''Delil delil'' diye ömür tüketiyorsunuz. Ağzınıza ''delil'' diye bir laf dolamışsınız gidiyorsunuz. Delil nedir? Soruyorum, delil nedir?
Geçen TV'de Sünni ve Şii mollaları getirmişler tartıştırıyorlar. Şiiler konuşurken Sünniler ''DELİL DELİL'' diye yırtınıyor, Sünniler konuşurken Şiiler ''DELİL, ALLAH DELİL'' diye yırtınıyor.. Program tam tamına 3 saat sürdü. Arpa boyu yol alamadılar. Niye? Çünkü hepisinin kendi delili var. O, onunkini kabul etmiyor, bu bununkini. Bu kadar basit.. Şimdi tekrar soruyorum, delil nedir?
Bak kardeşim, eğer bu iki fırkanın mollaları AKLI DELİL OLARAK ALABİLSELER anında tevhidte birleşirler, ve asla birbirlerini tekfir etmezlerdi.. Birleşemiyorlar işte, görmüyorlar. Çünkü AKIL YÜRÜTEMEDİKLERİ İÇİN GÖZLERİ KÖR, KULAKLARI SAĞIRDIR. Açık seçik ortada duran TEVHİD DAVASINDAN resmen gafiller.. Gözü gören, kulağı işitenlerin nazarında bu manzaranın ne kadar hazin olduğunu bir bilsen!..
Delil, işte adamı böyle çarpar.. Delil delil diye tere satmakla insan Alim olmaz!..
'DELİL' denek kavramında içini oydular. Normalde delil, akıldır. Ortada duran bir şeye bakar, diyalektik düşünceyle onu delillendirirsin. Çevreden ayrı diyalektik olmaz. Düşünce muhakkak çevrenin etkileşimiyle diyalektik yürütür.. Ama neredeee! Şimdikilerin delilden anladığı şey, falan şöyle demiş, fişman böyle demiş.. Söze değil, söyleyene bakıyorlar.. Söyleyen, ağzımla kuş tuttum, dese bunu bile aklın süzgecinden geçirmeden kabul ediyorlar.