Büyük Nakşi Şeyhi Mahmud Sami Ramazanoğlu'dan Etkilenmemek Mümkün Değil.
Hocaefendiden Bazı Hatıralar:
Baha bey isminde bir doktor vardı. Bir sohbet esnasında ayağa fırlamış ve:
"-Siz zamanın Abdulkadir Geylanisi'siniz." diye bağırmıştı.
Hazret, yanlış söylememek ve tevazuyu korumak üzere, cevap vermemişler ve "bir aşr-ı şerif okuyun" buyurarak mevzuyu değiştirmişlerdir.
Merhum Musa Topbaş Efendi şöyle anlatıyor: Üstadını: “25 sene huzur-u âlilerinde bulundum. Bir defa en ufak bir abes şeyi Cenab-ı Hakk göstermedi. Demek ki yok ki görmedik. Elhamdülillah her işi sünnet-i seniyyeye muvafıktı.”
Yine Musa efendinin beyanına göre “25 sene içinde imâlı dahi olsa hiç kimseyle münakaşası,mücadelesi olmamıştır.”
Ne Desek Boş!
Üstadımın Üstadı Melek Yüzlüm Kurban Olduğum!
Doksan dört yıllık ömrü boyunca bir kere ayağını uzatmamış, bağdaş kurup oturmamış olan O gül yüzlü melek, sırtını bir yere dayayarak bir lokma yemek yemediği gibi, vefatından sonra bacaklarını uzatmamış, cenazesi bu halde yıkanmış, kefenlenmiştir. Namazı Ravza'da kılınıp Cennetü'l-Baki'ye gelinceye kadar yine ayaklarını uzatmayan bu mübarek zat, kabre yerleştirenlerin şehadetiyle, ancak kabre konulurken ayaklarını uzatmışlardır.
Sami Efendi'nin Doğumu
Kapıyı evin hizmetlisi açar. Kapıda bir kimsenin beklediğini görür ve ne istediğini sorar.
Ziyaretçi:
- Evin hanımı ile görüşmek istiyorum der.
Hizmetçi hanım, Ümmügülsüm validemize durumu bildirir. Ümmügülsüm validemiz:
- Kızım ne isterse kendilerine ver
diye tembihte bulunur. Hizmetçi ziyaretçinin isteğini sorar ise de
- Muhakkak kendileri ile görüşmem lazım
diye ısrar eder. Bu ısrar karşısında Ümmügülsüm validemiz kapıya gelir ve kapının arkasından konuşur. Ziyaretçi:
- Kızım hamile olduğunu biliyor musun? Senin vasıtanla büyük bir insan dünyaya gelecek, sol eğe kemiği üzerinde büyük bir ben bulunacak ve uzun müddet İslamiyet’e hizmet edecek. Bu müddet zarfında haram ve şüpheli şeylerden sakın. İsmini de Mahmut Sami koy.
der ve bir gömlek ister. Validemiz gömleği getirene kadar ziyaretçi ortadan kaybolur. Ziyaretçinin aslında Hızır aleyhisselam olduğu sonradan anlaşılır.
Bir gün dergahtaki Ali Baba vasıtası ile Adana'daki ebeveynini ziyaret etmek için, vapurla gitmek üzere Üstadından izin istedi ve eşyalarını toplayıp bavuluna yerleştirdi. Haberi beklerken Efendimiz:
- Gitmesin dedi, deyince eşyalarını çıkarıp yerlerine yerleştirmiş ve “niçin?” diye hikmetini sormaya lüzum görmeden yerine oturmuştu. Sonradan duyuldu ki, o gideceği vapur denizde batmış. O zaman üstadımızın gitmesin sözünün hikmeti anlaşılmıştır.