DADAS
Yeni
- Katılım
- 18 Kas 2006
- Mesajlar
- 1,651
- Tepkime puanı
- 76
- Puanları
- 0
Selam
Sorularımıza devam edelim...
Allah vahyinde ‘’dinde aşırıya gitmeyin/kaçmayın’’buyurmaktadır. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Dinde nasıl aşırıya gidilmiş olur?
‘’An’’ ile ‘’zaman’’ aynı mıdır değil midir? Neden?
Selametle…
@Fakr senin lügatında Selamun aleykum lafzı yok mu. Şu mesajlarında sadece selam yazmakta neyin nesi ??? Ben lafonsun yerinde olsam seni ka'le bile almam. Çünkü Allah'ın selamı senin üzerine (aleykum) olsun demekten bile acizleniyon nedense ???
bizi cahil kendini tevazulu bir kul görüyor olabilir.
Diyanet İşleri : Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
Bizi gavur olarak görmesin de, cahil görmesine razıyım.
Bide lafons kardeş dikkat ettim ayet mealleri verirken sure adı ve ayet numarası yazmıyorsun. Belli bir nedeni var mı? Konuya vakıf olmayan biri o cümlenin sana ait olduğunu sanmasından tedirgin olmuyor musun?
@Fakr senin lügatında Selamun aleykum lafzı yok mu. Şu mesajlarında sadece selam yazmakta neyin nesi ??? Ben lafonsun yerinde olsam seni ka'le bile almam. Çünkü Allah'ın selamı senin üzerine (aleykum) olsun demekten bile acizleniyon nedense ???
Ayetin meali: “De ki: Ey kitap ehli! Dininizde haksız yere aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve böylece doğru yolu kaybetmiş bir kavmin keyiflerine uymayın." (Maide, 5/77)
Bazı alimlere göre, “Ey Kitap ahli!” hitabı hem Yahudilere hem Hristiyanlaradır. Buna göre, ayetin manası şöyledir: “Ey Yahudiler ve Hristiyanlar! Dininizde aşırı gitmeyin. Yanlışlara kapılmayın. Kiminiz İsa’ya gayrı meşru bir çocuk nazarıyla bakarken kiminiz de onu Allah’ın oğlu olarak görüyor. Daha önceki kavimlerde de bu tür sapıklıklar olmuştu. Siz de onların yolundan mı gideceksiniz? Bu yaptığınız hatalarınızın cezası çok büyüktür. (krş. Beydavî, Ebu’s-Suud; İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
An: Zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçasıdır.
Selam
''Dinde aşırıya gitme'' hususundaki te'vil tercihinizi yazmışınız.Daha öncede ifade ettiğim üzere ''ilmi münakaşa(münazara değil)''** yapacak değilim...
Ama ''an'' ile alakalı olarak bir soru sorma ihtiyacı doğdu.O da ''zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçası'' diye tanımladığınız an'da biraz da olsa bir süre ''kokusu'' barınmakta...Bu durumda Allah'ın ''birşeye/ona ol der oluverir'' hususunda bir sürenin an'ın değil oluşu bir sıkıntı oluşturmaz mı?Şöyle ki bahsedilen sürenin/zamanın daha azı tartışması gibi?
Yoksa an'da zaman yoktur tanımı Arap dili açısından daha uygun değil midir?
**Genelde malesef forumda ''ilmi münazara'' yerine ''ilmi münakaşa'' tablosunun daha ağırlıkta olması hasebiyle bu şekilde ifade etmeyi tercih ettim...
Selametle...
"Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." diye dua etti Efendimiz sav. Belki senin bu tip meseleleri kurcalaman da dinde aşırıya gitmek olabilir. Sen ve ben bunlar yerine kalbimize yönelelim. İçinde zerre miktarı kibir olan cennnete giremeyecek.
"Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." diye dua etti Efendimiz sav. Belki senin bu tip meseleleri kurcalaman da dinde aşırıya gitmek olabilir. Sen ve ben bunlar yerine kalbimize yönelelim. İçinde zerre miktarı kibir olan cennnete giremeyecek.
Yerinde bir cevaptı.
"An" deyince ne anlıyorsak, ne anlaşılıyorsa, ne anlaşılması gerekiyorsa o'dur. Yok şöyle de olabilir mi yok böyle de olabilir mi şeklinde işi teferruatlara boğmak "aşırıya gitmek" tir. Zamanla bu gereksiz sorgulamalar Allah muhafaza öyle bir boyuta varır ki artık her şeyi sorgular hale geliriz.
Konu lafonsla röportaj olduğu için cevap yazmıyacağım... Zaten ben de korbakor kardeşe cevap yazdıktan sonra fark ettim, ama geri dönüş olmadığı için de yazmış bulundum... Bunun için mesajınıza yorum getiremediğim için özür dilerim... Sizleri seviyorum...
konu lafonsla ropörtaj
Güzel insan, :gul kardeşim... pty Benim yazım eleştiri değildi... :flw Ama lafons kardeşin konusu olduğu için fazla yorum yapamıyacağım... fftp: Sizleri seviyorum... :gulgüzel insan, cok da farklı seyler söylemedik.
seyhin suretine değil, seyhde sergilenen İslami özelliklere yapılan rabıtaya ,bag kurmaya kim ne diyebilir ki.
bu düşüncede ki ehli tasavvufu küfür ile asla itham etmeyiz.
işin şu yönüde var ki Allah a kulluk icin böyle bir vesile, aracı sart degildir.
rabıtanın gerçek manası,onun yüzü suyu hürmetine duamı kabul eyle dir bence.
:O Hay Allah...bizi cahil kendini tevazulu bir kul görüyor olabilir.
Diyanet İşleri : Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
Allah iyiliğini versin Hakperest kardeşim... Bin küsür yıllık tarikatların yanlış yolda olduğunu, hata yaptığını söylerken, kendinin doğru yolda olduğunu kanıtlamaya çalışıyorsun... Hiç düşündün mü, senin dinimizi öğrendiğin hocanın da yanlış yapabileceğini... Lütfen...:gul
ancak bize düşen hatalardan vazgeçmeye davettir
Allah iyiliğini versin Hakperest kardeşim... Bin küsür yıllık tarikatların yanlış yolda olduğunu, hata yaptığını söylerken, kendinin doğru yolda olduğunu kanıtlamaya çalışıyorsun... Hiç düşündün mü, senin dinimizi öğrendiğin hocanın da yanlış yapabileceğini... Lütfen...:gul
Haklısın... 2 yıllık da olsa, 2 milyon yıllık da olsa yanlış yanlıştır... Da... Rabıtanın nesi yanlış...
rabıta ikiyüz yıllık geçmişi ancak vardır
ayrıca onbin yıllık bir yanlış yine yanlıştır
rabıta ikiyüz yıllık geçmişi ancak vardır
ayrıca onbin yıllık bir yanlış yine yanlıştır