Yeni-OSMANLI
Yasaklı
- Katılım
- 19 Eki 2010
- Mesajlar
- 0
- Tepkime puanı
- 195
- Puanları
- 0
resmen paranoyak olmussunuz yaw...
1-) Bu Dialog çalışmaları ile, ne Hristiyanlık nede Musevilik HAK DİN olarak kabullenilmiyor. Diyalog, Kur'an-ı Kerim'in Ali İmran 104, 110 - Bakara 143 - Saff 10,11 – vb. ayetlerinde bahse konu olan İRŞAD ve TEBLİĞ aracı olarak kullanılmaktadır.
2-) Hristiyanlıktaki teslis inancı tasdik edilmiyor. Tam tersine, şu an az da olsa yaygınlaşmasını istediğimiz Hz.İsanın Allah’ın oğlu değil, Allah’ın ululazm bir peygamberi olduğu fikri benimsetilmeye çalışılıyor. Bu vesile ile Efendimiz (SAV) in peygamberliğe kabulu daha kolay olacaktır.
3-) Üstadın bahsettiği Hristiyanlar ile ittifakın MAKUL ve uygun Zemini inşallah hazırlanmaktadır.
4-) Medeniyetler arası çatışma tezinin aksine, Müslümanların ve Peygamber Efendimizin (SAV) terörist değil, şefkat ve merhamet Peygamberi(SAV) olarak tanıtılmaya çalışılmakta ve başarılı adımlar atılmıştır.
5-) De ki: 'Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim. (Ali İmran Suresi, 64) ayetinin daveti yapılıyor!
----------------------------------------------------------------------
Dialoğu Kuran’a yakıştırmayanlara soruyoruz:
Bu konuda bazı Hasedleri imanlarının önünde olan kardeşlerimiz aceleci tenkit etmekteler ve en hafif tabir ile içtihat hatası yapmaktalar.
1-) Kur'an-ı Kerim, hristiyan papazlara, kardinallere veya hahamlara İslamı tebliğ etmeyin mi diyor?
2-) Peygamber Efendimiz(SAV) , bir Yahudi alimi olan Abdullah ibn-i Selem ile diyalog kurup, onunla tanışmasa ve görüşmese idi, acaba Sahabe olma şerefine erişebilirmiydi?
3-) Habeşistan'a hicrete gönderdiği sahabesini, oranın Meliki ve dini lideri olan Hristiyan Necaşi ile diyalog kurup ondan kendi ashabının sığınmasına ve bu vesile ile İslamı TEBLİĞ etmeseydi, Necaşi mümin olarak vefat edebilirmiydi? Ve Efendimiz (SAV) onun gıyabında cenaze namazını kılar mıydı?
4-) 2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu "Dinleraarası Diyalog" çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması. Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmez mi? Bundan daha iyi tebliğmi olur?
5-) Diyalog süreci ile Türkiye’deki Papaz ve hahamlara İslam dininin bir vecibesi olan orucu tanıtma gayesi ile iftar yemekleri verildi, hatta bazı papazların saygı gereği olsa gerek Ramazan ayında oruç tuttuklarını beyan etmeleri, hergün cevşen ve yasin okudukları beyan etmiş olmaları (Kardinal Men.Marovitch - Vatikanın Türkiye temsilcisi) , İslam camiası adına sevindirici değil midir?
(Bakınız:http://www.nurpenceresi.com/moduller.php? modul=dosyaizlet&op=1&id=239)
6-) Öne sürülen Maide suresi 51. ayet: “ yahudi ve hristiyanları dost edinmeyiniz...........“ mealindeki ayet-i kerimenin diyaloğu redettiği anlamı ile ne alakası var? Bakın bu ayetin Tefsiri için Elmalı Hamdi Yazır nediyor: 'Bu ayet, Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmayınız” demiyor, “Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyiniz diyor. Şu halde Yahudi ve Hristiyanlara iyilik etmekten, dost olmaktan, onlara amir olmaktan men edilmiş değiliz, onları dost edinmekten ve yardakçılık yapmaktan men edilmekteyiz'
Ayrıca,Kuran müşriklerden kız almayı yasaklarken, Ehl-i Kitab'tan (Hristiyan ve Yahudiden) kız alınmasına ruhsat vermiştir. Yani müslüman bir erkek, ehl-i kitab bir kızla evlenebilmekte ve buna cevaz vardır. Sizin iddianızı baz alacak olursak, “İslamiyet Yahudi ve Hritiyanlarla dost olmayın ama kızlarını alabilirsiniz “ tarzında bir anlam çıkar ki bu da haşa Kur'an'ın değil, sizlerin çelişkisidir.
Nerede bu ayetin kast ettiği hakikat nerede dyialog yapmayınız yaklaşımı?
7-) Siyer kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi, tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?
Efendimiz (SAV) vefat ettiğinde, bir yahudiden aldığı borçuna karşılık (ki bu borç yine İslam adına kullanılmış bir borçtur) rehin olarak Kalkanını vermiş, ve vefat ettiğinde Sahabe Efendilerimiz bu borcu ödeyip kalkanı geri almışlardır. Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir?
9-) Fatih Sultan Mehmet İstanbul fethinden sonra açılmalarına yardım ettiği kiliselerden dolayı onu Hristiyan dostu mu ilan edeceksiniz?
10-) Dialog çalışmalaı süreci içersinde, Biz İslami taraftan hiç: Hristiyanlık Hak Dindir, yahudilik Hak dindir diye bir ifade duydunuzmu? Biz diyoruzki, herkesi konumunda kabul edelim! Dileyen dilediği inanca sahib olsun. Ayrıca, şu an dünyada bir terörsit bir dinmiş gibi algılanan İslamın doğru yüzünü hrsitiyan ve yahudi ruhanilerine gösterelim! Bunda sizi rahatsız eden ne tür bir sakınca var?
11-) Fethullah Gülen Hocafendinin 'Lailahe İllalahé diyen kurtulur diye bir sözü yoktur. Bakın nediyor: 'Lailahe İllallah diyenlere RAHMET ile bakılmalıdır. Çünkü Allahın tek olduğunu kabul edenler, Hz.İsanın peygamber olduğunu kabul etmiş olmaktadırlar. Dolaysıyla, Peygamber Efendimiz(SAV) i kabullenmeleri daha kolay olacaktır.' Bu Tebliğ metodunda yanlış olan nedir?
12-) Adı Çay partisi olur, Altın günü olur veya Dialog olur, eğer niyet Allah ve Resulunu tebliğ ise, neden Kuran ve Sünnet ile çelişsinki?
13-) Şamın Valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah, Şamı terk etmek zorunda kalıdığı Bizans istilasına karşın, kendi raiyetindeki papazları çağırmış, onlardan geçici bir süre Şamı terk etmek zorunda kalacakları için, onlardan aldığı vergiyi iade etmiş, ve papazlar üzülerek kiliselerine dönmüş tekrar Müslümanların raiyetine girmek için kendi halkları ile beraber dua etmişlerdir. Yani,gerek Efendimiz (SAV) gereksede Sahabe Efendilerimiz (R.A) her dönemde özellikle Ehl-i Kitab ‘a İrşad ve Tebliğ yapmış ve örnek olmuşlardır.
----------------------------------------------------------------------
İtirazlara Cevaplar:
1-) İddia: “Dinler arası diyalog yerine, 'dinlere tebliğ', 'dinlere davet' sözleri kullanılsa ve bu sözlerin de içerikleri doldurulsa, amaç hâsıl olur. Fakat ne yazık, görünen o ki, dinler arası diyalog faaliyetlerinde Hıristiyan ve Yahudî din âlimlerinin ve dinlerinin reklam ve tanıtımları yapılarak, Islâm topraklarında onlara meşrutiyet sağlanmakta ve misyonerlik faliyetleri artmaktadır.”
Hocaefendinin papaya yazdığı mektubtada açıkça belirttiği üzere, islamiyetin yanlış anlaşılan bir din olmaktan çıkartılması gayesi ile bu Dialog çalışmalarına katılmayı öngörmektedir. Dolaysıyla bunun adı Tebliğ dir. Neyin tebliği? Yanlış tanıtılan, terörist tanıtılan, fakir olmaya mahkum tanıtılan Müslümanlık, doğru tanıtılacaktır.
Kullanılan sözler içi doldurulmadıktan sonra ne önemi vardır ki? Ben Dinler arası dialog adı altında dinime davet edemezmiyim? Buna engel olan nedir? Şekli sözcüklermi Allah’a tebliğ yapıp yapmamıza karar vermektedir. Sanki bu dialog çalışmaları neticesinde Türkiye'de misyonerlik faaliyetleri başlamış veya artmıştır. Türkiye zaten misyonerlik faaliyetleri kıskacında olduğu 200 yıldır bilinmekte idi. Bunun Dialog grubuyla bir alakası yoktur. Dikkatle takip ederseniz yapılan ortak Konferanslarda hep İslam ön plana çıkmaktadır. Diğer dinler değil. (bakınız. Abant toplantıları)
“Milletimin imanını selamette görürsem, cehennemler de yanmaya razıyım, çünkü ben cehennemde yanarken, gönlüm gül gülistan olur” dizeleriyle Ülkemizin birincil hastalığı olan İman eksikliğini gidermeye çalışmış olan Bediüzzaman Hazretleri, yine bu imansızlık hastalığına reçete olarak sunduğu Risale-Nurlarda, bu hususu 80 sene önce dile getirmiştir. Türkiye’de ve dünya’da imansızlık hastalığına karşın açılan onbinlerce ışık evleri, binlerce yurtlar ve dil kursları, yüzlerce Türk Kolejleri HAHAM ve PAPAZ mı yetiştiriyor Allah aşkına? Zaten bu Ateist ve misyonerlik faaliyetlerine bir siper mahiyetinde açılan bu müesselere ne yapıyor zannediyorsunuz?
2-) İddia: Bir Ayeti Kerime:'İnsanların mü'minlere karşı düşmanlıkta, en şiddetlisi olarak Yahudîleri ve müşrikleri bulacaksın ve insanların sempatice en yakını olarak da biz nasraniyiz (Hıristiyanız) diyenleri bulacaksın.' (Mâide, 82)
Yine Elmalı Hamdi Yazar ın bu ayetin tefsirine göre, islamiyete en yatkın olanları Hristiyanlar olarak görmektedir. Allahu alem, Üstad hazretlerinin Hristiyan-İslam ittifakı ile Ahirzamanda Hz.Mesihin nuzülü arasındaki hikmet buradan kaynaklanıyor.
3-) İddia: “Hristiyanlar ile Dialog adı altında onlara karşı özenti oluşturuluyor. “
Acaba? Yoksa, hristiyanlarınmı biz Müslümanlara bir özentisi oluşturuluyor? Bunu iyi takip etmek lazım! Efendimiz(SAV) yaşantıları itibariyle tabiki hristiyan ve yahudilere muhalefet etmiştir. Zaten kimse Hristiyanları ve gelenklerini örnek alın demiyor ki? Yılbaşı kutlamalarınıda mı bu dialog çalışmaları başlattı diyeceksiniz...?
4-) İddia: ”Toplumun önünde yürüyen insanlar, yaptıkları işler eleştirilince, bu eleştiriler nefislerine ağır geldiği için bazen inandıkları doğruları bile reddetme noktasına gelebiliyorlar. '
Kuran ve Sünnet'e uygun olmayan her eleştiriye açığız ve hepimizde açık olmalıdır.Biz sırtımızdaki akrebi görüp bizi uyaran kardeşlerimize herzaman şükran duyar teşekkür ederiz.Zaten yaptığını tenkitleri Allah rızası için yaptığınıza inandığımız için İÇTİHAT HATASI yapıyorsunuz diyorum. Yani yine inşallah sevap kazanıyorsunuz. Ama ifrata kaçıp bir mümini Küfür ile itham etmek, Hadisi Şerifin tehditli ikazıyla kendisi Kafir olur,hafizanallah.
5-) İddia: “Ahmet Şahin Hoca, ehl-i Kitab ile Amentude ittifakımız var, diyerek, Kuran ile çelişti! ”
Bakın İmanın 6 şartına bakalım: Allah'a, peygamberlere, meleklere, kitablara, ahiret gününe ve kadere iman.
Biz Hristiyanların hem peygamberine (Hz.İsaya) hem Kitabına (Aslına uygun olan İncile) , aynı şekilde musevilerin hem peygamberi(Hz.Musa) hemde kitabına (Aslına uygun olan Tevrata) inanıyoruz. Hernekadar sıfatları ve isimleri dinimize uymasada, her iki dindede Allah inancı var, melek inancı var, cennet-cehennem inancı var - kader inancı var. Tabiki tesliste ittifakımız yok! Tabiki Allahın oğlunda ittifakımız yok! Ama bakın Kuran nediyor: De ki: 'Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim. (Ali İmran Suresi, 64)
6-) İddia: “Müslüman Meryem'i İbrahim(a.s) anma gününde Bir papaza nikahlayanlar arasında Fethullah gülen yok muydu? .Bu mu dinler arası diyalog? ”
Bir kere, bahsettiğiniz konuda evlenen erkek bir papaz değil. Kendisi evleneceği yıl Kelimeyi tevhit getirmiş, ramazan ayında oruç tutmuş ve aynı ramazan ayında 5 vakit namazını kılmış bir kişi. Haberin devamında bu bilgiler var. Dolaysıyla bu kişinin papazlıkla ne alakası var? Kaldıki, bu nikahı kıyan bir papaz ile bir cami imamı idi. Yani Fethullah Gülen Hocaefendi zaten o yıl Türkiyede yok idi. Bu iki çift, Hz.İbrahim (AS) beldesi olan Urfa’da, böyle bir İbrahimi Dinler Konferansı olacağını duyunca, kendi kararları ile hem papaz hemde imamın huzurunda nikah kıymışlar.
7-) İddia: “Yahudiler islam aleminin en büyük düşmaınıdır.Nitekim kinleri uğruna islamın nurunu söndürmek için çıkarmadıkları fesat kalmamıştır bu güne dek.”
Hem yobaz hristiyanlar hemde yahudiler bize düşmandır. Hocaefendi bunlardan hangisini övdü Allah aşkına? Yani, ne yahudi nede hristiyan ile tebliğ dışında biz biraraya gelmeyiz. Niyet tebliğdir. Aynı Efendimzi (SAV) in yaptığı gibi. Bir yahudi Alimi olan Abdullah ibni Selem acaba Efendimzi (SAV) dialog çalkışması ile yaklaşmasa idi, Sahabe olma şerefine kavuşabilirmiydi?
İddia: “Sonrası efenim Fethullah hoca 'Vatikanda ölmeyi istedim'.Bu yorumu her tarafa çekilebilir.Nitekim ben bir anlama veremedim.Umarım siz bir anlam verirsiniz.”
Hocaefendinin böyle sarf etmiş olduğu bir cümle yok.! İftira!
9-) İddia: “ Fethullah Hoca ile birlikte Papayı ziyaretinde yanında olan Aladdin Kaya ‘nın, Papanın elini öptüğü nederece bir müslümana yakışır? ”
Aynı, şekilde buda yanlış bir iddiadır. Bazı Cd lerde Fotomontaj olarak bu tür sahneler yapılmıştır. Ancak, kesinlikle alakası yoktur!
-------------------------------------------------------------------------------
SONUÇ:
Adı ister dinlerarası diyalog olsun, ister çay partisi -muhabbet günü olsun, isterse adı altın günü olsun, eğer niyetim Tebliğ ise, inanıyorum ki Allah ve Resulu hoşnuttur ve bunu Kuranda teşvik etmektedir. Bir mümin, bir mümin hakkında HÜSNÜ ZAN ile memurdur. Çünkü ameller niyetlere göredir. Ve Niyetleri ancak Allah bilir!
Ben İslam dinime o kadar güveniyorumki, hristiyanlar ile bir arada olduğumda eğer birileri etkilenecekse, o zaman bilinki o bir mümin olarak biz değil onlar etkilenecektir inşallah. Aynı şu misalde olduğu gibi:
Üstad hazretleri dönemin hahambaşı Yahudî Karasso ile yaptığı münakaşa, Hahambaşı girmiş olduğu odadan, üstad ile yaptığı hararetli tartışma neticesinde, adeta kaçar vaziyette odadan çıkmış, dışarıda kendisini bekleyen heyetin; “ Efendim, ne oldu, neden bu kadar süratle çıktınız? ” sorusuna karşılık: “ Biraz daha kalsaydım, Müslüman olmaktan korktum” itirafında bulunmuştur. (Bediüzzaman Said Nursî, 'Tarihçei Hayat', Envar Neşriyat, Istanbul 1996, s. 6)
Rabbim bizi içimizdeki niyeti en halis kullarından eylesin, samimiyetten ayırmasın.
http://www.gencadam.net/content/view/96/59/
1-) Bu Dialog çalışmaları ile, ne Hristiyanlık nede Musevilik HAK DİN olarak kabullenilmiyor. Diyalog, Kur'an-ı Kerim'in Ali İmran 104, 110 - Bakara 143 - Saff 10,11 – vb. ayetlerinde bahse konu olan İRŞAD ve TEBLİĞ aracı olarak kullanılmaktadır.
2-) Hristiyanlıktaki teslis inancı tasdik edilmiyor. Tam tersine, şu an az da olsa yaygınlaşmasını istediğimiz Hz.İsanın Allah’ın oğlu değil, Allah’ın ululazm bir peygamberi olduğu fikri benimsetilmeye çalışılıyor. Bu vesile ile Efendimiz (SAV) in peygamberliğe kabulu daha kolay olacaktır.
3-) Üstadın bahsettiği Hristiyanlar ile ittifakın MAKUL ve uygun Zemini inşallah hazırlanmaktadır.
4-) Medeniyetler arası çatışma tezinin aksine, Müslümanların ve Peygamber Efendimizin (SAV) terörist değil, şefkat ve merhamet Peygamberi(SAV) olarak tanıtılmaya çalışılmakta ve başarılı adımlar atılmıştır.
5-) De ki: 'Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim. (Ali İmran Suresi, 64) ayetinin daveti yapılıyor!
----------------------------------------------------------------------
Dialoğu Kuran’a yakıştırmayanlara soruyoruz:
Bu konuda bazı Hasedleri imanlarının önünde olan kardeşlerimiz aceleci tenkit etmekteler ve en hafif tabir ile içtihat hatası yapmaktalar.
1-) Kur'an-ı Kerim, hristiyan papazlara, kardinallere veya hahamlara İslamı tebliğ etmeyin mi diyor?
2-) Peygamber Efendimiz(SAV) , bir Yahudi alimi olan Abdullah ibn-i Selem ile diyalog kurup, onunla tanışmasa ve görüşmese idi, acaba Sahabe olma şerefine erişebilirmiydi?
3-) Habeşistan'a hicrete gönderdiği sahabesini, oranın Meliki ve dini lideri olan Hristiyan Necaşi ile diyalog kurup ondan kendi ashabının sığınmasına ve bu vesile ile İslamı TEBLİĞ etmeseydi, Necaşi mümin olarak vefat edebilirmiydi? Ve Efendimiz (SAV) onun gıyabında cenaze namazını kılar mıydı?
4-) 2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu "Dinleraarası Diyalog" çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması. Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmez mi? Bundan daha iyi tebliğmi olur?
5-) Diyalog süreci ile Türkiye’deki Papaz ve hahamlara İslam dininin bir vecibesi olan orucu tanıtma gayesi ile iftar yemekleri verildi, hatta bazı papazların saygı gereği olsa gerek Ramazan ayında oruç tuttuklarını beyan etmeleri, hergün cevşen ve yasin okudukları beyan etmiş olmaları (Kardinal Men.Marovitch - Vatikanın Türkiye temsilcisi) , İslam camiası adına sevindirici değil midir?
(Bakınız:http://www.nurpenceresi.com/moduller.php? modul=dosyaizlet&op=1&id=239)
6-) Öne sürülen Maide suresi 51. ayet: “ yahudi ve hristiyanları dost edinmeyiniz...........“ mealindeki ayet-i kerimenin diyaloğu redettiği anlamı ile ne alakası var? Bakın bu ayetin Tefsiri için Elmalı Hamdi Yazır nediyor: 'Bu ayet, Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmayınız” demiyor, “Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyiniz diyor. Şu halde Yahudi ve Hristiyanlara iyilik etmekten, dost olmaktan, onlara amir olmaktan men edilmiş değiliz, onları dost edinmekten ve yardakçılık yapmaktan men edilmekteyiz'
Ayrıca,Kuran müşriklerden kız almayı yasaklarken, Ehl-i Kitab'tan (Hristiyan ve Yahudiden) kız alınmasına ruhsat vermiştir. Yani müslüman bir erkek, ehl-i kitab bir kızla evlenebilmekte ve buna cevaz vardır. Sizin iddianızı baz alacak olursak, “İslamiyet Yahudi ve Hritiyanlarla dost olmayın ama kızlarını alabilirsiniz “ tarzında bir anlam çıkar ki bu da haşa Kur'an'ın değil, sizlerin çelişkisidir.
Nerede bu ayetin kast ettiği hakikat nerede dyialog yapmayınız yaklaşımı?
7-) Siyer kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi, tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?
Efendimiz (SAV) vefat ettiğinde, bir yahudiden aldığı borçuna karşılık (ki bu borç yine İslam adına kullanılmış bir borçtur) rehin olarak Kalkanını vermiş, ve vefat ettiğinde Sahabe Efendilerimiz bu borcu ödeyip kalkanı geri almışlardır. Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir?
9-) Fatih Sultan Mehmet İstanbul fethinden sonra açılmalarına yardım ettiği kiliselerden dolayı onu Hristiyan dostu mu ilan edeceksiniz?
10-) Dialog çalışmalaı süreci içersinde, Biz İslami taraftan hiç: Hristiyanlık Hak Dindir, yahudilik Hak dindir diye bir ifade duydunuzmu? Biz diyoruzki, herkesi konumunda kabul edelim! Dileyen dilediği inanca sahib olsun. Ayrıca, şu an dünyada bir terörsit bir dinmiş gibi algılanan İslamın doğru yüzünü hrsitiyan ve yahudi ruhanilerine gösterelim! Bunda sizi rahatsız eden ne tür bir sakınca var?
11-) Fethullah Gülen Hocafendinin 'Lailahe İllalahé diyen kurtulur diye bir sözü yoktur. Bakın nediyor: 'Lailahe İllallah diyenlere RAHMET ile bakılmalıdır. Çünkü Allahın tek olduğunu kabul edenler, Hz.İsanın peygamber olduğunu kabul etmiş olmaktadırlar. Dolaysıyla, Peygamber Efendimiz(SAV) i kabullenmeleri daha kolay olacaktır.' Bu Tebliğ metodunda yanlış olan nedir?
12-) Adı Çay partisi olur, Altın günü olur veya Dialog olur, eğer niyet Allah ve Resulunu tebliğ ise, neden Kuran ve Sünnet ile çelişsinki?
13-) Şamın Valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah, Şamı terk etmek zorunda kalıdığı Bizans istilasına karşın, kendi raiyetindeki papazları çağırmış, onlardan geçici bir süre Şamı terk etmek zorunda kalacakları için, onlardan aldığı vergiyi iade etmiş, ve papazlar üzülerek kiliselerine dönmüş tekrar Müslümanların raiyetine girmek için kendi halkları ile beraber dua etmişlerdir. Yani,gerek Efendimiz (SAV) gereksede Sahabe Efendilerimiz (R.A) her dönemde özellikle Ehl-i Kitab ‘a İrşad ve Tebliğ yapmış ve örnek olmuşlardır.
----------------------------------------------------------------------
İtirazlara Cevaplar:
1-) İddia: “Dinler arası diyalog yerine, 'dinlere tebliğ', 'dinlere davet' sözleri kullanılsa ve bu sözlerin de içerikleri doldurulsa, amaç hâsıl olur. Fakat ne yazık, görünen o ki, dinler arası diyalog faaliyetlerinde Hıristiyan ve Yahudî din âlimlerinin ve dinlerinin reklam ve tanıtımları yapılarak, Islâm topraklarında onlara meşrutiyet sağlanmakta ve misyonerlik faliyetleri artmaktadır.”
Hocaefendinin papaya yazdığı mektubtada açıkça belirttiği üzere, islamiyetin yanlış anlaşılan bir din olmaktan çıkartılması gayesi ile bu Dialog çalışmalarına katılmayı öngörmektedir. Dolaysıyla bunun adı Tebliğ dir. Neyin tebliği? Yanlış tanıtılan, terörist tanıtılan, fakir olmaya mahkum tanıtılan Müslümanlık, doğru tanıtılacaktır.
Kullanılan sözler içi doldurulmadıktan sonra ne önemi vardır ki? Ben Dinler arası dialog adı altında dinime davet edemezmiyim? Buna engel olan nedir? Şekli sözcüklermi Allah’a tebliğ yapıp yapmamıza karar vermektedir. Sanki bu dialog çalışmaları neticesinde Türkiye'de misyonerlik faaliyetleri başlamış veya artmıştır. Türkiye zaten misyonerlik faaliyetleri kıskacında olduğu 200 yıldır bilinmekte idi. Bunun Dialog grubuyla bir alakası yoktur. Dikkatle takip ederseniz yapılan ortak Konferanslarda hep İslam ön plana çıkmaktadır. Diğer dinler değil. (bakınız. Abant toplantıları)
“Milletimin imanını selamette görürsem, cehennemler de yanmaya razıyım, çünkü ben cehennemde yanarken, gönlüm gül gülistan olur” dizeleriyle Ülkemizin birincil hastalığı olan İman eksikliğini gidermeye çalışmış olan Bediüzzaman Hazretleri, yine bu imansızlık hastalığına reçete olarak sunduğu Risale-Nurlarda, bu hususu 80 sene önce dile getirmiştir. Türkiye’de ve dünya’da imansızlık hastalığına karşın açılan onbinlerce ışık evleri, binlerce yurtlar ve dil kursları, yüzlerce Türk Kolejleri HAHAM ve PAPAZ mı yetiştiriyor Allah aşkına? Zaten bu Ateist ve misyonerlik faaliyetlerine bir siper mahiyetinde açılan bu müesselere ne yapıyor zannediyorsunuz?
2-) İddia: Bir Ayeti Kerime:'İnsanların mü'minlere karşı düşmanlıkta, en şiddetlisi olarak Yahudîleri ve müşrikleri bulacaksın ve insanların sempatice en yakını olarak da biz nasraniyiz (Hıristiyanız) diyenleri bulacaksın.' (Mâide, 82)
Yine Elmalı Hamdi Yazar ın bu ayetin tefsirine göre, islamiyete en yatkın olanları Hristiyanlar olarak görmektedir. Allahu alem, Üstad hazretlerinin Hristiyan-İslam ittifakı ile Ahirzamanda Hz.Mesihin nuzülü arasındaki hikmet buradan kaynaklanıyor.
3-) İddia: “Hristiyanlar ile Dialog adı altında onlara karşı özenti oluşturuluyor. “
Acaba? Yoksa, hristiyanlarınmı biz Müslümanlara bir özentisi oluşturuluyor? Bunu iyi takip etmek lazım! Efendimiz(SAV) yaşantıları itibariyle tabiki hristiyan ve yahudilere muhalefet etmiştir. Zaten kimse Hristiyanları ve gelenklerini örnek alın demiyor ki? Yılbaşı kutlamalarınıda mı bu dialog çalışmaları başlattı diyeceksiniz...?
4-) İddia: ”Toplumun önünde yürüyen insanlar, yaptıkları işler eleştirilince, bu eleştiriler nefislerine ağır geldiği için bazen inandıkları doğruları bile reddetme noktasına gelebiliyorlar. '
Kuran ve Sünnet'e uygun olmayan her eleştiriye açığız ve hepimizde açık olmalıdır.Biz sırtımızdaki akrebi görüp bizi uyaran kardeşlerimize herzaman şükran duyar teşekkür ederiz.Zaten yaptığını tenkitleri Allah rızası için yaptığınıza inandığımız için İÇTİHAT HATASI yapıyorsunuz diyorum. Yani yine inşallah sevap kazanıyorsunuz. Ama ifrata kaçıp bir mümini Küfür ile itham etmek, Hadisi Şerifin tehditli ikazıyla kendisi Kafir olur,hafizanallah.
5-) İddia: “Ahmet Şahin Hoca, ehl-i Kitab ile Amentude ittifakımız var, diyerek, Kuran ile çelişti! ”
Bakın İmanın 6 şartına bakalım: Allah'a, peygamberlere, meleklere, kitablara, ahiret gününe ve kadere iman.
Biz Hristiyanların hem peygamberine (Hz.İsaya) hem Kitabına (Aslına uygun olan İncile) , aynı şekilde musevilerin hem peygamberi(Hz.Musa) hemde kitabına (Aslına uygun olan Tevrata) inanıyoruz. Hernekadar sıfatları ve isimleri dinimize uymasada, her iki dindede Allah inancı var, melek inancı var, cennet-cehennem inancı var - kader inancı var. Tabiki tesliste ittifakımız yok! Tabiki Allahın oğlunda ittifakımız yok! Ama bakın Kuran nediyor: De ki: 'Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim. (Ali İmran Suresi, 64)
6-) İddia: “Müslüman Meryem'i İbrahim(a.s) anma gününde Bir papaza nikahlayanlar arasında Fethullah gülen yok muydu? .Bu mu dinler arası diyalog? ”
Bir kere, bahsettiğiniz konuda evlenen erkek bir papaz değil. Kendisi evleneceği yıl Kelimeyi tevhit getirmiş, ramazan ayında oruç tutmuş ve aynı ramazan ayında 5 vakit namazını kılmış bir kişi. Haberin devamında bu bilgiler var. Dolaysıyla bu kişinin papazlıkla ne alakası var? Kaldıki, bu nikahı kıyan bir papaz ile bir cami imamı idi. Yani Fethullah Gülen Hocaefendi zaten o yıl Türkiyede yok idi. Bu iki çift, Hz.İbrahim (AS) beldesi olan Urfa’da, böyle bir İbrahimi Dinler Konferansı olacağını duyunca, kendi kararları ile hem papaz hemde imamın huzurunda nikah kıymışlar.
7-) İddia: “Yahudiler islam aleminin en büyük düşmaınıdır.Nitekim kinleri uğruna islamın nurunu söndürmek için çıkarmadıkları fesat kalmamıştır bu güne dek.”
Hem yobaz hristiyanlar hemde yahudiler bize düşmandır. Hocaefendi bunlardan hangisini övdü Allah aşkına? Yani, ne yahudi nede hristiyan ile tebliğ dışında biz biraraya gelmeyiz. Niyet tebliğdir. Aynı Efendimzi (SAV) in yaptığı gibi. Bir yahudi Alimi olan Abdullah ibni Selem acaba Efendimzi (SAV) dialog çalkışması ile yaklaşmasa idi, Sahabe olma şerefine kavuşabilirmiydi?
İddia: “Sonrası efenim Fethullah hoca 'Vatikanda ölmeyi istedim'.Bu yorumu her tarafa çekilebilir.Nitekim ben bir anlama veremedim.Umarım siz bir anlam verirsiniz.”
Hocaefendinin böyle sarf etmiş olduğu bir cümle yok.! İftira!
9-) İddia: “ Fethullah Hoca ile birlikte Papayı ziyaretinde yanında olan Aladdin Kaya ‘nın, Papanın elini öptüğü nederece bir müslümana yakışır? ”
Aynı, şekilde buda yanlış bir iddiadır. Bazı Cd lerde Fotomontaj olarak bu tür sahneler yapılmıştır. Ancak, kesinlikle alakası yoktur!
-------------------------------------------------------------------------------
SONUÇ:
Adı ister dinlerarası diyalog olsun, ister çay partisi -muhabbet günü olsun, isterse adı altın günü olsun, eğer niyetim Tebliğ ise, inanıyorum ki Allah ve Resulu hoşnuttur ve bunu Kuranda teşvik etmektedir. Bir mümin, bir mümin hakkında HÜSNÜ ZAN ile memurdur. Çünkü ameller niyetlere göredir. Ve Niyetleri ancak Allah bilir!
Ben İslam dinime o kadar güveniyorumki, hristiyanlar ile bir arada olduğumda eğer birileri etkilenecekse, o zaman bilinki o bir mümin olarak biz değil onlar etkilenecektir inşallah. Aynı şu misalde olduğu gibi:
Üstad hazretleri dönemin hahambaşı Yahudî Karasso ile yaptığı münakaşa, Hahambaşı girmiş olduğu odadan, üstad ile yaptığı hararetli tartışma neticesinde, adeta kaçar vaziyette odadan çıkmış, dışarıda kendisini bekleyen heyetin; “ Efendim, ne oldu, neden bu kadar süratle çıktınız? ” sorusuna karşılık: “ Biraz daha kalsaydım, Müslüman olmaktan korktum” itirafında bulunmuştur. (Bediüzzaman Said Nursî, 'Tarihçei Hayat', Envar Neşriyat, Istanbul 1996, s. 6)
Rabbim bizi içimizdeki niyeti en halis kullarından eylesin, samimiyetten ayırmasın.
http://www.gencadam.net/content/view/96/59/