Konunun şahsileşmesini istemediğim halde, ''İslamın hatırı, şahısların hatırından öncedir'' hikmetli sözü muvacehesinde, üstad Kadir Mısıroğlunun kitabından derlenen
aşağıdaki yazıyı iktibas ederken, üstadın kitabının şimdiye kadar tekzib görmediğini sitenin muhterem üyelerine arz ederim...Bu konunun biraz daha detaylarını
(yani diyalog hareketi ve türkiyedeki zatın düşünceleri) üstadın Ramazanda çıkmasını beklediğimiz önemli kitabı ''Tahrif Hareketleri 2''' kitabına havele ediyoruz..Meraklısı ve tetkid etmek isteyenler
o kitaba müracaat etsinler...Bu konular kamunun malı olduğu olduğu için ve dinin akaidine mündemiç olduğu için, gıybet veye şunu bunu yapıyorsunuz deme
hakkı söz konusu değildir....(Hikem)
Üstad Kadir Mısıroğlu
Kitaplar'dan İktibas
Antep'te davam devam ederken, bir duruşmaya gittiğimde beraberimdeki Orhan Hulâg...u'nun teklifi üzerine Adana'nın Tekir Yaylası'nda gecelemiştim. Orada karşılaştığım Hilmi Türkmen (Antalya eski milletvekili) bana şunları söyledi:
" İzmir'in Kestane Pazarı'ndaki Kur'an-ı Kerim Kursu'nun idarecilerini tanıyordum. O'nu çocuk okutmak üzere oraya yerleştirdim. Beş on gün sonra halini hatırını sormak için oraya uğradığımda, başbaşa bir kimseyle fiskos ettiğine rastgeldim. Konuştuğu adam, beni görünce yaydan çıkmış bir ok gibi fırlayıp kaçtı.
Kendisine: "- Bu kimdir?" diye sorduğumda: "- Bir talebe velisi!..." diye cevap verdi. Bu söz doğru değildi. Tahkikatım da onu göstermiştir. Bu adam, böyle bir karşılaşmadan beş-altı ay evvel bana müftülük makamına gelmiş ve MİT'çi hüviyetini gösterdikten sonra, benimle açıkça bir meseleyi konuşmak istediğini söylemişti.
Söylediği söz şuydu: "- Bizim teşkilat (MİT'i kasdediyor), Müslümanlar'ın M. Kemal Paşa'ya menfi bir tavır almasından rahatsızdır. Istiyoruz ki, bu münafereti giderelim. Sen, en büyük dini cemaatlerden biri olan Süleymancı Cemaati içinde söz sahibi bir kimsesin. Sizin cemaat de M. Kemal Paşa hakkında "deccal" ithamında bulunmakta ve ağza alınmayacak sözler söylemektedir.
Sen bunu düzeltebilirsen. Bunu yaptığın takdirde, bizden ne istersen işte, seni Diyanet İşleri Başkanı yapalım!..." Kendisine yanlış kapı çaldığını, benim bahsettiği cemaat içinde böyle bir sey yapacak gücüm olmadığını, bunu ancak Kemal Kaçar Bey'in yapacağını söyledimse de ikna olmadı ve:
"- Sen bilirsin, biz seni seçmiştik. Anlaşılan sen bunu yapmak istemiyorsun. Amma biz bu işin peşini bırakmayacağız. Bu işi, birisini bularak muhakkak yapacağız!..." diyerek ayrılmıştı.
Şimdi anlıyordum ki, buldukları adam Fethullah Gülen'di. Fakat o sıralarda Fethullah Gülen, .... bir adamdı. Bunu nasıl becerebilecekti?!...
İşi takip ettim. MİT güdümlü olarak nasıl nafiz bir mevkiye getirildiğine safha safha şahit oldum." Bunu şifahi olarak ilk ve müessir bir surette ifşa etmiş bulunan bir arkadaşımızın (teşkilatın bütün kıdemli üst idarecilerince çok iyi tanınan kuyumcu Saadeddin Çetin Bey'in) kendisi Fethullah Gülen'e en büyük hizmetleri ifa etmiş bir kimse olduğu halde cesedi parçalanmış olarak bir yol kenarında bulunmuştur.
Sadece bunu hatırlamak, bu sahada gerçeği beyan etmenin ne ağır bir bedeli olabileceğini anlamaya kafidir sanırız.
[Kadir Mısıroğlu / Gurbet Içinde Gurbet, Sh:190, Dipnot:64]
Devamını Gör
Ekleyen:
Üstad Kadir Mısıroğlu