Meclis Konuşmaları/95-96

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Emin Kardeşim

Sana kızamıyorum çünkü kızamam

Fakat sana üzülüyorum

Nedenmi üzülüyorum düşünce kapasiteni SİYASETle doldurmuşsun başka yer kalmamışç

Sen Erbakan ı mı anlatmak istiyorsun.

Çok Basit.

ERBAKAN HOCA nın TEORİLERİNİ PRATİĞE DÖNÜŞTÜR.


Erbakan Hoca Birinci düşman Siyonizm demiştir.MÜSLÜMAN KARDEŞİN DEĞİL.

Bak Hoca nın yetiştirdiği İki talebe de Cumhur Başkanı oldu Biri Başbakan


Bak avatarında Milli Görüşçü yazıyor.

Sence Milli görüşçü olmak yalnızca SİYASİ mi? Lütfen.

Burada MİLLİ GÖRÜŞ ün TEORİLERİNİ ANLAT YAŞAMA GEÇİRMEK için Fikirler öne sür.


Milli görüş ün geçmişindeki Sosyal aktivelerini Topluma neler verebildiğini gelecekte neler yapılması gerektiğini HALKIN ANLIYACAĞI ŞEKİLDE ANLAT Kİ gelecek te sana inansınlar.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Emin Kardeşim

Sana kızamıyorum çünkü kızamam

Fakat sana üzülüyorum

Nedenmi üzülüyorum düşünce kapasiteni SİYASETle doldurmuşsun başka yer kalmamışç

Sen Erbakan ı mı anlatmak istiyorsun.

Çok Basit.

ERBAKAN HOCA nın TEORİLERİNİ PRATİĞE DÖNÜŞTÜR.


Erbakan Hoca Birinci düşman Siyonizm demiştir.MÜSLÜMAN KARDEŞİN DEĞİL.

Bak Hoca nın yetiştirdiği İki talebe de Cumhur Başkanı oldu Biri Başbakan


Bak avatarında Milli Görüşçü yazıyor.

Sence Milli görüşçü olmak yalnızca SİYASİ mi? Lütfen.

Burada MİLLİ GÖRÜŞ ün TEORİLERİNİ ANLAT YAŞAMA GEÇİRMEK için Fikirler öne sür.


Milli görüş ün geçmişindeki Sosyal aktivelerini Topluma neler verebildiğini gelecekte neler yapılması gerektiğini HALKIN ANLIYACAĞI ŞEKİLDE ANLAT Kİ gelecek te sana inansınlar.

Tavsiyeleriniz için teşekkür ediyorum.
Lakin beni tanımadan hakkımda bu kadar açık olarak nasıl yazabiliyorsunuz.
Daha öncede söylemiştim ve yine söylemek istiyorum.
Konulara farklı pencerelerden bakıyoruz ve farklı fikirlere sahibiz.
Özel olarak bana söylemek istedikleriniz varsa özel mesaj ile iletirseniz sevinirim.

Ayrıca söylemek isterim.Bu konumuzda Milli Görüş'ün bir numaralı hizmeteri Necmettin Erbakan hocamızın ders niteliğindeki meclis konuşmalarını paylaşmaktayız.Konunun gidişatını bozmamak için tartışma olmamasını yani konunun kaynamamasını istiyorum.Bu konuda tartışmadan uzak kalırsak sevinirim.Teşekkürler...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Buyur emin yeğenim devam et konuda sapma yaptığım için hakkını helal et.

Fakat haddim olmuyarak senden bir ricam var Hoca nın yaptığı konuşmaların altına bunları nasıl yaşama geçiririz diye yapıcı fikirler öne sürersen faydalanırız
.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Ben, altı aydan beri ne diyorum; şu Meclisimizdeki partilerin hepsine, Türkiye'nin dertlerini alt alta yazdırsak, ne bir tane eksik olur ne de bir tek sırası dahi değişir; Türkiye'nin meseleleri belli; çözümler hakkındaki tekliflerimizi de alt alta yazsak, yüzde 80 aynı şeyleri söyleriz. Bu da, çok doğaldır; çünkü, buradaki partililerimizin hepsi, yıllarca ülke meseleleri içerisinde yoğrulmuş kardeşlerimiz, hepsi Türkiye'nin meselelerinin çözümüne vâkıflar; ama, tabiî, değişik partiler olduğu için, elbette, hiç değilse, yüzde 20'lik bir fark var.

Ancak, burada, çok mühim bir mesele var -haa, bak, bu da kiloyla ölçülmez- o arada gördüğünüz yüzde 20 var ya, bu füzeyi Ay'a götüreceğine Merih'e götürür o yüzde 20 fark. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu ülke, fakirlikten inleyeceğine zengin, güçlü bir ülke olur. Onun için, önemli olan, bu Hükümet Programıyla sizin hükümet programı arasındaki o yüzde 20 farkın ne kadar önemli olduğunu kavrayabilmektir.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim, bir kere daha, şu noktaya geldiğimiz zaman ifade ediyorum ki, 24 Aralık seçimleri, çok önemli bir tarihî noktadır. Bütün partilerimizin çok kıymetli milletvekilleri var; bu Meclis, hakikaten Türkiye'nin çıkaracağı en kaliteli Meclistir; buna, kesinlikle inanıyoruz, her partide de çok kıymetli kardeşlerimizin bulunduğunu biliyoruz. Öyleyse, hepimizin müşterek bir görevi var; geliniz, şu Meclisin seviyesini elbirliğiyle muhafaza edelim.

Gündemimiz, hükümet programıyken, hükümet programını bırakıp, buraya gelip, bir saat "yolsuzluk, yolsuzluk, yolsuzluk" dersek, bu, seviyeli bir Meclisin çalışması olmaz...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Hiç yolsuzluk yok mu?!.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Söylüyorum, onu konuşacaksak, ayrı bir gündem maddesi yapalım, enine boyuna sekiz saat konuşalım...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Konuşturmuyorsunuz ki...
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - ...ama, şimdi, bir hükümet harekete geçmiş, bütün Meclisin kıymetli tavsiyelerini bekliyor. Şu anda hepimizin yapacağı şey, böyle bir hükümete elimizden gelen fikir katkısında bulunmaktır. Bundan dolayıdır ki -rica ediyorum- bundan sonraki toplantılarımızda -inşallah- memleketimize, milletimize faydalı olmaya çalışalım; birbirimize, halkımıza hizmet yolunda yarışalım.

"11 milyon işsizimiz var; bu meseleleri biz çözeriz" dediniz; her birimiz de dedik. Nasıl çözeceksiniz; biz, bugün, bunu söylemenizi beklerdik. Bu, yolsuzlukla çözülmez. Onun için, bunu nasıl çözeceğimizi, burada, gelip konuşmamız lazım. İşte, Meclis, seviyeli bir Meclistir. Bu Meclisin seviyesini...
ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Çözülür...

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bak, bütün bu konuşmaları, 65 milyonun önünde yapıyoruz. Halkımız bizden, şu Meclis, benim derdimi nasıl çözecek; bunu bekliyor, kısır çekişme beklemiyor. Bundan önceki dönemde bu yapıldı; halkımız bundan hiç hoşlanmadı, hiç hoşlanmadı; hepimiz bunu biliyoruz.

Gelin, halkımızın reaksiyonundan ders alalım. Hakikaten, halkımıza hizmet edecek, faydalı bir şekilde fikir yarışında bulunalım. Bu fikir yarışı için, hangi partimiz, hangi fikri getirirse, şimdiden teşekkürlerimizi arz ediyoruz; çünkü, bu Hükümet, sizin hizmetkârınızdır; önemli olan, halkımıza hizmet etmektir. Kim bir fikir getirirse ona teşekkür edeceğiz ve bu fikri, bu parti verdi diye teşekkürümüzü bildireceğiz; sadece sizin hizmetkârınız olarak o fikrin icrası yapılacak. Gelin, şu Türkiye'yi, halkımızın özlediği bir Türkiye haline getirelim ve fikir yolunda yarışmak suretiyle, Meclisimizin seviyesini, halkımızın beklediği, özlediği noktaya getirelim.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şimdi, bu noktaya işaret ettikten sonra, müsaade ederseniz, hemen, şunu ifade etmek istiyorum. Bugünkü müzakeremiz de, asıl, Türkiye'nin meselelerini nasıl çözeceğimizi konuşmak idi. Bir kere daha, bu hususta fikirlerini orta yere koymuş olan kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Bir daha, hükümet programı konuşulurken, halkımıza herhangi bir hizmet konuşulurken, bugünkü manzaranın tekerrür etmemesi için, kısacık da olsa, şu noktaların üzerinde durmakta yarar görüyorum:

Kıymetli sözcüler, parti başkanları, burada, konuşmalarının büyük kısmını, o ona bunu dedi, bu buna bunu dedi listelerini okumakla geçirdiler. Bunu, milyon kere görüştük; bu, yanlış bir davranıştır. Bir kere daha ifade ediyorum ki, seçimler esnasında, partilerin, birbirleri hakkında kanaatlerini samimî olarak söylemeleri görevdir. Nasıl söyler... Bizi kim tenkit ettiyse teşekkür ediyorum. Keşke, o tenkitlerden ders alabilsek. Haa, seçimden sonra söylemek de bir görevdir; niçin...

ŞADAN TUZCU (İstanbul) - O da mı görev?
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Evet.
...çünkü, Siyasî Partiler Kanununun 1 inci maddesinde, Refah Partisi sözcümüzün açıkça ifade ettiği gibi, siyasî partinin tarifi şöyle yapılıyor: "Ülke meselelerini etkilemek" Siyasî partilerin görevi bu.
ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Şahsiyet yaparak mı?!.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Hayır.
Bakınız, şunu ifade edeyim...


HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Dava ederek mi?!.
HİLMİ DEVELİ (Denizli) - Örterek mi?!.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - ... şimdi, diyelim ki, Doğru Yol Partisi, seçimden sonra, seçimden önce de söyledi; biz, hiç üzerinde durmuyoruz, hepsi kardeşimiz; bizi gördünüz, kucaklaştık.
AHMET KABİL (Rize) - Kim diyor Hocam?
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bunu, hemen seçimlerin arkasında... Şu ana kadar değiştirmedik, hep aynı şeyi söyledik.
ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Samimî değil miydi?..
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Efendim, seçimden sonra da söyledi; ben, söylediklerinden dolayı da teşekkür ediyorum; neden; şimdi, istiyor ki, Refah Partisi olmayan bir hükümet olsun, başka bir alternatifi istiyor. "Refah Partisinin olmaması için, bu partiyle katiyen koalisyon yapılmamalı; bu parti, Türkiye'yi karanlığa götürür" diyor. Gayesi ne bundan; bu partiyle koalisyon yapılmasını önlemek, etkilemek; bu da bir görevdir. Niye biz bu işe, bu anlayışla bakmıyoruz? Söyler... Söyler; ama, sonunda...

NABİ POYRAZ (Ordu) - Sonunda tersi olur!

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - ...65 milyon insan hizmet beklerken, söylediklerimizi kapının dışında bırakırız, odanın içinde bir araya geliriz bu ülkenin evlatları olarak, şimdi, şu işsizimize nasıl iş bulacağız, şu köyümüzün yolunu nasıl yapacağız...

ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Hocam, siz anlatın bakalım nasıl?..
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - ... şu hasta insanımızı nasıl tedavi edeceğiz... Hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız, bunları da kardeş gibi konuşuruz, çözeriz ve halkımıza da hizmet ederiz. Aksi takdirde, seçimde bunu söyledi, seçimden sonra bunu söyledi... Tamam, elimize bir liste alalım, o halde, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi koalisyon yapamaz. Eee, ANAP'la da birbirimize çok şey söyledik, o da yapamaz; DSP ile de söyledik, CHP ile de, o da, o da yapamaz; kim yapacak bu işi Allah aşkına yahu, kim yapacak?.. Yani herkesin birbirine söylemediği söz mü var?..

Bunlar, birer görevdir, bundan dolayı hiç birbirimizi kınamayalım, hatta teşekkür edelim ve bunlardan istifade etmeye çalışalım. Bunları mesele yaparak, şu hizmet bekleyen 65 milyon ülke evladını bekletip, onların gözü önünde kısır çekişmelere dalarsak, ne Meclisimiz, halkımızı memnun eder, ne biz, halkımıza hizmet edebiliriz. Onun için, bunların hepsinin üzerine çıkmasını bilmemiz lazım. İşte bu Hükümet, bunların üzerine çıkarak kurulmuş bir Hükümettir, ondan dolayı hepimiz sevinmeliyiz, hepimiz takdir etmeliyiz. Böyle isabetli, böyle uygun bir hareket yapılmış olduğundan dolayı, hepimiz, hepimiz bundan dolayı memnun olmalıyız. Yani bir araya gelip, halka hizmet için beraber olmak, takdir edilecek güzel bir şey iken, bunu, bir kusurmuş gibi göstermek ne kadar yanlış bir düşünce Allah aşkına, ne kadar yanlış bir düşünce!.. Elbette, bizim asıl temelimiz halka hizmet için var olmaktır.
 

abdullah sinan

Paylaşımcı
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0

Şimdi, gidecek bizim ülkemiz, bunlarla uyum sağlayacak!.. Şu hale bakın, Allah aşkına, şu zihniyete bakın! Biz, kimiz, hangi tarihin, hangi inancın insanlarıyız. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunlar, ne yapmak istiyorlar Allah aşkına?! Bütün, bunların sonucu olarak da Batı'da nüfus azalıyor ve Batı, böylece, kendisi imdat istiyor, hepimizin takip ettiği gibi, bizi kurtaracak yok mu diyor; var, Allah'ın izniyle. İşte, Refah Partisi! İslam birliğini kuracağız. (RP sıralarından alkışlar) Batı'yı da kurtaracağız! Biz, Batı'ya uşak olmayacağız.





Hocam izindeyiz!


 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Bakın, ben DYP'li kardeşlerime, gösterdikleri bu büyük olgunluktan dolayı kalpten teşekkürlerimi sunuyorum ve kendilerini tebrik ediyorum. (RP, DYP sıralarından alkışlar, ANAP sıralarından alkışlar [!]) Çünkü, halkımızın beklediği, özlediği bir hareketi yapmışlardır ve hepimizin bildiği gibi, Refah Partimizin sözcüsünün de ifade ettiği gibi, Refah Partisiyle koalisyon kurmak her babayiğidin harcı değildir. (RP sıralarından alkışlar, gülüşmeler) DYP bunu başardı, onun için, bu koalisyonun kurulmasında en büyük pay DYP'nindir, Sayın Çiller Hanımefendinindir, DYP Grubuna mensup bütün kıymetli arkadaşlarımızındır...

Bakın, Sayın Mesut Yılmaz'ın eline kadar kuş geldi, kaçırdı. (RP sıralarından alkışlar, gülüşmeler)
Muhterem arkadaşlarım, önce, bir defa medenî olmanın, seviyeli insan olmanın önşartı, önyargılardan vazgeçmektir.

ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Takıyye yapma!..

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bu önyargılar nedir: Demin bir tanesini söyledik, bir kimsenin suçu sabit olmadıkça beraet-i zimmet esastır; bu, hepimiz için geçerli bir formüldür. Şu salondaki her insan şerefli bir insandır; kaldı ki, bu ülkenin milletvekilidir, bu da, tabiî, en büyük şereftir. Bu sebepten dolayıdır ki, ülkemizin bu kıymetli evlatları, bu en şerefli evlatları için birtakım önyargılarla, birtakım şeyleri kendimiz kabul edeceğiz, o kabul ettiğimiz şeyin doğru olduğunu farz edeceğiz, sonra da buna dayanarak hüküm vereceğiz... Hayır, bu, medenî bir insanın, seviyeli bir insanın davranışı olamaz.
Bu önyargı, sadece denetleme görevleri üzerinde söz konusu değil. Bakın, bugün, kıymetli arkadaşımız Sayın Bülent Ecevit Beyefendi "efendim, Refah Partisi sansür koyacak" dedi. Kim demiş bunu; bu bir önyargı.

İşte programımız, ne yapacağımızı söylemişiz. Şimdi, şu memlekette, hatta basının içerisindeki insanlar dahil ve bizzat Sayın Ecevit Beyefendi, bir kısım basın, birtakım şerefli insanları, kim olursa olsun, baştan yargısız infaz yapacak, suçlu sayacak, günlerce bunun hakkında manşetler atacak ve bu manşetleri halka okutmak için de cıncık boncuk, tabak çanak dağıtacak (Gülüşmeler) ve bu tabakları çanakları da, haksız bir şekilde, devlet bankasından aldığı parayla, KDV'ler MDV'ler ödemeden, özel muameleyle -bu rantiyecilerin bir eli devletin kasasında dediğimiz bu; kendilerine bu kolaylıkları göstermek için yönetimi etkilediler şeklinde "bir elleri devletin direksiyonunda" diyoruz- Allah aşkına, bu ülkeyi bu Parlamento mu yönetecek, üç tane rantiyeci gazeteci mi yönetecek?.. (RP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Türkiye'de rejimin yerine oturması hepimizin temel meselesi değil mi; ama, bu, hiçbir zaman, protokolümüzde de yazdığımız gibi, haber alma hürriyetini, haber yayma hürriyetini kısıtlamak değil. Onlara her türlü teknik yardımı yapalım, devlet olarak. Biz, Sayın Ecevit'le beraber Hükümetken, bu gazetelere "geliniz, devlet olarak beraber dağıtım teşkilatı kuralım; birtakım küçük gazeteler gelişemiyor" demiştik; kendileri hatırlayacaklar; Orhan Birgit Bey de basın yayından sorumlu Bakanımızdı. Böyle bir şey yapılması, elbette, ülke için son derece faydalı olur. Yani, iki tane tröst, bunların dağıtım teşkilatını eline alacak, yüzde 30'unu vermezsen senin gazeteni dağıtmam diyecek. Eee, sonra da art maksatlı olarak kendi bildiği propagandaları yapacak. Şimdi, bakın, takip edin; o gazeteler, üç gün sonra bizi, nasıl methetmeye başlayacaklar; göreceksiniz. (RP sıralarından alkışlar) Takip edin, hele bir methetmesinler bakalım! Ödeyin şu bankalara borçlarınızı dediğimiz zaman ne olacak?!

ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Demeyecek misiniz Hocam?!

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bak... Bak... Onlar, pazartesi gününe kadar, aman bu Refah Hükümeti kurulmasın; çünkü, bunlar, bu parayı bize ödettirir mi ödettirir diye bildikleri için çırpındı, durdu; ama, şimdi, güçleri yetmeyince, göreceksiniz, yüzseksen derece dönecekler. Meğer bu Refah Partisi ne büyük nimetmiş de bizim haberimiz yok!.. Göreceksiniz.

ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Ödeyecekler mi onlar?..

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - İşte, basınımızın hali budur. Bunu, Meclis...

MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) - Siz affedersiniz Hocam.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bu devlet işi, hükümet işi değil.
Bunların düzene konması için, medenî bir ülkede olması icap eden hale gelmesi için hep beraber, bu kanun maddelerini tanzim edeceğiz. Eğer, burada, basın özgürlüğünü haleldar yapacak bir madde varsa, hangimiz bu yola tevessül ederse, beraberce önleyeceğiz; ama, insanların haysiyet ve şerefiyle oynanacak noktalarda da yine, beraberce gereken tedbirleri alacağız ve ülkemizi medenî ülkelerdeki duruma getireceğiz. Hepimiz, Batı ülkelerini biliyoruz; Batı ülkelerinde hangi gazete tabak çanak dağıtıyor; Batı ülkelerinde hangi gazete insan haysiyetiyle bu kadar rahat oynayabiliyor ve hangisi oynadığı zaman müeyyidesiz kalıyor...

Türkiye'de öyle bir basın durumu var ki, efendim, isterseniz yargı var; üç senede yargıdan bir sonuç aldığınız yok! Neye yarar o yargı, neye yarar?!. Onun için, hep beraber "basın davaları bir ayda sonuçlanacak" diye kanuna madde koyacağız. (RP sıralarından alkışlar) Öyle, üç sene... Çocuk oyuncağı değil; böyle şey mi olur? İstediği gibi, istediğini yazsın çizsin, insanların haysiyetiyle oynasın ve bunun bir müeyyidesi olmasın; hayır...

Bu ülke hepimizin; bunları, elbirliğiyle düzelteceğiz ve işte, bizim koyduğumuz bu maddeler, bunları hatırlatacak maddelerdir; yoksa, bu kanunların hepsini, beraberce hazırlayacağız.

Bu önyargılar, birtakım ön kabuller; işte, bilmem, soruşturmalar örtbas edilecekmiş, basın susturulacakmış, şu yapılacakmış, bu yapılacakmış... Bunların hepsi, bu konuşmalar neden dolayı yapılıyor; çok samimi olarak söylüyorum, ben, bu konuda iki sebep görüyorum:
Bir tanesi, bu Hükümetin muvaffak olmasından korkuluyor. Söylenecek başka söz yok; aman, bunları söyleyerek önleyelim.... Demin kardeşlerim ifade ettiler; işadamlarından da, çıkıp, bunu açıkça konuşanlar oldu. Demin ne gösterdi "ben, Refah Partisinin kadrolaşmasından değil, muvaffak olmasından korkuyorum" diyor. Niye korkuyor; 400 belediyede bu muvaffakiyet ispat edilmiş de onun için. (RP sıralarından alkışlar) Ama, boşu boşuna korkuyor; çünkü, biz, o sözü söyleyen insanın da hizmetkârıyız, onun saadeti için de çalışacağız, o da "Allah razı olsun ki, böyle bir hükümet geldi" diyecek; birinci sebep bu.

İkinci sebep nedir: Bu Hükümet Programında çözümler getirilmiş. Şimdi, bunların alternatiflerini ortaya koymak lazım. Nerede o babayiğit bakayım; şu programda getirilen teklifin alternatifini ortaya koysun da, onunla, şurada, saatlerce, o meseleyi bir tartışalım bakalım.



 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Erbakan ın bu konuşmalarını SP üyelerimi anlamadı?

Bence anlamadılar anlasa ve hayata geçirseydiler % 50 in üzerinde Oyları vardı.

Doğrumu düşünüyorum yoksa yanlışmı düşünüyorum Emin yeğenim.

Sizden bir şey rica etmiştim konuşmaların altına ne anladığınızı yazarsanız bizlere yardımcı olursunuz.

Örneğin Erbakan ın dediği...Yani, iki tane tröst, bunların dağıtım teşkilatını eline alacak, yüzde 30'unu vermezsen senin gazeteni dağıtmam diyecek... size ne anlatıyor ve nasıl pasifize edilirler.

Yine Erbakan Hocanın...Bu ülke, fakirlikten inleyeceğine zengin, güçlü bir ülke olur sizce ne anlama geliyor olası için yaşama geçmesi için ne yapmak lazım
.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Program aynı...
MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) - Kopya edilmiş...
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bu fikir yok; bu fikir olmayınca, iş, geliyor, bu şekilde önyargılara dayanıyor ve iş geliyor, gündemi değiştirmeye. Hayır, tekrar ifade ediyorum, bu ülke hepimizindir; hep beraber, bütün herkesin memnun kalacağı seviyeli bir Parlamento yapacağız ve inşallah, hep beraber, halkımızın hizmetlerini yapacağız.

AHMET KABİL (Rize) - Yolsuzluklar ne olacak Hocam?
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Çok aziz ve muhterem arkadaşlarım, bakınız, hakikaten -Refah Partili kardeşlerim ifade ettiler- 24 Aralık ile 28 Haziran arasında, biz ne yaptık bir Anamuhalefet Partisi olarak; yaptığımız şey ortadadır: Önce, ilk hükümetin kurulmasında, bütün partilere kollarımızı açtık, gene de açıyoruz. Bugün, biz, DSP ve CHP ile beraberce koalisyon kurarız, bu memlekete en hayırlı hizmetleri yaparız; zaten yaptık, zerre kadar şüphemiz yok. Böyle, birtakım önyargılarla, yanlış bir şekilde, uzlaşma yerine, bizi, birbirimizden uzaklaştırma tavrını takınacak olursak, bu, fayda getirmez. Bundan dolayıdır ki, biz -hepiniz şahitsiniz- bu yanlışlığı yapmadık; bizim dışımızdaki partiler, az çok bu yanlışlığın içerisine düştüler.
Sonra, denetleme bu Meclisin bir görevidir. İlk önce bu denetleme dosyalarını biz getirdik. Biz, bu Meclisin en büyük partisiyiz, Anamuhalefet Partisiyiz. Halkın zihninde birikmiş birtakım teşevvüşler var; çeşitli basınla, çeşitli konuşmalarla meydana getiriliyor. Bunlar böyle kalmamalı; bunlar, hakikaten, gerçek neyse aydınlığa kavuşmalı. Getirdik; sonuna kadar da tabiî takip edeceğiz, hep beraber takip edeceğiz.


Dolayısıyla, denetleme görevimizi yaptık; ama, biz, üç buçuk ay sadece denetlemeyle uğraşmadık -şte Meclis arşivi- 90'a yakın kanun teklifi getirdik; bunları bir bir saymaya lüzum yok. Demin, Mesut Bey "36 tane getirdik" dedi; biz, 90 tane getirdik; kiloyla tartarsak 3 misli. Bu kanun tekliflerinin bir de muhtevasına bakarsak, ne getirmişiz biz: Önce, şu asgarî ücreti şu vergiden kurtaralım demişiz. Şimdi, bakın, onu yapacak mevkie geldik; inşallah, hep beraber yapmaya çalışacağız; çünkü, bu, en tabiî insan hakkıdır.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Programda yok Hocam.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bunun kaç trilyona mal olduğunu hepimiz biliyoruz; ama...
A. MESUT YILMAZ (Rize) - Niye koymadınız?..
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Var orada... Rica ederim... Var... Lütfen, dikkatli okuyunuz.
A. MESUT YILMAZ (Rize) - Nerede Hocam?..

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Biz, bu kanun tekliflerini verdik ve aynı zamanda, bakınız, başka şeyler, esnafımız için hayat standardını kaldıralım; esnafımız için peşin vergiyi kaldıralım. Köylü borçlarının faizlerini affedelim, köylümüz nefes alsın. İmkân bulursak... (ANAP sıralarından "Kaynak, kaynak" sesleri) Ha, kaynağa geleceğim, azıcık sabredin. İşte, bizim farkımız orada, yüzde 20 diyoruz ya, o yüzde 20 kaynağın musluğu, sizde o yok. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Mesele bu. Yüzde 80'miz aynı, giderlerde aynıyız; ama, kaynak deyince, sizde kaynak yok; fark burada. Geleceğim oraya müsaadenizle.


 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şimdi, bakınız, bundan başka, neden memurumuz, işçimiz enflasyondan inim inim inlesin; bunlar yönetimin hatasıdır, onun suçunu neden memur çekecek. Bunun yolu ne; bütün bu enflasyonla mücadele edip, iyi bir sonuca ulaşıncaya kadar eşel mobil sistemini tatbik etmektir; biz, bunu getirdik. Şimdi, sizin bunu bizden istemeniz hakkınızdır. Bizim getirdiklerimizi bizden isteyin; yakamıza yapışın. Niye ben bunu böyle söylüyorum; çünkü, halkımıza hizmet için varız da onun için. Keşke bizi bu istikamete iten bir güç olsa. O güç ne kadar güçlüyse, halkımıza hep beraber o kadar iyi hizmet etmiş olacağız.


Görüldüğü gibi, 90 tane kanun teklifimiz dahi, hakikaten hep fakir fukarayı kurtarmak için olmuşuzdur. Diğer yandan bir şeyin de şahidisiniz: Hanginiz bizim Anayasa ve hukuka saygı için yaptığımız mücadeleyi görmezlikten gelebilirsiniz?.. Biz, güvenoyu almamış bir hükümetin, güvenoyu almadığını ispat etmek için az mı mücadele ettik; Meclis Başkanlığıyla mücadele ettik, diğer birtakım yerlerle Başbakanlıkla mücadele ettik...

Niçin yapıyoruz biz bu mücadeleyi: Türkiye bir hukuk devleti olmalıdır, bu hepimizin görevidir, hepimiz hukuka saygılı olmalıyız. Bundan dolayıdır ki, biz, bu mücadeleleri yaptık ve arkadaşlarımızın işaret ettiği gibi, biz, bir bütçe konuşması yaptık, bu konuşmayı takip etmeyen kardeşlerimize ben bunun video bandını hediye edeceğim. Buraya bir anamuhalefet partisi olarak geldik de biz, herhangi bir şekilde, kızgın bir şekilde sadece saldırdık mı; hayır.

Ne yaptık biz; efendice, hükümette bulunan kardeşimize yardımcı olmak için; bak, köylünün şu, şu, şu hizmetlerinin bu getirdiğiniz bütçede hiçbir karşılığı yok; bunun yapılması için, en aşağı şu kadar parayı buraya ayırmanız lazımdı, ayırmamışsınız; şu memlekette milyonlarca çocuğumuz öğretmensiz; onun için, millî eğitime 7 milyar dolar para koymak lazım; sağlık hizmetleri yapılamıyor, şu kadar koymak lazım; savunma ihtiyacımızı millî kaynaklardan karşılamalıyız, bu kadar koymak lazım...

Biz söyledik bunları, önümüze getirilmiş olan bütçenin alternatifini kalem kalem ortaya koyduk; ama, bunu lafla söylemedik. Peki, bu paraları nereden bulacağız; kuruş kuruş onu da gösterdik. Nasıl gösterdik; bak, rantiyeciler bir senede 47 milyar dolar kazanç elde etti. Bu 47 milyar doların 15 milyar doları haklarıdır; ama, 32 milyar doları haksızdır. Neden KOBİ'ye mahsus bir insan yüzde 150 faizle iş görürken, siz, falanca holdinge nasıl faizsiz teşvik veriyorsunuz; neden?.. (RP sıralarından alkışlar)


Devleti mahsus parasız bırakacaksın -bak, bu söylediğim sözün altında ciltler var- devleti büyük faizlerle borç almaya mecbur tutacaksın, ondan sonra da yüzde 120 yüzde 130 yıllık faizlerle, sen, devletin bütün kasasını sömüreceksin, o parayı da köylü, işçi, memur, esnaf ödeyecek... Bu nasıl düzen Allah aşkına?! Adil düzen dediğiniz nedir anlamıyoruz diyenlere sesleniyorum, işte bu rantiyecilerden bu haksız 32 milyar doları alıp işçiye, köylüye, memura, esnafa vermenin adıdır adil... (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Niçin bunlara vergi konulmuyor; neden? Bak, işte onlara adil bir şekilde hareket edildiği zaman, burada fakir fukaranın hakkı kurtulur ve buradan alıp buraya verelim diye nereden alıp nereye konacağını da gösterdik. Biz, bunları, gördüğünüz gibi, kalem kalem sayarak, tabloları buraya getirdik. işte, bunu, ben sadece, muhalefet partileri olarak nasıl çalışmalıyız, gönlümüzde ne var, bunu ifade etmek için açıklıyorum. Yoksa, buraya gelip, bir saat, yolsuzluk, ahlak, fazilet deyip konuşursak, kimsenin karnını bu laflarla doyuramayız. Elbette, onlar da önemli konular; ama, her şeyin bir yeri var; şimdi, Hükümet Programı konuşulurken, onlar konuşulmaz.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
YAŞAR OKUYAN (İstanbul) - Programda yok Hocam!..
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bakınız, biz, şu Hükümetin kuruluşuna kadar geçen dönemde, işte, bu söylediğim hususlara uygun olarak hareket ettiğimiz için, 24 Aralıkta yüzde 22'ye yakın oy aldığımız halde, 2 Haziranda yüzde 34 oy aldık. Neden; çünkü, halkımız, bu davranışları takdir ediyor; hepimizden böyle davranmamızı bekliyor; ispatı da ortadadır.

Bu Hükümeti kurarken, hepinizin bildiği gibi, yine, kollarımızı şefkatle bütün kardeşlerimize açtık; 46 ruhu dedik; hep beraber bir araya gelelim, istikrarlı, sağlam, hamleci bir hükümet kuralım dedik ve çoğulcu demokrasiye önem verdik. Bu çoğulcu demokrasiye, iki şeye huzurlarınızda kesinlikle inanarak ifade ediyorum ki, çok önem verin: Bir tanesi, Meclis, her zaman bizim Hükümetimizin üstünde olacaktır. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu, bizim rejimimizin temeli; biz, bunu, şurada yazan "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözünün en doğal sonucu sayıyoruz. Milletin temsilcisi, bu Yüce Meclis, sizlersiniz. Sizin güvenoyunuza mazhar olduğu müddetçe, bu Hükümet, sadece, hizmet edecek; biz, garson hükümetiz. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)


Bizim şiarımız budur; çünkü, biz, halka hizmet hakka hizmettir; halka hizmet en büyük ibadettir; bunu biliyoruz da onun için böyle yapacağız; inanarak böyle yapacağız ve biz bunu ispat ettik.

Bakınız, biz, İçtüzük değişirken, bugüne kadar, yıllardan beri, onbeş seneden beri bu İçtüzük yürürlükte, düşünün halimizi... Yalnız, komisyon başkanı komisyonu toplayabilir; komisyon başkanı sadece gündemi tespit edebilir. Komisyon başkanı da partisinin başkanına bağlı. Muhalefet ne yapacak; hiiç... Gelip gidecek. Nasıl çoğulcu demokrasi bu? Biz mücadele ettik, bunu değiştirdik. dedik ki: Komisyonlar üçte birle toplanır -isterse iktidar partisinin üyeleri gelmesin- ve toplananın yarıdan bir fazlasıyla da karar alır, gündemi de kendi tespit eder. Niçin; çünkü, Meclis, elbette, hükümetin üstünde olmalıdır, hükümetin üstünde olmanın şartı budur.

Yoksa, Meclisin bütün komisyonları hükümetin emrinde olursa, Meclis kilitlenirse, nasıl çoğulcu demokrasi olacak?
Bak, geçen dönemde hepimiz şunları yaşadık: Buraya öyle kanun teklifleri geldi ki, her bir paragraf için dörtten fazla değişiklik yapılamayacağından, dört tane değişiklik teklifi de dosyanın içine konuldu, öyle geldi.Neymiş; virgül şuraya değil buraya konulsunmuş, şu kelime öyle değil böyle olsunmuş!.. Bunları hep yaşadık ve biz, yıllarca bunların acısını çekerek geldik buraya; bu acıları da unutmadık. Onun için, iki şeyi huzurlarınızda hatırlatıyorum: Bu Meclis, hükümetin üstünde olacak. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Zaten öyle...

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Aksini gördüğünüz zaman yakamıza yapışın.

Zaten böyledir; ama, tatbikatın böyle olması mühim.

İkinci bir önemli husus da, bütün bakanlarımız emrinizdedir, istediğiniz şeyi sorabilirsiniz, en kısa zamanda bu sorularınıza cevap verilecek, bir tek cevapsız mesele kalmayacak. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu söylediğim şeye çok önem veriyorum; neden; çünkü, biz, hükümete gelmeden önce, şu belediyelere nasıl yardım yapılmış; kırk tane yazı yazdık, bir tanesinin cevabını alamadık -daha bunun gibi ne yazılarımız vardır- şu birtakım medyaya, hangi krediler verildi; hangi bankalardı; kırk tane yazımız var, hiçbirinin cevabı yok. Ama, şimdi, ne sorarsanız, bu Hükümet sizin emrinizdedir; bütün bu sorularınızın cevapları, size, en doğru bir şekilde takdim edilecektir. Siz, milletin temsilcisisiniz, her şeyi bileceksiniz ve her şeyde, milleti temsilen egemen olacaksınız. Bu söze, hep beraber sadık olacağız.

İşte, muhterem arkadaşlarım, bundan dolayıdır ki, bu inançla, tam demokratik esaslara uygun şekilde, Türkiye'nin en büyük iki partisi bir araya gelerek bu Hükümeti kurdu.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Bu Hükümetin kurulmasına hepimiz sevinmeliyiz; çünkü, yedi aydan beri hükümet krizi içindeyiz. Bu Hükümetin kurulmaması halinde bunan alternatifi sadece seçimdir. Seçim ne halleder! Hepimiz biliyoruz, seçim demek altı ay sonra yine bu noktaya gelmek demektir; sadece, Refah Partisi daha fazla büyümüş olacak, o kadar; ama, mesele çözülmeyecek; halkımız, altı ay ne yapacak!.. Ondan dolayıdır ki, bu Hükümet, hakikaten tek çözümdü, bunun dışında çözüm yoktur. O "vardır" diyenler, kendileri de inanmıyor. Ben bir araya gelemem; ama, çözüm vardır. Buna inanmak mümkün mü?!.

Seçime gitmek demek fasit daire demektir ve unutmayalım ki pazartesiden sonra sadece 12 gün kalmıştır. Bunu, sakın ha, bazı milletvekillerimiz, aman, seçime gitmemek için güvenoyu versin diye söylemiyorum; çünkü, herkesin ne oy vereceğini biliyoruz ve biz bu Hükümetin çok açık bir farkla güvenoyu alacağını da biliyoruz. Bunu söylememin sebebi şudur ki, bu Hükümetin kurulmasına hakikaten yürekten sevinelim, nasıl halkımız seviniyorsa, biz de, halkın temsilcisi olarak, aynı şekilde sevinelim.

Bu Hükümet, altı aylık bir krize son vermiştir; Türkiye'nin zaman kaybına son vermiştir. Bu Hükümet, demokrasinin bir zaferidir. Bu Hükümet, bağımsızılğın bir sembolüdür. Neden; çünkü, daha geçenlerde -ben ihtimal vermiyorum; ama, gazetelerde yazan haberleri hep beraber okuduk- İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye'ye hükümet tayin etmeye kalkışmadı mı? Öbür taraftan, bilmem, Fransız Cumhurbaşkanı Türkiye'ye hükümet tayin etmeye kalkışmadı mı?
Sayın Yılmaz, demin "Çiller Hanım gitti, sizi Avrupa'ya böyle böyle şikayet etti" dedi. Şimdi, kendilerine soruyorum: Chirac bu sözü söylediği zaman siz ne yaptınız Başbakan olarak; İsrail Cumhurbaşkanı bu sözü söylediği zaman siz ne yaptınız? (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Gazetelerde yazılan doğruysa "Korkmayın, Refah Partisi iktidara gelemez" dediniz. Bu muydu bunun cevabı?

MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) - Cevap verdik Hoca; sizi savunduk.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bak, huzurlarınızda ifade ediyorum, şu söze saygılı olalım. Bu 65 milyonluk ülkenin hükümetini, ancak 65 milyonluk halkımız tayin eder, (RP sıralarından alkışlar) ne Chırac ne Weizman, hiçbirisi tayin edemez: İşte bu Hükümet bunu ispat etmiş olduğu için millî bir hükümettir ve şurada yazan yazının sembolü bir hükümettir.

Bu Hükümet hakikaten bir uzlaşma hükümetidir. Bu, doğru bir sözdür. Uzlaşmanın tarifi şu kelimeyle bu kelimeyle yapılmış, kelime oyunlarının önemi yok. Şu memlekette iki tane en büyük parti; ayrı ayrı tabanları var; şimdi, samimi bir şekilde, halkımıza hizmet için bir araya gelmiştir. Bizim bu kardeşlerimizle kucaklaşmamız, 65 milyon insanın kucaklaşmasıdır.

Bakın size şunu söyleyeyim: Bu, devlet-millet kaynaşmasını da temin edeceği gibi, bizim bu beraberliğimiz Türkiye hudutları içinde kalmayacak, göreceksiniz. Bir yandan, Müslüman ülkelerle Batı hep birbirine düşmanlık yapmaya çalışıyor, suni düşmanlıklar üretiyorlar. Bu Hükümet, elbirliğiyle, Batı'da da çalışacağız, Müslüman ülkelerde de çalışacağız, yeryüzündeki gerginliği ortadan kaldıracağız ve bütün dünyada yeni bir yumuşamanın, yeni bir uzlaşmanın sembolü olacağız. Bu, böyle bir uzlaşmadır. (RP sıralarından alkışlar)

Bakınız, Sayın Mesut Beyin elinin işaretini görüyorum ve ben Sultan Fatih'in bir sözünü hatırlıyorum: Bizim yapacağımız işlere onların hayalleri bile yetişemez. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Halkımız bayram etmektedir. Bu Hükümet rastgele bir hükümet değildir; kötülerin iyisi değildir, bu Hükümet iyilerin iyisidir. Bu sözleri ben tescil ettiriyorum. İnşallah, burada hep beraber olacağız, adım adım halkımıza yaptığımız hizmetleri gördükçe, şu sözlerin ne demek olduğunu birlikte yaşayacağız.

Bu Hükümet bir çözüm hükümetidir. Bu Hükümet bir değişim hükümetidir. Bu Hükümet laf değil iş hükümetidir. Bu Hükümet icraat hükümetidir; rantiyeci değil üretici hükümetidir, halk hükümetidir. Bu Hükümet, halkımıza, inancına ve tarihine saygılı bir hükümettir; halkımızın özlenen ve beklenen hükümetidir. İşte Türkiye'nin, bütün, her türlü engellemelere rağmen böyle bir Hükümete kavuşmasında en büyük katkısı olduğu için -samimiyetle söylüyorum- Doğru Yol Partisinin bütün yöneticilerini ve bütün grup üyelerini, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum, teşekkürlerimi sunuyorum; çünkü, halkımızın meselelerinin çözülmesi için, Türkiye'yi krizden kurtardınız...

AHMET KABİL (Rize) - Ormancı Hasan'ın iddia ettiği belgeleri söyleyecek misiniz?

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - ...uzlaşmayı temin ettiniz ve aynı şekilde, muhalefette kalan partilerimize de aynı teşekkürleri sunacağım; çünkü, halkımıza hizmetleri, inşallah, hep beraber yapacağız.
Ve size bir şey belirteyim; kardeşlerimiz de çok iyi biliyorlar ki, bu Hükümetin temel esası, göreceksiniz inşallah, uyum, uyum, uyum olacak. Neden; çünkü...

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - İyi uykular!

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Uyumak başka... O, eski hükümetin özelliğiydi. (RP sıralarından alkışlar) Bu Hükümet, uyum Hükümeti; arada büyük fark var. Yüzde 80'i benziyor; ama, yüzde 20'si farklı; her şey de o yüzde 20'nin içinde.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Halkımız bayram etmektedir. Bu Hükümet rastgele bir hükümet değildir; kötülerin iyisi değildir, bu Hükümet iyilerin iyisidir. Bu sözleri ben tescil ettiriyorum. İnşallah, burada hep beraber olacağız, adım adım halkımıza yaptığımız hizmetleri gördükçe, şu sözlerin ne demek olduğunu birlikte yaşayacağız.

Bu Hükümet bir çözüm hükümetidir. Bu Hükümet bir değişim hükümetidir. Bu Hükümet laf değil iş hükümetidir. Bu Hükümet icraat hükümetidir; rantiyeci değil üretici hükümetidir, halk hükümetidir. Bu Hükümet, halkımıza, inancına ve tarihine saygılı bir hükümettir; halkımızın özlenen ve beklenen hükümetidir. İşte Türkiye'nin, bütün, her türlü engellemelere rağmen böyle bir Hükümete kavuşmasında en büyük katkısı olduğu için -samimiyetle söylüyorum- Doğru Yol Partisinin bütün yöneticilerini ve bütün grup üyelerini, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum, teşekkürlerimi sunuyorum; çünkü, halkımızın meselelerinin çözülmesi için, Türkiye'yi krizden kurtardınız...

AHMET KABİL (Rize) - Ormancı Hasan'ın iddia ettiği belgeleri söyleyecek misiniz?

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - ...uzlaşmayı temin ettiniz ve aynı şekilde, muhalefette kalan partilerimize de aynı teşekkürleri sunacağım; çünkü, halkımıza hizmetleri, inşallah, hep beraber yapacağız.
Ve size bir şey belirteyim; kardeşlerimiz de çok iyi biliyorlar ki, bu Hükümetin temel esası, göreceksiniz inşallah, uyum, uyum, uyum olacak. Neden; çünkü...

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - İyi uykular!

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Uyumak başka... O, eski hükümetin özelliğiydi. (RP sıralarından alkışlar) Bu Hükümet, uyum Hükümeti; arada büyük fark var. Yüzde 80'i benziyor; ama, yüzde 20'si farklı; her şey de o yüzde 20'nin içinde.


Bakınız, neden, bunu bilerek, inanarak yapacağız; çünkü, Türkiyemizin bir istikrara ihtiyacını hepimiz biliyoruz. Bu istikrarı teminin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET KABİL (Rize) - Hocam, ormancı Hasan'ın iddia ettiği belgeleri söyleyecek misiniz?

BAŞKAN - Efendim, müsaade buyurun.

Sayın Başbakan, 10 dakika süre veriyorum.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Niye 4 değil de 10?..

BAŞKAN - Efendim, onu Sayın Yılmaz'a sorun, yakınca...

Buyurun efendim.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok aziz ve muhterem arkadaşlarım, bir kere daha, kısaca, bu Hükümetin özelliklerini saymak istiyorum: Önce, demokratik eseslara uygun bir Hükümettir ve geniş tabanlı bir Hükümettir.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Ahlakî esaslar?!.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Ülkemizdeki istikrarı temin edecek bir Hükümettir ve bu Hükümet, hakikaten, uyum içerisinde, bütün vatanımızın saadetinin teminatı olacak, temeli olacak.

Bu Hükümet, Türkiye'nin meselelerini artırmak için değil, çözmek için gelmiştir ve meseleleri vukufla ele almıştır. Programımızın dördüncü sayfasında bunlar tekrar tekrar sayılmıştır. Hükümetimiz, bu Programda belirtmiş olduğu halkımızın meselelerini kararlı, inançlı, heyecanlı, azimli bir şekilde çözecek olan bir Hükümet. Hemen haber veriyorum, halkımıza, bürokrasimize ve bütün üretim kesimlerine; yani, köylümüz, işçimiz, memurumuz, ihracatçımız, bütün üreticilerimiz ve sanayicilerimizin hepsine şevk vereceğiz, aşk vereceğiz, heyecan vereceğiz ve ülkemizin bütün meselelerini, bütün bu üretici kardeşlerimizle beraber, yapacağımız seferberlikle çözeceğiz.
 

abdullah sinan

Paylaşımcı
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0

Bu filmin sonu Mutlu Son olarak bitecek inşaallah arkadaş...

Diğerlerinde olduğu gibi...

Mesela Şeyh Şamil, Ömer Muhtar...

Tabi filmi izlediğin gözlük önemli... Gözlüklerinin önünde perde varsa ben ne yapabilirim... Basiretini açması için Duadan başka...

Eğer sana karşı küfür cephesi bir eylem içine giriyorsa bilki sen haksın...
Ama küffar seni destekliyorsa sen hakla batılı bir birine karıştırmış bir şaşkınsın...

Rabbim hedeften şaşırtmasın... İstikametimizi doğru eylesin... Hak yoluna mücadele edenlerin filmleri hep mutlu son olmuştur... Çünkü her filmin son oyunu Ahirette oynanır... Rabbim filmimizin sonunu mutlu eylesin...
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Bu Hükümet, Programımızda da belirttiğimiz gibi, bir rantiye Hükümeti değil, bir üretim Hükümetidir; ama, bu Hükümetin en büyük vasfı, demin kardeşlerimizin hatırlattığı gibi, bu Program bir "cek, cak..." Programı değil "şu yapılacak, bu yapılacak..." Programı değil, bu Program, dikkatle incelendiği zaman, en büyük ağırlığın kaynak teminine verildiğini görürsünüz. Bu kaynak nasıl temin edilecek; lafta bırakılmamış, Programımızda açık bir şekilde belirtilmiştir.

Programımızın 11 inci sayfasına bakıldığı zaman "gelişmenin önündeki engelleri kaldıracağız" denilmiş. Bunlar para istemez; ama, tanınmış bir yabancının söylediği gibi "Türkiye büyük devlet olacak; ama, ne yapalım ki, mevzuatı müsait değil." Bu, çok doğru bir söz. Onun için, önce bir büyük seferberlik yapacağız, mevzuatımızda, gelişmemizi engelleyici hususları hep beraber ortadan kaldıracağız; şimdiden haber veriyorum.

Bundan başka, israfları önleyeceğiz. Hepimiz biliyoruz ki, ülkemizde ne sayısız israflar var. Bakın, hemen bir tanesini -daha ilk geldiğim gün gördüm, heyecanını taşıyorum- haber vereyim: Şu Habitat var ya, yapıldı, edildi, ne olduğunu hâlâ anlamadım; bu Habitat yapılırken, yabancı misafirleri taşımak için, Başbakanlığa 200 tane araba alınmış. Düşünün, bir haftalık misafir gelecek, misafiri taşımak için araba satın alınıyor... Neden araba kiralanmıyor, anlamak mümkün değil. Şimdi, gelmişler "bu 200 arabayı ne


yapacağız" diyorlar. Her bir arabanın şoförü, mazotu, bakımı, yedek parçası; trilyonlara varan masrafı var. Bu, sadece bir misal; bunların, elbette önlenmesi lazım. İsraf, israf, israf...

Ondan sonra, bakın, her sahada verimliliği artıracağız. Ben, bütçe konuşmalarında söyledim, şu ilimizde hastane var doktor yok, burada doktor var hastayı taşıyacak sedye yok. Bunların hepsine sahip olmak mecburiyetindeyiz.

En mühim işimiz, kaynakları geliştirmek. Bu ülkede sayısız kaynak var. Bizden daha zengin ülke yok. İnşallah göreceğiz, biz bu kaynakları seferber ettiğimiz zaman, Türkiye, adım adım nasıl güçleniyor; bu imkânlar var. Bakın, biz, günlerden beri hazırlık yapıyoruz arkadaşlarımızla beraber; 68 tane kaynak tespit etmişiz; her birinde trilyonlar var, trilyonlar... Bir oturup dikkatli incelendiği zaman, bu ülkenin sayısız zenginlikleri var. Biz bu zenginlikleri harekete geçireceğiz. Nasıl; bu Hükümetin bünyesini görmüyor musunuz, bu Hükümette 20 devlet bakanı var. Birisi bakar, bu 20 devlet bakanı ne olacak... Biz bu kaynakları geliştirmek için üç tane beş tane devlet bakanını gece gündüz uyutmayacağız. Biz konuşmaya gelmedik... Dur bakalım ne olacak... Onun ne olacağını ben şimdiden hissediyorum.

Bakın, şimdi israfları önlemek... Bunun sahibi kim; yok. Evet, bunun bir takipçisi olacak.

Verimliliği artırmak; bunlar lafla olmaz... Sahipsiz iş olmaz. Bizim esnafın sahibi kim; yok. Kimdir bu ülkede esnafın sahibi; oraya gider, oraya gider, oraya gider...

MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) - Halk Bankası.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Halk Bankasından sahip mi olur Allah aşkına; böyle şey mi olur...Şimdi, bu Hükümette esnafın sahibini bulacaksınız, işçinin sahibini bulacaksınız, köylünün sahibini bulacaksınız, işsizin sahibini bulacaksınız, düşkünün sahibini bulacaksınız.

Evet, o yüzde 20 değişiklik var ya, işte o 20 çok mühim. Biz, Bakanlar Kurulunun şeklini değiştiriyoruz. Bizim için önemli olan, insan. Klasik şekillerden çıkıyoruz, insana hizmet için, size yepyeni bir Bakanlar Kurulu takdim ediyoruz. Bundan dolayıdır ki, bu Hükümet, bundan öncekilerin benzeri bir Hükümet değildir.

Devleti yeniden yapılandıracağız. Bunu yirmi senedir konuşuyoruz; ama, biz bunun sahibini koyacağız ve bilhassa, yerel yönetimlere yetkilerin devredilmesine adım adım başlayacağız, adım adım...

Şimdi, bakın, size hemen söyleyeyim -daha bunu Bakanlar Kurulumuzda olgunlaştıracağız, şahsî, ham fikrim olarak söylüyorum-: Biz, bütün illerimizdeki trafiği belediyelerimize versek, çok daha güzel olmaz mı?

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Eskiden de öyleydi zaten.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bütün illerimizdeki spor faaliyetlerini belediyeye versek çok daha güzel olmaz mı?!. Birçok illerimizde hizmetler var ki, bu hizmetlerin, elbette belediyelerimiz tarafından yapılması, seçilmiş insanlar tarafından yapılması çok daha uygun olur ve bunları, hemen bir kalemde vermememiz için ne sebep var?!.

Sonra, tabiî, sağlık ve eğitim kuruluşlarını da -eğer yerel yönetimlerimiz bunları dirayetle yönetecek imkânlara ve kadroya kavuşacak olursa- adım adım yerel yönetime vereceğiz ve devleti, hepimizin bildiği, istediği aslî görevlere çekeceğiz.

20 tane hükümet programı okunmuştur, hepsinde bunlar vardır; ama, şimdi bir fark var. Nedir o; biz, konuşmaya gelmedik; biz, Allah'ın izniyle, yapmaya geldik.

Bizim Hükümetimizin çok önemli bir hususiyeti de ülkenin meselelerine sahip olmasıdır ve şahsiyetli bir dış politika takibidir.
 

Emin...

Paylaşımcı
Katılım
5 Ara 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sayın Bülent Beyefendiye teşekkür ediyorum; eskiden beri, şahsiyetli dış politika için hassasiyetini biliriz, her zaman da kendilerini bu hususta takdir ederiz. Şimdi, efendim, buraya geldiniz "bütün uluslararası anlaşmalara aynen uyacağız diyorsunuz" dediniz; ama, bu, tıpkı Bektaşinin "namaza yaklaşmayınız" sözüne benziyor, üstteki ayeti okumadan söylenmiş bir söze benziyor. Cenabı Hak "alkollü iken namaza yaklaşmayın" diyor. Bizim de Programımızda "bu anlaşmalar, millî menfaata aykırı olarak tatbik ettirilmeyecek" diye onun altında çok mühim bir cümle var. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - İsrail Anlaşması ne olacak?..

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - O cümlenin içerisinde her şey var, her şey var... Ve bunları da, tabiî, yine, hep beraber gerçekleştireceğiz; çünkü, dış politika devlet işidir, hükümet işi değildir. Bunları, beraberce olgunlaştıracağız ve böylece, hakikaten şahsiyetli bir dış politika yürüteceğiz ve biz, Programımızda yazdığımız gibi, bütün ülkelerle münasebetlerimizi geliştireceğiz. Bu arada, huzurlarınızda açıkça ifade ediyorum ki, özenle, kardeş Müslüman ve Türk cumhuriyetleriyle de münasebetlerimizi geliştireceğiz; lafla değil...
Bizim şu komşularımızla ticaretimiz 4 milyar dolar idi; bu hacme gelmişti; Irak'la, İran'la, Suriye'yle, diğer ülkelerle; şimdi nedir: 100 milyon dolar. 65 milyonluk Türkiye ile 60 milyonluk Mısır arasındaki yıllık ticaret hacmi 200 milyon dolar. Bir tüccarın satacağı bir araba bu meblağı karşılar. Peki, biz, şimdi, bütün bu kardeş Müslüman ülkelerle bir araya gelsek "sen bizden ne alırsan al, biz de senden ne alırsak alalım" desek, süratle eski hacme gelsek, şu andaki 21 milyarlık ihracatımız 30-40 milyar dolara çıksa, bundan ne kaybederiz?!

Bunları konuşmak marifet değil, bunları yapmak marifet; ama, işte, bilesiniz ki, bu Hükümet bu azimle geliyor. Bugünkü konuşmamızda bunları ifade ediyoruz; adım adım da bunların hepsini, elbirliğiyle tatbik edeceğiz inşallah.
Demin, Mesut Bey "vatandaşın beyanına güven esas alınacak ifadesi bizim Programımızdan alınmış" dedi. Ne güzel bir şey; güzel şeyi nerede bulursak alırız. Programınıza koyduğunuz için teşekkür ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

A. MESUT YILMAZ (Rize) - Yolsuzluklarla mücadeleyi niye yazmadınız?

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Yolsuzlukları beğenmediğiniz için almadınız herhalde.

BAŞKAN - Sayın Başbakan, efendim, toparlar mısınız lütfen.

BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum, toparlıyorum.

Programımızda çok önemli bir konu yeniden yapılanmadır, mahallî idarelerin güçlendirilmesidir. Hanımlarımıza ve gençliğe ne kadar büyük önem verdiğimiz, Programdan görülmektedir. Bunlar, laf olsun diye yazılmamıştır. Ne yazık ki, ülkemizde de, gençliğimizin uyuşturucu tehlikesi, yavaş yavaş, okullarda başlamıştır. Bunları bir an evvel engellemek ve ülkemizin bütün fertlerine ve gençlerimize, manevî varlıklarını geliştirmek için her türlü hizmeti hazırlamak temel görevimiz olacak. Bu, zaten, Anayasanın devlete verdiği en önemli bir görevdir.

Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; Programımız, Yüce Meclisin huzurlarında arz edilmiştir. Bugün de, Programımızın müzakeresini yapmış olduk. Şimdi, inşallah, pazartesi günü, Hükümetimiz, Yüce Meclisin açık bir farkla desteğine mazhar olacaktır. Zaten kollar sıvanmıştır; gece gündüz çalışılarak bu hizmetler yerine getirilecektir ve bu çalışmayı hep beraber yapacağız, Türkiyemizi, kısır çekişmelerden kurtaracağız, Türkiyemizi, mesut insanlar diyarı haline getireceğiz.

Hepinize, bugünkü konuşmalarınızdaki her türlü ikaz ve katkılarınızdan dolayı, bütün kıymetli Hükümet üyelerimiz adına, teşekkürlerimizi sunuyorum. Yeni Hükümetimizin ve onun Programının, aziz milletimize ve bütün insanlığa hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi, Allah'a emanet ediyorum.Sağolun, varolun. (RP sıralarından ayakta alkışlar, DYP sıralarından alkışlar)


 
Katılım
12 Mar 2007
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Eğer sana karşı küfür cephesi bir eylem içine giriyorsa bilki sen haksın...
Ama küffar seni destekliyorsa sen hakla batılı bir birine karıştırmış bir şaşkınsın...

Rabbim hedeften şaşırtmasın... İstikametimizi doğru eylesin... Hak yoluna mücadele edenlerin filmleri hep mutlu son olmuştur... Çünkü her filmin son oyunu Ahirette oynanır... Rabbim filmimizin sonunu mutlu eylesin...


Sevgili Abdullah kardeşim yukarıda siyahla belirttiğim tesbitinizi çok manidar buldum, gerçekten süper tesbit tebrik ederim. Allah yardımcınız olsun, yolunuzu açık kılsın...
 
Üst