HANGİ ALİM PEYGAMBERİN VARİSİDİR ? (Ey millet! Buna çok dikkat edelim çok ! Ortalık müsvedde kaynıyor !)
HANGİ ALİM PEYGAMBERİN VARİSİDİR ?
(Ey millet! Buna çok dikkat edelim çok !Ortalık müsvedde kaynıyor !)
“Âlimler peygamberlerin vârisleridir.” buyurmuşlardır. (Buharî)
Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri bu Hadis-i şerif hakkında şöyle buyurmuşlardır:
“Ulema vâris-i nebidir.” denilmek caiz olduğu gibi, “Kim vâris-i nebi ise ancak âlim odur.” diye mânâ vermek de caizdir.
Bu itibarla Hadis-i şerif’e ikinci mânâyı vermek uygun olur. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ı bilmeyen ve tanımayan, Cenâb-ı Hakk’tan korkmayıpmasiyet işleyen kimseye âlim denilmesi caiz olmaz.
Âlim billâh olan, halkı hiç bir ücret ve menfaat mukabili olmayarak liveçhillah Hakk’a, şeriat-ı mutahhara’nın emirlerine davet eder.
Bunlar için büyük bir müjde vardır:
“Siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız ve Allah’ainanırsınız.” buyurmaktadır. (Âl-i imran: 110)
Hiç bir peygamberin ümmeti vâris-i enbiya mertebesine nail olmamıştır. Yani hiç bir peygamberin ümmetine “Emr-i bil-ma’ruf ve nehy-i anil-münker” vazifesi verilmemiş, ancak bu vazife ümmet-i Muhammed’e tevdi ve ihsan buyurulmuştur.
Bu vazifeyi ifaya memur olan ümmetin hayırlısından murad; ulemâ-i rüsûm denilen zâhir ulemâsına peygamber varisi denilemez. Çünkü “İrs” tabiri bir pederden evlada bilâ-kesb intikal eden şeye denir. Ulemâ-i zâhirin ilmi ise irsî değil, kesbîdir. Medreselerde tahsil edilir, vehbî değildir. Vehbî olmayan ve kesbî bir ilme irs tabiri sahih olamaz. Ulemâ-i zâhire, vâris-i enbiyâdır demek asla doğru olamaz.
Âyet-i kerime’de:
“Kulları içinde Allah’tan en çok korkanlar âlimlerdir.” buyuruluyor. (Fâtır: 28)
Zira Allah-u Teâlâ’yı en çok bilen en çok korkar.
(Ey millet! Buna çok dikkat edelim çok !Ortalık müsvedde kaynıyor !)
“Âlimler peygamberlerin vârisleridir.” buyurmuşlardır. (Buharî)
Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri bu Hadis-i şerif hakkında şöyle buyurmuşlardır:
“Ulema vâris-i nebidir.” denilmek caiz olduğu gibi, “Kim vâris-i nebi ise ancak âlim odur.” diye mânâ vermek de caizdir.
Bu itibarla Hadis-i şerif’e ikinci mânâyı vermek uygun olur. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ı bilmeyen ve tanımayan, Cenâb-ı Hakk’tan korkmayıpmasiyet işleyen kimseye âlim denilmesi caiz olmaz.
Âlim billâh olan, halkı hiç bir ücret ve menfaat mukabili olmayarak liveçhillah Hakk’a, şeriat-ı mutahhara’nın emirlerine davet eder.
Bunlar için büyük bir müjde vardır:
“Siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız ve Allah’ainanırsınız.” buyurmaktadır. (Âl-i imran: 110)
Hiç bir peygamberin ümmeti vâris-i enbiya mertebesine nail olmamıştır. Yani hiç bir peygamberin ümmetine “Emr-i bil-ma’ruf ve nehy-i anil-münker” vazifesi verilmemiş, ancak bu vazife ümmet-i Muhammed’e tevdi ve ihsan buyurulmuştur.
Bu vazifeyi ifaya memur olan ümmetin hayırlısından murad; ulemâ-i rüsûm denilen zâhir ulemâsına peygamber varisi denilemez. Çünkü “İrs” tabiri bir pederden evlada bilâ-kesb intikal eden şeye denir. Ulemâ-i zâhirin ilmi ise irsî değil, kesbîdir. Medreselerde tahsil edilir, vehbî değildir. Vehbî olmayan ve kesbî bir ilme irs tabiri sahih olamaz. Ulemâ-i zâhire, vâris-i enbiyâdır demek asla doğru olamaz.
Âyet-i kerime’de:
“Kulları içinde Allah’tan en çok korkanlar âlimlerdir.” buyuruluyor. (Fâtır: 28)
Zira Allah-u Teâlâ’yı en çok bilen en çok korkar.