Bu Hükümet, Programımızda da belirttiğimiz gibi, bir rantiye Hükümeti değil, bir üretim Hükümetidir; ama, bu Hükümetin en büyük vasfı, demin kardeşlerimizin hatırlattığı gibi, bu Program bir "cek, cak..." Programı değil "şu yapılacak, bu yapılacak..." Programı değil, bu Program, dikkatle incelendiği zaman, en büyük ağırlığın kaynak teminine verildiğini görürsünüz. Bu kaynak nasıl temin edilecek; lafta bırakılmamış, Programımızda açık bir şekilde belirtilmiştir.
Programımızın 11 inci sayfasına bakıldığı zaman "gelişmenin önündeki engelleri kaldıracağız" denilmiş. Bunlar para istemez; ama, tanınmış bir yabancının söylediği gibi "Türkiye büyük devlet olacak; ama, ne yapalım ki, mevzuatı müsait değil." Bu, çok doğru bir söz. Onun için, önce bir büyük seferberlik yapacağız, mevzuatımızda, gelişmemizi engelleyici hususları hep beraber ortadan kaldıracağız; şimdiden haber veriyorum.
Bundan başka, israfları önleyeceğiz. Hepimiz biliyoruz ki, ülkemizde ne sayısız israflar var. Bakın, hemen bir tanesini -daha ilk geldiğim gün gördüm, heyecanını taşıyorum- haber vereyim: Şu Habitat var ya, yapıldı, edildi, ne olduğunu hâlâ anlamadım; bu Habitat yapılırken, yabancı misafirleri taşımak için, Başbakanlığa 200 tane araba alınmış. Düşünün, bir haftalık misafir gelecek, misafiri taşımak için araba satın alınıyor... Neden araba kiralanmıyor, anlamak mümkün değil. Şimdi, gelmişler "bu 200 arabayı ne
yapacağız" diyorlar. Her bir arabanın şoförü, mazotu, bakımı, yedek parçası; trilyonlara varan masrafı var. Bu, sadece bir misal; bunların, elbette önlenmesi lazım. İsraf, israf, israf...
Ondan sonra, bakın, her sahada verimliliği artıracağız. Ben, bütçe konuşmalarında söyledim, şu ilimizde hastane var doktor yok, burada doktor var hastayı taşıyacak sedye yok. Bunların hepsine sahip olmak mecburiyetindeyiz.
En mühim işimiz, kaynakları geliştirmek. Bu ülkede sayısız kaynak var. Bizden daha zengin ülke yok. İnşallah göreceğiz, biz bu kaynakları seferber ettiğimiz zaman, Türkiye, adım adım nasıl güçleniyor; bu imkânlar var. Bakın, biz, günlerden beri hazırlık yapıyoruz arkadaşlarımızla beraber; 68 tane kaynak tespit etmişiz; her birinde trilyonlar var, trilyonlar... Bir oturup dikkatli incelendiği zaman, bu ülkenin sayısız zenginlikleri var. Biz bu zenginlikleri harekete geçireceğiz. Nasıl; bu Hükümetin bünyesini görmüyor musunuz, bu Hükümette 20 devlet bakanı var. Birisi bakar, bu 20 devlet bakanı ne olacak... Biz bu kaynakları geliştirmek için üç tane beş tane devlet bakanını gece gündüz uyutmayacağız. Biz konuşmaya gelmedik... Dur bakalım ne olacak... Onun ne olacağını ben şimdiden hissediyorum.
Bakın, şimdi israfları önlemek... Bunun sahibi kim; yok. Evet, bunun bir takipçisi olacak.
Verimliliği artırmak; bunlar lafla olmaz... Sahipsiz iş olmaz. Bizim esnafın sahibi kim; yok. Kimdir bu ülkede esnafın sahibi; oraya gider, oraya gider, oraya gider...
MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) - Halk Bankası.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Halk Bankasından sahip mi olur Allah aşkına; böyle şey mi olur...Şimdi, bu Hükümette esnafın sahibini bulacaksınız, işçinin sahibini bulacaksınız, köylünün sahibini bulacaksınız, işsizin sahibini bulacaksınız, düşkünün sahibini bulacaksınız.
Evet, o yüzde 20 değişiklik var ya, işte o 20 çok mühim. Biz, Bakanlar Kurulunun şeklini değiştiriyoruz. Bizim için önemli olan, insan. Klasik şekillerden çıkıyoruz, insana hizmet için, size yepyeni bir Bakanlar Kurulu takdim ediyoruz. Bundan dolayıdır ki, bu Hükümet, bundan öncekilerin benzeri bir Hükümet değildir.
Devleti yeniden yapılandıracağız. Bunu yirmi senedir konuşuyoruz; ama, biz bunun sahibini koyacağız ve bilhassa, yerel yönetimlere yetkilerin devredilmesine adım adım başlayacağız, adım adım...
Şimdi, bakın, size hemen söyleyeyim -daha bunu Bakanlar Kurulumuzda olgunlaştıracağız, şahsî, ham fikrim olarak söylüyorum-: Biz, bütün illerimizdeki trafiği belediyelerimize versek, çok daha güzel olmaz mı?
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Eskiden de öyleydi zaten.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bütün illerimizdeki spor faaliyetlerini belediyeye versek çok daha güzel olmaz mı?!. Birçok illerimizde hizmetler var ki, bu hizmetlerin, elbette belediyelerimiz tarafından yapılması, seçilmiş insanlar tarafından yapılması çok daha uygun olur ve bunları, hemen bir kalemde vermememiz için ne sebep var?!.
Sonra, tabiî, sağlık ve eğitim kuruluşlarını da -eğer yerel yönetimlerimiz bunları dirayetle yönetecek imkânlara ve kadroya kavuşacak olursa- adım adım yerel yönetime vereceğiz ve devleti, hepimizin bildiği, istediği aslî görevlere çekeceğiz.
20 tane hükümet programı okunmuştur, hepsinde bunlar vardır; ama, şimdi bir fark var. Nedir o; biz, konuşmaya gelmedik; biz, Allah'ın izniyle, yapmaya geldik.
Bizim Hükümetimizin çok önemli bir hususiyeti de ülkenin meselelerine sahip olmasıdır ve şahsiyetli bir dış politika takibidir.