Dinler Arası Diyalog Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Dinler Arası Diyalog Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

  • Bir Vatikan Projesi, Müslümanlar için uygun değil

    Oy: 31 73.8%
  • M.Fethullah Gülen'in Projesi.İnsanlık için faydalı

    Oy: 10 23.8%
  • Kararsızım

    Oy: 0 0.0%
  • Fikrim yok

    Oy: 1 2.4%

  • Kullanılan toplam oy
    42

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
Sizin derdiniz Bediüzzaman hazretlerine kadar ulaştığına göre ondan daha alim olmalısınız...

Kardeşim Alimlik ayrıdır, sormak ayrı, bence sende benim nefsime yazacağına yazdığım konuya açıklama yazarak ve Dini İzahını yaparak cevap verseydin hem hoş olurdu hem sorulara cevap olurdu

halife Efendimiz 'in Sahabileri Halife Efendimiz 'den Daha Alim OLduklarını iddia Ettikleri İçin yanlışı kılıçla düzeltiriz dediler Haşa

Bağlamlar ve konular farklı,
 

SaddbinMuaz

Profesör
Katılım
14 Nis 2011
Mesajlar
943
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Kardeşim Alimlik ayrıdır, sormak ayrı, bence sende benim nefsime yazacağına yazdığım konuya açıklama yazarak ve Dini İzahını yaparak cevap verseydin hem hoş olurdu hem sorulara cevap olurdu

halife Efendimiz 'in Sahabileri Halife Efendimiz 'den Daha Alim OLduklarını iddia Ettikleri İçin yanlışı kılıçla düzeltiriz dediler Haşa

Bağlamlar ve konular farklı,

Öncelikle Cifr ilmi derin bilgiye sahip müslümanlarda hasıl olan bir ilimdir... Bu ilmiş bilmek başkadır... Şerde kullanmak yahut hüküm vermek başkadır... Bu itibarla İbni Abbas'ın sözünün derinliğini ve manasını araştırınız... Ayrıca Bediüzzaman hazretleri bu tarz işlerinde ''olsa gerekir'' tarzında ''Allahualem'' demek suretiyle hareket eder ve mülahazada bulunur... İbni arabi gibi alimlerde aynı şekildedir...

Onlar Allahualem evliya statüsüne sahiplerdir ve onlar bizlerin kitaplarını tamamen okumayanlar bizler hakkında konuşmasın demektedirler... Her ilmin derecesi ve derinliği olabilir... Cımbızla alınan kelimelerle yorumlanabilecek şeyler değildir Allahualem...

Bediüzzaman hazretlerini eleştirebilecek düzeyde olduğunuza bizi inandırınız ki sizi dinleyelim inş...
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
Öncelikle Cifr ilmi derin bilgiye sahip müslümanlarda hasıl olan bir ilimdir... Bu ilmiş bilmek başkadır... Şerde kullanmak yahut hüküm vermek başkadır... Bu itibarla İbni Abbas'ın sözünün derinliğini ve manasını araştırınız... Ayrıca Bediüzzaman hazretleri bu tarz işlerinde ''olsa gerekir'' tarzında ''Allahualem'' demek suretiyle hareket eder ve mülahazada bulunur... İbni arabi gibi alimlerde aynı şekildedir...

Onlar Allahualem evliya statüsüne sahiplerdir ve onlar bizlerin kitaplarını tamamen okumayanlar bizler hakkında konuşmasın demektedirler... Her ilmin derecesi ve derinliği olabilir... Cımbızla alınan kelimelerle yorumlanabilecek şeyler değildir Allahualem...

Bediüzzaman hazretlerini eleştirebilecek düzeyde olduğunuza bizi inandırınız ki sizi dinleyelim inş...
Kardeşim öncelikle cifir ilmi konusunda bilgilerimiz farklı cifir ilmi Müslümanlara has bir ilim değildir kökü kaballaha dayanıur ve bu ilim yüzünden hurufilik çıkmıştır

Allahu Alem elbette herkesin söylemesi gereken bir şeydir ama tarih veripte bu tarih hakkında Allahu Alem demek ayrıdır, yoksa Şu İbarelerden sonra kıyamet kopacaktır Allahu Alem demek başkadır

Kardeşim İlim Nedir önce onu araştırmak lazım Faydasız İlimden Allah 'a Sığınırım diyor Allah Resulü

Çok şey bilmekmi evladır yoksa sadece gerçeği bilmekmi evladır, elbetteki gerçeği bilmek evladır Tüm İslami İlimleri Bilipte Kelişmei Şehadeti Bilmeyenden Kelimei Şehadeti Bilipte diğer İslami İlimleri Bilmeyenler evladır benzetmeyle anca bu şekilde anlatabildim

Şimdi gelelim cifir hesabına

Ebced Hesabı Caizmi, Günahmı

Ebced hesabı, büyü ve tılsım yapımında istifade edilen, gelecekten bazı haberler vermek için de kullanılan bir sihir dalıdır İbni Abbas ra’den rivayet edilen hadiste buyrulur ki; “Yıldızlara bakan ve ebced harfleriyle uğraşan kimselerin Allah katında hiçbir nasibi yoktur”[1]
Yine İbni Abbas ra’ın rivayet ettiği merfu hadiste buyrulur ki; “Kim yıldızlardan bir ilim elde ederse, sihirden bir şube elde etmiştir”[2]
Abbas ra der ki; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Medine’den çıktım Sonra Medine’ye dönüp baktı ve buyurdu ki; “Eğer onları yıldızlar saptırmazsa, Allah bu ülkeyi şirkten temizler”[3]
Cifr, ebced, cümmel vs gibi adlar verilen rakam değerli harf sistemiyle olayların zamanını, yerini, durumunu, sırrını keşfetmek için yapılan bu hurâfecilik işlemine “hurûfîlik” adını verebiliriz Tarihte bu adla ünlenmiş bir ekol de bulunmaktadır
İmam Şatıbi ra diyor ki; “Bir çok insan Kur’an üzerindeki iddialarında sınırı aşmışlar ve ona tabiat ilimleri, matematik, mantık, ilm-i huruf gibi öncekilerin – sonrakilerin bütün ilimlerini yüklemişlerdir Bu iddia yanlıştır Kaldı ki, sahabe, tabiun ve selefi Salihin, Kur’anı ve Kur’an ilimlerini, Kur’anda bulunan esrarı en iyi bilen kimselerdi Bununla birlikte onlardan hiç kimsenin bu iddia doğrultusunda söz ettiği bize gelmemiştir Onlar, Kur’andan sadece tevhid delilleri, teklifi hükümler, ahiretle ilgili hükümler ve bunlarla ilgili konuların ispatına çalışmışlardır Eğer onların bu iddia doğrultusunda çabaları olsaydı meselenin esasına delalet edecek şeyler mutlaka bize ulaşırdı Böyle bir şey ulaşmadığına göre bu iddianın onlarda mevcut olmadığı anlaşılır
Evet Kur’an bazı ilimleri içermektedir, ancak bunlar Arapların bildikleri ilimlerdir
İran’lı Fazlullah Hurûfî (ö 1394) adlı bir şeyhin kurduğu bu tarikatta, görülmeyen güçleri harekete geçirmek ve tabiat üstü kuvvetleri kullanmak için birtakım harf, rakam ve şekillere özel anlamlar yüklenir Bu da Kur’anda onların iddia ettiği gibi bütün ilimlerin esaslarının bulunmadığına bir delildir Yahut onların bildikleri ilimler üzerine kurulu olan ve akıl sahiplerinin taaccüp ettiği, işaretleri gösterilmedikçe yolları aydınlatılmadıkça üstün akıl sahiplerinin dahi kavrayamayacağı türdendir Kur’anda bunların dışında başka bir şeyin bulunması noktasında ise cevap; hayır olacaktır
İddia sahipleri muhtemelen kendilerine şu ayetleri delil getirirler; “Sana; her şeyi açıklayan, hidayet ve rahmet, müslümanlara da bir müjde olan kitabı indirdik”(Nahl 89) “Biz, kitabta hiçbir şeyi eksik bırakmadık”(En’am 38) Ayrıca onlar surelerin başında bulunan harfleri – ki bunlar Arapların yabancı oldukları şeylerdi – özellikle Ali ra olmak üzere seleften bazılarından nakledilen sözleri delil getirmektedirler
Delil olarak kullandıkları ayetlerden maksat, müfessirlere göre yükümlülük ve Allah’a karşı kulluk icrasında gerekli olan hususlarla ilgili şeylerdir İkinci ayette ise levhi mahfuzdan bahsedilir
Sure başlarındaki harflere gelince, alimler bunlar hakkında Arapların bilgisi bulunduğunu gerektirecek şekilde açıklamalar getirmişlerdir Mesela bunlara siyer müelliflerine göre, Arapların ehli kitaptan öğrendikleri cümmel hesabı gibi yorumlar yapılmıştır Yahut bunların Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği müteşabihattan olduğu söylenmiştir Bunları Arapların hiç bilmediği şeklindeki yorumlara gelince, bu asla caiz değildir ve seleften hiç kimse böyle bir iddiada bulunmamıştır Dolayısıyla iddiacıların elinde kendi davalarına delalet edecek hiçbir delilleri yoktur Ali ra’den ve başkalarından nakledilen şeyler sabit değildir Kur’anın gerektirdiği şeylerin inkarı caiz olmadığı gibi, ona onun gerektirmediği şeylerin nispeti de caiz değildir
Kur’andaki hükümlere ancak bu yolla ulaşılır Kuranı anlamak için bundan başka yollar arayanlar, onu asla anlayamayacaklar, Allah ve Rasulüne kasdetmedikleri anlamları nisbet edecekler, onlara söylemediklerini söyleteceklerdir”[4]
Bazılarına göre sure başlarındaki bu harflerden maksat, bu ümmetin ecelini belirleyen sayı remizleridir(cifir hesabı gibi) bu iddianın dikkate alınabilmesi için, Kur’an indiği sırada araplar’ın harflere belli sayılar yükleyerek tarih düşürme ya da zaman belirleme gibi bir usulü bildikleri sabit olmalıdır Halbuki onların böyle bir şey bildikleri asla sabit değildir Bunun aslı, siyer müelliflerinin dediği gibi Yahudilere dayanmaktadır
Dolayısıyla onu anlamak için özellikle Araplara nispet edilen ilimlerle yetinmek gerekir
İlme intisap ettiklerini, hatta eşyanın hakikatine keşif yoluyla vakıf olduklarını söyleyen bazı kimseler, bu görüşleri Kur’an hakkında ileri sürdükleri iddialarına hüccet kabul etmişler ve bunlardan bir kısmını da Ali ra’a isnad etmişlerdir Bunlar, sözü edilen yorumları, ilimlerin aslı, dünya ve ahiret hallerine mükaşefe yoluyla vakıf olabilmenin kaynağı sanmışlardır Gariptir ki bu kimseler, bu konuda hiçbir şey bilmeyen ümmi arap halkına yönelik olan ilahi hitaptan Allah’ın muradının bunlar olduğunu iddia etmişlerdir Haydi diyelim ki onlar, kısmen sure başlarında murad olsun, peki onların çeşitli şekillerde terkip edilmesi ve birbiri ile çarpılması yoluyla her hal ve durum üzerine delalet ettiklerine, onların dört tabiata nispetine ve varlık aleminde etkin olduğuna, her mufassalın özü, her mevcudun unsuru olduğuna delil nerede? Onlar bu konuda çeşitli tertipler yapmaktadırlar ve onların hepsi de keşif ve gayba ıttıla esası üzerine dayandırılmaktadır Keşif iddiası, şer’i konularda kesin olarak bir delil değildir Kaldı ki şeriat dışında diğer hususlarda da delil sayılmamaktadır”[5]
Örnek verecek olursak; bazıları kıyametin “ansızın” manasına gelen “بغتة” kelimesinin ebced değeri olan “1407” hicri yılında kopacağını söylemişler, fakat kıyamet bu tarihte kopmamıştır Şayet insanlar ebced ve cifir hesabını delil kabul edip “Kur’an kıyametin 1407 yılında kopacağını belirtiyor” diye iddia etselerdi, bu tarihte de kıyamet kopmayınca Kur’an yalanlansaydı kopacak fitne akla hayale gelmezdi
Yine Muhyiddin Arabi “ج ف خ” geçtikten sonra mehdi çıkar demiş, bunun ebced değeri olan h683 yılından beri mehdi çıkmamıştır Şa’rani de mehdinin h1255 yılı şaban ayında çıkacağını söylemiş, tarih aksini göstermiştir
Cifir yoluyla haber verilen bazı şeylerin çıkmış olması, cifrin hak olduğunu göstermez Eğer cifir hak olsaydı, bu yolla verilen her haberin doğru çıkması gerekirdi
Allah Teala buyurur ki; “Onlar, ancak zanna uyarlar ve yalnız yalan söyleyip dururlar
“De ki: Rabbım, açığıyla, gizlisiyle tüm hayasızlıkları, günahı, Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır”(A’raf 33)
“Hakkında bilgin olmadığı şey üzerinde durma Çünkü kulak da, göz de, kalb de bütün bunlar ondan sorumludurlar”(İsra 36)
“Rabbından apaçık bir burhan üzerinde bulunan kimse; işlediği kötülükleri kendisine güzel gösterilen ve heveslerine uyanlar gibi midir?”(Muhammed 14)
“Şeytanların kime indiğini size bildireyim mi? Onlar, 'gerçeği ters yüz eden,' günaha düşkün olan her yalancıya inerler”(Şuara 221-222)
“Bununla beraber onların çoğu, sadece biz zan peşinde gider, ama zan gerçek adına hiçbir şey ifade etmez! Şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını çok iyi biliyor”(Yunus 36)
“Sana kitabı indiren O'dur O'nun bazı ayetleri muhkemdir ki bunlar; kitabın anasıdır İşte kalblerinde eğrilik bulunanlar; fitne çıkarmak ve te'vile yeltenmek için müteşabih olanlara uyarlar Halbuki onun gerçek te'vilini, ancak Allah bilir İlimde derinleşmiş olanlar: Biz ona inandık, hepsi Rabbımızın katındadır, derler Ancak akıl sahibleri düşünebilirler”(Ali İmran 7)
“Acaba gaybın bilgisine sahiptir de o alemin sırlarını mı görüyor?”(Necm 35)
“Halbuki onların bu hususta bilgileri yoktur Onlar, sadece zanna uyarlar Zan ise hiç şüphesiz gerçekten bir şey ifade etmez”(Necm 28)
Hurâfeci Tahrif Akımlarından Hurûfîlik, Ebcedcilik, Cifircilik:
İnsanlık tarihinde tevhid akîdesini bulandıran bir yığın hurâfe çeşidi olagelmiştir gibi mücerret/soyut tasavvurlar da olabilmektedir İnsanın, olmayan bir şeyi vehmetmesiyle, eşyada olmayan bir gücü onda varmış gibi hissetmesi arasında temelde bir fark yoktur
Somut birer varlık olan eşyada güç vehmetmekten daha beter bir hurâfe olan soyut birer sembol olan harf ve rakamlarda birtakım sırlar ve manalar vehmetmek, insanoğlunun en eski hurâfelerinden biridir Bu hurâfeler, kendisine inanan insanlarda gösterdiği etki sayesinde yaygınlaşmakta, bâtıl da olsa, insanın duyuları üzerindeki baskısı sonucunda gerçekleşen birtakım fizikî tezâhürler, “evhamlı” insanların hurâfelere inanmasına delil olmaktadır
Din, her şeye gücü yeten bir varlığa (Allah); sihir ise, tabiattaki somut ya da soyut bir güce yönelmektir Dinin bir cemaati, sihrin ise sadece müşterisi vardır Dinde günah ve haram anlayışı varken, sihirde yoktur Dinde açıklık ve anlaşılırlık, sihirde ise kapalılık ve gizem esastır Dinde erdem, itaat ve bağlanma; sihirde ise menfaat vardır Sihir, ilâhî otorite ve ahlâkî kuralların dışındadır İddiası, tanrı(lar)ı zorlayarak bir şey yaptırmaktır Sihirbaz, menfaati için her kutsalı kullanmakta bir beis görmez
Hurûfîlik, tarihin en eski hurâfe yöntemlerinden biridir Harfler ve rakamlarla insanların duyguları üzerinde baskı kurma, onları, tabiat üstü varlıkları harekete geçiren birer parola olarak kullanma işinin bir parçası olan rakam değerli harf sistemini (ebced, cifir), yahûdileşen İsrâiloğulları sistematik bir biçimde kullanmışlardır
Sihirbazlık ve yıldız falcılığı Tevrat’ta yasaklanmasına rağmen (bkz Levililer, 19/26, 31; 20/27; Çıkış, 22/18; İşaya, 47/ 8-14) yahûdiler bu işi yapagelmişlerdir Hatta Kabala adı verilen ve ebced hesabına çok benzeyen bir rakamsal sihir sistemi yahûdilere atfedilir Kur’ân-ı Kerim, Hz Süleyman’ın “peygamber” değil de; büyücü olduğunu iddia eden yahûdileri reddederek sihrin ilk defa nasıl ortaya çıktığını Bakara sûresi, 102 âyette bildirir
Yahûdiler, eski alışkanlıkları gereği hep gizemli şeylerin ardına düşüyorlar, tabiatta insanla uyum içerisinde yaşayan şeffaf güçleri, hasımlarının aleyhine kullanmanın yollarını arıyorlardı Ayrıca “Ebû Câd hesabı” diye bilinip Türkçeye “ebced hesabı” olarak geçen rakam değerli harf sistemiyle, gelecekte vuku bulacak birtakım olayları bileceklerini iddia ediyorlardı İslâm âlimleri, ebced sistemine hurâfe olarak bakarlar İbn Abbas (ra)’ın da ebced hesabından insanları sakındırdığı ve onu sihrin bir çeşidi sayarak “bu hesabın şeriatta yeri yoktur” dediği aktarılır[6]
[1] sahihtir İbni Ebi Şeybe(6/129) Fethul Bari(11/351) Suyuti İtkan(2/26) merfuan zayıf senedle; Taberani(11/41) Deylemi(3250) Camiüs Sağir(4408) Durrül Mensur(3/331) Tysirul Azizil Hamid(363) Kenzul Ummal(29154) ancak bu rivayetin de şahitleri vardır
[2] Sahihtir İbni Ebi Şeybe(6/129) Elbani Sahiha(793) Ebu Davud(3905) İbni Mace(3726) Ahmed(1/227,311) Harbi Garibul Hadis(5/195)
[3] Ebu Ya’la(12/6709-6714) Heysemi Maksadu Ali(612-613) Mecmauz Zevaid(3/299) ****libu Aliye(663-64) Taberani’den; Cemül Fevaid(7623) zayıf ravisi vardır
[4] Şatıbi Muvafakat(2/77-79)
[5] Şatıbi Muvafakat(3/383-384)
[6] Fethul Bari(11/351) Süyûti, el-İtkan(2/26)
Çünkü bir kimse, olması muhtemel olan pek çok şeyi haber verirse, şüphesiz bunların bazısı doğru çıkar “(En’am 116) Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir Bunlar bazen ağaç, ırmak, inek, yıldız, güneş, ateş, yer, gök gibi müşahhas/somut varlıklar olabildiği gibi, bazen de peri, gulyabânî, dev, hortlak vs Bunların tümü birer “tahrif”tir, imanın tahrifi İbn Hacer bu sistemle varılan sonuçların bâtıl olduğunu, ona itimat etmenin câiz olmadığını söyler
 

SaddbinMuaz

Profesör
Katılım
14 Nis 2011
Mesajlar
943
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Hz. Ebubekir r.a.'nın rüyası üzere gittiği Yahudi aliminden bahsedelim... O Alim Peygamberimizin geleceğini bildirmişti ! Git ve ona tabi ol dedi ! Ameller niyetlere göredir... Bu itibar ile Harut ile Maruta indirilen imtihan süzgeçindedir...! Bunlara yaklaşmamak Avam bazındadır... Bunların neler olduğunu açıklayabilmesi için Alimler bu ilimlerin ne olduğunu iyi bilmeli ve müslümanlara açıklamalıdır... Mucizelerin hakikatlerine herkez isabet edecek yahutta herkes bilecek demek değildir... Bu kavramdan yola çıkmak suretiyle Bediüzzaman hazretleri gibi Hayatı İman ve cihad ile geçmiş hatta Elle'de cihad etmiş bir alimden bahsetmeden önce onu iyi öğrenmelisin...
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
Hz. Ebubekir r.a.'nın rüyası üzere gittiği Yahudi aliminden bahsedelim... O Alim Peygamberimizin geleceğini bildirmişti ! Git ve ona tabi ol dedi ! Ameller niyetlere göredir... Bu itibar ile Harut ile Maruta indirilen imtihan süzgeçindedir...! Bunlara yaklaşmamak Avam bazındadır... Bunların neler olduğunu açıklayabilmesi için Alimler bu ilimlerin ne olduğunu iyi bilmeli ve müslümanlara açıklamalıdır... Mucizelerin hakikatlerine herkez isabet edecek yahutta herkes bilecek demek değildir... Bu kavramdan yola çıkmak suretiyle Bediüzzaman hazretleri gibi Hayatı İman ve cihad ile geçmiş hatta Elle'de cihad etmiş bir alimden bahsetmeden önce onu iyi öğrenmelisin...

Kardeşim tevrat ve İncilde zaten Peygamber Efendimiz Müjdelenmişti Kitabını tam Hakkıyla Bilenler zaten Peygamber Efemndiiz 'i Bekliyordu. Bu yahudi ve hırıstiyanların ebcedle Peygamber Efendimiz 'i Bilmesi değil, Kitaplarında Bahsedildiği İçin Bilmesidir

Zaten Bu Kuran 'dan Ayetlerle Belirtilmiştir

Kardeşim Şeyh Ahmet El Buni 'ye Göre Kuranı Kerim 'de 77.000 İlim vardır hangisini açıklayacaksın

Bak kardeşim İlhami ilimler kişinin şahsını bağlar ama diğerlerini bağlamaz

İkincisi İse Muhyiddini Arabi hazretleri hem Alim hem Evliya 'dır ebcedden bahsetmesi ebced doğrudur anlamına değil genel bilgi verme anlamınada olabilir

Kardeşim Kuranı Kerim 'de Allah Resulune Sen Kıyamet Tarihi Ne Bilirsin Derken said nursi bunu ebcedle açıklıyor ve İbni Abbsa RA ebced hesabıyla uğraşanların Ahiretten nasibi yoktur diyorsa sormak her düşünen beynin hakkıdır

Kardeşim o zaman şöyle diyeyim sana

Elhamdulillah Müslüman ve bu konulardan dolayı said nursiyi hatalı buluyorum, Sevdiriniz nefret ettirmeyiniz, kolaylaştırınız zorlaştırmayınız Hadisi Şerif Emrince bana said nursiyi sevdir

Bana bu konudaki İslam İtikat ve Fıkhına ters düşmeyen açıklamayı yap kani olayım İnşaAllah

Çünkü Alimler Peygamberlerin Varisleridir, Gerçek bir alime can fedadır ama bu demek değildirki alim kabul et herşeye gözünü yum, Asıl Olan Bellidir Asrı Saadet

Asrı Saadet 'e ters olan herşeye kim olursa olsun karşıyım, İlmi beni ilgilendirmez

Kardeşim cihad eden o kadar çok İnsan varki bu samimiyeti gösterir ama samimiyet bilginin doğru olduğuna ispat değildir asla

Çünkü Şialarda her sene kendilerini zincirlerle döverler bu kendi canlarını yakıcak kadar fedakar olmaları bilgilerinin doğru olduğunu göstermez sadece davalarında samimi olduklarını gösterir
 

SaddbinMuaz

Profesör
Katılım
14 Nis 2011
Mesajlar
943
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Asrı Saadet 'e ters olan herşeye kim olursa olsun karşıyım, İlmi beni ilgilendirmez

Kardeşim sen yönünü Şeytan ve avanelerine çevir acizane sana vereceğim öğüt budur...
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
Kardeşim sen yönünü Şeytan ve avanelerine çevir acizane sana vereceğim öğüt budur...

Öğüt için teşekkür ederim kardeşim, Din Nasihattir Allah Razı Olsun ama yönüm yanlış olan herşeye karşı çevrilmiştir, şeytan ve avaneleri zaten yanlış oldukları için sorun yok demektir

Zaten sıkıntı şurda şeytan bir insana çok rahat ilham verir, yahudi ve hırıstiyanlara büyüyü nasıl öğretti, direk gidip konuşarakmı öğretmenlik yaptı zannediliyor bence değil

şeytan pek çok Alimden daha Alimdir çünkü Meleklerin Hocalığına kadar yükselmiştir

şeytan bir insana verir hissi ilhamı yazdırır yüztane doğru Dini Bilgi içine sokar çok basit bir yerde şirki yüzbirincide

O İnsan bu dünyadadabnda mahrum kalmış olur şirk üzere gittiği için Ahiretindende olmuş olur

Onun için İlhami Bilgiler kişinin şahsını bağlar geneli bağlamaz, kimse gelen İlham Allah 'tandır diyemöez çünkü salt isbatı yoktur

Gördüğün gibi kardeşim zaten asılda sen demeden önce yönüm şeytana ve avamelerine ve yaptıkları hile ve oyunlara çevrilmiş durumda

İnşaAllah Rab 'bim hepimize Doğruyu ve Hidayeti Nasip Etsin Amin
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
Bu yorumda sorun var kardeşim...



.

Kardeşim aslında sorun yok sadece benim anlatımım yanlış oldu galiba, şeytan ve avaneleri zaten yanlı yolda oldukları, yanlışı savundukları için zaten benim yönümde yanlışa karşı dönmüş olduğu için sorun yok zaten yönüm onlarada dönük, onlar benim düşmanım anlamında kullanmıştım

Yinede yanlış anlaşılabileceğini hatırlattığın için Allah Razı Olsun kardeşim, bu vesile ile açıklamasını yapmış oldum İnşaAllah
 

SaddbinMuaz

Profesör
Katılım
14 Nis 2011
Mesajlar
943
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Ölçüsü Anlatılan gibi olmalıdır... Anlatılanın dışına çıkıyor ise kınanmalıdır Allahualem...(Sonuna Kadar dinleyiniz)

http://www.diyalogsitesi.com/mp3ler...z_bir_munker_gordugu_zaman_onu_eliy le_def_ed


Öncelikle ne dedim... Ölçü budur... !

Ayrıca bayatlamış bilgilerden kurtulun artık zaten paylaştığım videoda Firavun'a gidip diyeceğiz diyor... Fravun ve çiyan arasında tezat var mı ???

Bir başka mesele yayınladığınız videoyu hazırlayan işçi partisi ve derin istihbaratlar'ın bir bölümünün mason oldukları artık günümüzde delillendirildi... Fethullah hoca hakkında İslami bilgi eksiklerinden dahi anlamak çok zor değildir...

Ne zaman Fethullah hoca ülkede Masonların eğitim ve insan gücünü kurdukları yabancı okullarla fitneleri ektiğini fark ettiğinde buna mukabil müslüman yetiştiren okullar kurmaya başladı ! Ülkedeki masonlar rahatsız oldu ve parapisikolojik istihbarat projesi başlatıldı...!


Eğer siz inanmıyorsanız şüphe ediyorsanız vebal almaktansa Allah'a havale ediniz...! Allah'a söz verdi burdan sonra sükut etmek gerek !

 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Tarikat münkirlerinin nurculardan etkilendiğini söyler idik, SaddbinMuaz son sözleri ve alıntıları yine bizi haklı çıkarmış.

Elhamdülillah, asla batıla iltifat etmeyiz.
 

SaddbinMuaz

Profesör
Katılım
14 Nis 2011
Mesajlar
943
Tepkime puanı
14
Puanları
0
asla batıla iltifat etmeyiz.

İttihad-ı İslam kardeşim... Zaman tassub ve kıskançlık zamanı değildir... Hepimiz Fethullah Hoca'nın Hizmetlerini biliyoruz... Zehirlerin temizlenmesi derecesinde taviz verildiği düşüncesi hasıl oluyor ve eksiklere MaşaAllah herkez eleştirisini yapmaktadır...! Lakin bu hocanın Müslümanlığından şüpheliyim diyebilen bir tarikat ehli var mı ???

Herkez geri dururken farklı bir mülahaza ile bugün elhamdülillah ülkede bir yere geldi nedir bu kıskançlık !
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Analyışında bir sorun yok ise konuşalım :)

Önce buna cevap verirsen biz de sana cevap verelim.
 

SaddbinMuaz

Profesör
Katılım
14 Nis 2011
Mesajlar
943
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Analyışında bir sorun yok ise konuşalım :)

Önce buna cevap verirsen biz de sana cevap verelim.

Her mesele kendi dairesi içerisinde incelenmelidir kardeşim... Fethullah Gülen hocadan çok cematindeki yanlışlıklar v.s. elbet hakikatli ilmi incelemelerle eleştirildi bir çoğuna acizane bende katılıyorum... Lakin masonların delilleriyle hareket edenler ile bir ayrım yapılması gerekmez mi ?
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Çünkü, o eksikliklikler vaciplerin değil farzların eksikliğidir! Yani din yaparken, dinin asıl sahibi "Rabbin" emrini çiğnemektir. Eksikliklikler derken ki "ne var canım" tarzında ki konuşmanız hiç hoş değil.Evet,farzlar terkedile edile ülke bu hale geldi. Artık ne haldeyiz Rabbim'iz bilir...

Kimse kimseyi kıskanmıyor, keşke,birşeyler yaparken dinin temellerni sarsarak yapmasak!
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Böyle konuşmaktan hoşlanmam ama sizin gibi tarikat inkar eden, Allah Dostlarına ilişip ittihadı baltalayan ama her neden ise ittihad sakızı çiğneyenleri gördükçe garibimize gidiyorsunuz. Daha evvel yok idiniz, şimdi nereden türediniz diyorum.

Söylemediklerimi bana söyletmeyin. Batıldan kastım Gülen ve nurcular değildir. Batıldan kastım nurcuların tarikat inkarının batıl olduğudur ve İttihadı İslam önünde engel olduklarıdır. İttihad sakızı çiğnemekle ittihad olmaz.

Taassub ve kıskançlık ise size yakışan bir çirkinlik olmuş. Ve çok alakasızdır. Biz evvelinde Gülen cemaatinde idik, kıskacağımız bir şey görsek orada kalır idik. Fakat biz mürşidi kamillerin yolunu tercih ettik. Ve nurcularda itiraz ettiğimiz tek nokta Allah'ın dostlarını inkar etmeleridir.

Bilmem ne kadar anlarsın!

Şu tesbiti yapmış idik, haklı olduğumuzu gördük ve yazdık. Sizin ittihadın önünde engel olmanız, tarikatları inkar etmeniz, nurculardan etkelenmenizdendir..
 
Üst