Arkadaşlar bırakalım duygusallığı..kuyruk acısı deyimi bir masalda geçer.daha önce sn dergazla başka bir husustan dolayı tartışmıştık,yani yılanla çobanın durumuna düşmüştük,bu anlamda kullandım.İşiniz gücünüz yönetime karşılık provakotörlük yapmak.Bırakalım bu ucuz konuşmaları..
buyrun hikaye..
Çobanın biri koyunlarını güderken, bir yılanla karşılaşmış. İnsanlık hali bu ya, korkmuş. Hemen elindeki sopasıyla yılanı öldürmek için hamle yapmış. Öleceğini anlayan yılan dile gelmiş ve dur çoban demiş. Çobanın eli havada asılı kalmış öylece… Dur çoban, gel seninle bir anlaşma yapalım. Hayatıma karşılık sana her gün bir altın sikke vereyim, kabul eder misin? Çoban bir an düşünmüş ve teklifi kabul etmiş.
Yılan böylece her gün çobana bir altın vermeye başlamış. Gel zaman git zaman çoban bu işten sıkılmış. Daha çok istemiş yılandan. Yılan olmaz demiş. Olmaz çoban biz böyle mi anlaştık? Daha fazla altın alamayacağını anlayınca sopasını hızla yılana savurmuş çoban. ve koparmış kuyruğunu; ama kaçmayı da başarmış yılan. Öyle kızmış ki bu işe doğruca gidip çobanın çocuğunu sokmuş. Çocuk ölmüş… Çobanın aklı başına gelmiş tabi ama ne yapsa nafile? Dağa gitmiş yeniden. Yılanı bulmuş. Haklısın demiş, biz iyi dost olmuştuk seninle! Hata yaptık karşılıklı, hadi gel de barışalım, her şeye kaldığı yerden devam edelim. Yılan gülmüş ve belki haklısın haklı olmasına da, bende bu kuyruk acısı sende de evlat acısı olduktan sonra bizim tekrar dost olmamız artık mümkün değil be çoban demiş ve dönüp sırtını gitmiş…