Ulemanın cumhuruna göre; Allah’a O’nun güzel isimleriyle tevessül, ameli Salih ve yaşayan Salih kimselerin duasıyla tevessülde bulunmada bir sakınca yoktur. Ancak ölü olan salih kimselerle tevessülde bulunmak ise ihtilaf konusudur. İbn Teymiyye gibi âlimler, tevhit akidesini koruma adına ifrata düşmüş, bu şekilde tevessülde bulunanları şirk ve tekfirle itham etmişler. Buna mukabil, bu tür tevessülü kabul edenler de, fazla esnek davrandıklarını görüyoruz.
Günümüz Müslümanları İslamiyet’in özüne vakıf olmadıkları için, kabir ve türbeleri bir kurtuluş yeri olarak görmekte, hatta yaşadıkları olumsuzlukları oradaki şahısların çözeceğine inanmaktadır. Hatta türbelere, mezar taşları v.b. yerlere bez ve çaput bağlamakla bu dileklerinin gerçekleşeceğine inanmaktadır. Bu yanlış davranışlar, İbn Teymiyye gibi âlimleri İfrata sevk etmiş olabilir. Ancak bu işin bilincinde olan ve yanlış söz ve eylemlere dalmadan tevessülde bulunanları da şirk ve küfürle suçlamamak gerekir. Oysa Ölülerle tevessülün lüzum ve zaruretlerine dair herhangi bir nas yoktur.
Tevessülü inkâr eden ehlisünnet camiasından çıkmaz. Allah’a ortak koşmadan, O’nun sevdiği bilinen veya zannedilen, ölü veya diri bir kul vasıta kılınarak Allah’a dua etmek manasında olan bir tevessülü men eden bir Nass da yoktur. O halde bunu yapanlar da kınanamaz. Bu meseleyi bir tefrika haline getirmek ise kanaatimizce asıl kınanması gereken konudur.
Bu konuda ihtiyatlı olmak önerilir. Bir kimsenin, hangi mertebede olursa olsun onun bir faydayı elde etmede veya zararı engellemede rolü olduğuna inanarak yaratılmışlardan birisiyle tevessül etmesi Allah korusun- kişiyi İslam dininden çıkaran en büyük şirklerden birisidir . Allah Teala’ya işlerinde müdahale anlamı taşır. Ancak böyle bir inanca sahip olmaksızın bunu yaparsa, Hataya yol açabilecek kapıyı kapamak için ölülerle tevessül yapmamak en doğrusudur. Bu kurala âlimlerimiz “sedd-i zeria” demişlerdir ki tanımını da; “Harama yol açacakları için bazı durumlarda bazı mubahların yasaklanması şeklinde izah edilebilir.
Kur’an-ı Kerim’de Allah Teala’nın şu sözü bunun delillerindendir: “Onların Allah’tan başka yalvarıp dua ettiklerine sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah’a söverler”. Allah Teala -meşru olmasına rağmen- müminlerin, puta tapıcıların önünde onların putlarına sövmelerini yasakladı. Çünkü putlara bu şekilde sövmek, müşriklerin öfkesinin kabarmasına sebep olacak sonuçta onlar da bilmeyerek Allah’a söveceklerdir. Onların Allah Teala’ya sövmeyi terk etmelerindeki yarar, bizim onların putlarına sövmemize tercih edilmiştir. Bize düşen Rabbimizin; “Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara):Ben çok yakınım Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm.” Mesajına kulak vermemizdir. Zira doğrudan Allah (c.c.)’den istemek varken devreye ölüleri sokup kendimizi riske atmamızın bir faydası olmasa gerektir.
Bu konu hakkında daha geniş bilgiye vakıf olmak için, M. Zahid El-Kevseri'nin "Muhiggu't Tagavvul Fi Meseleti'l Tevessül" isimli eserini incelemenin iyi olacağı kanaatindeyiz. Müellif bu eserinde önceki Alimlerin bu konu hakkında yazdıklarını hülasa etmiştir..
Darul Erkam kardeşimizin MisakOnline'daki sunumudur!