** K@ptan'ın Seyir Defteri **
- Konbuyu başlatan Kaptan
- Başlangıç tarihi
Siz ve o ve ben!
lafons7275
Kıdemli Üye
Müslümanlar 1400 yıldır yanlış yoldaydı, ta ki ben farkedene dek. (Edip Yüksel)
Kaptan
Mecra Yazarı
Perinçekleşme Sendromu"nun bir tezahürü de, Gülen cemaati ve özellikle de bu cemaatin tabanında yer alan insanların içine düştükleri durumu, ibret ve merhamet zemininde ele alıp bu insanlara Hakkı tavsiye imkanına dönüştürmek yerine, linç korosuna katılıp düşmanlıkları derinleştirmeye yönelmektir.
Sükrü Hüseyinoglu
"Hani onlardan bir topluluk, Allah'ın helak edeceği, yahut da şiddetle azaplandıracağı bir kavme ne diye öğüt verirsiniz demişti de öğüt verenler, Rabbinize karşı bir özür serdedebilelim ve belki de sakınırlar ümidiyle demişlerdi." (A'raf, 164)
Sükrü Hüseyinoglu
"Hani onlardan bir topluluk, Allah'ın helak edeceği, yahut da şiddetle azaplandıracağı bir kavme ne diye öğüt verirsiniz demişti de öğüt verenler, Rabbinize karşı bir özür serdedebilelim ve belki de sakınırlar ümidiyle demişlerdi." (A'raf, 164)
Kaptan
Mecra Yazarı
ÖZET'İN ÖZETİ OLSUN....
Ortada bazı yorumlar var. Doğruluk payı yok değil. 1. Dünya savaşının ardından yıkılıan Osmanlı imparatorluğunun paylaşım anlaşması Lozan'da yapıldı. Anlaşmaya göre işgalci devletler 100 yıllık haklara sahip oldular.
2023 yılında Lozan 'da yapılan paylaşım anlaşmasının süresi bitiyor.
2023 yılında Osmanlı'nın eski toprakları üzerinde yeni bir paylaşım yapılacak. Tıpkı 1. dünya savaşındaki paylaşım sonucunda irili ufaklı bir çok devletin çıktığı gibi, 2023 yılından sonra da bir çok devlet çıkacak.
Merak ediyorum. Bu söylenilenler gerçekleşirse, 2023 yılından sonra çıkan bütün devletler; kurtuluş savaşı mı vermiş olacaklar?
Hani 1. Dünya savaşından sonra Osmanlı topraklarında kurulan her devlet, Türkiye Cumhuriyeti, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan vesaire bütün devletler kurtuluşlarını ilan ederek milli kahramanlarıyla devletlerini kurmuşlardı.
Yarın PKK, PYD, Peşmerge, Nusra, ÖSD, IŞID gibi örgütler bu paylaşımda Amerika ve Avrupanın işgalci güçlerinin paylaşım sonucu batıya bağımlı devletlerini ilan ederlerse, kurtulmuş mu olacaklar?
Bugün Ortadoğu'daki savaşın nedenlerinin en önemlisi budur diyorlar. Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Çin, Ortadoğu petrolleri üzerine paylaşım modeli oluşturuyorlar. Her biri değşik vaatlerle birbiriyle savaşan örgütleri veya kurulmakta olan devletleri destekliyorlar.
Bütün bu olaylar; yeni kurulacak devletleri, 1. Dünya savaşından sonra kurulan devletlere kabul ettirmek mi?
Sanıyorum bütün bu sorular 2023'ten sonra netleşecek...
Yıl 2016, 2023'e daha çok var. Demekki önümüzde en az 7 yıl daha sürecek savaş var. Hazır olun.... Türkiye Cumhuriyeti halkını daha kötü günler bekliyor.
Mehmet Coban
Ortada bazı yorumlar var. Doğruluk payı yok değil. 1. Dünya savaşının ardından yıkılıan Osmanlı imparatorluğunun paylaşım anlaşması Lozan'da yapıldı. Anlaşmaya göre işgalci devletler 100 yıllık haklara sahip oldular.
2023 yılında Lozan 'da yapılan paylaşım anlaşmasının süresi bitiyor.
2023 yılında Osmanlı'nın eski toprakları üzerinde yeni bir paylaşım yapılacak. Tıpkı 1. dünya savaşındaki paylaşım sonucunda irili ufaklı bir çok devletin çıktığı gibi, 2023 yılından sonra da bir çok devlet çıkacak.
Merak ediyorum. Bu söylenilenler gerçekleşirse, 2023 yılından sonra çıkan bütün devletler; kurtuluş savaşı mı vermiş olacaklar?
Hani 1. Dünya savaşından sonra Osmanlı topraklarında kurulan her devlet, Türkiye Cumhuriyeti, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan vesaire bütün devletler kurtuluşlarını ilan ederek milli kahramanlarıyla devletlerini kurmuşlardı.
Yarın PKK, PYD, Peşmerge, Nusra, ÖSD, IŞID gibi örgütler bu paylaşımda Amerika ve Avrupanın işgalci güçlerinin paylaşım sonucu batıya bağımlı devletlerini ilan ederlerse, kurtulmuş mu olacaklar?
Bugün Ortadoğu'daki savaşın nedenlerinin en önemlisi budur diyorlar. Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Çin, Ortadoğu petrolleri üzerine paylaşım modeli oluşturuyorlar. Her biri değşik vaatlerle birbiriyle savaşan örgütleri veya kurulmakta olan devletleri destekliyorlar.
Bütün bu olaylar; yeni kurulacak devletleri, 1. Dünya savaşından sonra kurulan devletlere kabul ettirmek mi?
Sanıyorum bütün bu sorular 2023'ten sonra netleşecek...
Yıl 2016, 2023'e daha çok var. Demekki önümüzde en az 7 yıl daha sürecek savaş var. Hazır olun.... Türkiye Cumhuriyeti halkını daha kötü günler bekliyor.
Mehmet Coban
Kaptan
Mecra Yazarı
Günümüze kadar gelmiş bütün ilmi birikime tek tuşla ulaşabilme imkanına sahip bir insanın hadislerin sıhhatini belirlerken Buhari, Müslim ve diğerlerinin kriterlerine güvenip bu imkanları elinin tersiyle itmesi ne ile izah edilebilir?
Buhari sizin kadar şanslı mı bu konuda? Siz teknolojiden yararlanarak kısa bir sürede bütün hadis kaynaklarını tarayabilirsiniz. Konu ile ilgili bu güne dek alimlerin bütün görüşlerine ulaşabilirsiniz. Ama akıl tutulması dedikleri bu olsa gerek! Bu tutulma insanın içindeki kutsallaştırma duygusunu ortaya çıkarıyor.
Gerçi "onlar kadar takvalı mısınız, onlar her hadis için abdest alırdı, geceleri bin rekat namaz kılardı" gibisinden hikayeler okuyanlar çıkıyor ortaya. Kusura bakmayın kimsenin elinde takva/iman/samimiyet ölçer yok. Hele görmedikleri insanlar için hiç bir bilgi sahibi olmadan emin konuşan cahillerin elinde hiç yok. Bir tane hadis okumamıştır, bir muhaddisin hayatını okumamıştır ama sanki kırk yıllık dostmuş gibi davranır. Onların kimseden bir üstünlüğü, farkı yok. Kimin kimden üstün olduğunu sadece kalpleri bilen Allah bilir. Biz de biliriz diyenler Allah'tan rol çalma derdinde olanlardır.
alinti
Buhari sizin kadar şanslı mı bu konuda? Siz teknolojiden yararlanarak kısa bir sürede bütün hadis kaynaklarını tarayabilirsiniz. Konu ile ilgili bu güne dek alimlerin bütün görüşlerine ulaşabilirsiniz. Ama akıl tutulması dedikleri bu olsa gerek! Bu tutulma insanın içindeki kutsallaştırma duygusunu ortaya çıkarıyor.
Gerçi "onlar kadar takvalı mısınız, onlar her hadis için abdest alırdı, geceleri bin rekat namaz kılardı" gibisinden hikayeler okuyanlar çıkıyor ortaya. Kusura bakmayın kimsenin elinde takva/iman/samimiyet ölçer yok. Hele görmedikleri insanlar için hiç bir bilgi sahibi olmadan emin konuşan cahillerin elinde hiç yok. Bir tane hadis okumamıştır, bir muhaddisin hayatını okumamıştır ama sanki kırk yıllık dostmuş gibi davranır. Onların kimseden bir üstünlüğü, farkı yok. Kimin kimden üstün olduğunu sadece kalpleri bilen Allah bilir. Biz de biliriz diyenler Allah'tan rol çalma derdinde olanlardır.
alinti
Kaptan
Mecra Yazarı
İngiltere'de hukuk eğitimi gören Mohandas Karamçand Gandi veya Sanskritçe yüce Ruh anlamına gelen MAHATMA unvanıyla tarihe geçen MAHATMA GANDİ, sömürgeciliğin temellerini iyi öğrenmiş.
Sömüren ülkelerin sömürdüğü ülkelere uyguladığı üç kural var.
- Ürettiğin malını sömürdüğün ülkelere en pahalıya sat
- Sömürdüğün ülkelerin malını en ucuza al
- Sömürdüğün ülkelerin insanlarını köle gibi ucuza çalıştır.
Bunları tespit eden GANDİ, hayatının bir çok serüveninden sonra dönüp dolaşıp Hindistan'a gelir. Hindistan'da İngiliz sömürgeciliğine karşı bir özgürlük hareketi başlatır. Şiddet yok. Direniş yok. Savaş yok. Sadece eylemsizlik var. Kural basit.
- İngilizlerin mallarını almayın
- İngilizlere mal satmayın
- İngilizlerin yanında çalışmayın.
Gandiye inanan Hintliler; İngilizlerin yanında çalışıyorlarsa işleri bırakmışlar. Ürünlerini hiç bir şekilde Hintlilere satmamışlar. İngilizlerin açtığı ticarethanelerden mal almamışlar. İngiliz malını satan Hintlilerin dükkanlarına girmemişler.
Görünüşte hiç bir direniş, savaş, karşı duruş, eylem yok. Ama Hindistan'da iki toplum var. İNGİLİZLER VE ONLARIN YANDAŞI HİNTLİLER İLE BAĞIMSIZLIĞI İÇİN GANDİ'YE İNANANLAR.
Gandi'ye inananlar, sanki İngilizler, onların yandaşları yokmuş gibi yaşamaya başlamışlar. Sanki onları görmüyorlar, onlarla konuşmuyorlar, onlarla iş yapmıyorlar, onları tanımıyorlar.
Sonunda İngilizlerin şirketleri iflas etmiş. Hintlilerin mallarını ucuza alıp dünyaya pahalı satamaz olmuşlar. İşyerlerinde çalışacak adam bulamamışlar.
Tarihe geçen "Be adam sanki bulunmaz Hint kumaşısın" sözü o eylemsizlik döneminden kalmış.
Dünyaca meşhur Hint Kumaşlarını, İngliizler ucuza alıp dünyaya pahalı satıyorlarmış. Ama Hintliler İngilizlere satmayınca olay bitmiş. Hinç kumaşlarını küçük çocuklar dokuyormuş. İngilizler Hintli çocukları toplayıp kumaş dokutmak istediklerinde, Hindistan'In bir çok bölgesinde çocukların parmaklarından bazıları kesmişler ki, İngilizler onlara kumaş dokutamasın.
Sonunda İngilizler Hindistan'ı adam yerine konmadıkları için terk etmişler.
Şimdi soralım; Ey bu ülkenin göya müslüman, göya aydın geçinen, göya bağımsızlık aşkıyla yanıp tuşan yiğit insanları, sizler ülkeniz için ne zaman batılıları, ülkenizi soyan, çalan, çırpan, hatta yöneten kafirleri adam yerine koymayacaksınız. Söyleyin bakalım.
Ne zaman?
- Batılılara mal satmayacaksınız
- Balılıların mallarını almayacak, onların sattığı ürünleri kullanmayacak, yemeyecek, içmeyeceksiniz.
- Onların yanında çalışıp onlara kölelik yapmayacaksınız.
Söyleyin bakalım. NE ZAMAN?
Amerikan barlardan, fesfutlarından, burgerlerinden çıkmayan Anadolunun özgürlükçü yiğitleri, ne zaman bu köleliği, bu uşaklığı bitireceksiniz.
Mehmet Çoban
Sömüren ülkelerin sömürdüğü ülkelere uyguladığı üç kural var.
- Ürettiğin malını sömürdüğün ülkelere en pahalıya sat
- Sömürdüğün ülkelerin malını en ucuza al
- Sömürdüğün ülkelerin insanlarını köle gibi ucuza çalıştır.
Bunları tespit eden GANDİ, hayatının bir çok serüveninden sonra dönüp dolaşıp Hindistan'a gelir. Hindistan'da İngiliz sömürgeciliğine karşı bir özgürlük hareketi başlatır. Şiddet yok. Direniş yok. Savaş yok. Sadece eylemsizlik var. Kural basit.
- İngilizlerin mallarını almayın
- İngilizlere mal satmayın
- İngilizlerin yanında çalışmayın.
Gandiye inanan Hintliler; İngilizlerin yanında çalışıyorlarsa işleri bırakmışlar. Ürünlerini hiç bir şekilde Hintlilere satmamışlar. İngilizlerin açtığı ticarethanelerden mal almamışlar. İngiliz malını satan Hintlilerin dükkanlarına girmemişler.
Görünüşte hiç bir direniş, savaş, karşı duruş, eylem yok. Ama Hindistan'da iki toplum var. İNGİLİZLER VE ONLARIN YANDAŞI HİNTLİLER İLE BAĞIMSIZLIĞI İÇİN GANDİ'YE İNANANLAR.
Gandi'ye inananlar, sanki İngilizler, onların yandaşları yokmuş gibi yaşamaya başlamışlar. Sanki onları görmüyorlar, onlarla konuşmuyorlar, onlarla iş yapmıyorlar, onları tanımıyorlar.
Sonunda İngilizlerin şirketleri iflas etmiş. Hintlilerin mallarını ucuza alıp dünyaya pahalı satamaz olmuşlar. İşyerlerinde çalışacak adam bulamamışlar.
Tarihe geçen "Be adam sanki bulunmaz Hint kumaşısın" sözü o eylemsizlik döneminden kalmış.
Dünyaca meşhur Hint Kumaşlarını, İngliizler ucuza alıp dünyaya pahalı satıyorlarmış. Ama Hintliler İngilizlere satmayınca olay bitmiş. Hinç kumaşlarını küçük çocuklar dokuyormuş. İngilizler Hintli çocukları toplayıp kumaş dokutmak istediklerinde, Hindistan'In bir çok bölgesinde çocukların parmaklarından bazıları kesmişler ki, İngilizler onlara kumaş dokutamasın.
Sonunda İngilizler Hindistan'ı adam yerine konmadıkları için terk etmişler.
Şimdi soralım; Ey bu ülkenin göya müslüman, göya aydın geçinen, göya bağımsızlık aşkıyla yanıp tuşan yiğit insanları, sizler ülkeniz için ne zaman batılıları, ülkenizi soyan, çalan, çırpan, hatta yöneten kafirleri adam yerine koymayacaksınız. Söyleyin bakalım.
Ne zaman?
- Batılılara mal satmayacaksınız
- Balılıların mallarını almayacak, onların sattığı ürünleri kullanmayacak, yemeyecek, içmeyeceksiniz.
- Onların yanında çalışıp onlara kölelik yapmayacaksınız.
Söyleyin bakalım. NE ZAMAN?
Amerikan barlardan, fesfutlarından, burgerlerinden çıkmayan Anadolunun özgürlükçü yiğitleri, ne zaman bu köleliği, bu uşaklığı bitireceksiniz.
Mehmet Çoban
Kaptan
Mecra Yazarı
efendim adam namaz kiliyor
kabul olup olmadigi noktasinda kuskulari var, güya seytan vesvese veriyor
hani vesvese imanin kuvvetindendir ya, beyimiz de malum cok takvali
kiyamda ayaklar arasi mesafe iki ayakti yok dört parmakti,
iste secdede ayak topluklari birbirine degmeliydi
selam verirken omuzun tam bittigi yere bakmali, falan filan
soruyor; bunlardaki bir yanlislik ve eksiklik namazimi ifsad eder mi?
etmez evladim etmez,
namaz'da söylediklerin hayatina geciyorsa veya böyle bir gayretin icindeysen namazin
zaten kabul olmustur ins.
"ibadetin sekline" yönelik anlamsiz itirazlar istemiyorum, bastan söyleyeyim
kabul olup olmadigi noktasinda kuskulari var, güya seytan vesvese veriyor
hani vesvese imanin kuvvetindendir ya, beyimiz de malum cok takvali
kiyamda ayaklar arasi mesafe iki ayakti yok dört parmakti,
iste secdede ayak topluklari birbirine degmeliydi
selam verirken omuzun tam bittigi yere bakmali, falan filan
soruyor; bunlardaki bir yanlislik ve eksiklik namazimi ifsad eder mi?
etmez evladim etmez,
namaz'da söylediklerin hayatina geciyorsa veya böyle bir gayretin icindeysen namazin
zaten kabul olmustur ins.
"ibadetin sekline" yönelik anlamsiz itirazlar istemiyorum, bastan söyleyeyim
Kaptan
Mecra Yazarı
Görülen odur ki, paralel baya bereketli bir maya imiş. Her konuda paralellik üretilebiliyor.
VE EN SONUNDA PARALEL KENDİ PARALELİNİ ÜRETEREK,
PARALEL PARALEL diyerek konuyu noktaladı.
Aslında paralel maralel yoktu. İşin gerçeğinde güçlerin savaşı vardı. Güçlü olan diğerini yok etmek için felfese üretiyordu
Ak parti iktidarını kuvvetlendirdikçe, zenginleşip mal mülk sahibi olunca, paylaşım kavgası kızıştı ve iktidar yandaşlarını yemeye başladı. Zira paylaşım savaşında pasta büyüdükçe, hırslar büyüyor, hırslar büyüdükçe bencillik artıyor, bencillik arttıkça insanın ilahlığa soyunmasının önüne geçilmiyor.
Unutmayın beyler.. İnsan ömrü çok kısadır...
Ölümden sonra tüm paralelleri yok edip cezalandıracak olan Allah'ın hesap günü başlar.
ALLAH'IN düzenine paralel düzenler üretenlerin sonu CEHENNEMDİR.
Mehmet Coban
VE EN SONUNDA PARALEL KENDİ PARALELİNİ ÜRETEREK,
PARALEL PARALEL diyerek konuyu noktaladı.
Aslında paralel maralel yoktu. İşin gerçeğinde güçlerin savaşı vardı. Güçlü olan diğerini yok etmek için felfese üretiyordu
Ak parti iktidarını kuvvetlendirdikçe, zenginleşip mal mülk sahibi olunca, paylaşım kavgası kızıştı ve iktidar yandaşlarını yemeye başladı. Zira paylaşım savaşında pasta büyüdükçe, hırslar büyüyor, hırslar büyüdükçe bencillik artıyor, bencillik arttıkça insanın ilahlığa soyunmasının önüne geçilmiyor.
Unutmayın beyler.. İnsan ömrü çok kısadır...
Ölümden sonra tüm paralelleri yok edip cezalandıracak olan Allah'ın hesap günü başlar.
ALLAH'IN düzenine paralel düzenler üretenlerin sonu CEHENNEMDİR.
Mehmet Coban
vahşi doğanın vahşi yasası bu değil mi? Güçlü olan ayakta kalmak için güçsüzlerden besleniyor.
Kaptan
Mecra Yazarı
KENZO HANZO
~~Çok absürt ama o derecede yaşanmış bir hikayedir: Bir kamu kuruluşunda bir odada 3-4 arkadaş kalıyorduk. Odada çok kötü bir koku vardı ve biz aylarca bu kokunun kaynağını aradık durduk... Koltukları değiştirdik, odayı baştan aşağı temizledik ama ne mümkün, kötü kokunun bir türlü kaynağını bulamadık koyun ağılı gibi kokuyordu odamız...
~~ Sonra bir gün akıl ettik de birbirimizi kokladık ve kokunun kaynağını nihayet bulduk: bir arkadaşımızın pahalı ve marka diye yurt dışından ithal getirtip kullandığı bir parfümdü.
~~ Biraz fakülteden FKB bilgime dayanarak: parfüm sanayi muhteşem bir kimya mühendisliği eseridir. İnsan teninin kimyası araştırılır ona göre envai çeşit kimyasal maddeden parfüm yapılarak, erkek ve kadının ayrı özelliklere sahip ten kimyasıyla uyumlu en iyi en fresh kokuyu bulmaya çalışırlar.
~~ Paris'te Şanzelize Caddesi'nde büyüklüğü devasa bir alışveriş merkezi kadar alanda sadece parfüm satılıyordu düşünün...
~~ Bizim Hanzo, Pahalı diye ithal parfümü alıp vücuduna boca ediyor ancak Fransız ve İtalyan'ın vücut kimyasına göre üretilmiş olan parfüm onların vücudunda taze fresh iç açıcı bir kokuya dönüşürken, bizim Hanzonun vücudunda koyun ağılı kokusuna dönüşüyordu.
~~ İşte dostlar, İsviçre Medeni Kanunu, İtalyan Ceza Hukuku, Alman Borçlar Kanunu da bünyemize Hanzonun parfümü gibi uyum sağlıyor daha doğrusu sağlamıyor; bir milletin yüzyıllarca sürmüş değer yargılarıyla bu şekilde oynanırsa Cemil Meriç'in dediği gibi anomik bir durum ortaya çıkar ve koyun ağılı gibi kokarız...Rüştü EMİR
~~Çok absürt ama o derecede yaşanmış bir hikayedir: Bir kamu kuruluşunda bir odada 3-4 arkadaş kalıyorduk. Odada çok kötü bir koku vardı ve biz aylarca bu kokunun kaynağını aradık durduk... Koltukları değiştirdik, odayı baştan aşağı temizledik ama ne mümkün, kötü kokunun bir türlü kaynağını bulamadık koyun ağılı gibi kokuyordu odamız...
~~ Sonra bir gün akıl ettik de birbirimizi kokladık ve kokunun kaynağını nihayet bulduk: bir arkadaşımızın pahalı ve marka diye yurt dışından ithal getirtip kullandığı bir parfümdü.
~~ Biraz fakülteden FKB bilgime dayanarak: parfüm sanayi muhteşem bir kimya mühendisliği eseridir. İnsan teninin kimyası araştırılır ona göre envai çeşit kimyasal maddeden parfüm yapılarak, erkek ve kadının ayrı özelliklere sahip ten kimyasıyla uyumlu en iyi en fresh kokuyu bulmaya çalışırlar.
~~ Paris'te Şanzelize Caddesi'nde büyüklüğü devasa bir alışveriş merkezi kadar alanda sadece parfüm satılıyordu düşünün...
~~ Bizim Hanzo, Pahalı diye ithal parfümü alıp vücuduna boca ediyor ancak Fransız ve İtalyan'ın vücut kimyasına göre üretilmiş olan parfüm onların vücudunda taze fresh iç açıcı bir kokuya dönüşürken, bizim Hanzonun vücudunda koyun ağılı kokusuna dönüşüyordu.
~~ İşte dostlar, İsviçre Medeni Kanunu, İtalyan Ceza Hukuku, Alman Borçlar Kanunu da bünyemize Hanzonun parfümü gibi uyum sağlıyor daha doğrusu sağlamıyor; bir milletin yüzyıllarca sürmüş değer yargılarıyla bu şekilde oynanırsa Cemil Meriç'in dediği gibi anomik bir durum ortaya çıkar ve koyun ağılı gibi kokarız...Rüştü EMİR
Kaptan
Mecra Yazarı
DİREM Kİ...
Amerikalılar, Avrupalılar, Ruslar ve dahi Araplar demişler ki, Suriye'yi bombalayalım. Millet oradan kaçsın. Evleri yerleri bizim adamlara kalsın. Kaçan adamlar bizim ülkelere gelmesin. Ha zenginleri gelebilrler. Fakiri, fukarası, yoksulu gelmesin. Türkler Müslümandır. Onlar bizim gibi değillerdir. Fakire fukaraya yoksula sahip çıkarlar. Bizim gibi insanlık dışı canavar değillerdir. Onun için Suriye'den kaçanlar Türkiye'de kalsın. Biz üç beş kuruş vereceğiz deyip Türklerin ağzını kapatırız. Dedik ya Türkler Müslümandır, saftır...
Tamam kardeşim de; Suriye'den kaçanlar Türkiye'yi istemiyorlar ki, onlar ülkelerini bombalayan kafirlerin arasına karışıp oralarda yaşamak istiyorlar.
Olmaz diyorlar. Göndermeyin buralara.... Bizim fakirlerle, fukaralarla, yoksullarla işimiz yoktur diyorlar.
Ben Türkiye Cumhuriyetinin başında olsaydım olmaz ya...
Toplardım Suriyelileri... Altı ay sıkı bir askeri eğitim. En az 500 bin asker çıkar. Salarım er meydanına. .Taş taş üstünde bırakmazlar. Ortada ne IŞID, ne PYD, ne PKK, ne ÖSD, ne EL NUSRA, ne de ESED kalır. Suriyeliler de ülkelerine kavuşurlar.
Dünyanın her tarafında kafir Amerikalılara, avpuralılara meydan okurlar.
Diyeceksiniz ki silahlar nereden bulunacak...
Sen paradan haber ver... Var mı? Gerisi kolay.
Herkes satar. İnsanlıklarını satanlar silahları neden satmasın?
Mehmet Coban
Amerikalılar, Avrupalılar, Ruslar ve dahi Araplar demişler ki, Suriye'yi bombalayalım. Millet oradan kaçsın. Evleri yerleri bizim adamlara kalsın. Kaçan adamlar bizim ülkelere gelmesin. Ha zenginleri gelebilrler. Fakiri, fukarası, yoksulu gelmesin. Türkler Müslümandır. Onlar bizim gibi değillerdir. Fakire fukaraya yoksula sahip çıkarlar. Bizim gibi insanlık dışı canavar değillerdir. Onun için Suriye'den kaçanlar Türkiye'de kalsın. Biz üç beş kuruş vereceğiz deyip Türklerin ağzını kapatırız. Dedik ya Türkler Müslümandır, saftır...
Tamam kardeşim de; Suriye'den kaçanlar Türkiye'yi istemiyorlar ki, onlar ülkelerini bombalayan kafirlerin arasına karışıp oralarda yaşamak istiyorlar.
Olmaz diyorlar. Göndermeyin buralara.... Bizim fakirlerle, fukaralarla, yoksullarla işimiz yoktur diyorlar.
Ben Türkiye Cumhuriyetinin başında olsaydım olmaz ya...
Toplardım Suriyelileri... Altı ay sıkı bir askeri eğitim. En az 500 bin asker çıkar. Salarım er meydanına. .Taş taş üstünde bırakmazlar. Ortada ne IŞID, ne PYD, ne PKK, ne ÖSD, ne EL NUSRA, ne de ESED kalır. Suriyeliler de ülkelerine kavuşurlar.
Dünyanın her tarafında kafir Amerikalılara, avpuralılara meydan okurlar.
Diyeceksiniz ki silahlar nereden bulunacak...
Sen paradan haber ver... Var mı? Gerisi kolay.
Herkes satar. İnsanlıklarını satanlar silahları neden satmasın?
Mehmet Coban
Kaptan
Mecra Yazarı
Geçen hafta pazara gittim. Ne göreyim. 6, 7 liralık dometesler dibe vurmuş. En kaliteli dometesler hemi de çerisinden 2,5 lira. Domates aldığım pazarcı tanıdık. Dedim hayrola niye düştü.. Rusya almadı ya dedi.
Teşekkür mü edek Putin'e, domateslerimizi almadığı, bize ucuz ucuz yedirdiği için.
Bu mevsimde harika çeri domates yiyoruz. Ha ne diyececeğim. Kalitesi lezzeti de harika... Meğerse Rusya'ya birinci sınıf domates gidiyormuş. Bize ise kelepir.
Vay..................................................... neyse.
Mehmet Coban
Teşekkür mü edek Putin'e, domateslerimizi almadığı, bize ucuz ucuz yedirdiği için.
Bu mevsimde harika çeri domates yiyoruz. Ha ne diyececeğim. Kalitesi lezzeti de harika... Meğerse Rusya'ya birinci sınıf domates gidiyormuş. Bize ise kelepir.
Vay..................................................... neyse.
Mehmet Coban
Kaptan
Mecra Yazarı
"Şehitler ölmez" sözü hurafedir.
İnsanların rütbeleri ne olursa olsun sonuçta fanidirler ve her canlının ölümü tadacağı çok açıktır. Allah'ın Kur'an'da onlara ölüler demeyin ifadesinden kastı "alelade öldüler" demeyin anlamındadır. Onlar canlarını Allah yolunda vererek sıradan ölü olmaktan çıkıp Allah'ın katında bizim bilmediğimiz anlamda diridirler. Fakat burada şunu unutmayalım Kur'an "şehitler ölmez" demiyor "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin" diyor. Arada fark vardır.
Bu kimseler gerçek anlamda öldürülmüşlerdir ama amaçları nedeniyle sıradan ölüler olmayıp Allah'ın ikramına mazhar olmuşlardır. Yoksa sonuçta fiziksel olarak ölüdürler.Yani birileri şunu demesin: "Bir şehit bile ölmezken sana nasıl öldü deriz Ya Resullah". Tamam birileri demek istemiyor ama Hz. Muhammed'in ölümlü olduğunu bizzat onu yaratan söylemiştir (Zümer, 30). Tartışmanızı O'nunla yapın..
alinti
İnsanların rütbeleri ne olursa olsun sonuçta fanidirler ve her canlının ölümü tadacağı çok açıktır. Allah'ın Kur'an'da onlara ölüler demeyin ifadesinden kastı "alelade öldüler" demeyin anlamındadır. Onlar canlarını Allah yolunda vererek sıradan ölü olmaktan çıkıp Allah'ın katında bizim bilmediğimiz anlamda diridirler. Fakat burada şunu unutmayalım Kur'an "şehitler ölmez" demiyor "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin" diyor. Arada fark vardır.
Bu kimseler gerçek anlamda öldürülmüşlerdir ama amaçları nedeniyle sıradan ölüler olmayıp Allah'ın ikramına mazhar olmuşlardır. Yoksa sonuçta fiziksel olarak ölüdürler.Yani birileri şunu demesin: "Bir şehit bile ölmezken sana nasıl öldü deriz Ya Resullah". Tamam birileri demek istemiyor ama Hz. Muhammed'in ölümlü olduğunu bizzat onu yaratan söylemiştir (Zümer, 30). Tartışmanızı O'nunla yapın..
alinti
Yani bu sözün aslında şehitliğin değerini göstermek için Allah'ın kullandığı bir sözlü sanat olduğunu, tıpkı şuan kullandığımız şehitler ölmez, vatan bölünmez ifadesi olduğunu nasıl anlamaz insanlar ilginç.
Halbuki, durum kendini açıklıyor zaten, "bizim yanımızda otursalardı ölmezlerdi" diyen fesatçı münafıklara Allah'ın tokadı bu, ölü demeyin onlara, onlar benim nezdimde diriler, artık ahiret yurdundalar dertleri bitti, Allah'ın lutfundan rızıklanma süreci başladı, sesinizi kesin! Diyor. Bizim masalcı amcalarda bunu peygambere kadar getirip, şehitler ölmezse peygamber haydi haydi ölmez, öyle ölmez ki hanımlarıyla ilişkisi bile devam ediyor diye Allaha ve peygamberine yalan, iftira isnadına dönüştürürler, hakkında hiç bir bilgileri olmadıkları konunun peşine düşer, elleriyle uydurduklarına işte bu Allah'tandır diye tezgahlarına koyar, mürid edinirler. En akademik stili benimsenmiş gibi kendini gösteren Sifil bile gelenek böyle söylüyor diye doğrulamak için bu konuda bin takla atıyor, dinlemiştim. Ehli kitabın yaptığı, Allah'ın zemmettiği ehli kitap din adamlarının yaptığı da aynısıdır, hiçbir farkı yok. Zan ile Allah'a isnad üretimi gırla gidiyor, bini bi para, habibi, edibi, sevgilisi, ruhundan kopan ilk nur, ruhu, yansıması, tecellisi şusu busu... Uydur uydurabildiğin kadar. Abdestin üretilmiş sünnet, müstahap rükunlarını bile hayat memat meselesi gibi takip edenler, Allah'ın huzuruna bu koca koca isnadlarla nasıl çıkacaklar inanılır gibi değil, uymuşlar bir yola, varsa yoksa atalarımız.
Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Halbuki, durum kendini açıklıyor zaten, "bizim yanımızda otursalardı ölmezlerdi" diyen fesatçı münafıklara Allah'ın tokadı bu, ölü demeyin onlara, onlar benim nezdimde diriler, artık ahiret yurdundalar dertleri bitti, Allah'ın lutfundan rızıklanma süreci başladı, sesinizi kesin! Diyor. Bizim masalcı amcalarda bunu peygambere kadar getirip, şehitler ölmezse peygamber haydi haydi ölmez, öyle ölmez ki hanımlarıyla ilişkisi bile devam ediyor diye Allaha ve peygamberine yalan, iftira isnadına dönüştürürler, hakkında hiç bir bilgileri olmadıkları konunun peşine düşer, elleriyle uydurduklarına işte bu Allah'tandır diye tezgahlarına koyar, mürid edinirler. En akademik stili benimsenmiş gibi kendini gösteren Sifil bile gelenek böyle söylüyor diye doğrulamak için bu konuda bin takla atıyor, dinlemiştim. Ehli kitabın yaptığı, Allah'ın zemmettiği ehli kitap din adamlarının yaptığı da aynısıdır, hiçbir farkı yok. Zan ile Allah'a isnad üretimi gırla gidiyor, bini bi para, habibi, edibi, sevgilisi, ruhundan kopan ilk nur, ruhu, yansıması, tecellisi şusu busu... Uydur uydurabildiğin kadar. Abdestin üretilmiş sünnet, müstahap rükunlarını bile hayat memat meselesi gibi takip edenler, Allah'ın huzuruna bu koca koca isnadlarla nasıl çıkacaklar inanılır gibi değil, uymuşlar bir yola, varsa yoksa atalarımız.
Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
alanyali07
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 May 2008
- Mesajlar
- 6,968
- Tepkime puanı
- 845
- Puanları
- 0
"Kuran açıktır,açıklanmaya gerek yoktur,herkes anlar" diyenlerin,
ayetlerde "Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin onlar diridir siz anlamazsınız" ayetlerine rağmen
hala uzun uzun açıklamalarla hem "Kuran açıktır herkes anlar" tezlerini çürütmeleri ,
hem de ayeti inkar etmeleri acınası bir durum aslında ..
ayetlerde "Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin onlar diridir siz anlamazsınız" ayetlerine rağmen
hala uzun uzun açıklamalarla hem "Kuran açıktır herkes anlar" tezlerini çürütmeleri ,
hem de ayeti inkar etmeleri acınası bir durum aslında ..
Kimsenin bişey açıkladığı yok, gayet net, biri sana şehitler ölmez diye sloganla geldiğinde gidip öldü mü ölmedi mi kontrol etmezsin, izafi olarak ölmez dediğini, onore ettiğini anlarsın.
Kimsenin birşey açıkladığı yok, uydurulanlar için nerden çıktı bu uydurmalar sorusunu soruyoruz.
Asıl bu acınası durum, yaşıyor hem de nasıl yaşıyor, yiyip içiyor, kadınlarla münasebeti bile var, diye masal üreten tayfanın durumu.
Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Kimsenin birşey açıkladığı yok, uydurulanlar için nerden çıktı bu uydurmalar sorusunu soruyoruz.
Asıl bu acınası durum, yaşıyor hem de nasıl yaşıyor, yiyip içiyor, kadınlarla münasebeti bile var, diye masal üreten tayfanın durumu.
Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi