbani/konu-1833.htm


75. mektup

Bu mektûb, yine Mirzâ Bedî’uz-zemâna “rahmetullahi aleyh” yazılmışdır. Mahlûkların en üstününe uymağı, önce i’tikâdı düzeltmeği, sonra fıkh bilgilerini öğrenmeği bildirmekdedir:

Allahü teâlâ, size selâmet ve âfiyet versin! Dünyâ ve âhıret se’âdetlerine kavuşmak için, dünyâ ve âhıretin efendisine “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ” uymak lâzımdır. Ona uymak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olarak, önce i’tikâdı düzeltmek lâzımdır. Bundan sonra, o büyüklerin Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anlayıp bildirdikleri halâl, harâm, farz, vâcib, sünnet, mendûb, mubâh ve müştebeh [şübheli] bilgilerini öğrenmek ve bütün işlerini bunlara uygun olarak yapmak lâzımdır. Bu iki i’tikâd ve amel kanadları elde edildikden sonra, eğer ezelde mes’ûd olmuş ise, mukaddes âleme uçmak nasîb olur. Bu iki kanat olmadan yükselmek olamaz. Bu alçak dünyâ, arkasından koşmağa değmez. Bunun, malının, mevkı’inin değeri yokdur ki özenilsin. Değerli, kıymetli şeyleri aramalıdır. Allahü teâlâ, herşeyi bir sebeble yaratdığı, gönderdiği için, kendisine kavuşduran sebebi, o vesîleyi Ondan istemelidir. Fârisî mısra’ tercemesi:

İş budur, bundan başkası hiçdir.

Bu fakîrlere “rahmetullahi aleyhim ecma’în” yakınlık göstererek yardım istiyorsunuz. Size müjdeler olsun! Sağlam olarak ve kazanarak geri dönersiniz. Fekat, bir şartı gözetmek lâzımdır. O da, kalbi yalnız bir yere bağlamakdır. Kalbi birkaç yere bağlamak, insanı harâb eder. (Bir yerde olan, her yere kavuşur. Heryere dağılan hiçbir yer bulamaz) sözü meşhûrdur. Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın nûrlu caddesinde bulundursun. Doğru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselâmın izinde bulunanlara selâm olsun!

http://kitap.mollacami.com/mektubati-rabbani/konu-1834.htm
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
...
İkinci Nokta: İmam-ı Rabbanî ve Müceddid-i Elf-i Sâni Ahmed-i Farukî (R.A.) demiş: "Hakaik-i imaniyeden bir tek mes'elenin inkişafı ve vuzuhu, benim indimde binler ezvak ve keramata müreccahtır. Hem bütün tarîkatların gayesi ve neticesi, hakaik-i îmaniyenin inkişafı ve vuzuhudur." Mâdem şöyle bir tarîkat kahramanı böyle hükmediyor; elbette hakaik-i îmaniyeyi kemal-i vuzuh ile beyan eden ve esrar-ı Kur'aniyeden tereşşuh eden Sözler, velayetten matlub olan neticeleri verebilirler.
Üçüncü Nokta: Bundan otuz sene evvel, Eski Said'in gafil kafasına müdhiş tokatlar indi, اÙ￾لْمÙ￾وْتÙ￾ Ø*Ù￾قٌّ kaziyesini düşündü. Kendini bataklık çamurunda gördü. Meded istedi, bir yol aradı, bir halaskâr taharri etti. Gördü ki, yollar muhtelif; tereddütte kaldı. Gavs-ı Azam olan Şeyh-i Geylanî Radıyallahü Anh'ın "Fütuh-ul Gayb" namındaki kitabıyla tefe'ül etti. Tefe'ülde şu çıktı: اÙ￾نْتÙ￾ Ù￾Ù￾Ù‰ دÙ￾ارÙ￾ الْØ*Ù￾كْمÙ￾Ø©Ù￾ Ù￾Ù￾اطْلÙ￾بْ Ø·Ù￾بÙ￾يبًا ÙŠÙ￾دÙ￾اوÙ￾Ù‰ Ù‚Ù￾لْبÙ￾ÙƒÙ￾ Acibdir ki; o vakit ben, Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye âzası idim. Güya ehl-i İslâmın yaralarını tedaviye çalışan bir hekim idim. Halbuki en ziyade hasta ben idim. Hasta evvelâ kendine bakmalı, sonra hastalara bakabilir.
İşte Hazret-i Şeyh bana der ki: "Sen kendin hastasın, kendine bir tabib ara!" Ben dedim: "Sen tabibim ol!" Tuttum, kendimi ona muhatab addederek, o kitabı bana hitab ediyor gibi okudum. Fakat kitabı çok şiddetli idi. Gururumu dehşetli kırıyordu. Nefsimde şiddetli ameliyat-ı cerrahiye yaptı. Dayanamadım, yarısına kadar
(Orjinal Sayfa379)
kendimi ona muhatab ederek okudum; bitirmeye tahammülüm kalmadı. O kitabı dolaba koydum. Fakat sonra, ameliyat-ı şifakâraneden gelen acılar gitti, lezzet geldi. O birinci üstadımın kitabını tamam okudum ve çok istifade ettim. Ve onun virdini ve münacatını dinledim, çok istifaza ettim.
Sonra İmam-ı Rabbanî'nin Mektubat kitabını gördüm, elime aldım. Hâlis bir tefe'ül ederek açtım. Acaibdendir ki, bütün Mektubatında yalnız iki yerde "Bediüzzaman" lafzı var. O iki mektub bana birden açıldı. Pederimin ismi Mirza olduğundan, o mektubların başında "Mirza Bediüzzaman'a Mektub" diye yazılı olarak gördüm. Fesübhanallah dedim, bu bana hitab ediyor. O zaman Eski Said'in bir lâkabı, "Bediüzzaman"dı. Halbuki hicretin üçyüz senesinde, Bediüzzaman-ı Hemedanî'den başka o lâkabla iştihar etmiş zâtları bilmiyordum. Halbuki İmamın zamanında dahi öyle bir adam vardı ki, ona o iki mektubu yazmış. O zâtın hali, benim halime benziyormuş ki, o iki mektubu kendi derdime deva buldum. Yalnız İmam, o mektublarında tavsiye ettiği gibi çok mektublarında musırrane şunu tavsiye ediyor: "Tevhid-i kıble et." Yani: Birini üstad tut, arkasından git, başkasıyla meşgul olma. Şu en mühim tavsiyesi, benim istidadıma ve ahval-i ruhiyeme muvafık gelmedi. Ne kadar düşündüm: "Bunun arkasından mı, yoksa ötekinin mi, yoksa daha ötekinin mi arkasından gideyim?" tahayyürde kaldım. Herbirinde ayrı ayrı cazibedar hasiyetler var. Biriyle iktifa edemiyordum. O tahayyürde iken, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetiyle kalbime geldi ki: "Bu muhtelif turukların başı ve bu cedvellerin menbaı ve şu seyyarelerin güneşi, Kur'an-ı Hakîm'dir. Hakikî tevhid-i kıble bunda olur. Öyle ise, en a'lâ mürşid de ve en mukaddes üstad da odur. Ona yapıştım. Nâkıs ve perişan istidadım elbette lâyıkıyla o Mürşid-i Hakikî'nin âb-ı hayat hükmündeki feyzini massedip alamıyor; fakat ehl-i kalb ve sahib-i halin derecatına göre o feyzi, o âb-ı hayatı yine onun feyziyle gösterebiliriz. Demek Kur'andan gelen o Sözler ve o Nurlar, yalnız aklî mesail-i ilmiye değil; belki kalbî, ruhî, hâlî mesail-i îmaniyedir ve pek yüksek ve kıymetdar maarif-i İlâhiye hükmündedirler.
...

http://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/risale/index.php?tid=89

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
[414] Mehdi çıktı mı? (Müslim Gündüz Efendi)
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Hüsrev Abi Rüştü Abi ve Sungur Abiye Komplo Ekibi Aynıdır - Yozgatnur
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
ahmet_akgunduze_sahte_belge_soku_h35786.jpg


Ahmet Akgündüz'e sahte belge şoku!Ahmet Akgündüz’ün yazdığı “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti” adlı kitabının ikinci cildi, kitapta yer alan bir belge nedeniyle İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından toplatılmasına karar verildi.

Rotterdam İslam Üniversitesi rektörü Ahmet Akgündüz'e, 6 cilt halinde hazırladığı “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Kişiliği” adlı kitabında, Zehra Vakfı’nın kurucusu merhum İzzettin Yıldırım’a iftira ve açıkça Kürt düşmanlığı yaptığı gerekçesiyle kardeşi Cesim Yıldırım tarafından açılan hukuk davası sonuçlandı.

akgunduz-belge-6702.jpg



Akgündüz, kitabında; Zehra Vakfı kurucusu İzzettin Yıldırım ve Med-Zehra kurucusu Sıddık Dursun’un Molla Mustafa Barzani tarafından Nurcular arasında Kürtçülüğü yaymak için özel olarak sokulduğunu ve onun adına çalıştıklarını iddia etmişti. Akgündüz’ün Mustafa Barzani’ye isnatla kitabına aldığı ve “Kürtçe aslının çevirisidir” dediği bozuk bir Türkçeyle yazılmış mektup, imzasız, kaynaksız ve kim tarafından yazıldığı belirsizdi.


İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, belgenin aslı sunulamamış ve iddiaların hiçbiri ispatlanamamıştı. Dava sonucunda Akgündüz’ün “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Kişiliği” adlı kitabının 2. Cildi için toplatılma kararı alındı ve 2.500 TL tazminata mahkûm edildi.


Akgündüz, yine sözkonusu eserinde, kendi kitaplarında onlarca yerde kendisinin “Kürt” olduğunu söyleyen Bediüzzaman Said Nursi’yi de, kendince topladığı belgelerde “seyyid” olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı.

akgunduz-belge-670.jpg




Müslim Gündüz Efendi'ye de iftira atmıştı!

Ahmet Akgündüz,geçtiğimiz yıllarda da Müslim Gündüz Efendi'ye iftiralar atmıştı.
Evet,müfteri Ahmet Akgündüz'ün iftiralarını Hulusi Efendi Hazretleri'nin "ilk üç talebemden biridir " iltifatına mazhar olan Elazığ Merkez Vaizi Hacı Zihni Efendi yalanladı..

http://www.habercedid.com/risale-i-nur/ahmet-akgunduze-sahte-belge-soku-h35786.html






 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Ahmet Akgündüz'ün şeceresindeki mühürler belgenin doğru olmadığının ispatıdır
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Ahmet Akgündüz'ün Gösterdiği Şeceredeki Çelişkiler ve Yanlışlar 1. Bölüm




Ahmet Akgündüz'ün Gösterdiği Şeceredeki Çelişkiler ve Yanlışlar 2. Bölüm
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Mustafa Karaman Hoca'dan hatalı bir açıklama daha...
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Sözler Köşkü gibi Ciddiyetsiz Yerler - YOZGATNUR
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
ahmet akgündüz, sadeleştirme konusunda yaşananları anlatıyor... ben de ilk kez dinliyorum... doğrusu yanlışı ile istifade edelim inşaallah..


 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Abdullah Yeğin Ağabey / Sadeleştirme Hakkında - YOZGATNUR
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Abdullah Yeğin Ağabey / Cemaat bu işten vazgeçsin - YOZGATNUR
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Barla-Horasan Hattının Hikayesi ya da Fetullah Gülen Aslında Kimdir?M. Emin Akkaşâ€™ın Tespitleri – 6Kişilik olarak Risale-i Nur’un verdiği derse ittibaen İslam’a hizmet iddiasında olan bütün cemaat, grup ve tarikatlere olumlu bakan birisiyim. Bu hikayenin konusu olan Fetullah Gülen’in başında bulunduğu harekete de 17-25 Aralık operasyonuna gelinceye kadar olumlu bakmaktaydım. Sohbetlerine faaliyetlerine katıldım. Elimden geldiği kadar yardım ettim kendi çocuklarım da dahil olmak üzere başkalarını aynı şekilde teşvik ettim. 17-25 Aralık operasyonunu takip eden günlerde hep bekledim ki birisi çıksın Başbakan ile Fetullah Gülen’in arasını bulsun. Bu arada bu yapı ile ilgili yazılanları ve söylenenleri ister istemez takip etmeğe başladım. Bu minval üzere 30 Mart 2014 seçimleri yapıldı.
Seçim öncesi ve sonrası bu yapıyla ilgili söylenenleri ayrıca analiz ettim. 21 Nisan 2014 Tarihinde bu analizler şöyle bir düşünceye varmama yol açtı: Bugüne kadar tanıdığım ve itimat ettiğim kişilerin hepsinin bu kişi ile ilgili tespitlerinin ortak noktası aldatmak. Bu kişi herkesi aldatmış ve olduğundan farklı görünmüş. Eğer bu zat bu söylenenleri yapmışsa 40 yıldır bu kadar geniş bir kitleyi aldatabilmiş ise bu kişi bir aldatıcı yani hadisteki tabirle bir deccal ve İslam toplumu içinde çıktığı için süfyan olması gerekir. Bu düşünce ile 5.Şua’daki iki hadis-i şerif aklıma geldi. Süfyanın büyük bir alim olacağını ve Horasan taraflarından çıkacağını anlatan hadisler. Bu zatın alimliği kesin, zira herkes ona alim ile eş anlamlı olan hoca ünvanı ile hitap ediyor. Fakat bu konuda yalnız değil, daha başka çok sayıda hoca ünvanlı kişi etrafta bol miktarda mevcut. Gerçi hiç birinin etkilediği kitle büyüklüğü bu zatın yanına yaklaşamazdı bile. Ancak tek başına büyük alimlik veya hocalıkhüküm vermek için yeterli değildi.
O ana kadar bildiğim sadece bu zatın memleketinin Erzurum olduğu, fakat köyünü, ilçesini diğer şahsi bilgilerini bilmiyordum. “Süfyan Horasan taraflarından çıkacakâ€￾ ve Erzurumlu’luk birlikte bir çağrışım yaptı. Günümüzde Erzurum’da da Horasan adında bir İlçe var. Geçmişte Horasan denilince anlaşılan İran’ın doğusundaki Horasan Bölgesine alternatif bir yer bugün ülkemizde de mevcut. Hadis-i şerif’in esas kasdettiği yer bu Horasan olabilir miydi acaba? Hipotezi bu şekilde kurunca bunun delili ne olabilirdi. O anda hadisteki ‘taraf‘ kelimesi bir çağrışım yaptı. Taraf yön, istikamet, cihet anlamına gelen bir kelime idi. Mesela etraf-ı erbaa denince dört yön kuzey, güney, doğu ve batı kasdedilir. Şu halde bu taraf kelimesi bir yön belirtiyorsa bizdeki Horasan İlçesine nerden bakılması gerekir idi? Bu hadis-i şerifi 5. Şua’da nakleden Bediüzzaman dört büyük eserini yazdığı zaman Barla’da idi. Ayrıca talebelerine söylediği ‘Ben görmediğim hiç bir şeyi yazmadım’ sözüne göre bu zatı görmüş ise bu görme yeri Barla olmalı dedim. Eğer Barla’dan Horasan’a bakılırsa yani Barla-Horasan arasında bir hat çizilirse bu hat bu zatın memleketinin ne kadar yakınından geçer? Bu merak saikası ile gayri ihtiyari GoogleEarth programını açtım. Önce Barla’yı buldum. Merkezine (Ki Bediüzzaman’ın kaldığı evin önüne denk geldi.) bir nokta (push pin) koydum: Sonra Horasan merkeze bir nokta koydum:
GoogleEarth’ün araç çubuğundaki cetvel ile mesafe ölçümü yapar gibi Barla’dan Horasan’a bir çizgi çizdim ve çizgiyi kaydettim. Yaklaşık 1011 Km’lik bir çizgi ortaya çıktı. Yukarıda da zikrettiğim gibi bu ölçümleri yaparken Fetullah Gülen’in doğduğu yeri henüz bilmiyordum sadece Erzurum’lu olduğunu biliyordum. Google arama motoru ile doğduğu yerin Pasinler’in Korucuk Köyü olduğunu tespit ettim. GoogleEarth üzerinde yerini buldum bir nokta da oraya koydum: Görüldüğü gibi Korucuk Köyü tam çizginin üzerine düşmüştü. Ama çizgi kalınlığı ve zoom seviyesi dolayısı ile bu çizgi üzerinde olmaklık zahiri bir yakınlık da olabilirdi. Kesin hüküm için zoom yaparak yaklaşıp ondan sonra durumu tespit etmek gerekecekti. Ancak evlerin net olarak görüldüğü maksimum zoom seviyesinde çizginin köyün tam ortasından geçtiğini gördüm: Kurduğum hipotez doğru çıkmıştı. Barla’dan Horasan’a çizilen hat tam köyün merkezinden geçmekteydi. Bu çok çarpıcı bir bulguydu. Bu durumu hemen bir arkadaşla paylaştım. Ona anlatırken farkına vardım ki çizgi sadece köyün içinden değil aynı zamanda evinin üzerinden de geçmekteydi: Bu tespiti hemen bir kaç kişi ile paylaştım. Çünkü hem bir hadis-i şerifin zahir manası te’vilsiz tahakkuk etmiş hem de herkesin bu zata karşı ikaz edilmesini gerektiren bir durum hasıl olmuştu. Hafta sonu mutad üzere köyüme gittim. Dönüşte aklıma geldi ki burada yersel olarak başka bilgiler de olabilirdi. Acaba neler olabilir idi? İlk aklıma gelen noktalar arasındaki mesafelerin (Barla, Erzurum İl merkezi, Korucuk Köyü, Pasinler İlçe Merkezi, Horasan İlçe Merkezi) bir anlam taşıyor olabileceği idi. Dönüş yolunda durmam gereken bir yer vardı. Orada durunca hemen bilgisayar başına geçip ölçmelere başladım. Erzurum-Korucuk-Pasinler aynı istikamet üzerinde idi. Soldan sağa önce Erzurum Merkez-Korucuk sonra Korucuk-Pasinler Merkez arasını aşağıdaki gibi ölçüp kaydettim: Erzurum-Korucuk 20.4 km ve Korucuk-Pasinler arası 14.9 olarak ortaya çıktı. Bu rakamlar ne gibi anlam taşıyabilir diye düşünürken gördüm ki tam sayı kısımları 20 ve 14 yan yana yazınca 2014 yapıyordu. Yani ortaya bir yıl çıkmıştı. O zaman ay ve gün de olabilirdi. Acaba kesirler yani .4 ve .9 ay ve gün olabilir miydi? Yani 9.4.2014 bir başka deyişle 9 Nisan 2014. Bu tarih bir çağrışım yapmadı. Bunlar acaba ay ve günün yüzdeleri olabilir miydi? O zaman: Ayı tespit için: 1 yıl 12 ay 12×0.4=4.8 yani yine 4. ay içinde ama 4.ayın sonlarına doğru yani 5. aya yakın, Günü tespit için: Nisan ayı 30 gün 30×0.9=27 yani 27. gün. Ortaya bir tarih daha çıktı 27 Nisan 2014. Bu tarih ne olabilir diye düşünürken hesapları yaptığım bilgisayarın sağ alt köşesinde o günün tarihinin 27 Nisan 2014 olduğunu hayretle gördüm. Çok şaşırtıcı bir durum ortaya çıkmıştı. Hesapla ortaya çıkan tarih tam olarak o tespitin yapıldığı tarih idi. Bunun tesadüf olması artık hiç mümkün değildi. Buradan kendime bu zatın hakiki mahiyetinin ortaya konulmasında önemli bir vazife düştüğü hükmüne vardım.
Aklımda bu vazifeyi nasıl yerine getirebilirim düşüncesi ile mola verdiğim yerden hareketle eve geldim. Mademki bu zatın hadis-i şeriflere göre hakiki mahiyetinin ortaya konmasında benim de bir vazifem var o takdirde bu kişi ile ilgili daha fazla bilgiye ihtiyacım vardı. Biyografisini okumak için yine google’a girdim. Biyoğrafisini anlatan ilk sitede okuduğumda hayretle gördüm ki doğum tarihinin 27 Nisan 1942 olduğu yazılıydı. Yaşını büyütmüş 27 Nisan 1941 yapmıştı. Yani aslında o gün yani 27 Nisan 2014 Tarihinde tespit ettiğim 27 Nisan bu zatın aynı zamanda doğum ay ve günü imiş. Ay ve gün varsa yıl da olmalı diye aklımdan geçti. Henüz değerlendirmediğim Erzurum-Horasan arasındaki mesafeyi ölçtüm: Çıkan mesafe 76 veya 77 km idi. Eğer bu rakam bu zatın yaşı ise 2014 yılından çıkarınca doğum yılı çıkmalıydı. Fakat çıkan sonuç 1938 veya 1937 idi. 4 yıllık bir sapma vardı. Acaba bu sapmanın bir açıklaması var mıydı? Birden aklıma geldi ki ya bu zatın gerçek doğum tarihi farklı ise? Hemen google’da bu defa “gerçek doğum tarihiâ€￾ anahtar kelimesini ekleyerek arattım. Bingo tam isabet! Karşıma kendi sitesi çıkmıştı ve kendi sitesindeki hayatının kronolojik anlatımına göre gerçek doğum tarihi 27 Nisan 1938 idi. Yani o da hedefi tam 12’den vurmuştu. Bu tespitin yapıldığı 27 Nisan 2014 Tarihi itibariyle tam olarak 76 yaşını doldurmuş ve 77’den gün almaya başlamıştı.
Tek bir hadis-i şerif: “İslamların Deccalı (Süfyan) şarktan (doğudan), Horasan taraflarından çıkar. Kalkan yüzlüler ona tabi olur“; bu zatın Bölgesini (Doğu Anadolu), İlini (Erzurum), İlçesini (Pasinler), Köyünü (Korucuk) ve köydeki evini, kendisinin destek alacağı silahlı gücün özelliğini (polis ve jandarmanın kalkanlarını) zahir bir şekilde ve ayrıca doğum tarihini gün-ay-yıl olarak mesafe cinsinden kodlanmış şekilde haber vererek Hz Peygamberin (s.a.v) günümüzde bir mucizesinin daha tahakkuk ettiğini göstermiştir.
Bu tespit daha sonra zincirleme başka tespitlerin yolunu açtı. Hepsi de bu zatın, Süfyanı haber veren bir çok hadis-i şerifin te’vilsiz birinci muhatabı olduğunu göstermekteydi.
Başka bir hadis-i şerif için benzer konumsal tespit örneği için tıklayın.
Her şeyin doğrusunu yalnız Allah bilir.
Diğer tespitler için aşağıdakileri de okumanız tavsiye edilir:
Günümüzdeki Süfyan (İslamların deccalı) kim?
David Cohen Büyük Deccal Olabilir mi!
On Dokuzun Sırrı ve Komplocular
Fetullah Gülen ve Masonik Sembolizm
Kayıp “Hâ€￾nın Sırrı – Fet(h)ullah mı yoksa Fe(v)tullah mı?

Önemli bir not:
İfadelerimdeki kesinlik istatistikteki olasılık hesabından kaynaklanıyor. Malum bir paranın 3 defa üst üste yazı gelme ihtimali 1/2 x 1/2 x 1/2 = 1/8 dir.
Aynı olasılık hesabını yaptığımızda; 1011 km’lik Barla Horasan hattının (~1000km) tesadüfi olarak Fetullah Gülen’in bölgesini , ilini, ilçesini, köyünü, köydeki evini kesmesi ve doğum tarihini yıl-ay-gün olarak gösteriyor olma olasılıkları kabaca:
Barla-Horasan 1/1000
Bölgesi 1/7
İli 1/81
İlçesi 1/20
Köy 1/56
Hane 1/70
Doğum Yılı 1/2000
Doğum Ayı 1/12
Doğum Günü 1/30
1/1000 x 1/7 x x 1/81 x 1/20 x 1/56 x 1/70 x 1/2000 x 1/12 x 1/30=1/(3.12^17) yapar. Bu rakam o kadar küçüktür ki istatistiki olarak sıfır kabul edilir. Yani hadis-i şerifin muhatabı Fetullah Gülen’dir dediğimizde bu hükmün yanlış olma ihtimali sıfırdır. Ama bu tevafuku başka bir şeye mesela Fetullah Gülen’in mehdiliğine veya mesihiyetine de hamledebilirsiniz. O başka. Kendini kandırmak için isteyen o şekilde inanmaya devam edebilir. Ancak unutulmaması gerekir ki bu tespitin hareket noktası süfyanı anlatan hadis-i şeriftir.

https://mustafaemreakkas.wordpress....-hikayesi-yada-fetullah-gulen-aslinda-kimdir/



 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
nur dairesinin hasan akar'a itibarını iade etmesi gerekir. aklı selimlerin bu sözümüz üzerine düşünmesi gerekir. ivedilikle gereği yapılmalıdır.

çok bilmişler, ilmi kıtlar, enaniyeti tavan yapmışlar sözümüzü dinlesinler, gölge etmesinler. yoksa...!

nur dairesinde kendini gizleyen fetulahçılar, artık korkun!!

özellikle 10:00 dakikadan sonrasına bakılabilir...

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
İman nasip işidir. Sadece anlamak değil. Okuma yazma bilmeyen, araştırma yapmayan köylü dahi iman edebiliyor iken, Risale okuyan şakirtler ~ki en iyi anlayan, okuyan cemaattir belki risaleleri~ darbe yapabiliyor. Bırakın risale okumayı, peygamber yanında duran ve onu koruyan dahi iman etmeyebiliyor.


@talib bulanık suda balık avlamayı kes. kuyruk acından nereye saldıracağını bilmiyorsun.

evet bu konuda @talib den cevap bekliyoruz. hocası neden sessiz bir açıklasın...

öncelikle fethullhçılar nurcu değildir.

ikinci olarak nurcuların içindeki ifrat noktasındaki beyanlar nurcuları bağlamaz. asl olan risalei nurdur. üstadı da bizi de risalei nur bağlar. risalei nurdan sünneti seniyyeye aykırı birşey varsa getir konuşalım. ama bulanık suda balık avlamayı kes.

tekrar edelim. fetulahçılar nurcu değildir. bunu kafana sok artık.

aslında meseleyi anladım ben. nurcular kesin sana birşey yaptı. karın ağrın bundan... ama ne???
 
Üst