KUR'AN-ı HAKİM'den
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
KEHF SURESİ[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
60 - Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
61 - Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
62 - İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
63 - Adam: "Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti."[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
64 - Musa da demişti ki: "İşte aradığımız o idi." Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
65 - Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
66 - Musa ona: "Allah'ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" dedi. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
67 - (Hızır) dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
68 - "İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?"[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
69 - Musa: "İnşaallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim" dedi. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
70 - (Hızır) dedi ki: "O halde bana tabi olacaksın; ben sana sırrını anlatmadıkça, hiçbir şey hakkında bana soru sorma!"[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
71 - Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hızır) gemiyi deldi. Musa, ona şöyle dedi: "Geminin içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
72 - (Hızır "Sen benimle asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
73 - Musa dedi ki: "Unuttuğum şeyden dolayı beni suçlama ve bu işimden dolayı bana bir güçlük çıkarma." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
74 - Yine gittiler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında Hızır hemen onu öldürdü. Musa: "Kısas olmadan masum bir cana nasıl kıyarsın? Doğrusu sen çok fena bir şey yaptın" dedi. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
75 - Hızır dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin demedim mi sana?" [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]76-Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son özür dileyişim)” dedi.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]77-Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]78-Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.”[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]79-“O gemi, denizde çalışan bir takım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]80-“Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]81-“Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]82-“Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”[/FONT]
İşte bunca kelamın edildiği olayın Kuranı kerimdeki anlatımı da budur. Bu metinden çıkarılabilecek sonuçları maddeler halinde altına yazabilmek daha isabetli olmaz mı ?