Komik bir soru! 28 Şubat sürecinde "dış mihrakların" servisinde olan "derin çeteler" en fazla zarar ve ziyanı İsmailağa Cemaatine yapmıştır. Bunu inkar etmek, yok görmek: izânsızlıktır, aymazlıktır! 28 Şubat süreci; Erbakan hükümeti ve İslami rejime, bundan mutevellit tasavvufa yakın, ehli sünnet cemaatlerine karşı yapılmıştır. Uluslararası konjoktür, Türkiye'de ki yükselen İslam portresinden rahatsız oldu ve pararelde "gizli servislerin" güdümündeki mihraklar bu sürece imza attı. Bunun en iyi örneği Erbaka'nın ramazan ayında ehl-i sünnet cemaat ve tarikatlerinin önde gelen liderleri ile yaptığı iftar davetidir. Hemen akabinde "asker bu durumdan rahatsız" diyerek yaklaşan 28 şubat sürecinin pimini çektiler. Bu olay üzerinden ulaslararası bir mesaj verilmişti ve İslam düşmanı ne kadar fare varsa, deliklerine duman atılmıştı! "Bu hükümet şeriat yanlısı, acil müdehale edin" mesajı servis edildi.Ve süreç sonrasıne kadar ehl-i sünnet cemaati varsa; tasfiye edilmiştir. İskenderağa cemaati ve Esad Coşan cemaati tamamıyle lağvedildi. İsmailağa cemaatinin verdiği mücadeleyi ise hiç bir cemaat vermemiştir. Yüzlerce kadın ve erkek, medrese, kurs sahibi hocalar geceleri yataklarından "irticacı" yaftasıyla alındı. Tutuklandı. Hatta kadın hocalarımız "lezbiyenlerin" bulunduğu nazarathane ve koğuşlara atılarak "psikolojik yıldırma" operasyanları yapıldı. Cemaat aleyhine ne kadar yıldırma ve baskı politikası varsa yapışmıştır. Cübbeli, şalvarlılar fişlendi, kurslar basıldı, Kuranlar çiğnendi, yerlere atıldı. Talebeler "beyinleri yıkanan" gençlik haberleri ile boy boy deşifre ve taciz edildi. Hocalar tutuklandı. Cemaate ait vakıf ve kurumlar, cami ve kulliyeler kilitlendi ya da tamamen kapatıldı. O süreçte Cübbeli'de içeriye atılmıştır. Sakalları kesilip, tartaklanmıştır. Bir ileri ki süreçte; tutuklanmış ve hapishaneye atılmıştır. . Her türlü toplantı "irtica tehlikesi" sayılıp, yasaklanmıştır. Korku ve sindirmeye baş eğmeyen cemaatin can damarına öldürücü darbe vurulmuş, Efendinin damadı Hızır Ali Muratoğlu, bu süreç sonrası şehit edilmiştir! İbda-c yalanlarıyla efendinin torunları, çocukları içeri alınmıştır. O süreçte Ali Kalkancı ve Müslüm Gündüz furyasının da, aslında bu sürecin İslami kesim üzerinden yürütülen ve yönetilen,siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanların bütün alanların da dahil edildiği kollektif bir olaydı. Aslında yapılan "balans ayarı" demokrasiye değil; İslam'a ve müslümanlara yapılmıştır. Bir kuşak mahvedildi, yokedildi. Medya ve askerin "irtica" vurgusu ile sabunladığı 28 Şubat sürecinin İsmailağa cemaatini ne denli etkilediğini bilmek için kafayı kaplumbağa kabuğundan çıkarıp; okuyup, araştırmalıdır. O süreçte değil tv'ye çıkıp "asker demokrasiyi savundu" demek. Sokakta çarşaf ve sarığımız ile yürüyemez hale geldik. Bırakın lalettayin laflar etmeli. Şu soruma cevap veriniz: 28 Şubat post- modern darbe zamanında bütün cemaatler tasfiye ve lağvedilmiş, gücünü ve bütünlüğünü kaybetmiş iken! nasıl oluyor da bir tek Fetullah Gülen ve cemaati daha da güçlenerek ve nufüz kazanarak bu sürecin içinden çıkmıştır?