Mugalata ile Röportaj

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Evet doğru, toplum sözleşmesi ve eşitlik ilkesi görüşlerinde söylemiş olduğu bir sözdür bu fakat amacım bunu bilip bilmediğiniz değildi bütünüyle Hobbes'un açıklaması da değil, bu benim sevdiğim bir sözdür bunu daha bireysel ele alırsak insanın varlığı noktasında toplumsal olması gerekliliği veya isteği aynı zamanda yalnız dünyaya gelmesi ve öteye yalnız gitmesi gerçeği arasında yaşananlar, insan oldukça garip bir varlıktır bir abimin güzel bir sözü vardı "insan içine atılanla dışarıdan istenilenin farklı olduğu bir varlık" ve bunu düzene koyma uğrunda verilen çaba sınav tam da bu noktada işte, kendin için istediğin bir şeyi samimice karşı tarafa da istemek her baba yiğidin kârı değildir bunu olgunluk düzeyinde ele alalım samimiyetle her şeyini paylaştığın arkadaş eş dost vs. gıyabında iyi düşündüğün dua ettiğin hiç bir menfi bişey beslemediğin ve onların da sana aynı şekilde olduğu, bu gerçekten güzel bi şeydir ve gerçek bir samimiyetse ki bireysel anlamda kolay da kazanılmamıştır, bunun bir de şu boyutu vardır ki bütünüyle kimsenin kimseyi anlamadığı gerçeği her insanın kendisini kemale eriştirecek bir sıkıntısı vardır diye düşünüyorum tabi bu görebilene, hakikatı görebilenler de gerçek anlamda acıyı yaşayabilen insanlardır zaten şuraya varmak istiyorum insan her ne kadar samimi olsa ve samimiyet görse de aslında yalnızdır ve yalnızlığa da ihtiyacı vardır..

Evet, yalnızlık insanın en yakın arkadaşı. İnsanın kendisiyle barışık olması hâlinde bunu başarması mümkün. Aksi halde sorunlu yaşanır.

Ancak sosyal ortamıyla insan tam olarak kendini gerçekleştirebilir. Uzun süre tek kalırsa insanlıktan çıkmaya başlar. Ayrıca bütün güzellikler toplumsal yaşamda ortaya konulabilir.

Mesela bir sanatçısınız diyelim. Uzun süre Issız bir adada kalırsanız, artık eser ortaya koyamaz olursunuz.

Ancak, arkadaşlarıyla Kurduğu güzel, yakın ilişkiyle yalnızlığı karşı karşıya getirmiyorum ben. Bence ikisi de ayrı ayrı anlam ifade eder ve ikisi birden olabilir. Karşılıklı samimi ilişkiye dayanan arkadaşlık çok yücedir. Artık böyle ilişkiler pek görülmüyor. Insanın bireysel tek başındakini devreye giriyor. Düzenin insanı yalnızlaştıran etkisi görülüyor. O tür bir yalnızlaşma iyi değil. Ben inzivaya dönük bir yalnızlaşmayı doğru buluyorum. Kendini dinlediğin yalnızlaşmayı.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Evet, yalnızlık insanın en yakın arkadaşı. İnsanın kendisiyle barışık olması hâlinde bunu başarması mümkün. Aksi halde sorunlu yaşanır.

Ancak sosyal ortamıyla insan tam olarak kendini gerçekleştirebilir. Uzun süre tek kalırsa insanlıktan çıkmaya başlar. Ayrıca bütün güzellikler toplumsal yaşamda ortaya konulabilir.

Mesela bir sanatçısınız diyelim. Uzun süre Issız bir adada kalırsanız, artık eser ortaya koyamaz olursunuz.

Ancak, arkadaşlarıyla Kurduğu güzel, yakın ilişkiyle yalnızlığı karşı karşıya getirmiyorum ben. Bence ikisi de ayrı ayrı anlam ifade eder ve ikisi birden olabilir. Karşılıklı samimi ilişkiye dayanan arkadaşlık çok yücedir. Artık böyle ilişkiler pek görülmüyor. Insanın bireysel tek başındakini devreye giriyor. Düzenin insanı yalnızlaştıran etkisi görülüyor. O tür bir yalnızlaşma iyi değil. Ben inzivaya dönük bir yalnızlaşmayı doğru buluyorum. Kendini dinlediğin yalnızlaşmayı.

Kesinlikle benim kastettiğim de o, yani bütünüyle değil hepsinin kısmen ve ayrı olması..
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0

"Halkların kardeşliğini savunduğunu söyler, halkların düşmanlığını körüklediği görülür." Örnek verir misin, nerede böyle yapmış? Yani reel sosyalizm, dar politikalarıyla buna sebeb olmuş olabilir de, bu yönde bir politik söylemi nerede olmuş?
İkimizden biri havanda su dövüyor.
Ben X konusundan soru yöneltiyorum, sen Y konusundan bile uzak cevaplar veriyorsun.
Halkların düşmanlığı bakın nasıl körüklenir?
Örnek : Türk solu pkk'yi destekliyor, pkk'li teröristler asker polis öldürüyor, asker-polis aileleri, bu ailelerin komşuları, hemşerisi akrabası, vel hasıl bu asker-polis ile soy ve akrabalık bağı olanların bütünü, yani halk pkk'nin şahsında Kürtlere düşmanlık duygusuna kapılırsa burda dışarıdan körüklenmiş Türk-Kürt halklarının düşmanlığından söz edilemez mi?
Üstelik bunu sadece politik söylem düzeyinde değil, Türk solu silahlı şiddet-terör uygulayan pkk lehine taraf olarak hem kürtlerden, hem türklerden insanları katl edilmesi noktasında pkk'ye her türlü desteği sunarak sağlıyor.
Yaw arkadaş solcular biz halkların düşmanlığını körüklüyoruz şeklinde kendilerine suçlama yöneltmeleri beklentisi içinde olan var mı ki?
Birde kalkıp böyle bir politik söylem nerede olmuş diye soruyorsun.. hayret bir şey!
Ama o sıralar islâmcı hareket, ABD ile sıkıfıkı, Komünizm tehlikesine karşı, Türk solcularına saldırmakla meşguldü. Derin devletin örgütlediği derneklerde toplanıp Mehmet Şevket Eygi gibilerinin yazdığı ajitatif yazıların etkisiyle, solcu gençleri bıçaklıyorlardı.
İslamcı hareketten kasıt Türkiye'de Demirel
İran'da Şah Rıza Pehlevi
Suudi Arabistan'da Suud Kral ailesi
Pakistan'da Ziya ul Hak
Mısır'da İhvanı Müslim bunu hariç tutalım
Benim anladığım İslami hareket yenidir.
Türkiye de ise 1990'lardan sonra A, B, C grupları bunlar çekirdek kadrolardır.
Aklından geçen ve soruya dönüştüreceğin her bir İslami hareket için cevaplarım hazır. Kendi halinde aşiret ilişkileri içinde hayatını sürdürürken bir anda ABD silahlarıyla silahlandırılan unsurları İslami hareketten sayma.


Mehmet Şevki Eygi'nin ajitasyonuyla bıçaklanan solcu sayısı, maocu, tirancı moskovacı solcularının birbirlerini bıçakladıklarının çeyreği etmez :) Solcuların ajitasyonu ile bıçaklanan insan çetelesini de tutmayalım şimdi.
Burda sıcak çatışma haberlerini senden duymak için soru sormuş değilim.
Kan üzerinden nostalji yapmayı bırak yoldaş
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
İkimizden biri havanda su dövüyor.
Ben X konusundan soru yöneltiyorum, sen Y konusundan bile uzak cevaplar veriyorsun.
Halkların düşmanlığı bakın nasıl körüklenir?
Örnek : Türk solu pkk'yi destekliyor, pkk'li teröristler asker polis öldürüyor, asker-polis aileleri, bu ailelerin komşuları, hemşerisi akrabası, vel hasıl bu asker-polis ile soy ve akrabalık bağı olanların bütünü, yani halk pkk'nin şahsında Kürtlere düşmanlık duygusuna kapılırsa burda dışarıdan körüklenmiş Türk-Kürt halklarının düşmanlığından söz edilemez mi?
Üstelik bunu sadece politik söylem düzeyinde değil, Türk solu silahlı şiddet-terör uygulayan pkk lehine taraf olarak hem kürtlerden, hem türklerden insanları katl edilmesi noktasında pkk'ye her türlü desteği sunarak sağlıyor.
Yaw arkadaş solcular biz halkların düşmanlığını körüklüyoruz şeklinde kendilerine suçlama yöneltmeleri beklentisi içinde olan var mı ki?
Birde kalkıp böyle bir politik söylem nerede olmuş diye soruyorsun.. hayret bir şey!

İslamcı hareketten kasıt Türkiye'de Demirel
İran'da Şah Rıza Pehlevi
Suudi Arabistan'da Suud Kral ailesi
Pakistan'da Ziya ul Hak
Mısır'da İhvanı Müslim bunu hariç tutalım
Benim anladığım İslami hareket yenidir.
Türkiye de ise 1990'lardan sonra A, B, C grupları bunlar çekirdek kadrolardır.
Aklından geçen ve soruya dönüştüreceğin her bir İslami hareket için cevaplarım hazır. Kendi halinde aşiret ilişkileri içinde hayatını sürdürürken bir anda ABD silahlarıyla silahlandırılan unsurları İslami hareketten sayma.


Mehmet Şevki Eygi'nin ajitasyonuyla bıçaklanan solcu sayısı, maocu, tirancı moskovacı solcularının birbirlerini bıçakladıklarının çeyreği etmez :) Solcuların ajitasyonu ile bıçaklanan insan çetelesini de tutmayalım şimdi.
Burda sıcak çatışma haberlerini senden duymak için soru sormuş değilim.
Kan üzerinden nostalji yapmayı bırak yoldaş

Haksızlığa devam ediyorsun. Ama şimdi kapatmam gerek. Cevabını sonra vereceğim. Sıkı bir mantık sorgulamasına hazır ol. :)
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Örnek : Türk solu pkk'yi destekliyor, pkk'li teröristler asker polis öldürüyor, asker-polis aileleri, bu ailelerin komşuları, hemşerisi akrabası, vel hasıl bu asker-polis ile soy ve akrabalık bağı olanların bütünü, yani halk pkk'nin şahsında Kürtlere düşmanlık duygusuna kapılırsa burda dışarıdan körüklenmiş Türk-Kürt halklarının düşmanlığından söz edilemez mi?
Üstelik bunu sadece politik söylem düzeyinde değil, Türk solu silahlı şiddet-terör uygulayan pkk lehine taraf olarak hem kürtlerden, hem türklerden insanları katl edilmesi noktasında pkk'ye her türlü desteği sunarak sağlıyor.
Yaw arkadaş solcular biz halkların düşmanlığını körüklüyoruz şeklinde kendilerine suçlama yöneltmeleri beklentisi içinde olan var mı ki?
Birde kalkıp böyle bir politik söylem nerede olmuş diye soruyorsun.. hayret bir şey!

sen bana "Halkların kardeşliğini savunduğunu söyler, halkların düşmanlığını körüklediği görülür." demiştin. ben de buna cevaben "reel sosyalizm, dar politikalarıyla buna sebeb olmuş olabilir de, bu yönde bir politik söylemi nerede olmuş?" diye sormuştum. sen yine pratikten örnek vermişsin. pratik farklıdır. senin niyetin öyle olmayabilir ama yaptıklarınla bu sonucu doğurabilirsin. bunun eleştirisi farklıdır, açıkça böyle bir amaca hizmet eden ideoloji,, dil ve niyeti eleştirmek farklıdır.

mesela mhp vb partiler, türkiye'de kürd olmadığını uzun yıllar söyleyip durdu. böyle yaparak kürd halkımızı asimile etmeyi amaçlayan eski devlet politikasına hizmet etti. dahası, kürd halkımız 12 eylül'de işkenceler yaşarken, buna hizmet eden bir tutum takındı.

bu açıkça halkların kardeşliğine aykırı bir tutum oluyor. bir halka sen kartkurtsun demek, onu inkar etmek, onu farklı göstermeye çalışmak kardeşliğe aykırıdır.

sol ise hep kürd halkının varlığını ve haklarını savundu. 12 eylül öncesinde türkiye'de bakanlık da yapmış biri, şerafettin elçi "türkiye'de kürd vardır, ben de kürd'üm" dediği için topa tutuluyordu. solumuz bu saldırıları göğüsleyip kürdlerimizi savundu. halkların kardeşliği ideali doğrultusunda hareket etti.

islamî kesim kürd halkımızın değerlerine, halk olarak haklarına çok sonra ilgi duymaya başladı.

pkk'nin eylemlerini destekleyerek halkları birbirine düşürmeye gelince... bir kere bütün sol pkk eylemlerini desteklemedi. o eylemlerin halkların birliğine zarar vereceğini, sıradan halkın çocuklarının birbirini kırmasına yol açacağını söyleyen sol kesim de oldu. hakkını yememek gerek bunların.

halkların kardeşliği sloganı da tıpkı enternasyonalizm gibi, hangi dine, hangi etnik kökene ait olursa olsun yeryüzündeki tüm halkları kardeş olarak görmekle başlayacak bir düşüncedir. halklar arasında ayrım gözeten, kendi inancından olanları veya kendi etnik kökeninden olanları sevip diğerlerini sevmeyen bir ideoloji veya düşünce sistemi zaten bu kavramların hakkını veremez. mesela türk milliyetçileri bir türk birliği veya bir turan hayali kurarlar. mesela islamî hareketler bir tür islam enternasyonalizmi savunabilirler. ama tüm halkların birleşeceği ve bir insanlık ailesi kuracağı bir dünyanın hayalini ancak, bunun bilimsel kurgusunu yapan sosyalistler kurabilir.

yani pratik eleştirisi farklı, teorik ve ideolojik eleştiri ve analiz farklıdır.

Mehmet Şevki Eygi'nin ajitasyonuyla bıçaklanan solcu sayısı, maocu, tirancı moskovacı solcularının birbirlerini bıçakladıklarının çeyreği etmez :) Solcuların ajitasyonu ile bıçaklanan insan çetelesini de tutmayalım şimdi.
Burda sıcak çatışma haberlerini senden duymak için soru sormuş değilim.
Kan üzerinden nostalji yapmayı bırak yoldaş

nostaliji değildi, ajitasyon yapmayı zaten sevmem. yine çarpıtmışsın. açıklayayım tane tane...

mehmet şevket eygi'nin mi yoksa soldaki kimi grupların mı daha çok insan yaraladığı değildi konumuz. bakalım nasıl gelmişiz buraya...

sen filistin'de solcuların savaştığı sözlerime karşılık, bunun anlaşma gereği olduğunu söyleyerek cevap vermiştin. bense buna karşılık, sen solcuların filistin'de israil'e karşı savaşmış olmasını küçümsüyorsun ama bak senin islamî kesim o yıllarda filistin davasından haberdar bile değildi anlamına o sözleri söylemişim. m. şevket eygi'nin yazdığı kışkırtıcı yazılar da o bağlamda dile gelmiş.

filistin davasına solcuların sahip çıkmadığını ve israil'e karşı çıkmadıklarını yazdığın için başlamıştı bu tartışma. konu buraya böyle geldi.

anlatabiliyor muyum? yani iyi bir tartışma, iyi bir münazara, karşısındakinin fikirlerini çarpıtmadan alıp doğru olduğunu düşündüğü cevabı vererek ilerler. aksi halde filistin'den girip ıspanağın faydalarından çıkabiliriz. :) o zaman da ben cevap veremeyebilirim. o konulardan anlamam.

bu nedenle konunun özüne sadık kalıp meseleye yoğunlaşarak ilerle ki sağlıklı ilerleyebilelim. geçen gün yeni kimlik kartlarından alınacak para ile ilgili yazdığım mesajımı da tersinden anlamıştın da beni açıklama yapmak zorunda bırakmıştın. öyle de olmasın. ben olabildiğince açık ve net yazıyorum. sen de olabildiğince doğru anla lütfen. :)
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Sn Mugalata bu iki gün içinde size çok soru sormam gerek zira 1 kasımda şehir dışına çıkıyorum gün içerisinde sorularınız gelecektir :D
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Sn Mugalata bu iki gün içinde size çok soru sormam gerek zira 1 kasımda şehir dışına çıkıyorum gün içerisinde sorularınız gelecektir :D


memnun olurum. bekliyorum. ancak şu sitedeki virüs sorunu biraz uğraştırıyor. ya sayfa açılamıyor veya yazdıklarım karışık biçimde çıkmaya başladı.
 

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
memnun olurum. bekliyorum. ancak şu sitedeki virüs sorunu biraz uğraştırıyor. ya sayfa açılamıyor veya yazdıklarım karışık biçimde çıkmaya başladı.

Site de virüs v.b birşey yok. Sorun sizin bilgisayarınızdan kaynaklı.

Şunları deneyebilirsiniz.
1- başka bir internet tarayıcısı kullanmayı deneyin.
2-Kullandığınız tarayıcının son versiyon olmasına dikkat edin.
3-Bilgisayarınızda spyware v.b gibi zararlı yazılımlar için tarama yapın. Bunun için ccleaner, combofix benzeri yazılımları kullanabilirsiniz.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Sn Mugalata..

1) Ortadoğunun bu kaotik durumunu nasıl okumalıyız, varolan bu kaosun kapımıza kadar gelip türkiye'nin bir gerçeği olan pkk sorunu ve buna paralel çaba gösterilen çözüm sürecine zarar vermesini nasıl ve ne şekilde açıklayabiliriz? Ayrıca çözüm sürecini ve gündemi nasıl değerlendiririsiniz?

2) Hayallerin yaşam üzerindeki önemi veya etkisi nedir? bugün bulunduğunuz nokta geçmiş zaman isteğinizle orantılı mı? ismini hatırlayamadığım bir düşünür şöyle söyler; insanlar gençlik dönemlerinde ne hayal ettiklerine dikkat etsinler çünki olgunluk zamanında gelir seni bulurlar..

3) Hayvanları sever misiniz en azından merhamet besler misiniz onlara karşı? belki çok büyük bir iddia olarak görebilirsiniz fakat bence bir insan bir köpeğin, kedinin veya her hangi bir hayvanın başını okşayıpta sevgisinin o samimi karşılığını hissetmiyorsa insani değerler noktasında eksik olduğunu düşünüyorum bunu bütün doğa olarak da ele alabiliriz..

4) Yaşamayı çok istediğiniz veya kafanızda kurguladığınız bir ülke var mı?

5) Bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu =) (bunu espri mahiyetinde yazdım dilerseniz cevap verebilirsiniz tabi) =)
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
ya mugalata verda bacım zaten vürüs gibi bir şey kim kime şayet ediyon eba var büyüğü kaçak onların küçğü
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Sn Mugalata..

1) Ortadoğunun bu kaotik durumunu nasıl okumalıyız, varolan bu kaosun kapımıza kadar gelip türkiye'nin bir gerçeği olan pkk sorunu ve buna paralel çaba gösterilen çözüm sürecine zarar vermesini nasıl ve ne şekilde açıklayabiliriz? Ayrıca çözüm sürecini ve gündemi nasıl değerlendiririsiniz?

2) Hayallerin yaşam üzerindeki önemi veya etkisi nedir? bugün bulunduğunuz nokta geçmiş zaman isteğinizle orantılı mı? ismini hatırlayamadığım bir düşünür şöyle söyler; insanlar gençlik dönemlerinde ne hayal ettiklerine dikkat etsinler çünki olgunluk zamanında gelir seni bulurlar..

3) Hayvanları sever misiniz en azından merhamet besler misiniz onlara karşı? belki çok büyük bir iddia olarak görebilirsiniz fakat bence bir insan bir köpeğin, kedinin veya her hangi bir hayvanın başını okşayıpta sevgisinin o samimi karşılığını hissetmiyorsa insani değerler noktasında eksik olduğunu düşünüyorum bunu bütün doğa olarak da ele alabiliriz..

4) Yaşamayı çok istediğiniz veya kafanızda kurguladığınız bir ülke var mı?

5) Bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu =) (bunu espri mahiyetinde yazdım dilerseniz cevap verebilirsiniz tabi) =)

güzel sorular... :)

1) ortadoğu'daki sorun, bölgeyi şekillendiren batı'lı emperyalist güçlerin politikalarının sonucu. birikmiş ve karmaşıklaşmış bir sorun ve çözümü çok zorlaşmış. kaba ve kolaycı yaklaşımlarla çözülemez. sorunu daha da artırır. çözüm olabildiğince demokratik ve çok kapsayıcı olmalı.

mesela suriye'de esad rejimine karşı askerî değil, olabildiğince politik, diplomatik yolla mücadele edilmeye çalışılmalıydı. biliyorum diktatör ve despotik bir rejim, kanlı bir rejim. ama askerî yolla devirmeye çalışmanın ülkeyi nereye getirdiği de görülüyor. dış güçlerin yaklaşımı olumsuz sonuç doğurdu. şimdi de kendi kaderine terk ettiler.

israil ve filistin sorunu da iki tarafı da kabullenen ve bir arada var olmalarını kapsayan bir çözüm olmalı. bunları söylemenin kolay, yapmanın zor olduğunu biliyorum ama başka da yol yok gibi. olmadığını pratik bize birçok kez gösterdi.

mesele şu: batı'lı devletler, abd ve diğerleri, ama özellikle abd, israil yanlısı politikasının ne gibi felaketlere yol açtığını, bunun kendi çıkarlarına da zarar verdiğini görmeye başladıkça politikasını değiştirebilir. türkiye'nin alacağı tutum da önemli. israil'e karşı tavır belirlemesi umut verici. yavaş yavaş dengeler değişiyor olabilir.

çözüm sürecini olumlu bulup destekledim. türkiye'de de silahların susmasından yanaydım ve pkk'nin silahlı mücadeleyi çoktan bitirmesi gerektiğini savunuyordum. bence her ne olursa olsun türkiye'de silahlı mücadeleye son vermelidir. çünki hem silahlı mücadele ile alınacak bir hak bulunmamaktadır, hem de barışçıl, yasal ve kitlesel mücadele ile daha çok hak alınabilir veya politik amaçlara ulaşılabilir. her türlü siyasî amaç için (ayrı devlet talebi dahil) yasal ve barışçıl mücadele verilebilmelidir. ama şiddete kesinlikle başvurulmamalıdır. dilini de buna göre değiştirmelidir.

ortadoğu'daki bu sürecin türkiye'yi ve çözüm sürecini de olumsuz yönde etkilemesi doğal. sanırım ortada ciddi bir çaba var ve bizdeki olumlu gidişi bitirmeye çalışıyorlar. pkk ve hdp içinde de bu yönde bir iç kavga var gibi.

2) geçmiş hayallerimi gerçekleştiremedim ama sanki daha ilerde gerçekleştirecekmişim gibi safça bir umudum vardı. ama artık bunların olmayacağını kabullenmeye başladım. eskiden dünyanın pek çok yerini görebileceğimi hayal ederdim. oysa az bir kısmını, sıradan bir turist olarak gezebildim. gördüklerim de beni, yaşadığım yerden dolayı daha da üzdü. gördüğüm şeylerle yaşadığım şeyler arasındaki fark büyüktü.

3) hayvanları çok severim. hepsini severim ve kedi ve köpekleri özellikle çok severim. ama evde besleyemiyoruz. sokak kedilerini besleyerek avunuyorum.

4) özel bir ülke yok, ille de yaşamayı istediğim. yunanistan'ın iki adasını gezdim ve oradaki temizliğe, sükunete, barışçıllığa, huzura imrendim. avrupa ülkelerinde yaşamak bir süre sonra sıkar mıydı acaba diye düşünürüm. çok güzel yanları var ama sıkıcı ve boğucu olabilir belki. bizim gibiler o düzenliliğe uyabilir mi bilmem. aslında birden fazla ülkede sırayla yaşamak en iyisi olurdu herhalde.

5) ıssız adaya düşseydim kendimi gerçekleştirebileceğim 3 şeyi alırdım deyip bitireyim.
 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
@Mugalata merhaba. Foruma hoş geldin. Kendini gerçekleştirmek nasıl olur biraz gerçek seni tanıyalım. Gerçek seni anlat bize...
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
@Mugalata merhaba. Foruma hoş geldin. Kendini gerçekleştirmek nasıl olur biraz gerçek seni tanıyalım. Gerçek seni anlat bize...

merhaba müttaki. "kendini gerçekleştirmek" derken kastettiğim, bizi biz yapan uğraşlarımız, ilgi alanlarımız, faaliyetlerimiz, eylemlerimizdir. kiminin balık tutmaktan, kiminin bir taşı yontup şekillendirmekten, kiminin dans etmekten hoşlandığı, kendi kişiliğine, özelliklerine uygun aktivitleridir.

ben de çeşitli ilgi alanları olan birisiyim. güzel sanatlarla ilgilenirim. dil konuları ilgimi çeker. kitaplar ilgimi çeker. koşu, yürüyüş, yüzme çeker.

ıssız adada, kimsesiz bir hayat bir süre sonra bunları anlamsızlaştırır. çünki insan kendini gerçekleştirirken başkalarına karşı kendini ifade etme biçimi olarak bunu yapar. tek başına uzun süreli bir hayat bu amacı da anlamsız kılar.

yine de öyle yazdım; "ıssız adaya düşseydim kendimi gerçekleştirebileceğim 3 şeyi alırdım" dedim. ıssız bir adada biel bir süre de olsa, kendimi kendime anlatmaya devam edeceğimi düşündüm. evde tek başımayken saatlerce sevdiğim uğraşlarımla oyalanabilirim. adada inzivada bunu uzun müddet sürdürebilirim diye düşünüyorum.

daha önceki bir sorusunda verda bana sosyal biri olup olmadığımı sormuştu. ben de sosyal bri olduğumu, ama yavaş yavaş bundan uzaklaşmaya başladığımı, hatta giderek asosyal ve belki de anti-sosyal (bu biraz abartılı olmuş! :)) olacağımı yazmıştım. ama mesela forumlarda yazışmak bile sosyalliğin göstergesi. yazışırken birileriyle vakit öldürmeyi amaçlamıyorsanız, fikir tartışması ve görüş ve bilgi alışverişi amacıyla bunu yapıyorsanız, mesela yeterli bilgisi olmadan hızlı vekesin fikirler sahibi olmuş gençlere bir şeyler vermeyi önemsiyorsanız, bunlar sizin sosyal biri olmaya devam ettiğinizi gösterir.

gerçek dünyada da bunu yapıyorum ama ne yazık ki çevremdeki insanların çoğu çok gündelik ve yüzeysel sohbetlerle ilgileniyor.

bir de insanların algı ve ifade biçimleri ilgimi çekiyor. dili ve dilin anlatım imkanlarını incelemeyi seviyorum. bir insan bir şeyi söylerken neden öyle söylediğini ve aslında ne anlatmak istediğini veya neyi saklamak istediğini farkediyorum bazan ve bunlar ilgimi çekiyor.

boş gezenin boş işleri bunlar tabii... :) ama ilginç geliyor.

mesela şöyle bir dil vardır: "pencereyi kapatabilir misin?"

yani fiziken pencereyi kapatabileceğini biliyor ama rica ederek söylüyor. "pencereyi kapatır mısın?" dese de rica ederek söylemiş olur. ama zamanla bu az ricalı bir ifade biçimi olmuş. yetmez olmaya başlamış ve bu nedenle daha da ricalı biçim devreye girmiş. buna çözüm olarak da -ebilmek biçimi bulunmuş.

yakın arkadaşımıza daha rahatça "pencereyi kapatır mısın?" deriz. ama daha mesafeli birisine "kapatabilir misin?" deme gereği duyarız.

tabii bu dediğim bizim burada böyle. türkiye'nin her yerinde öyle mi, bilmiyorum.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
güzel sorular... :)

1) ortadoğu'daki sorun, bölgeyi şekillendiren batı'lı emperyalist güçlerin politikalarının sonucu. birikmiş ve karmaşıklaşmış bir sorun ve çözümü çok zorlaşmış. kaba ve kolaycı yaklaşımlarla çözülemez. sorunu daha da artırır. çözüm olabildiğince demokratik ve çok kapsayıcı olmalı.

mesela suriye'de esad rejimine karşı askerî değil, olabildiğince politik, diplomatik yolla mücadele edilmeye çalışılmalıydı. biliyorum diktatör ve despotik bir rejim, kanlı bir rejim. ama askerî yolla devirmeye çalışmanın ülkeyi nereye getirdiği de görülüyor. dış güçlerin yaklaşımı olumsuz sonuç doğurdu. şimdi de kendi kaderine terk ettiler.

israil ve filistin sorunu da iki tarafı da kabullenen ve bir arada var olmalarını kapsayan bir çözüm olmalı. bunları söylemenin kolay, yapmanın zor olduğunu biliyorum ama başka da yol yok gibi. olmadığını pratik bize birçok kez gösterdi.

mesele şu: batı'lı devletler, abd ve diğerleri, ama özellikle abd, israil yanlısı politikasının ne gibi felaketlere yol açtığını, bunun kendi çıkarlarına da zarar verdiğini görmeye başladıkça politikasını değiştirebilir. türkiye'nin alacağı tutum da önemli. israil'e karşı tavır belirlemesi umut verici. yavaş yavaş dengeler değişiyor olabilir.

çözüm sürecini olumlu bulup destekledim. türkiye'de de silahların susmasından yanaydım ve pkk'nin silahlı mücadeleyi çoktan bitirmesi gerektiğini savunuyordum. bence her ne olursa olsun türkiye'de silahlı mücadeleye son vermelidir. çünki hem silahlı mücadele ile alınacak bir hak bulunmamaktadır, hem de barışçıl, yasal ve kitlesel mücadele ile daha çok hak alınabilir veya politik amaçlara ulaşılabilir. her türlü siyasî amaç için (ayrı devlet talebi dahil) yasal ve barışçıl mücadele verilebilmelidir. ama şiddete kesinlikle başvurulmamalıdır. dilini de buna göre değiştirmelidir.

ortadoğu'daki bu sürecin türkiye'yi ve çözüm sürecini de olumsuz yönde etkilemesi doğal. sanırım ortada ciddi bir çaba var ve bizdeki olumlu gidişi bitirmeye çalışıyorlar. pkk ve hdp içinde de bu yönde bir iç kavga var gibi.

2) geçmiş hayallerimi gerçekleştiremedim ama sanki daha ilerde gerçekleştirecekmişim gibi safça bir umudum vardı. ama artık bunların olmayacağını kabullenmeye başladım. eskiden dünyanın pek çok yerini görebileceğimi hayal ederdim. oysa az bir kısmını, sıradan bir turist olarak gezebildim. gördüklerim de beni, yaşadığım yerden dolayı daha da üzdü. gördüğüm şeylerle yaşadığım şeyler arasındaki fark büyüktü.

3) hayvanları çok severim. hepsini severim ve kedi ve köpekleri özellikle çok severim. ama evde besleyemiyoruz. sokak kedilerini besleyerek avunuyorum.

4) özel bir ülke yok, ille de yaşamayı istediğim. yunanistan'ın iki adasını gezdim ve oradaki temizliğe, sükunete, barışçıllığa, huzura imrendim. avrupa ülkelerinde yaşamak bir süre sonra sıkar mıydı acaba diye düşünürüm. çok güzel yanları var ama sıkıcı ve boğucu olabilir belki. bizim gibiler o düzenliliğe uyabilir mi bilmem. aslında birden fazla ülkede sırayla yaşamak en iyisi olurdu herhalde.

5) ıssız adaya düşseydim kendimi gerçekleştirebileceğim 3 şeyi alırdım deyip bitireyim.

Güzel cevaplar :D

Yerinde tespitleriniz mevcut fakat değinmek istediğim bir iki nokta var Suriye'de rejimin gitmesini isteyen halk bunu çok doğru çerçevede dile getirdi fakat sonrasında onların sesini kısmak isteyen rejim kanlı girişimlerde bulunup halka zulm etmeye başladı dolayısıyla karşılığını da buldu bugün gelinen nokta ise esasen o gün yıkılan fakat hala komada tutulan rejimin emperyalist güçlerin bölgeden beklentileri doğrultusunda korumaya alınmasıdır, bütün bunlara sebeb veren kişi ise esed'dir oysa ki bu sonu yakın zamanda şahit olduğu diğerlerini görüp akıllıca terk etmesi gerekti fakat yönetim hırsı kontrolu kaybettiğinde insanı bir canavara dönüştürür ki tarih bu örneklerle doludur, dünyada her yükselen şeyin indirilmesi Allah'ın sünnetidir arap baharları da bunun bir gerçeğidir bu gerçeğin altında yaşananlar ise insanları bağlar ihtiraslar, oyunlar, zulm vs vs. hiç birşey yapamıyorsak en azından gerçekten mazlumun yanında yer almak gerekmektedir. İbn Haldun bu gerçek nispetinde devletlerin de insan gibi doğup büyüyüp yaşlanıp ve ölmelerinden bahseder bugün yönetmelikte gelinen son nokta demokrasidir fakat bunun da içende ne denli sorunlar barındırdığı geçmiş gezi davasında ufak ufak konuşulmuştur bugün tam olarak olmasa da gelecekte büyük fırtınalara sebebiyet verebileceği gerçeğini yadsımamalıdır..
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Güzel cevaplar :D

Yerinde tespitleriniz mevcut fakat değinmek istediğim bir iki nokta var Suriye'de rejimin gitmesini isteyen halk bunu çok doğru çerçevede dile getirdi fakat sonrasında onların sesini kısmak isteyen rejim kanlı girişimlerde bulunup halka zulm etmeye başladı dolayısıyla karşılığını da buldu bugün gelinen nokta ise esasen o gün yıkılan fakat hala komada tutulan rejimin emperyalist güçlerin bölgeden beklentileri doğrultusunda korumaya alınmasıdır, bütün bunlara sebeb veren kişi ise esed'dir oysa ki bu sonu yakın zamanda şahit olduğu diğerlerini görüp akıllıca terk etmesi gerekti fakat yönetim hırsı kontrolu kaybettiğinde insanı bir canavara dönüştürür ki tarih bu örneklerle doludur, dünyada her yükselen şeyin indirilmesi Allah'ın sünnetidir arap baharları da bunun bir gerçeğidir bu gerçeğin altında yaşananlar ise insanları bağlar ihtiraslar, oyunlar, zulm vs vs. hiç birşey yapamıyorsak en azından gerçekten mazlumun yanında yer almak gerekmektedir. İbn Haldun bu gerçek nispetinde devletlerin de insan gibi doğup büyüyüp yaşlanıp ve ölmelerinden bahseder bugün yönetmelikte gelinen son nokta demokrasidir fakat bunun da içende ne denli sorunlar barındırdığı geçmiş gezi davasında ufak ufak konuşulmuştur bugün tam olarak olmasa da gelecekte büyük fırtınalara sebebiyet verebileceği gerçeğini yadsımamalıdır..

doğru, esad barışçıl gösterileri kanla bastırdı ve bilerek silahlı biçim almasına zorladı. bunu da vahşice katliamlarla, kendi şehirlerinde taş üstünde taş bırakmayarak ezmeye çalıştı. amacına da ulaştı işte. büyük bir mahva uğradı ülke kaynakları, halkı.

işte bu zalim yönetime karşı direniş elbette silahlı ve şiddet içeren biçimler alabilir. bu meşrudur. ama başarı şansı açısından düşünülmesi de gerekir. arkasında rusya gibi, iran gibi güçlerin desteği de bulunan rejim, yıkılmadan kalmayı başardı.

şimdi de dediğin gibi, batı'lı güçler esad rejimine razı olmuş görünüyor. bu da çağımızın yüz kızartıcı olaylarından birisi olarak tarihe yazılacak. böyle bir rejim, yaşamaya devam edecek...

evet, terk etmesi gerekirdi. ama hırs veya insanlıktan çıkmışlık buna engel oluyor işte. insanî değerleri en az düzeyde de olsa koruyan birisi terk eder. ama bunlar, bunların benzerleri, daha da sıkı yapışıyor. kan ve zulüm üzerinde kalmaktan rahatsız olmuyor.

nerede bütün dinlerin ve bütün felsefelerin en temel ahlakî değerleri, nerede bu iktidar sahiplerinin ihtirasları ve zalimlikleri...

bunda iktidarın bozucu etkisi de rol oynuyor. iktidar denilen şey, insanı bozucu bir etki yapıyor. kaldı ki bunlar tek bir kişi değil, bir çıkar birliği. iktidardan nemalanan muktedirlerin birliği.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
@Mugalata Che teroristmidir değilmidir
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
@Mugalata Che teroristmidir değilmidir

che'yi terörist olarak nitelemek doğru olmaz. kavramın tanımı açısından bu hatalı olur.

che'yi abartılı bir romantizmle algılamak da doğru değildir. che o dönemin dünyasının belli bir coğrafyasında yükselen insan tipinin en belirgin figürüdür. küba devriminin castro'dan sonra gelen önemli kişilerindendir. sonrasında afrika'da ve bolivya'da devrim faaliyetlerine katılmış ve hayatını bu uğurda vermiştir.

che'nin abartılı romantizm imgesi altında saklı kalan hataları da olmuştur. bu hatalarıyla ve sevaplarıyla tarihe mal olmuştur.

tarihe mal olmuş kişileri hataları ve doğrularıyla eel almak ve bu şekilde değerlendirmek gerekir. ideolojik bir katılıkla ak-kara diye yaklaşmak hatalı ve ilkel bir tarzdır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst