HZ.SALİH ALEYHİSSELAM (KURAN'I KERİM IŞIĞINDA ) Osman nuri topbaş

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
osman nuri topbaş hoca efendinin kaleminden

Hz. Sâlih a.s. KAVİMLERİN HELÂKI -devamı- 05/06/2008 perşembe

“Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nice ol*duğuna bakmadılar mı?

Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü işlemişler,

onu, bunların îmâr ettiklerinden daha çok îmâr etmişlerdi.

Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi.

Zâten Allâh, onlara zulmedecek değildi; fakat onlar, kendi kendilerine zulmetmekte idiler.” (er-Rûm, 9)

Âyette, su ve mâden çıkarmak,

ya da ekip dikmek için toprağı işleyen ve bayındır beldeler meydana getiren, sonra da,

inkârcılıkları yüzünden Allâh'ın gazabına uğrayan Âd ve Semûd gibi eski kavimlere işâret edilmekte ve onların kalıntılarına bakılıp ibret alınması öğütlenmektedir.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
osman nuri topbaş hoca efendinin kaleminden

Hz. Sâlih a.s. KAVİMLERİN HELÂKI -devamı- 05/06/2008 perşembe

İnsanda “acıkma” duygusunun meydana gelmesi, vücûda gereken hayâtî malzeme ihtiyacındandır.

Darlık zamanlarında insanların Allâh'ı araması ise, rûhun ihtiyâcından kaynaklanmaktadır.

Nemrûd'un, Hazret-i İbrâhîm ateşe atıldığında, ateşin O'nu yakmadığını görünce; “Kendi tanrılığımdan vazgeçmem;

lâkin senin Rabbine dört bin sığır keseceğim!” demesi ve Firavun'un,

suda helâk olacağını anladığı zaman “Benî İsrâîl'in inandığı Allâh'a inandım!” demesinin hiçbir değeri yoktur.

Başı sıkışan gâfillerin, ölüm buhrânı geçiren münkirlerin,

tesellîsiz ve himâyesiz kaldıkları korkunç anlarda kendilerine gelmeleri ve iç âlemlerine dönmeleri,

insan fıtratındaki dîn ihtiyâcının muktezâsıdır.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
osman nuri topbaş hoca efendinin kaleminden

Hz. Sâlih a.s. KAVİMLERİN HELÂKI -devamı- 11/11/2009 çarşamba

Ömürlerini, küfür ve gaflet çalkantıları içinde geçirenlerin son hâlleri, ne hazîn bir çırpınış ve tükeniştir.

Ölüm meleğinin; «Daha evvel neredeydin?» demesi, acıklı bir azâbın başlama ânıdır.

Ölüm, dünyâya âit bütün zevklerin iptali, aynı zamanda bütün fânî alış-veriş*lerin nihâyetidir.

Bu sebeple, sâlihler ve ârifler, nefeslerini bir ömür tesbîhi hâline getirerek hakîkate yaklaşırlar. Vücûdlarını müşterek bir ölüm tâlimi içinde nûrlandırarak fânî*likten sıyrılırlar.

Herkes değişik bir yerde ve değişik bir uykuda iken onlar, farklı bir tecellîde olurlar.

Şâyet ölümden kaçmak ve korkmak îcâb ediyorsa, akşamlar yaklaşırken kor*kularla titrememiz lâzımdır.

Hâlbuki, gecelerin esrârına dalarken içimizden bir korku geçirmiyoruz. Çünkü sabahın gelmesi, bir hilkat kâidesi ve ilâhî bir tanzim*dir.
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
osman nuri topbaş hoca efendinin kaleminden

Hz. Sâlih a.s. KAVİMLERİN HELÂKI -devamı- 11/11/2009 çarşamba

O hâlde, ölümün koynundan da bir hakîkat sabâhına kalkılmasının tabiî gö*rülmesi lâzımdır.

Hak Teâlâ buyurur:

“Ey insanlar! Allâh'ın va'di elbette ki haktır. Sakın dünyâ hayatı sizi aldatma*sın! Hîleci şeytan, Allâh'ın affıyla sizi kandırmasın!” (Fâtır, 5)

Âhiretsiz bir dünyâ ferahlığı elde etmek için dünyâ süslerine bürünen ve fânî lezzetlerde son gününe kadar yorulanların hâli, ne hazîn bir tükeniştir!

İslâmiyet ise, cihâna hikmet gözü ile bakmayı emretmekte ve hayatın istikâmet üzere ve şuurlu bir şekilde yaşanmasını istemektedir. Cenâb-ı Hak buyurur:

“Sizi abes olarak (boş yere) yarattığımızı ve huzûrumuza getirilmeyeceğinizi mi sandınız? Mutlak hâkim ve Hak olan Allâh çok yücedir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, yüce Arş'ın Rabbidir.” (el-Mü'minûn, 115-116)

“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «îmân ettik» demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar? And olsun ki, Biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allâh, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlakâ ortaya koyacaktır. Yoksa kötülük yapanlar, bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar!” (el-Ankebût, 2-4)
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
osman nuri topbaş hoca efendinin kaleminden

Hz. Sâlih a.s. KAVİMLERİN HELÂKI -devamı- 11/11/2009 çarşamba

İslâm dîni, insanın beşikten mezara kadar hayatını tanzîm edip, onu, âhiret âleminin esrârına ve gaybî hakîkatlerine hazırlar.

İnsanın; beşik ile tabut arasındaki münâsebeti kavrayamadan, kâinattaki mevkîini ve vazîfesini tâyin edemeden ve gideceği mezar yolculuğunun hikmet ve ibretini id*râk edemeden, hayatı gâyesiz bir şekilde yaşayışı ne büyük bir hüsrandır!

Bu hâl, ardında hazîn bir hâtıra yığını bırakarak ölümün girdaplarında kaybolmaktan başka nedir?..

Peygamberlerin beşerî güçleri tükendiğinde kendilerine ilâhî nusret yetişir ve inkârcılar üzerine Allâh'ın kahır ve intikâmı tahakkuk eder. Nûh -aleyhisselâm-'ın, 950 senelik sabırdan sonra tahammülü bitti ve âyet-i kerîmede bildirildiği üzere:

“ (Yâ Rabbî!) Mağlûb oldum, bana yardım et! (İntikâmımı al!) diye Rabbine duâ etti.” (el-Kamer, 10)
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
osman nuri topbaş hoca efendinin kaleminden

Hz. Sâlih a.s. KAVİMLERİN HELÂKI -devamı- 11/11/2009 çarşamba

Hayatta en çok korkulan ve ilâhî bir tehdîd olan hâdiseler; tûfânlar, kasırgalar, zelzeleler, kıtlık, yıldırımlarla dolu azâb bulutları, düşman işgalleri ve sârî hastalıklar gibi ilâhî gazap tecellîleridir.

“Tabiat olayları” olarak görülen bu tip vak'alar, gelişigüzel olmayıp birçok sebep ve hikmetlere bağlıdır.

Bu tip acı hâdiseler, insanların isyanları ve günahları sebebiyle meydana ge*lir. Ve ilâhî nizâmın felâketleri, tahakkuk safhasına girer.

Allâh - celle celâlühû-, -hâşâ- zâlim değildir. Fakat bu felâketlerin, kulların hak etmesiyle zuhûr ettiği bir gerçektir.

İlâhî nizâma ve kudsî esaslara karşı koyanların, ilâhî intikâmın acı tatbikâtı ile karşılaşmaları kaçınılmazdır.

Ağaçtan düşen bir yaprağın bile, ilâhî kaderle düştüğü, Kur'ân-ı Kerîm'de beyân edilmektedir. Aksi hâlde kâinatta, fizikî bir anarşi meydana gelirdi.

Bütün fizikî hâdiselerin içinde binbir türlü esrâr gizlidir. Bu esrâr, peygamber*lere ve ehl-i kalbe ayândır.
 
Üst