Atatürkçülüğün Tanımı

1

1453

Guest
toktamış ateş 80den sonra *** birlikte çalışıp Atatürk ve din Din ve Laiklik gibi türevi bol içeriği boş kitaplar yazmışlardır. Bir insan hem Atatürkçü hem de fetullahçı olamaz. Ne fetullahçılar ne de Atatürkçüler bunu kabul etmez.

mümtazer türköne eski ülkücü ***. AB emperyalizmine ABD emperyalizmine boğun eğen *** her konuda fikir beyan etmesi de ne derece boş olduğunu gösterir.

Maaşlı köşe yazarlarını okuyup buraya örnek olarak koymayın diye öneririm.
Örneğiniz kitaplar olsun. Kitap okumadan gazete okumayın.

---

Lütfen, Hakaret ve Alay içeren, yürürlükte olan yasalara göre de suç teşkil edebilecek yorumlardan kaçınınız.
Lügatta yazdıklarınızın yerine kullanılabicek başka kelimeler vardır.


reis
 
Katılım
29 Ocak 2008
Mesajlar
97
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Web sitesi
www.cicikagan.co.cc
Gerçek vatanseverlik kişi başına düşen milli geliri iki katına çıkarabilmektir.Sürünen Ülkeler arasında olduktan sonra Atatürkçü olmuşun ne işe yarar. Kalkınmış ülkeler Atatürkçü değil ama, demokrasi ve insan haklarında zenginlikte birinciler. Biz her şeyde perişanız. O halde bu Atatürkçü geçinen hortumcu mason zihniyet kendilerini bir sorgulasınlar ve iş yapa hükümete köstek olmaktan vazgeçsinler.

Gerçek vatanseverlik kişi başına borcu 2 ye katlamak millet malını mason oferlere bir gecede peşkeş çekmektir.Yetimin malını bakan çocukları arasında pay etmektir.Bir gecelik yasalarla mısır ithal etmektir.Bir milyar doları sünnet parası diye milletle dalga geçmektir.

Elhamdulillah biz öyle Vatansever değiliz. Biz Vatanını seven Türk Milliyetcisiyiz.
Atatürkçüyüz.Atatürk'ün yaptıklarına bir bakın bugün AKP sata sata bitiremedi hala.Yarın nelerini satacaklar bakalım.

Bu kadar iktidar gelip gecti Milletin malını masonlara peşkeş çeken olmamıştı birde İslam denince mangalda kül bırakmazlar ama uygulamaya baktın mı hep masonlarla kapalı kapılar ardında iş çevirirler.

Bu arada sen ne söylediğini iyi analiz et bakalım :

Batı Hristiyan bir toplum değil mi?
Doğu ise Müslüman bir toplum.

Hristiyanlar ve ateistler ne diyordu? Doğunun geri kalmasının sebebi İslamiyettir demiyorlarmıydı?

Bazılarının söylediğini haklı çıkartmak gibi bir amacın mı var? Şimdi birilerini kötülemek amacı ile yazdığın yorumu tekrar gözden geçir.Düşünmeden aklına estiği gibi de yazma.

Doğu toplumunun geri kalmasının sebebi ne Atatürk ne Türkler nede İslamiyet bunu kafana sok. Geri kalmasının sebebi Yeniliklere karşı direnmelerdir.Ülkemize matbaa 200 yıl sonra girer ve dini eserlerde çok uzun bir süre matbaa ile basılmazsa bu ve buna benzer gericilik sonucu ülkemiz geri kalır.Yani kısacası İslamı anlamayan din tüccarları doğu toplumlarını geri bırakmıştır.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
o ölünce, ilk işi paraya resmini basanın teb'ası inönücüler ve locasını kapattığı mason dernekçiler'den ayıklayın atatürk'ü, daha bir ayan beyan görüntü elde edeceksiniz.

bu flu'luk, göze zarar...
 

rota

Doçent
Katılım
15 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
9
Puanları
0

Sadece kendilerini "Atatürkçü" sayan, "keskin düşünceliler", çoğu kez öyle bir Atatürk tanımı yapıyorlar ki; Türk aydınlanmasının öncüsü olan, hümanist ve ulusal iradeye saygılı Atatürk gidiyor; bunun yerine, katı ve çatık kaşlı bir Atatürk geliyor. Atatürk'ün asla itibar etmediği bir görüş, Atatürkçülüğün ilkesi gibi sunulmak isteniyor: "Halk için, halka rağmen..." Atatürk yaptığı her şeyi "halk için", yaparken; aynı zamanda, "halkla beraber" yaptı. Atatürk'ün siyasal yaşamı kabaca incelendiği zaman bile, bu konudaki özeni görülür.

toktamış ateş

Atatürk'ün asla itibar etmediği bir görüş, Atatürkçülüğün ilkesi gibi sunulmak isteniyor
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
İslam hakkında söylediği övücü sözleride onun müslümanlığının delilidir.

İslam hakkında hristıyan,yahudi ve dinsiz düşünürlerinde söylediği pek çok söz var.
İslam hakkında övücü sözler bir insanı mü'min kılmaz.

İslam Akaidinde "Elfaz-ı Küfür, küfre mucib sözler ve haller" diye başlıklar vardır.

Bazı sözlerin iması dahi kişiyi dinden çıkarır,kafir kılar.Nitekim Resulullah AS bu gerçeği işaret eden "Ahir zamanda üç kişi yanyana namaz kılacak, ancak biri müslüman biri münafık biride kafir olacak" hadis-i şerifini beyan buyurmuştur.

1937 yılında "Gökten gelen bir takım hurafeler" sözünü kendi el yazısı ile Medeni Bilgiler kitabına yazmış,yazdırmış okullarda okutmuş birisi ancak tevbe etti ise o bilgi Allah Subhane ve Teala indindedir.Bizler ise yeryüzünde bu tarz insanlara kendi bilgi kaynağımız olan duyularımıza göre karar vermek zorundayız.Bu sadece bu şahıs için değil bütün insanlık için geçerlidir. Bu babda, Resulullah Aleyhisselam'ın Hz.Ömer Radiyallahu Anh'a hitaben "Kalbini mi yardın ya Ömer" ifadeside bize ZAHİREN hüküm vermek için kişinin fiillerine bakılmasının yeterli olduğunu göstermektedir.*

Lütfen önce şu bahsi geçen MEDENİ BİLGİLER kitabın bir okuyun, sonra İslam Akaidi (Nesefi Akaidi) ve Cami'ul Mütun'uda okuyun ve sonra münazara edelim.

Yoksa sadece duygular ile "Böyle büyük iş yapmıştır,şöyle ultradır, böyle peygamberdir" gibi sözler ifade edilecekse, unutmayınki "sevgi ve duygu AKLI İPTAL EDER"



*(eğer o kişi büyük bir veli ve tasavvuf ehli değilse ki onlar derin manalı sözler söyledikleri için bazı sözlerden mazur görülürler)
 

Kenz_ül_Arş

Paylaşımcı
Katılım
20 May 2007
Mesajlar
167
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kemalist başıbozuklarla yaşayamam

"Uzlaşı! Uzlaşın! Uzlaşma! 367 de çakarız, herrr türlü çamura da yatarız" diye çığlıklanırken, BİR BİLDİKLERİ varmış. Onlar BİR bilirlermiş ve fakat herrr şeyi anlarlarmış. Çok anlayışlı, dip derin köşe bucak kavrayışlılarmış.

Ben mesela dindarla da, dinciyle de yaşarım.
Kemalist başıbozuklarla yaşayamam oluyorum -YETTİLER GAYRİ!- bu topraklarda.
Buraları harbiden; Fazıl Say'a, babasına, İlhan Selçuk'a, Şener Eruygur ve Özden Örnek paşalara AİT. Onlar belirlemekle 'yükümlü' hissediyorlar Bu Topraklar'ın gidişatını.

'Laikçilik!' diyorlar başka da bir şey demiyorlar.


Diyecek sözleri yok: Zira Kemalizm'i bi 'ideoloji' diye kakalamaya çalışanların '21'inci yüzyıla da ışığını tutacak Kemalizm!' diye zırvalayanların, geçtim AÇIK MODELİNDEN, kendini Amerikalar gördüm ben/nice 'sol' gasteyi ben kurdum/ben yıkadım/ben yamulttum diye pazarpazar pazarlayanların-

Yani KİBAR fikir arsızlarının, ZIMNİ FAŞİSTLERİN kendilerini ennnn bilen 'ideolog' olarak gazladığı bu gariban ülkede-


YUH Kİ YUH!
Kapatın pek tabii ki Demokrasi Muslukları'nı!
Tayyip Erdoğan diyor ki: "Ne yani, beş buçuk yıl bekledim, üniversitelerde türban bir hak olarak tanınsın diye."

Hayır! Beş buçuk demokrasi yılı yetmez.
Seksen yıllık anti-demokrasi geleneğinin imbiğinden süzülmüşlere, sonsuza dek beklesen, iki yüz seçim kazansan YETMEZ! YETMEZ!


Onlar Herrr şeyi bilirler.
Herrr şeyin en doğrusunu bilirler.

Urfalı Kürt Çocuğu Abdurrahman'ı onlar yetiştirdi Devlet Babanın Bağrında. Yeni model devşirmeler: Devletimizin Bekçileri! Bu Altın Laikçi Çocuklar- yargıda.
Onlar işşş başındalar. Onların ruh hasstası kalemşörleri her Allah'ın günü yeni bullshit'ler topaçlayarak Hazine Arazisi büyüklüğünde başş yazılarında, ortalığı bir uçtan öbürüne bulandırı-yorlar. Zevkle. Patrondan şevkle.

Abdurrahman onların hizmetinde. Onlar Abdurrahman'ın. Buyrun: Sezer'in İKİNCİ SIRADAN atadığı adam, Birinci Sınıf bir iş çıkartıyor!


Para babaları, balık lokantalarında Kapatma Davası'nın iddianamesini, ayağa fırlayıp bas bas coşkuyla bağırarak kutluyor, kadeh tokuşturuyorlar dangalaklıklarına-

Oy birliğini; Onuncu Yıl Marşı'nı şahrem şahrem haykırarak ve göbek atıp kına yakarak kutlamalarını öneriyorum.
Özden Örnek'e 'ait olduğu söylenen' Darbe Günlükleri'nin BİZZAT BU MÜTHİŞ KOMUTA-NIMIZA AİT OLDUĞU Mahkeme'de kanıtlandı. Hoş; Kral'ı olsa yazamazdı. Balzac'ı olsa; Emekli 1 Kuvvet Komutanımızın pervasızlığında ve detaycılığında kaleme alamazdı. Balık, BAŞTAN BELLİYDİ. İki elliydi.

MKE, Cumhuriyet Gastesi'ne atılan bombalar, benim Jandarma ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na teslimim/imalim bombalar dedi. Seri numaraları var- yaaa.

Hem Jandarma, hem Komutanlık "Envanterimde EKSİK YOK" dedi.
Peki nerden çıktı da Ümraniye'deki eski askerin silah deposuna kondu Bu Bombalar?

Danıştay'a (Yüce Yargı'ya!) saldıran Meczup (Ayağındaki) Arslan'ın hani, salladığı O Kutsal (Ulusal Darbeci) Gaste'ye bombalar? Aynı bombalar! Hep aynı bombalar!
Bak: NOKTA Dergisi kapatıldı. Ne biçim korktu sahibi polis baskını artı mahkemelenmelerden.

Bu Ergenekon İşi fazla dallandırılıp budaklandırıldı. İlhan Selçuk'a gecenin dört buçuğunda(!) uzanan eller, Yılların Ajan Provakatörü, yılların Sevilen Elemanı Perinçek'e 'uzanan' eller, sonra maazallah emekli kuvvet komutanlarımıza kadar (kanıtlı manıtlı) uzansaydı?

Bu memlekette (bütün anketlerin gösterdiği üzre) EN GÜVENİLİR KURUM ORDU'muzdur. Neyse şimdi Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi DE 'En Güvenilirlik Kategorisi'nde Askeriye'nin yanındaki yerini aldı. 'Rahat!'

Onlar en güvenilir; zira en 'bilirler'. Kimin 'tehlikeli' olduğundan anlamayan Bu Cahil Halk'ın saçma sapan gidişatına, -Mustafa Kemalim binlerce şükür- Bağımsız Yargımızın Derebeyleri, en nihayet (burda DEMOKRASİ oluyorlar) el koyuyorlar.
"Ordu, Yargı el ele!

Kürt Memet+Türbanlı Hafize: Çabuk kümese! Ait olduğun yere!" Benim 'algıladığım' (çok bariz) SLOGAN- BU!


Cumhuriyet Seçkinleri GİDİŞATA el koymaya feci kararlı! GÜÇ damarlarından çekilmeden, onların iktidar kalım savaşı BU! Ne biçim saldırı teknikleri!!

perihan maden
 
K

kalandar53

Guest
perihan Mağden Orhan pamuk Ayferi güler Ahmet Türk Elif Şafak vs. diğer vatan hainleri
Şimdi İslamcı diye geçinenler bu hainlerle kolkola olmuş. Liboşluk ne hoş ?
 

yosun

Asistan
Katılım
17 Ara 2006
Mesajlar
278
Tepkime puanı
2
Puanları
0
perihan Mağden Orhan pamuk Ayferi güler Ahmet Türk Elif Şafak vs. diğer vatan hainleri
Şimdi İslamcı diye geçinenler bu hainlerle kolkola olmuş. Liboşluk ne hoş ?

Darbecilerle kolkola olmayı tercih etmediklerindenmi kızgınsınız onlara?
 

yosun

Asistan
Katılım
17 Ara 2006
Mesajlar
278
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Bize ‘tek parti zihniyeti’ olan Kemalizm’i yıllardır ‘sosyal demokrasi’ olarak sundular...

Şimdi taşlar yerli yerine oturmakta...

İttihat ve Terakki mantığı halk iradesine karşı baş kaldırınca, Batı dünyası da İttihat ve Terakki’nin modern çocuğu olan Kemalizm’i deşifre ediyor...

İster buna Le Monde gibi ‘yargı darbesi’ deyin...

İster Alman Sosyal Demokrat siyasetçi gibi ‘Kemalizm’in demokrasi darbesi’...

Halk iradesine alerjisini ‘Serbest Fırka’ ile ifade etmeye başlayan Cumhuriyet, son kozunu AK Parti ile oynuyor...

Halkı kapatamadığı için parti kapatan anlayış bu...

MEHMET ALTAN
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Kemalizm, modernite medcezirleri

Kemalizm modern ve Batılı olmakla gurur duyuyor. Bu 1923'te doğru olabilirdi ama şu an değil.

Eski muktedirler, modern Türkiye'ye ulaşmak isteyen herkesi yasakladı veya hapse attı.

AKP'yse savaşı kazanacak kadar akıllı; bu kavga modern, etnik çeşitliliğe sahip bir ülke inşasında partiyi güçlendirir.

Nıcholas Blıncoe'ın The Guardian'daki yazısı

Atatürk'e atfedilen Kemalizm adlı siyasi doktrin, tavizsiz bir biçimde modern ve Batılı olmakla gurur duyuyor. Mussolini'nin İtalya'yı yönettiği, Stalin'in Rusya'da iktidara yükseldiği ve Türkiye'de CHP'nin kurulduğu 1923 yılında yaşıyor olsaydık, bu doğru olabilirdi.

Artık Kemalizm'in modernlikle bir alakası yok. Bir doktrin olarak yaygın biçimde sosyalist özellikler taşıyor; devlete ve Türklere ait sanayilere, GAP gibi büyük devlet projelerine güçlü vurgu yapıyor.

Anayasa fiili denetim imkânından muaf tutarak ordunun iktidarını garanti altına alıyor ve bunun sonucunda en az Pakistan'a diz çöktüren ordu gücü kadar kemikleşmiş endüstriyel bir askeri kompleks ortaya çıkıyor.

Kemalizm'in bir başka veçhesi, Türklüğün bütün diğer kimliklerin üstünde ve kucaklayıcısı olduğu iddiasıyla dine yönelik saldırıları meşrulaştıran saldırgan laiklik anlayışı. Türkiye'deki etnik azınlıkları oluşturan Asuriler, Araplar, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve Kürtler tarafından hiçbir zaman kabul edilmemiş bir düşünce bu.

Kemalizm Türkiye'deki hâkimiyetini 2002'de AKP'nin iktidara gelmesiyle nihayet kaybetti.

Şunu da not etmeliyiz: AKP, Kemalizm'in etnik çeşitliliğe sahip bir Türkiye inşa etmeyi başaramadığı noktada başarılı oldu.

AKP uygun kavgayı seçebiliyor

AKP'nin en cüretli siyasi adımı, AB'nin taleplerini gerekçe gösterip devlet güvenlik mahkemelerini kapatmasıydı.

AKP'nin uygun kavgayı seçme gibi bir yeteneği var ve bu kavgalar partiye siyasi ivme kazandırıyor.

Eski muktedirler kimliklerini modern Türkiye düşüncesine bağladılar, fakat ülkede buna ulaşmak için gayret gösteren herkesi yasakladılar veya hapse gönderdiler.

AKP yargıyla bu son savaşı kazanacak kadar akıllı ve bu kavga gerçekten modern, etnik çeşitliliğe sahip bir Türkiye inşa etmek konusunda elini güçlendirir.

iyibilgi

 

Derin Manâ

Asistan
Katılım
5 Haz 2007
Mesajlar
260
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kemalizm, din ve felsefe

Prof. Şerif Mardin, sosyoloji derslerine devam ediyor. Geçen yıl "mahalle baskısı" kavramını ortaya atmıştı. Laik mahalleler bu kavrama bayılmıştı. Bir yıl boyunca dillerinden düşürmemişlerdi.

Bir yıl boyunca, Prof. Mardin yere göğe sığmamıştı. Bu yıl Şerif Mardin yeniden ortaya çıktı. "Mahalle baskısı" kavramının laiklerin yeni Ergenekon'u haline geldiğini, asıl kasdının bu olmadığını belirtti.

İlave etti:

- Mahalleyi bırakın da, biraz kemalizmi tartışalım. Kemalizm 80 senede derinlemesine hiçbir şey ortaya koyamadı. İyi-doğru-güzel adına sınıfta kaldı.

Prof. Mardin'e belki tek itiraz, kemalizmin derinlemesine hiçbir şey ortaya koyamamasının doğru olmadığı, "derin devlet"in ne güne durduğu olabilirdi.

Bu itirazsa mizahi seviyede kalır, hakiki seviyeye varamazdı. Fakat öyle olmadı. Prof. Mardin'in "kemalizm tartışılsın" dediğini duyan laikler, derhal topu tüfeği kuşandı. Dün Mardin'i yere göğe sığdıramayanlar, bugün ona kazan kaldırdı.

Güngör Mengi aldı kalemi eline. "Vatan diyor ki" diye haykırdı. Mardin'i ihtiyarlık ve korkaklıkla suçladı. Onu dizi dizi laik profesörler takip etti.

Kemalizm, 80 senedir işte bu yüzden hiçbir mesafe alamadı. Kendisini bir "put" gibi takdim ettiği için, konuşturmadığı ve tartıştırmadığı için hiçbir fikri derinliğe sahip olamadı.

Bazılarının hoşuna gitmeyecek ama, gerçek şu ki, kemalizmi bir doktrin olarak Moiz Kohen (Tekin Alp) ortaya attı. İsim babalığını bile o yaptı.

Günün şakşakçıları, Yunus Nadi'ler vesaire, kavramı havada kaptılar. Onu kutsal bir savaşın bayrağı haline getirdiler. Ona karşı geleni astılar, çizdiler, yok ettiler.

Ama tutup da derinliğine bir felsefe ortaya koyamadılar. çünkü, felsefe onlara göre, bir derin düşünce alanı değil, sadece bir kavga silahıydı.

Dine karşı felsefenin taşlarını memnuniyetle kullandılarsa da, kendileri felsefeyi hiçbir zaman sevmediler. Ona çok ehliyetsizdiler.

1930'lu yılların kaynaklarını tarayanlar, felsefe ile ilgili çok tuhaf "vecize"lere rastlayabilir. Kemalizm felsefe yerine "dil-tarih-coğrafya fakültesi"ni ortaya koyuyordu. Ve onun da bir felsefe şubesi -o zamanlar- yoktu.
özellikle Radikal'den Türker Alkan'ın burasını iyi okumasını istiyoruz:

- "Kemalizm, dine olduğu gibi, felsefeye de karşı olan bir doktrindi."


Abdullah Burak
 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kemalizm ile hayat geçer mi?

Siyaset bilimci ve sosyolog Prof. Şerif Mardin’in, "Kemalizm kuru bir ideolojidir. Bizim cumhuriyet öğretimizde ’iyi, doğru ve güzeli derinliğine araştıralım’ diye bir şey yok" demesi malum çevrelerin canını sıktı.

Zaten o çevreler, "mahalle baskısı" gibi evire çevire ırzına geçebilecekleri bir kavramdan söz etmediği sürece, Şerif Hoca’yı ne yapacaklarını bilemiyor.

Bir yandan, "kendileri gibi yaşayan" uluslararası çapta bir bilimci olduğu için saygı duyarlar. Ama öte yandan, dinin toplumsal etkilerini araştırarak gerçekleri yüzlerine çarptığı için sinir olurlar.

Şerif Hoca derste anlatmıştı: Din sosyolojisi yapacağını söylediğinde, İsmet İnönü, "Aman dikkat et, çok sıkıntı çekersin, dinci derler" diye uyarmış zamanında.


Neyse. Biz gelelim asıl konuya: Kemalizm gerçekten "iyiyi, doğruyu, güzeli" vaaz etmeyen bir ideoloji midir? Yani Mardin’in tabiriyle "kuru" mudur?
Geçenlerde yayınlanan bir kitapta, bu "kuruluğun" ilginç örnekleri yer alıyor. Yazarı: CHP’li siyasetçi Mustafa Özyürek’in kızı Esra Özyürek.
California Üniversitesi’nde antropoloji dersleri veren Esra Özyürek’in kitabının adı "Modernlik Nostaljisi: Kemalizm, Laiklik ve Gündelik Hayatta Siyaset" (BÜ Yayınevi)


Özyürek şu sorunun cevabını arıyor: Devlet, zaten, dağları taşları, meydanları binaları Atatürk simgeleriyle (heykeller, resimler, yazılar, vb.) donatmışken; nasıl oldu da, bazı vatandaşlar, bunlarla yetinmeyip o simgelerin minyatürlerini satın alarak, giysilerinde, boyunlarında ya da mesela otomobillerinde taşımaya başladı?
İslami akımlara karşı çıkmanın ötesinde, bu çaba siyasi antropoloji açısından ne anlama geliyor?


Doğrudan değinilmese de, şu "kuruluk" meselesi açısından bazı önemli ipuçları var kitapta.
Hatırlarsınız, bir ara, gençliklerini erken cumhuriyet (1923-1938) döneminde yaşamış Kemalistlerle yapılan söyleşiler çıkıyordu medyada.
Esra Özyürek yaşlı Kemalistlerin (özellikle kadınların) anılarında ortak bir nokta bulmuş:
Bu kişiler, bir öğretmen edasıyla, kurulmakta olan yeni rejime nasıl da kıvanç dolu bir heyecanla bağlı olduklarını anlatıyor.


Ancak bunu yaparken özel yaşamlarını titizlikle gizliyorlar. Yeni rejimin, gündelik/sıradan hayatlarında (örneğin kadın-erkek ilişkisinde) ne gibi sorunlar yarattığına, bunları çözmek için hangi yollara başvurduklarına pek az değiniyorlar.
Niye? Çünkü Kemalist ideoloji onlara nasıl "yaşayacaklarını" söyleyemiyor, "iyi, doğru ve güzel" diye ancak Batı toplumlarını gösterebiliyordu.
Ne var ki Batı’yı taklit etmek, kitlelerde (züppeler hariç); sevinç, mutluluk, haz gibi hisler yaratmıyordu.


Tayyörleriyle erkekler dünyasına adım atmış oldukları için gurur duyan yaşlı Kemalist kadınların anılarını dikkatlice okursanız, gençliklerinde "kadınsı" yönlerini, "cinselliklerini" gizlemek için nasıl büyük bir çaba harcadıklarını görürsünüz.
Bu sıkıntı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ’Panorama’ adlı kitabında da vardır. Kendilerini rejime adamış insanlar, faraza "aşkı" nasıl yaşayacaktır? Kemalist ideolojinin bu soruya verebileceği bir cevap yoktu.


"Türk (olmakla) övün, (ülken için) çalış, (yöneticilerine) güven!" Tamam ama hayat bundan ibaret değil ki!
Prof. Mardin, "kuru" ve "sığ" derken sanırım olayın bu yönünü anlatmak istiyordu.


Emre Aköz
 

Masmavi_

Paylaşımcı
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KENALİZM DARBEMİ

"Kemalizm"le ilgili sözleri sonrası uzun süre medyadan uzak duran Atilla Yayla, yine "Kemalizim" temelli çok çarpıcı açıklamalarıyla geri döndü.

Kemalizm darbe mi devrim mi?

Hakkında fikir yürütülemez, araştırmalarla yeniden düşünülemez, o sadece önceden belirlenmiş metinlerle ezberletilir dayatması yapanlar, onu hızla Kemalizm olarak dondurdular. Onu devlet eliyle ikame etme çabası ve topluma görsel yönüyle kabul ettirme yanılgısı 'iç inşa' sürecine yönelme imkanını vermedi. Şerif Hoca'nın dediği 'kuru bir ideoloji' hadisesi ne yazık ki Atatürk'ü hayattan koparan, onu gerçeklerden kovan, yerine kendi 'çıkarlarını' koyan hızlı Kemalistlerin eseridir. Hatırlayın bu hızlı Kemalistlerden Önder Sav'ın son iki skandalını. Ardından 'Atatürk'ün partisi' unvanının kimseye kaptırmayan CHP'nin genel başkanı Baykal'ın her fırsatta devleti ve sistemi yıpratan heyecanlı çıkışlarını. Kemalizm'in talihsizliği ona tam inanmamış kişi ve kurumların elinde 'araç' haline gelmesidir. Onların derdi Kemalizm'i yaşatmak değil, Kemalizm üzerinden yaşamaktır. Bunlara bakınca insan sormadan edemiyor, Kemalizm darbe mi devrim mi?

Şerif Mardin “Kemalizm hakkında uzun çalışınca ne kadar kuru bir ideoloji olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz” dedi. Kemalizm “içi boş bir ideoloji” mi? Mardin bu konulardaki araştırmalara bir ömür vermiş ve bütün dünyada itibarı olan bir siyaset sosyologu. Söylediklerine kulak kabartmak ve onları gazete sayfalarıyla sınırlı da kalmadan ciddi şekilde tartışmak zorundayız.

Kemalizm nedir, bugün neye tekabül eder?

Kemalizm'in ne olduğunu tam olarak tespit etmek zor. Yerine göre bir iktidar paylaşım haritasına, yerine göre bir zihniyet dünyasına verilen bir isim. Bazen seküler-politik bir din olarak bazen de devlet ma-rifetiyle yeni bir insan ve toplum yaratma projesi olarak karşımıza çıkabiliyor.

NE YERLİ NE DE ULUSAL

İdeolojiler literatüründe nerede duruyor?

Kimi evrensel kavrayış ve değerlere atıf yaptığı olmakla birlikte Kemalizm'in sosyalizm veya liberalizm gibi bir ideoloji olduğu söylenemez. İdeolojiler zaman ve mekan sınırlılıklarını aşan, her toplumu ve her dönemi ilgilendiren önermeleri ve formülleri olan tutarlı ve sistematik fikirlerdir. Kemalizm'de bu özellikler bulunmaz. Sosyalizm veya liberalizm bir Alman, Çinli ya da Afrikalı için de anlam taşır. Kemalizm ise ağırlıklı kısmı itibariyle daha çok belirli bir topluma ve bir döneme mahsus görünmektedir. Bu yüzden Kemalizm'i olsa olsa ideolojimsiler grubuna dahil edebiliriz. Bu bakımdan diğer bazı mahalli ideolojimsilerle, özellikle Baasçılık'la, karşılaştırabiliriz.

Kemalist ideolojinin temelinde yatan fikri altyapı bu topraklardan mı neşet emiştir yoksa dışarıdan ithal midir?

Mahalli-yerli olan fikir öyle olmayan fikirlerden daha iyidir gibi bir anlayış hakim ama bu bakışın benim zihniyet haritamda yeri yok. Kemalizm'e yönelik eleştirilerim onun yerli olup olmamasından kaynaklanmıyor, mahalli olsun, evrensel olsun, atıf yaptığı, kendisini üzerinde temellendirmeye çalıştığı değerlerin yanlış olduğuna veya evrensel geçerliliği olan bazı değerleri yanlış yorumlayıp uyguladığına inanmamdan kaynaklanıyor. Ne var ki, bazı Kemalistler atıf yaptıkları değerlerin tamamen ulusal olduğunu savunmaktan zevk alıyorlar. Milliyetçilik, ulus devlet ve laiklik gibi kavram ve kurumlar, orijinal halleriyle, Türkiye coğrafyasında keşfedilmiş, geliştirilmiş olmaktan uzaktır.

Kemalizm fikri ilk kez ne zaman ortaya çıktı?

Kemalizm adıyla anılan fikir ve uygulamaların 1930'lardan itibaren bu adla anılmaya başladığını biliyoruz.

Nutuk Kemalizm'i anlatan bir kitap mıdır?

Nutuk başlıbaşına Kemalizm'i anlatan ve temellendiren bir kitap değildir ama önemli ölçüde Kemalizm'in içinde yer almaktadır. Kemalizm'i anlamak için sadece Nutuk'a değil, Kemalist çizgideki siyasi ve entellektüel önderlerin sözlerine ve Kemalist iktidar odaklarının icraatlarına da bakmak gerekir.

Peki Kemalizm, ne zaman bir ideoloji ya da parti programı haline geldi?

Esasen Atatürk'ün vefatının ardından İnönü'nün ikinci 'tek adam' olarak başa geçmesiyle birlikte, sistemin doğası gereği, Kemalizm kısmen ortadan kalkmaya, kısmen (İnönü-izm'e) dönüşmeye başlamıştı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin demokrasiye geçmek zorunda kalması bu süreci kesintiye uğrattı. Tek parti dönemi -mesela- 1970'lere kadar sürseydi ve Türkiye İspanya ve Portekiz ile birlikte demokrasiye geçseydi, Zurcher'in dediği gibi, Kemalizm muhtemelen sadece tarih kitaplarında kalırdı.

Tarih böyle akmadı...

Kemalizm'in bugünkü anlamda inşası, kimilerinin sandığının tersine, DP'nin de katkılarıyla 1950'den sonra başladı. Askeri darbelerle ve onları izleyen icraatlarla, başı 1961 Anayasası'nın çektiği düzenlemelerle iyice mesafe aldı ve bugünkü haline geldi.






 

Masmavi_

Paylaşımcı
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KEMALİZM'İN İÇİNİ DOLDURAMADILAR

Kemalizm'in içi doldurulabildi mi ya da içini kimler boşalttı?

İçi hiçbir zaman tatmin edici şekilde doldurulamadı ki.

Doldurulabilir miydi?

Emin değilim. Çoğu zaman ritüellere ve sloganlara boğulu kaldı. O kadar ki, Kemalist çevrelerde şöyle ağız tadıyla, evrensel standartlara uygun olarak fikir tartışmaları yapabileceğiniz insanlar ve Kemalist yayın dünyasında sizi sıkıştıracak ve görüşlerinizi revize etmeye zorlayacak çalışmalar bulamazsınız.

Neden böyle oldu?

Buna birçok faktör yol açmıştır. Kemalizm iktidarda doğmuş bir yaklaşımdır. Daha önceye ait bir felsefi hazırlık devresi yoktur. Kemalizm, entelektüel hayatında dönemin pozitivizm gibi baskın düşüncelerinden yararlanmıştır ama yoğun iktidar mücadelesi her zaman fikir geliştirme çabasının önüne geçmiştir. İyi niyetle ve büyük umutlarla tasarlanan yeni bir insan ve yeni bir toplum yaratma projesi el yordamıyla yürütülmüş ve sonra bu proje adına yapılanları izah etme ve meşrulaştırma mecburiyeti düşünce dünyasında zayıf yansımalara yol açmıştır.

TEK PARTİ DÖNEMİNDE DAHA BAŞARILI

Öyleyse Kemalizm'in talihsizliği iktidarda başlamış olması mıdır?

Kemalizm bugüne kadar hep iktidarda kalmıştır. İktidarda kalan, muhalefeti yaşamayan her düşünce zayıflar. Sovyetler'de sosyalizmin başına da bu gelmiştir. Kemalistler fikir alanında rekabete hiç imkan vermek istememiştir. Evrensel hakikatin ebediyyen keşfedildiğine inanmış ve rakip fikirlere hayat alanı tanımamıştır. Daha doğrusu böyle yapmaya çalışmıştır ama bu çabasında, demokrasi döneminde, tek parti dönemindeki kadar başarılı olamamıştır.

Bu sonucun ortaya çıkmasında erken cumhuriyet dönemi aydınlarının yetersizliği gibi bir olgunun da etkisi sayılabilir mı?

Ne yazık ki asırlardır Ortadoğu coğrafyasında ve fikir ve felsefe alanında yeterli cevvallik, yaratıcılık ve verimlilik sağlanamamıştır. Kemalist aydınların fikri durumu ortada.

Nedir önümüze konulan Kemalizm'in parametreleri?

Kemalizm'in kaynaklarına bakar ve onun adına konuşanları dinlerseniz parametre olarak öne çıkartılan başlıca şeylerin; bağımsızlık, ulus devlet ve laiklik olduğunu görürsünüz. Ancak bu üç şeyin gerekliliği üzerinde mutabık olmak onların tanımı, muhtevası ve mevcut tatbikatı üzerinde mutabık olmak anlamına gelmez. Ve yeterince geniş bir mutabakata da sadece serbest tartışma ortamında varılır.

KENDİ TANIMLARINI DAYATIYORLAR

Şu ana kadar Kemalizm üzerine fikri, felsefi bir tartışma yapılabilmiş değil.

Bazı Kemalistler hem tanımları kendileri yapıyorlar hem de tartışmayı yasaklayıp herkesin kendi tanımlarına biat etmesini istiyorlar. Ayrıca bu parametrelerin başka parametrelerle çeşitli ilişkiler içinde olması gerektiğini de göremiyorlar.

Ne gibi?

Mesela Türkiye'nin bağımsızlığını ele alalım. Bugüne kadar 'bu ülke bağımsız olmasın' diyen tek kişi görmedim. Ama bağımsızlık ancak bireysel özgürlüğü takviye ediyorsa anlamlı ve değerlidir. Yoksa efendilerimizin 'yabancı' değil 'yerli' olmasından başka anlam taşımaz. Ve unutmayın ki bazen yerlilerin efendiliği daha vahşidir. Aynı şey laiklik için de söylenebilir. Laikliğin iyi ve gerekli olduğuna inanıyorum ama dev bir soru burada bizi bekliyor: Hangi laiklik? Özgürlüğün ve barışın aracı olan demokratik laiklik mi, yoksa pozitivist felsefeye dayanan, bir dine dönüşen ve özgürlüğü boğan totaliter laiklik mi?

Kemalizm'i bu haliyle kimler canlı tutmak istiyorlar?

Çeşitli kesimler. Bunu Weberyen anlamda bir sınıf çatışması olarak da görmek mümkün. Bu çatışma kısmen iktidar üzerinden yapılıyor. Türkiye'nin nüfusu arttı. Toplum çeşitlendi. Geleneksel dindar muhafazakar çevreler sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta daha fazla yer almaya başladılar. Buna karşılık, eskiden beridir sistemi kontrol etmiş ve ondan hem maddi çıkar hem de statü sağlama anlamında yararlanmış olanlar bu imkanları kaybetmeyi veya onları yeni gelenlerle paylaşmayı istemiyor. O yüzden direniyor ve direnirken sınıfsal taleplerini 'açık menfaat' kavramıyla değil, özel anlam yükledikleri değerlerle ifade ediyorlar.

Bu direnme ne işe yarıyor veya Türkiye'ye etkisi nedir?

Yanlış anlamalara ve sınıfsal çıkarlara dayalı direnme, hem bu direnişin içindekilere hayatı zehir ediyor hem de Türkiye'nin medeni bir ülke olma mücadelesini zorlaştırıyor.

ABSÜRD BİR DURUM

Kemalist cumhuriyet 'muhafazakar mahalle' karşısında 'cumhuriyet okulu' mu öngörüyor?

Mardin Hoca'nın tespitinin kısmen doğru olduğunu düşünüyorum. Böyle bir proje uygulandı. Tamamen başarısız olduğunu söylemek zor. Bugün eğitim seviyesi yükseldikçe Kemalistleşme oranının artması projenin kısmen başarılı olduğunun işareti. Ancak, projenin başarısızlığını yaratan şey mahallenin direnmesi değil projenin bir grand proje olarak absürdlüğü ve hayatla çelişmesi. Grand projelerin peşinden koşan Fransız ve Bolşevik devrimleri de başarısız oldu.

Neden?

Çünkü onlar hayale dayanır ve hayata meydan okurlar. İnsanları ve toplumları yeni baştan yaratamazsınız. Burada liberal dünya görüşüne bağlı ve siyaset felsefesi ve piyasa ekonomisi çalışan bir akademisyen olarak benim değerlendirmem daha farklı. Gözümüzü dikmemiz gereken yer şu veya bu istikamette mühendislik hesapları yaparak yeni bir toplum yaratmaya kalkmak değildir. Toplumu veri olarak alıp siyasi iktidarı yani siyasi ve bürokratik kanatlarıyla devlet iktidarını sınırlamak, terbiye etmek ve kurallara bağlamaktır. Medeniyetin özü budur. Bu yanlış okumalar bizde yer yer totalitarizme ulaşan toplumsal mühendisliği koyulaştırmıştır.


Kemalizm ve Kemalistler biraz normalleşmeliler


19. yüzyılın eseri bir görüş olarak 20. yüzyıl Türkiye'sine damgasını vuran Kemalizm 21. yüzyıla taşınabilir mi, bu ideoloji 21. yüzyıl Türkiye'sini taşıyabilir mi?

Kemalizm hem düşünce hem tatbikat olarak tarihimizin ve kültürümüzün bir parçası. Hiçbir ülkenin kültürü ve tarihi sadece bugün olumlulanan şeylerle dolu değil. Olumlu şeyler yanında olumsuz şeyler de var. O yüzden gayri insani bir yola girip geçmişi tamamen reddetmek yerine ondan dersler almaya çalışmalıyız. Kemalizm'i de bu çerçevede görmeliyiz. Eleştiriye tahammülsüz olmaları Kemalist bazı yazarları çok saldırgan yapıyor.

Ne olmalıydı?

Olması gereken Kemalizm'in ve dolayısıyla Kemalistlerin normalleşmesidir. Gelişkin bir ideoloji olmamasına rağmen Türkiye'nin resmi ideolojisi olması ve sayıca azınlık olmalarına rağmen Kemalistlerin çeşitli resmi ve sivil iktidar odak ve araçlarını kontrol ediyor olmaları bunu zorunlu kılıyor. Aksi halde Türkiye yine dönüşecek ama daha sancılı dönüşecektir.
 

Masmavi_

Paylaşımcı
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KEMALİZM'İN İÇİNİ DOLDURAMADILAR

Kemalizm'in içi doldurulabildi mi ya da içini kimler boşalttı?

İçi hiçbir zaman tatmin edici şekilde doldurulamadı ki.

Doldurulabilir miydi?

Emin değilim. Çoğu zaman ritüellere ve sloganlara boğulu kaldı. O kadar ki, Kemalist çevrelerde şöyle ağız tadıyla, evrensel standartlara uygun olarak fikir tartışmaları yapabileceğiniz insanlar ve Kemalist yayın dünyasında sizi sıkıştıracak ve görüşlerinizi revize etmeye zorlayacak çalışmalar bulamazsınız.

Neden böyle oldu?

Buna birçok faktör yol açmıştır. Kemalizm iktidarda doğmuş bir yaklaşımdır. Daha önceye ait bir felsefi hazırlık devresi yoktur. Kemalizm, entelektüel hayatında dönemin pozitivizm gibi baskın düşüncelerinden yararlanmıştır ama yoğun iktidar mücadelesi her zaman fikir geliştirme çabasının önüne geçmiştir. İyi niyetle ve büyük umutlarla tasarlanan yeni bir insan ve yeni bir toplum yaratma projesi el yordamıyla yürütülmüş ve sonra bu proje adına yapılanları izah etme ve meşrulaştırma mecburiyeti düşünce dünyasında zayıf yansımalara yol açmıştır.

TEK PARTİ DÖNEMİNDE DAHA BAŞARILI

Öyleyse Kemalizm'in talihsizliği iktidarda başlamış olması mıdır?

Kemalizm bugüne kadar hep iktidarda kalmıştır. İktidarda kalan, muhalefeti yaşamayan her düşünce zayıflar. Sovyetler'de sosyalizmin başına da bu gelmiştir. Kemalistler fikir alanında rekabete hiç imkan vermek istememiştir. Evrensel hakikatin ebediyyen keşfedildiğine inanmış ve rakip fikirlere hayat alanı tanımamıştır. Daha doğrusu böyle yapmaya çalışmıştır ama bu çabasında, demokrasi döneminde, tek parti dönemindeki kadar başarılı olamamıştır.

Bu sonucun ortaya çıkmasında erken cumhuriyet dönemi aydınlarının yetersizliği gibi bir olgunun da etkisi sayılabilir mı?

Ne yazık ki asırlardır Ortadoğu coğrafyasında ve fikir ve felsefe alanında yeterli cevvallik, yaratıcılık ve verimlilik sağlanamamıştır. Kemalist aydınların fikri durumu ortada.

Nedir önümüze konulan Kemalizm'in parametreleri?

Kemalizm'in kaynaklarına bakar ve onun adına konuşanları dinlerseniz parametre olarak öne çıkartılan başlıca şeylerin; bağımsızlık, ulus devlet ve laiklik olduğunu görürsünüz. Ancak bu üç şeyin gerekliliği üzerinde mutabık olmak onların tanımı, muhtevası ve mevcut tatbikatı üzerinde mutabık olmak anlamına gelmez. Ve yeterince geniş bir mutabakata da sadece serbest tartışma ortamında varılır.

KENDİ TANIMLARINI DAYATIYORLAR

Şu ana kadar Kemalizm üzerine fikri, felsefi bir tartışma yapılabilmiş değil.

Bazı Kemalistler hem tanımları kendileri yapıyorlar hem de tartışmayı yasaklayıp herkesin kendi tanımlarına biat etmesini istiyorlar. Ayrıca bu parametrelerin başka parametrelerle çeşitli ilişkiler içinde olması gerektiğini de göremiyorlar.

Ne gibi?

Mesela Türkiye'nin bağımsızlığını ele alalım. Bugüne kadar 'bu ülke bağımsız olmasın' diyen tek kişi görmedim. Ama bağımsızlık ancak bireysel özgürlüğü takviye ediyorsa anlamlı ve değerlidir. Yoksa efendilerimizin 'yabancı' değil 'yerli' olmasından başka anlam taşımaz. Ve unutmayın ki bazen yerlilerin efendiliği daha vahşidir. Aynı şey laiklik için de söylenebilir. Laikliğin iyi ve gerekli olduğuna inanıyorum ama dev bir soru burada bizi bekliyor: Hangi laiklik? Özgürlüğün ve barışın aracı olan demokratik laiklik mi, yoksa pozitivist felsefeye dayanan, bir dine dönüşen ve özgürlüğü boğan totaliter laiklik mi?

Kemalizm'i bu haliyle kimler canlı tutmak istiyorlar?

Çeşitli kesimler. Bunu Weberyen anlamda bir sınıf çatışması olarak da görmek mümkün. Bu çatışma kısmen iktidar üzerinden yapılıyor. Türkiye'nin nüfusu arttı. Toplum çeşitlendi. Geleneksel dindar muhafazakar çevreler sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta daha fazla yer almaya başladılar. Buna karşılık, eskiden beridir sistemi kontrol etmiş ve ondan hem maddi çıkar hem de statü sağlama anlamında yararlanmış olanlar bu imkanları kaybetmeyi veya onları yeni gelenlerle paylaşmayı istemiyor. O yüzden direniyor ve direnirken sınıfsal taleplerini 'açık menfaat' kavramıyla değil, özel anlam yükledikleri değerlerle ifade ediyorlar.

Bu direnme ne işe yarıyor veya Türkiye'ye etkisi nedir?

Yanlış anlamalara ve sınıfsal çıkarlara dayalı direnme, hem bu direnişin içindekilere hayatı zehir ediyor hem de Türkiye'nin medeni bir ülke olma mücadelesini zorlaştırıyor.

ABSÜRD BİR DURUM

Kemalist cumhuriyet 'muhafazakar mahalle' karşısında 'cumhuriyet okulu' mu öngörüyor?

Mardin Hoca'nın tespitinin kısmen doğru olduğunu düşünüyorum. Böyle bir proje uygulandı. Tamamen başarısız olduğunu söylemek zor. Bugün eğitim seviyesi yükseldikçe Kemalistleşme oranının artması projenin kısmen başarılı olduğunun işareti. Ancak, projenin başarısızlığını yaratan şey mahallenin direnmesi değil projenin bir grand proje olarak absürdlüğü ve hayatla çelişmesi. Grand projelerin peşinden koşan Fransız ve Bolşevik devrimleri de başarısız oldu.

Neden?

Çünkü onlar hayale dayanır ve hayata meydan okurlar. İnsanları ve toplumları yeni baştan yaratamazsınız. Burada liberal dünya görüşüne bağlı ve siyaset felsefesi ve piyasa ekonomisi çalışan bir akademisyen olarak benim değerlendirmem daha farklı. Gözümüzü dikmemiz gereken yer şu veya bu istikamette mühendislik hesapları yaparak yeni bir toplum yaratmaya kalkmak değildir. Toplumu veri olarak alıp siyasi iktidarı yani siyasi ve bürokratik kanatlarıyla devlet iktidarını sınırlamak, terbiye etmek ve kurallara bağlamaktır. Medeniyetin özü budur. Bu yanlış okumalar bizde yer yer totalitarizme ulaşan toplumsal mühendisliği koyulaştırmıştır.


Kemalizm ve Kemalistler biraz normalleşmeliler


19. yüzyılın eseri bir görüş olarak 20. yüzyıl Türkiye'sine damgasını vuran Kemalizm 21. yüzyıla taşınabilir mi, bu ideoloji 21. yüzyıl Türkiye'sini taşıyabilir mi?

Kemalizm hem düşünce hem tatbikat olarak tarihimizin ve kültürümüzün bir parçası. Hiçbir ülkenin kültürü ve tarihi sadece bugün olumlulanan şeylerle dolu değil. Olumlu şeyler yanında olumsuz şeyler de var. O yüzden gayri insani bir yola girip geçmişi tamamen reddetmek yerine ondan dersler almaya çalışmalıyız. Kemalizm'i de bu çerçevede görmeliyiz. Eleştiriye tahammülsüz olmaları Kemalist bazı yazarları çok saldırgan yapıyor.

Ne olmalıydı?

Olması gereken Kemalizm'in ve dolayısıyla Kemalistlerin normalleşmesidir. Gelişkin bir ideoloji olmamasına rağmen Türkiye'nin resmi ideolojisi olması ve sayıca azınlık olmalarına rağmen Kemalistlerin çeşitli resmi ve sivil iktidar odak ve araçlarını kontrol ediyor olmaları bunu zorunlu kılıyor. Aksi halde Türkiye yine dönüşecek ama daha sancılı dönüşecektir.

mehmet gündem
 

beyzade53

Üye
Katılım
18 May 2008
Mesajlar
96
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
48
Kemalizm anti-emperyalizmle doludur. Bugün ne milli görüş ne sosyalizm ne de türkçülük Kemalizme topyekün aykırı değildir. (chpnin göremediği şey)
Kemalizm düşmanları bölücülerle liboşlardır.

chp Kemalizmin temsilcisi değildir. Halk buna göre karar verirse Kemalizme küfreder.
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Kemalizminde kendisine ait bir emperyalizmi var.Anti emperyalist ama emperyalist...
Çünkü yayılmacı,ezici,dağıtıcı,baskıcı,asimilasyoncu,tekelci zihniyete sahip...

"Bugün ne milli görüş ne sosyalizm ne de türkçülük Kemalizme topyekün aykırı değildir."
Yani öyle bir şey ki ne olduğu belli değil, sen ne adına kullanırsan o olur...Aynı laiklik zırvası gibi...

"Kemalizm düşmanları"
Kuru insan aklının ürettiği doğmalara elbetteki karşı çıkanlar olacaktır.Üstelik bu doğma Vahyi inkar ediyorsa elbetteki karşı çıkılacaktır.

Siz kendi fikrinizden başka doğru olduğuna inanmaz iseniz ve fikirleriniz sadece sıradan birisinin aklının ürettiği fikir yumağından başka bir şey değil ise, kendinizden başka doğru olmadığına kendinizde bu fikri üreteninde SEÇİLMİŞ,ÜSTÜN insan olduğuna inanırsınız.

Sonrada bu fikirlere karşı olan herkesi kendinize düşman görürsünüz...
Aynı hitler gibi...
 

Özduygu

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
652
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Atatürk adına Atatürkçülük üretiyorlar ve her devre görede yeni kurallar koyuyorlar. Atatürkün vasiyetinde böyle bir dayatma varmı?
 

cypermethrin

Asistan
Katılım
12 May 2007
Mesajlar
264
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Bakınız atatürkün kulları atatürk için neler söylemiş;

AtatürKl öldüğünde o zamanlar onunla beraber olan yazarlar siyaset adamları bakın arkasından ne yorum yapmıslar.O zamanın chpli leri yani

Karaya çıkan ilah, Merhaba!...
Adın Besmeledir her işimizde (Behçet kemal Çağlar)

Herzaman ırkıma büyük bir baş atam
Tanrılaş gönlümde, Tanrılaş atam (Nurettin Artam)

Solmaz o beniz, gök o bakışlar gene mavi
Layık seni tutsak biz ilahlarla müsavi (edip ayel)

sana çıkar bu yurdun ararsak son yoluda
kutlu bir tanrı oldun güzel Anadolu'da (Fazıl Hüsnü dağlarca)

Devirdin ve aradım asırları boşuna
Ne mümkün bir eş bulmak ey yarım Tanrı sana! (Vasfi Mahir Kocatürk)

Ne örüncek ne yosun
ne Mucize ne füsun
Kabe arabın olsun
Çankaya bize yeter (kemalettin kamu)

Allah yazmadı sen yazdın alın yazımızı (ilhan berk)

Sanki Allah'ın öldüğü gündü (Ufunet bezinin te-fesi)

(haşa)

Gördüğünüz gibi arkadaşlar atatürk kendini silah zoruyla milletin gözünde Allah (haşa) ilan etmiş karşı çıkan atanın gözünün üstünde kaşı var diyen asılmış, millet bu hale sokulmuş.Şehidlerin kanları birer hiç sayılmış Kanlarla alnınan vatanın üstünde şarap partileri karı kız partileri düzenlenmiş,memleketin öz evlatları asılmış,Yoksulluktan atın dışkısının içindeki buğday tanelerini yiyen halk silah zoruyla bastırılmış ve atatürk ilah ilan edilmiş.

herşey tarih kitaplarında yazılan gibi değil
SÖYLENECEK BİR ŞEY VARMİ?

Bu şiiri yazanın Allah bildiği gibi yapsın Atatürkü ilah ilan eden bu sapık harbi miğdemi bulandırdı. Fakat Atatürk söylediklerini yapmadı ve yaptırtmadı tamamen iftira.
 
Üst