HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Suların Çekilmesi -devamı- 25/04/2008 cuma

Tefsîr-i Kurtubî 'de Hazret-i Hüseyin -radıyallâhu anh-'den rivâyet edilir ki:

“Ümmetim gemiye bindiklerinde, besmele çekerek;

“…O'nun yürümesi ve durması Allâh'ın adıyladır. Rabbim bağışlar ve merha*met eder.” (Hûd, 41) âyeti ile beraber,

“Onlar, Allâh'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyâmet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır.

Gökler, O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır.

O, müşrik*lerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.” (ez-Zümer, 67) âyetini okur*larsa, boğulmaktan emîn olurlar.” (Kurtubî, IX, 37)

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, yolculuğa çıkarken hayvanı üzerine binip iyice yerleşince üç kere tekbir getirir ve:

“Bunu bizim hizmetimize veren Allâh'ı tesbîh ve takdîs ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz.” (ez-Zuhruf, 13-14)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Suların Çekilmesi -devamı- 25/04/2008 cuma

âyetlerini okur, sonra da şöyle duâ ederdi:

“Ey Allâhım! Biz, bu yolculuğumuzda Sen'den iyilik ve takvâ, bir de bizi râzı olacağın amellere muvaffak kılmanı dileriz.

Ey Allâh'ım! Bu yolculuğumuzu kolay kıl ve uzağı yakın et!

Ey Allâh'ım! Seferde yardımcım, geride kalan çoluk çocuğumun koruyucusu Sen'sin.

Ey Allâh'ım! Yolculuğun zorluklarından, üzücü şeylerle karşılaşmaktan ve dönüşte malımızda, çoluk çocuğumuzda kötü hâller görmekten Sana sığınırım.”

Efendimiz yolculuktan döndüğünde de aynı sözleri söyler ve şu cümleleri ilâve ederdi:

“Biz yolculuktan dönen, tevbe eden , kulluk yapan ve Rabbimiz'e hamd eden kişileriz.” (Müslim, Hac, 425; Ebû Dâvûd, Cihâd, 72)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Suların Çekilmesi -devamı- 26/04/2008 cumartesi

Âlimlere göre tûfân, umûmîdir.

Yeryüzünün her tarafını su kaplamıştır.

Nişâncızâde Muhyiddîn Mehmed, Mir'ât-ı Kâinât adlı kitabında şöyle der:

“Gemi oturunca, seksen kişi «Medînetü's-Semânîn» şehrini kurdular. Bu şehre «Sûk-i Semânîn» de denmektedir.”

İnsanlığın ikinci defa çoğalması, işte bu seksen kişiden olmuştur.

Nûh -aleyhisselâm-'ın büyük oğlu Sâm, zekî, akıllı ve sâlih bir zât idi.

Babasından sonra o vekîl oldu.

Hazret-i Nûh'un hayır duâlarına mazhar oldu.

Sâlih insanlar da ekseriyetle O'nun neslinden gelmiştir.

Araplar ve Farslar onun sülâlesinden çoğalmıştır.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Suların Çekilmesi -devamı- 26/04/2008 cumartesi

Diğer oğlu Hâm'dan Hind, Habeş ve Afrikalılar; Yâfes'ten Rus, Slav ve Türk soylarının çoğaldığı tahmin edilmektedir.

Asyalılar ve -Bering Boğazı'ndan geçtiği tahmin edilen- Amerikalılar'ın yerlileri (Kızılderililer) de ondan çoğalmıştır.

Fakat zaman geçince, dînî hakîkatler yine unutuldu.

İnsanlar, yıldızlara, Güneş'e ve heykellere tapar oldular.

Müfessir Fahreddîn er-Râzî'nin beyânına göre, Kur'ân-ı Kerîm'de Nûh -aleyhisselâm-'ın, kavminin içinde 950 sene çileli ve muzdarip bir hâlde bulunduğunun bildirilmesi, Rasûlullâh'ı tesellî içindi.

Nûh -aleyhisselâm-, binbir çile ve ıztırâba uzun müddet katlanıp sabretmesiyle ümmete mükemmel bir örnek olmuştur.

http://www.nebilersilsilesi.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Âşûra Günü 26/04/2008 cumartesi

Gemi, Âşûra günü olarak bilinen Muharrem ayının 10. gününde selâmetle Cûdî Dağı'na indikten sonra Hazret-i Nûh ve mü'minler, şükrâne olarak oruç tuttular.

Kalan erzaktan âşûra pişirdiler.

Bu sebeple o gün (Muharrem'in 10'unda) sadaka vermek, tatlı dağıtmak ve oruç tutmak sünnettir.

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'den şöyle rivâyet eder:

“Ramazandan sonra en sevaplı oruç, Allâh'ın ayı olan Muharrem'de tutulandır.” (Müslim, Sıyâm, 202)

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- da, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'den şöyle rivâyet etmiştir:

“Bir adam gelip Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazretleri'ne sordu:

«–Yâ Rasûlallâh! Ramazan'dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emir buyurur*sunuz?»

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Âşûra Günü -devamı- 26/04/2008 cumartesi

Efendimiz Hazretleri cevâblarında:

«–Eğer Ramazan'dan sonra oruç tutacaksan, Muharrem'de tut!

Zîrâ o, Allâh'a âit bir aydır; onda bir gün vardır ki, Allâh, bir kavmin tevbesini o günde kabûl buyurdu;

başka kavimlerin de tevbe ve niyâzlarını o günde kabûl eder.» buyurdular.” (Tirmizî, Savm, 40/741)

O gün, Âşûra günü; o kavim de, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-'ın kavmi Benî İsrâîl idi.

Yahûdîler bu bakımdan Âşûra gününü bayram olarak seçmişler,

o günde kadın-erkek hep birlikte süslenmeyi âdet edinmişlerdi.

Maamafih, o günde, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-'ın Allâh'a şükür niyetiyle oruç tutmasına binâen birtakım yahûdîler,

peygamberlerine uyarak, Âşûra gününü oruçlu geçirirlerdi.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Âşûra Günü -devamı- 28/04/2008 pazartesi

Bu günün fazîletleri cümlesinden olarak Cenâb-ı Hakk'ın;

Âdem -aleyhisselâm-'ın tevbesini bu günde kabûl ettiği ve O'nu bu günde “Safiyyullâh” kıldığı,

İdrîs -aleyhisselâm-'ı yüce bir mekâna bu günde ref ettiği,

Hazret-i Nûh'u gemiden bu günde çıkardığı,

Hazret-i İbrâhîm'i ateşten bu günde kurtardığı,

Tevrât'ı Mûsâ -aleyhisselâm-'a bu günde indirdiği,

Hazret-i Yûsuf'u zindandan bu günde kurtardığı,

Hazret-i Yâkûb'a gözlerini bu günde iâde buyurduğu,

Hazret-i Eyyûb'u bu günde şifâya kavuşturduğu,

Hazret-i Yûnus'u ba*lığın karnından bu günde kurtardığı,

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Âşûra Günü -devamı- 28/04/2008 pazartesi

Benî İsrâîl için Kızıldeniz'i yararak onları bu günde selâmete ulaştırdığı,

Dâvûd -aleyhisselâm-'ı bu günde mağfiret ettiği,

Hazret-i Süleymân'a bu günde mülk ve saltanat verdiği,

Ve Hazret-i Muhammed Mustafâ -aleyhissalâtü vesselâm-'ı geçmiş ve gelecek günahlarından bu günde mağfiret buyurduğu rivâyet olunur.

İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- Hazretleri'nden mervîdir:

“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Mekke'den Medîne'ye hic*retlerinde yahûdîlerin oruç tuttuklarını görmüşlerdi.

Sebebini sorduklarında yahûdîler:

«–Bugün hayırlı, faydalı ve büyük bir gündür.

Allâh, bu günde Mûsâ ve kavmi Benî İsrâîl'i düşmanlarından kurtarıp Firavun ve avanesini denizde boğdu.

Mûsâ, Allâh'a şükrân olarak bu gün oruç tuttu; biz de tutuyoruz.» dediler.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Âşûra Günü -devamı- 28/04/2008 pazartesi

Bunun üzerine Efendimiz Hazretleri:

«–Biz Mûsâ'ya ittibâ husûsunda sizden daha yakın ve lâyıkız.

Zîrâ, hak dînin esaslarında ayrılığımız yoktur ve O'na da, getirdiklerine de inanıyoruz.» buyurdular.

Sonra da, başta kendileri olmak üzere mü'minlerle beraber Âşûra gününü oruçlu geçirdiler.” (Buharî, Savm, 69, Enbiyâ, 22; Müslim, Sıyâm, 127/1130)

Bir başka hadîs-i şerîfte de, yahûdîlere benzememek için bu orucun, Muharrem'in ya dokuz ve onuncu günü,

ya da on ve onbirinci günü olmak üzere en az iki gün olarak tutulması emredilmiştir.

Bu hadîs-i şerîf muktezâsınca, ibâdette dahî gayr-i müslimlere muhâlefet etmek gerekmektedir.

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz rivâyet ederler ki:

“Kureyş, câhiliye devrinde Âşûra günü oruç tutuyorlardı. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de peygamber olmadan önce bu orucu tutarlardı.” (Buharî, Savm, 69, Menâkıbu'l-Ensâr, 26, Tefsîr, 2/24)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Âşûra Günü -devamı- 28/04/2008 pazartesi

Bir müddet Medîne'de de bu Âşûra orucuna devâm edildi. Ramazan orucu farz olunca Âşûra orucu, insanların tercihine bırakılarak nâfile bir ibâdet hâline geldi.

Ramazan'dan önce Âşûra orucuna vücûben devâm edildiği Buhârî ve Müslim'in rivâyetlerinden anlaşılmaktır.

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- anlatıyor:

“Ramazan orucu (farz olmazdan) önce Âşûra orucu tutuluyordu. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra onu dileyen tuttu, dileyen de tutmadı.” (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 115)

Hadîs-i şerîfte o günü oruçlu geçirmek hakkında:

“Her kim sabahleyin iftâr ettiyse, günün geri kalanını imsâk etsin; yâni birşey yemesin!

Her kim oruca niyet etti ise, orucunu tamamlasın!” (Buhârî, Savm, 69) buyrulmak sûretiyle sünnet olan bu orucun ne kadar fazîletli olduğu gösteril*mektedir.

http://www.nebilersilsilesi.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Nûh Kavminin Helâk Sebeplerinden Başlıcaları 29/04/2008 salı

1. Küfür içindeydiler. Peygamberlerini, haşri ve neşri inkâr ediyorlardı.

2. Putlara tapıyor ve şirki teşvîk ediyorlardı.

3. Nûh -aleyhisselâm-'ı küçümsüyor, âsî olup O'na eziyet ediyorlardı.

4. Kibirliydiler; fakîrlere “reziller” diye hitâb ediyorlardı. Hikmet sâhiplerini de küçük görüyorlardı.

Hakîkaten, kibirleri yüzünden fakîrlerle oturmayı isteme*mek de, helâk olan kavimlerin kötü hasletlerinin başlıcalarındandır.

5. Kadınlarında edeb, iffet ve hayâ yoktu.

6. Dünyâ lezzetlerine çok düşkündüler.

7. Şükretmiyorlardı. Hâlbuki Cenâb-ı Hak, verdiği nîmetlere şükredilmesini ve nankörlük edilmemesini emretmektedir.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Nûh Kavminin Helâk Sebeplerinden Başlıcaları 29/04/2008 salı

Bir hadîs-i şerîfte şükür ve sabır ehli şöyle tavsîf edilmiştir:

“İki haslet vardır ki, bunlar her kimde bulunursa Allâh onu şükredici ve sabredici olarak yazar.

Bu iki haslet kendisinde bulunmayan kimseyi ise şükredici ve sabredici olarak yazmaz:

Her kim dînî hususlarda kendinden üstün olana bakıp ona uyar ve dünyevî konularda ise kendinden aşağı olana bakıp,

Allâh'ın verdiği nîmetlere hamdederse, işte böyle olan kimseyi Allâh, şükredici ve sabredici olarak yazar.

Dînî hususlarda kendinden aşağıda olana bakan, dünyevî konularda ise kendinden üstün olana bakıp elde edemediklerine üzülen kimseyi de Allâh şükredici ve sabredici olarak yazmaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 58)

Nûh -aleyhisselâm- çok şükredici bir kuldu.

Allâh Teâlâ onun bu husûsiyetini, bütün in*sanlığı ilâhî nîmetler karşısında şükredici olmaya teşvîk için şöyle hatırlatır:

“Şunu bilin ki Nûh çok şükreden bir kul idi.” (el-İsrâ, 3)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Hz. Nûh -aleyhisselâm- Nûh Kavminin Helâk Sebeplerinden Başlıcaları 29/04/2008 salı

Nitekim Nûh -aleyhisselâm- bir şey yiyip içmesinden elbise giymesine kadar, her hareketinde dâimâ Cenâb-ı Hakk'a hamd hâlindeydi.

Giyinirken, yerken “besmele” çeker; yediğini bitirince veya giydiğini çıkarınca da “elhamdülillâh” derdi.

Bunun için Cenâb-ı Hak ona “Abden şekûrâ: şükredici bir kul” ismini vermiştir. (İbn-i Hanbel, ez-Zühd , s. 50)

Şükür; kulun, ihsân edilen nîmetlere ve iyiliklere karşı sevinerek onları ihsân eden Rabbine çeşitli söz ve davranışlarla hâlisâne bir kullukta bulunmasıdır.

Bu da gösteriyor ki şükür, nîmetin hakîkî sâhibini bilmenin ismidir.

Seriyyü's-Sakatî -kuddise sirruh- buyurur:

“Bir kimse bir nîmete kavuşur, fakat şükrünü îfâ etmez ise, o nîmet elinden alınır!”

Nitekim Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede buyurur: “…Eğer şükrederseniz, elbette size (nîmetimi) artırırım.

Ve eğer nankörlük eder*seniz, hiç şüphesiz azâbım çok şiddetlidir!” (İbrâhîm, 7)

http://www.nebilersilsilesi.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Nûh -aleyhisselâm'-ın Bâzı Vasıfları 03/05/2008 cumartesi

1. Hizmet ehli olması,

2. Denize açılması ve denizden istifâde etmesi,

3. Çok şükreden ve sabreden bir kul olması,

4. İstiğfârının bol olması.

Nûh -aleyhisselâm-'ın peygamberliği 950 sene sürmüş ve Allâh'ın bu yüce peygamberi, uzun bir ömürden sonra her fânî gibi rûhunu Rabbine teslîm etmiştir.

Vefâtı esnâsında yanında bulunan evlâdlarına Yüce Allâh'a ibâdete devam etmelerini emretti.

Sonra oğlu Sâm'a:

“Yavrum, kalbinde zerre miktarı bile olsa şirk varken kabre girme! Çünkü Allâh Teâlâ'nın huzûruna müşrik olarak gelen kimse için hiçbir mâzeret yoktur.

Yavrum, kalbinde zerre miktarı kibir olduğu hâlde kabre girme! Çünkü Kibriyâ Yüce Allâh'ın ridâsıdır. Ridâsı hakkında münâzaa eden yâni Cenâb-ı Hakk'a mahsus bir sıfatı kendisine lâyık gören kimseye Allâh Teâlâ gazap eder.

Yavrum, kalbinde zerre miktarı yeis (rahmetten ümit kesme) bulunduğu hâlde kabre girme! Çünkü dalâlete düşmüş olan kimselerden başkası Allâh'ın rahmetinden ümit kesmez.

Yavrum, sana kelime-i tevhîdini emrediyorum. Çünkü yedi kat göklerle yedi kat yer, terâzinin bir kefesine, kelime-i tevhîd diğer kefesine konsa, bu ondan daha ağır gelir.” (İbn-i Hanbel, Müsned , II, 170; ez-Zühd , s. 51; Heysemî, IV, 219)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Nûh -aleyhisselâm'-ın Bâzı Vasıfları 03/05/2008 cumartesi

Rivâyete göre vefâtı yaklaştığı sırada Hazret-i Nûh -aleyhisselâm-'a:

“–Ey Ebu'l-Beşer, ey uzun ömürlü Peygamber! Dünyâyı nasıl buldun? diye soruldu.

Nûh -aleyhisselâm-:

“–Onu iki kapılı bir ev gibi buldum. Bir kapısından girdim, diğer kapısından çıktım.” cevâbını verdi. (İbn-i Esîr, el-Kâmil , I, 73)

Hazret-i Nûh -aleyhisselâm- kendisine kamıştan bir kulübe yapmıştı. O'na:

“–Keşke kendine bundan daha sağlam bir ev yapsaydın.” denilince:

“–Ölecek bir kimse için bu bile çok!” demiştir. (Ebû Nuaym, Hilye , VIII, 145)

Şirkin, küfrün ve zulmün muhtelif eziyetleri altında 950 seneye yakın bir süre halkına göstermiş olduğu tahammülle,

kendisinden sonraki peygamberler ve ümmetlerine örnek gösterilerek, ilâhî iltifâta mazhar olan Nûh -aleyhisselâm-'dan bizlere kalan en güzel mîras “sabır”dır.

Aleyhisselâm...

http://www.nebilersilsilesi.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Nûh -aleyhisselâm'- SABIR 05/05/2008 pazartesi

Sabır; îtidâli muhâfaza etme, tahammül gösterme, acıya katlanma, göğüs germe, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukâvemet etme, aklın ve dînin gösterdiği yolda sebât etme mânâlarına gelir.

Bütün ahlâkî güzellikleri içine aldığı için sabrın dînimizdeki mevkii çok ihti*şamlıdır.

Sabır, ilâhî rızâyı mûcib mübârek bir ahlâkî vasıftır.

Dîn ve ahlâkta sabır, hoşa gitmeyen ve ıztırap veren hâdiseler karşısında muvâzeneyi bozmadan sükûnete bürünmek, Hakk'a teslîm olmaktır.

Bu hususta İmam Nevevî şöyle der:

“Sabır, nefsi emredilen şeyleri yapmaya mecbur kılmaktır.

Bu da ibâdetlerin meşakkatlerine, belâlara ve günah dışındaki zararlara tahammülle gerçekleşir.”

Sabredilecek hâdiseler karşısında; rûhânî vasıflar olan af, hilim, tevâzû, iffet, kanâat, şefkat, merhamet, nezâket ve müsâmaha gibi ahlâkî meziyetlerimizi kullan*mamız lâzımdır.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Nûh -aleyhisselâm- SABIR 05/05/2008 pazartesi

Sabır, güzel ahlâkın ağırlık merkezidir.

Îmânın yarısı, ferah ve saâdetin anah*tarıdır.

Cennet nîmetlerine kavuşturan büyük bir fazîlettir.

Her türlü hayırlar ve yüksek kazançlar “sabır”da olduğu için başta ülü'l-azm peygamberler, bil-cümle enbiyâ, evliyâ ve ulemâ, sabrı meslek hâline getir*mişlerdir.

Kur'ân-ı Kerîm'de yetmiş küsur yerde sabırdan bahsedilir. Muhtelif âyetlerde Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e ve O'nun şahsında bütün ümmete sabır tavsiye edilmiştir.

Bu âyetlerden birkaçı şöyledir:

“Sabret, Sen'in sabrın da ancak Allâh'ın (yardımı) iledir. (Îmân etmiyorlar diye) onlara üzülme! Hîlele*rinden dolayı da sıkıntıya düşme!” (en-Nahl, 127)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Nûh -aleyhisselâm- SABIR 05/05/2008 pazartesi

“Rabbinin hükmüne sabret! Çünkü Sen, Bizim nezâretimiz altındasın! Kalktığın sırada Rabbini hamd ile tesbîh et!” (et-Tûr, 48)

“…Allâh'ın hükmü gelinceye kadar sabret!..” (Yûnus, 109)

“ Sabah akşam Rabbine ibâdet ve niyazda bulunan ve O'nun cemâlini (rızâsını) isteyen mü'min*lerle beraber Sen de sabret!..” (el-Kehf, 28)

Peygamberlerin hayatı, tevhîd mücâdelesi esnâsında mâruz kaldıkları sıkıntılara karşı sergiledikleri dâsitânî sabır örnekleri ile doludur.

Hazret-i Nûh -aleyhisselâm-, dövülme ve alay edilme gibi muhtelif eziyetlere 950 sene sabretmiştir.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Nûh -aleyhisselâm- SABIR 05/05/2008 pazartesi

Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-, İsrâîloğulları'na:

“…Allâh'tan yardım isteyin ve sabredin!..” (el-A'râf, 128) tavsiyesinde bulun*muştur. Hazret-i Eyyûb -aleyhisselâm-, başına gelen her türlü ibtilâ ve musîbete sabretmiş:

“…Biz O'nu her hususta sabırlı bulduk; O ne güzel kuldu! Dâimâ Allâh'a yönelirdi!” (Sâd, 44) şeklinde ilâhî iltifâta mazhar olmuştur.

Âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere Hazret-i Lokmân -aleyhisselâm- da oğluna:

“Yavrucuğum! Namaz kıl, iyilikleri emret, kötülüklerden nehyet, başına gelene de sabret! İşte bunlar, azmedilmeye değer işlerdir!” (Lokmân, 17) diye nasîhatte bulunmuştur.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
HAZRET-İ NÛH aleyhisselam (kuranı kerim ışığında) osman nuri topbaş

Nûh -aleyhisselâm- SABIR -devamı- 08/05/2008 perşembe

Hazret-i Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm- Efendimiz ise,

bilhassa Mekke ve Tâif halkının ağır hakâret ve zulümlerine karşı büyük bir sabır göstermiş,

bir müddet sonra da bu insanlar îmân ile şereflenmişlerdir.

Enbiyâ ve evliyâ, sabırla Allâh'ın yardımına nâil oldular.

Bu sebeple onlar bizim örnek alacağımız numûne şahsiyetler olmalıdır.

Sabrın dünyevî tarafı acı, uhrevî tarafı çok tatlıdır.

Sabrın acılarını sîneye çe*kenler, ebediyet devleti olan cennete ve Allâh'ın rızâsına kavuşurlar.

Bizler, nefs ne kadar isterse istesin, harâm olan şeylere meyletmemek; bilakis ne derece ağır olursa olsun, sabredip tahammül göstermekle mükellefiz.

Allâh'ın emirlerini, ne kadar zor gelirse gelsin, sabırla îfâ etmek mecbûriyetindeyiz!

devamı var
 
Üst