kebîkec
İhvan Forum Üye
- Katılım
- 21 Eyl 2007
- Mesajlar
- 8,085
- Tepkime puanı
- 1,924
- Puanları
- 113
Bazı şeyleri ve sebebini insan, kendi dar ve zavallı bakış açısıyla fehmedemediği için; yine kendi bakış açısıyla bir kulp buluyor.
AKP'yi savunmayana mutlaka CHP'lidir diyor. Halbuki ben hayatımda oy kullanmış birisi değilim.
O zaman Fethullahçıdır diyor. Halbuki ben Erdoğan'ın Fetoyu AÇIKÇA desteklediği sıralarda bile Fethulahçılarla kavga ediyordum.
O zaman bu ağabeyimiz Kürt olduğu için mutlaka Hevaldir deniyor. Halbuki ne Kürtçü ne PKK'cı ne de HDP'ciyim.
Allah; FETÖ'nün de, PKK'nın da ve asıl onları yaratıp, güçlendirip günümüze kadar destekleyenlerin de cezasını versin. (Genel bir duadır. Kimse desteklemiyor diyorsanız sıkıntı yok. Destekleyen kişi ve sistemlerin kim olduğunu derununuzda biliyorsanız ve destekleyenleri destekliyorsanız işte rahatsız oldunuz demektir. Ve bu benim suçum değil. Bilinç altınızın suçu).
Her neyse. Türkiye'de bir şeyleri eleştirmek için sistemin parçası olan başka bir parti-purti-dernek-örgütün üyesi olmak gerekmiyor.
Bunu insanlar zavallı akıllarına sokmalı.
Keza küresel emperyalizme karşı İran'ı ve direniş eksenini (Hizbullah, Hamas, İslami Cihad, vb.) savunmak için de İranlı, Fars, Şii, Alevi vb. olmak gerekmiyor. Değilim. Elazığlı Kürd Sufi bir sülalede yetiştim. Tabi araştırmalarım ile [ve Malatya'da ve Konya'da nurcular (Malatya'da Medreset'üz-Zehra, Konya'da ise okuyucu olarak bilinen gruplar) ile; sonra da Ehl-i Beyt mektebinden kimseler ile oturumlarım oldu] daha da ilerledim düşüncemde. Tabi bunlar 30 yıl evvel oldu. Benimle tanışmak isteyen kardeşler virüs döneminden sonra gelip misafirim olsunlar.
Konuya dönersek..
Kafir Ermeni Rejimi de İsrail sevicisi, Cami-Mescid, Sakal, Başörtüsü düşmanı Aliyev Rejimi de yerin dibine batsın.
Yalnız bu iki rejim 30 yıl sonra çıkardıkları bu savaş vasıtası ile; tehlikede hissettikleri koltuklarını-saraylarını vatanperverlik-milliyetperverlik adı altında korumaya aldılar. [Tıpkı birilerinin (ben mesela Suudi Arabistan diyeyim; siz kafa yorup daha yakın-candan örnekler bulabilirsiniz) onlarca yıldır ülke gençlerini, satın aldığı veya emekli subaylarla yönettiği bazı sözde islami dernekler vasıtası ile; hani bu gençler ülkede kalırlarsa faaliyet gösterirler ve ileride Şeriat Devleti kurarlar diye bu gençleri; Çeçenya'ya, Suriye'ye.. şuraya buraya göndermesi gibi)]. İleride kendilerine karşı çıkması ve haklarını istemesi muhtemel olan genç aktivist ve devrimcileri; bu savaş vasıtası ile kendilerine asker ve köle yaptılar; DIŞ MİHRAKLAR/DÜŞMANLARI hedef göstererek. Sonuçta bu rejimlerin yöneticileri; kendileri ve aileleri konforlu saraylarını terk edip cepheye gidiyor değil ya. İleride gösteri yapacak, protesto edecek, değişiklik isteyecek potansiyel kitleye; dış düşmanı hedef gösterip vatanperverlik damarı ile koltuklarını garantiye aldılar. Olan vatanların gençlerine oluyor.
İşte çoğu insan bunu anlamıyor.
Sen Müslüman olduğunu söylüyorsun. (Burada geçen ve geçecek sen ifadesi forumdaki bir kardeşe hitap değildir. Genel fikre hitaptır.) Sünni olduğunu söylüyorsun. Hatta "şeriat gelsin" diyorsun. (Ki bence bu yanlış bir ifadedir. Şeriat isteyen "Şeriat getireyim/getirelim" der. Şeriat kendisi yürüsün gelsin demez. Böyle bir şey yok.) (Ki yine ben bu konuda hiçbir şey demiyorum. Gelsin veya getirelim demiyorum. Hapis mapis işleri.). Neden Aliyev gibi sözde şii ve özde laik bir rejimi savunuyorsun?
Dediğim gibi; çoğumuzun belirli doğruları yok. Hükümet hangi yolu izliyorsa onu savunuyoruz. Bir gün sünnici(?) olup vay şii muta çocukları diyoruz. Diğer gün sünniciliği(?) bırakıp Türkçü(?) kafatasçı oluyor; ülen Farslar-Safeviler diyoruz. Bir gün İhvancı-Filistinci-Hamasçı(?) oluyoruz, diğer gün Mavi Marmara, elimiz kolumuz bağlı, İsraile mecburuz diyoruz, sonraki gün vay Komünist Hamas! Suriye'de bize karşı çıktı diyoruz. Bir gün vay kafir körfez rejimleri diyoruz, İsrail ile ilişkiye başladılar diyoruz. Diğer gün THY'nin Siyonist Yahudileri en çok taşıyan firma olmasını, Türkiye'nin deniz yakıtlarının % 90'ını İsrail'den almasını savunuyoruz. Bir gün "şarap içen puta tapan gibidir" hadisini okuyoruz. Diğer gün Ermenistan "Efes Pilsen'e boykot uygulamış, vay namussuzlar" diyoruz.
Belirli doğrularımız yok. En samimi olan kardeşimiz yazdığı mesajda "ülke çıkarları" konusunu gündeme getirip hakikaten milletin derdinin İslam veya sünnicilik olmadığını; ancak çıkarcılık diye özetlenen materyalist felsefe (ki bütün izm'ler gibi materyalizm de bir küfürdür) ile bu sorulara cevap bulunduğunu söyledi. Benim anlamadığım şey ise; bu nasıl çıkarcılık ki; mesela petrol konusunda.. Komşu İran'dan ucuza almak dururken, üç ay önce Amerika'nın İran ambargosunda; bağımsız (?) Türkiye'ye verdiği muafiyet iznini kaldırarak artık petrol ithalatını Amerikan fermanı ile durduruyor da. Kürt adı altında Büyük İsrail kurmayı hedeflediği bilinen Barzani'den artık tüm petrol ithalatının % 20'si hem de pahalıya temin ediyor?
Kendimizi kandırıyoruz.
Hülasa; "Devletin dini yoktur" "Laiktir" diye anayasada göğsünü gere gere söyleyen sisteme "Müslümandır. Ve hatta sünnidir." demek..
Atatürk'e methiyeler dizen (dizilsin veya dizilmesin demiyorum; yine hapis konusu), BOP eşbaşkanı olduğunu defaaten ikrar eden şahıslar hakkında; "Olur mu öyle? Takiyye yapmışlardır." demek..
Kendini kandırmak oluyor.
Çünkü; içerideki yanlışları görünce doğruyu savunmak zorunda kalacaksınız. Ki bu da (mezhepçilik, ırkçılık vb) hastalıkların daha da zorlaştırdığı bir mücadeledir; işin içine nefis karıştığı için en zor cihaddır. Hele sizleri suçu bucu diye karalayacak basit insanlar da muhatabınız oldu mu, kalbiniz daralır, sıkılır.
Ama dışarıdaki sözde düşmanları (Amerika, Rusya ve İsrail değil. Sıradan milletler. Özellikle komşular.) eleştirmek; o ülkelerde isyanları, savaşları desteklemek doğru ve kolay geliyor. Üyesi olunan bir Yahudi-Haçlı Birliğini (NATO) bu ülkelere getiren bir sistemi savunmaya bahane arıyoruz.
Her neyse; dediğim gibi ben film çevirilerimi yaymak ve yardımcı bulmak için geri gelmiştim. Ama bu tartışmalardan ötürü bilgisayar başına oturduğumda artık onları da yapamıyorum. Ayrıca yazacaklarımın beni hukuki olarak sıkıntıya sokmasından endişe ediyorum. Kaçtığım sanılmasın. Çevirilerim yarım kaldı. Bundan sonra şahsıma hitap edip soru sormazsanız, en azından çevirilerime devam edebilirim. Forumunuza yine yalnızca film paylaşımı için uğrarım. Filmlerin altına siyasi değil de filmle ilgili yorum yaparsanız; en azından konu oraya buraya gitmez.
Ama gerçi bu kaabiliyeti kazanamayacak insan çok gördüğüm kadarıyla.
10 yıl önce paylaştığım bir film. Buyurun:
Kafkas Kartalı rumuzlu bir genç (ki bence üç-beş rumuzla burada yazan birisi) "gider en rezil Hollywood filmini izlerim ama İran yapımı Hz Yusuf filmini izlemem" diye birşey yazmıştı.
Artık bu forumda film bile paylaşmayayım mı tamamen terk mi edeyim diye düşünüyorum.
Gidin Hollywood-Bollywood başlıklarınızı daha fazla doldurun. Feyiz alın Amerika'nın ahlaki(?) sinemasından.
İffetli Hazreti Yusuf sizin ahlakınızı bozar. Estağfurullah. Haşa.
Ya o kadar da değil. ? Hani gitmek canın çekiyorsa git gelmek çekiyorsa gel. Her kes kendi perspektifinden bakar kapasitesi kadar anlar. Bunlar normal şeyler. Senin pencerenden bakmak da bize bir şeyler kazandıracaktır kesinlikle.
O filmi bir kaç kez izledim. Her karesi güzeldi. Hele aşka dair Hafiz şiirinin olduğu sahne 1o numara. Son beyiti adamı alıp götürüyor.
Ez xak ma der bad buyi to miayed
Tenha to mimani ma mi ruyemez yad.
Topraktan kokun gelir rüzgar esince
Yalnız sen kalacaksın biz hepimiz gidince...