Tahsin EMİN
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Şub 2012
- Mesajlar
- 11,757
- Tepkime puanı
- 490
- Puanları
- 83
IŞİD Mes'elesi
Öncelikle şunu ifade edelim.
IŞİD söylemiyle, mücadelesiyle, İslami hükümleri ikamesiyle ve kafirler, Yahudi'ler ve Hıristiyan'lar karşısında tutumu ile ve hatta (Bizler ileri gittiğini düşünüyoruz) nice müslümanları da "şu fiil ve eylemlerinden dolayı küfre mucip oldular" fetvalarıyla,
Kur'an ve Sünnet'i ve alimleri de refanars almak suretiyle,
Ne Mürcie'dir ne de falandır ya da filandır...
Birilerine göre "ehl-i sünne" denilen bir topluluktur IŞİD...
Yani Kur'an'da ve Sünnet'te ifade edilen "olması gereken" müslümanlardır IŞİD müntesipleri.
Lakin şu da bir gerçek ki, IŞİD, dünyadaki bir kısım müslümanları ve müslüman yapılanmalarını da "kafir" olarak tanımladığından dolayı,
Gerek Afganistan'daki müslümanların,
Gerek Nusra Cephesi müslümanların,
Gerek El Kaide denilen bir kısım müslümanların,
Ve gerek genelde dünyadaki müslümanların desteğini alamamıştır.
Eğer IŞİD dünyadaki müslümanlarla "itidal" ya da "vasat" düzlemde anlaşabilseydi, daha da genişler ve daha da güçlenir ve daha da muarızlarına karşı başarı sağlayabilirdi.
Ama IŞİD kesinlikle bu tutumundan vazgeçmiyor.
Bu noktada IŞİD, doğru yol üzerinde bir zeminde mi,
Yoksa muarızları mı, muarızları derken, "küfür"le itham ettiği müslüman topluluklar doğru yol üzerinde bir zeminde mi?
İllaki bu soruyu Kıyamet Günü'nde kesinlikle öğreneceğiz ama,
IŞİD'in bu bakış açısını anlamada zorlansam da şöyle de bir durum var...
Mesela IŞİD der ki, Müslüman olduğunu iddia edenler Hırsitiyan'larla ittifak edip Hıristiyan'larla birlikte ya da Hırsitiyan askerlerinin İslam topraklarına girmesine müsade edemez, ederse onun konumu bellidir der...
Yine IŞİD der ki, bir müslüman, İslam düşmanlarının, "İslam'ın kaidelerine göre değil, falancanın kaide ve ilkelerine göre görevini yapacaksın" taahhüdüne karşı çıkandır, çıkmıyorsa ve görevini de yapıyorsa onun da yeri bellidir, der....
Yine IŞİD der ki, ne olursa olsun, müslüman İslam Hukuk Düzeneği'nin kaide ve kuralları ekseninde bir hukukla yargılanmasını talep eder, aksi takdirde onun da yeri bellidir der...
Yine IŞİD der ki, seçilen insanlar olarak bir yerdesiniz, insanlar daha evvelden Kur'an'ın, İslam'ın ve Sünnet'in hilafına bir yönetim ya da erk ya da bir sistem belirlemişler, sizlerde seçilenler olarak o krıterler ekseninde görevlerizi ifa ediyorsunuz ve halinizden de memnunsunuz, işte bu müslümanların yeri de bellidir, der...
Örnekleri çoğaltmak mümkündür...
Ben açıkçası bu düzlemde konuşamıyor böyle fetvalar veremiyorum ama, Allahü Teala'nın Tağut ile ilgili ayetlerini zihnimde canlandırınca da, korkmuyor da değilim....
Elbet iman ettik... İbadetlerimizi ve kulluğumuzu da ikame ediyoruz...
Lakin, İslam Hukuku'nun lağvedildiği bir toprak parçasında 100.000'e yakın bir insan topluluğu bir cum'a günü camisinde vaaz veriyor, hutbe irad ediyor bir numune insan dahi zılgıt yemiyor...
Düşündürücü...
Düşünün Hz Rasül bugün camilerde vaaz verir miydi hutbe irad eder miydi bilmiyoruz ama bizler verdiğini düşünelim, sonuç ne olurdu,
Sistem ayağa kalkardı herhalde...
İman ve küfür, sadece "lisani akit"le birbirinden ayrılan bir misak değildir,
İman ve küfür "fiili (eylem) akit"le birbirinden ayrılan bir misaktır da...
Dört müctehide göre cum'a, müslümanların kendi aralarında seçtiği bir imam arkasında icra edilir anlayışı da buna havidir...
Yani,
Lisanen ve fiilen müslümanlar kafirlerden, İslam düşmanlarından tamamen ayrışmak durumundadır...
İşte bütün bunları düşündüğümde, IŞİD'e, "Çekil git be..!!! Sen ne saçmalıyorsun..!?" diyemiyorum,
Açıkçası korkmuyor da değilim...
Ama gene de IŞİD'e dua ediyorum, müslümanlara karşı "itidal" olması gerektiği hususunda...
Ama şu bir gerçektir:
IŞİD müntesipleri müslümandır... Mü'mindir... Ve Kur'an ve Sünnet merkezlidirler...
NOT:
Kıyamet Günü her şey ayan beyan ortaya çıkacaktır...
İnşallah mahzun olmayız... İnşallah imanımız Rabb'imiz tarafından makbul görür...
Amin...
Öncelikle şunu ifade edelim.
IŞİD söylemiyle, mücadelesiyle, İslami hükümleri ikamesiyle ve kafirler, Yahudi'ler ve Hıristiyan'lar karşısında tutumu ile ve hatta (Bizler ileri gittiğini düşünüyoruz) nice müslümanları da "şu fiil ve eylemlerinden dolayı küfre mucip oldular" fetvalarıyla,
Kur'an ve Sünnet'i ve alimleri de refanars almak suretiyle,
Ne Mürcie'dir ne de falandır ya da filandır...
Birilerine göre "ehl-i sünne" denilen bir topluluktur IŞİD...
Yani Kur'an'da ve Sünnet'te ifade edilen "olması gereken" müslümanlardır IŞİD müntesipleri.
Lakin şu da bir gerçek ki, IŞİD, dünyadaki bir kısım müslümanları ve müslüman yapılanmalarını da "kafir" olarak tanımladığından dolayı,
Gerek Afganistan'daki müslümanların,
Gerek Nusra Cephesi müslümanların,
Gerek El Kaide denilen bir kısım müslümanların,
Ve gerek genelde dünyadaki müslümanların desteğini alamamıştır.
Eğer IŞİD dünyadaki müslümanlarla "itidal" ya da "vasat" düzlemde anlaşabilseydi, daha da genişler ve daha da güçlenir ve daha da muarızlarına karşı başarı sağlayabilirdi.
Ama IŞİD kesinlikle bu tutumundan vazgeçmiyor.
Bu noktada IŞİD, doğru yol üzerinde bir zeminde mi,
Yoksa muarızları mı, muarızları derken, "küfür"le itham ettiği müslüman topluluklar doğru yol üzerinde bir zeminde mi?
İllaki bu soruyu Kıyamet Günü'nde kesinlikle öğreneceğiz ama,
IŞİD'in bu bakış açısını anlamada zorlansam da şöyle de bir durum var...
Mesela IŞİD der ki, Müslüman olduğunu iddia edenler Hırsitiyan'larla ittifak edip Hıristiyan'larla birlikte ya da Hırsitiyan askerlerinin İslam topraklarına girmesine müsade edemez, ederse onun konumu bellidir der...
Yine IŞİD der ki, bir müslüman, İslam düşmanlarının, "İslam'ın kaidelerine göre değil, falancanın kaide ve ilkelerine göre görevini yapacaksın" taahhüdüne karşı çıkandır, çıkmıyorsa ve görevini de yapıyorsa onun da yeri bellidir, der....
Yine IŞİD der ki, ne olursa olsun, müslüman İslam Hukuk Düzeneği'nin kaide ve kuralları ekseninde bir hukukla yargılanmasını talep eder, aksi takdirde onun da yeri bellidir der...
Yine IŞİD der ki, seçilen insanlar olarak bir yerdesiniz, insanlar daha evvelden Kur'an'ın, İslam'ın ve Sünnet'in hilafına bir yönetim ya da erk ya da bir sistem belirlemişler, sizlerde seçilenler olarak o krıterler ekseninde görevlerizi ifa ediyorsunuz ve halinizden de memnunsunuz, işte bu müslümanların yeri de bellidir, der...
Örnekleri çoğaltmak mümkündür...
Ben açıkçası bu düzlemde konuşamıyor böyle fetvalar veremiyorum ama, Allahü Teala'nın Tağut ile ilgili ayetlerini zihnimde canlandırınca da, korkmuyor da değilim....
Elbet iman ettik... İbadetlerimizi ve kulluğumuzu da ikame ediyoruz...
Lakin, İslam Hukuku'nun lağvedildiği bir toprak parçasında 100.000'e yakın bir insan topluluğu bir cum'a günü camisinde vaaz veriyor, hutbe irad ediyor bir numune insan dahi zılgıt yemiyor...
Düşündürücü...
Düşünün Hz Rasül bugün camilerde vaaz verir miydi hutbe irad eder miydi bilmiyoruz ama bizler verdiğini düşünelim, sonuç ne olurdu,
Sistem ayağa kalkardı herhalde...
İman ve küfür, sadece "lisani akit"le birbirinden ayrılan bir misak değildir,
İman ve küfür "fiili (eylem) akit"le birbirinden ayrılan bir misaktır da...
Dört müctehide göre cum'a, müslümanların kendi aralarında seçtiği bir imam arkasında icra edilir anlayışı da buna havidir...
Yani,
Lisanen ve fiilen müslümanlar kafirlerden, İslam düşmanlarından tamamen ayrışmak durumundadır...
İşte bütün bunları düşündüğümde, IŞİD'e, "Çekil git be..!!! Sen ne saçmalıyorsun..!?" diyemiyorum,
Açıkçası korkmuyor da değilim...
Ama gene de IŞİD'e dua ediyorum, müslümanlara karşı "itidal" olması gerektiği hususunda...
Ama şu bir gerçektir:
IŞİD müntesipleri müslümandır... Mü'mindir... Ve Kur'an ve Sünnet merkezlidirler...
NOT:
Kıyamet Günü her şey ayan beyan ortaya çıkacaktır...
İnşallah mahzun olmayız... İnşallah imanımız Rabb'imiz tarafından makbul görür...
Amin...