Leyla'dır, aşk...
Leyla kadar yakın ve bir o kadar da uzaktır aşk.
Aşk bir türlü ulaşamamaktır.
Binlerce kez hayalini kurup bulamamaktır.
Elinin uzatmışken, yüzüne dalmışken, nefesinin hissederken, saçlarına dokunacakken, dudaklarının kıpırtısını fark etmişken ulaşamamaktır.
Her şeyin yarım kalmasıdır aşk.
Bir tek hayaliyle yetinmektir Leyla'nın.
Her yanın çöl olmasıdır aşk, Leyla'nın peşindeyken.
Sususzluktan çatlamasıdır kalbin tam orta yerinden.
Heveslerinin, kurak iklimler gibi kırılmasıdır en nazik yerinden..
An olup gözyaşlarının bile tükenmesidir.
Susuz kalmkatır,
Sözsüz kalmaktır, lal olup yollarda kalmaktır.
Leyla'dan başaksını görmemek,
Leyla'dan başkasını bilmemek
Leyla'dan başkasını özlememektir aşk dediğin.
Her baktığında Leyla'nın yüzünü görmektir. Her karşılaştığına Leyla'dan sormaktır.
Hewr gelen Leyla ise, aşk tam orada olması gerektiği yerdedir.
Nerede bir aşık varsa, orada bir Leyla vardır.
Leyla yalnızca oradadır...
Soğuk bir kasabanın tren garında karşına çıkar bazen.
Bazen bir Çukurova güneşi gözlerini kamaştırdığında tarladan yürüyendir Leyla.
Leyla'yı kimsenin göremediği gibi görebilmektir.
Aşk Leyla'dır, Leyla Aşktır.
Aşk, karmakarışık bir Labirent'tir.
Yol biter, iz biter, yön biter.
Yalnızdır aşık, labirentin koridorlarında.
Girdiği her yol çıkmaz, yüzünü döndüğü her yer duvardır aşığın.
Aşk, bir girenin bir daha içinden çıkamadığı karışık bir labirenttir.
Nafile bir çabayla yürür durur aşıklar. Şehrin her bir sokağında karşısına aynı yüzler, aynı binaalr çıkar.
O bir kez gidince, artık çıkarsız bir hayata düşer insan. Yalnızlaşmaktır gitgide labirentin koridorlarında.
Kimseciklere soramamaktır.
Bir döngünün içinden çıkmamanın çaresiliğidir içine girdiği labirentler.
Nerede olduğundan habersiz, nereye varacağından habersiz öylece yürümektir aşk.
Sarayburnu'ndan salınarak yürüdüğün sahilin içinde kendini yitirmektir.
Ayın ve yıldızların ve gökyüzünün tanıdık olmadığı bir dünyada kıvranıp durmaktır aşk.
Aşk, letafettir.
İnsanı güzelleştirir,
hayatı güzelleştirir,
dünyayı güzelleştirir.
Aşk güzelleştirir.
Başka türlü bakabilmektir herşeye.
Bir ebru desenini işler gibi zarifçe yürür insan sokaklar boyunca.
Aşk, bir limandır.
Şehrin karmaşasında kaçabilmek için sığındığımız bir limandır.
Yürek yorgunlarının kendini bağladığı bir limandır..
Sevgilinin dizlerine başını yaslayabilmektir.
Sevgilinin kalbine kalbini yaslayabilmektir.
Sevgilinin avuçlarına ellerini koyabilmektir.
Sevgilinin hayatına kendi hayatını katabilmektir aşk...
Bir akşamüstü Haliç'ten uzakları seyredip, sevgilinin mendilini için için çekmektir içine. Sevgilinin gül kokusunu derin bir nefes gibi alıp, bir daha hiç bırakmamacasına tutmaktır.
Yani aşk, eski bir filmdir aslında.
İzzet Günay'dır, Engin Çağlar'dır.
Paşabahçe sahilindeki o tek çam ağacıdır.
Fırtınalardan kaçıp, sığındığımızdır bir limandır aşk..
Yüreğimizi güvenli kılar sevgilinin gözleri.
Bir sevgilinin gözlerinden firar ederiz bu dünya hapsinden.
Sevdamızın gözlerinden açılan pencerelerden kanatlanır
yüreğimizin kırlangıçları.
Aşk liyakattir.
Ancak layık olanlar girebilir aşk bahçesinden.
Ancak layık olanlar aşkın varlığında eritebilir benliğini.
Aşk bu yğzden ''layık olandan kalan''dır.
Aşk Levlake sırrıdır...
Yaratılıştır aşk.
Varoluşun en temiz, en sahici yüzüdür.
İnsandır, dünyadır, meleklerdir, evrendir, cennettir, cehennemdir aşk...
Leyla nerdeyse, aşk da oradır.
İbrahim Sadri
Aşk 29 Harftir kitabından...
L harfini anlatması...