Araplar Osmanlı'yı arkadan vurdu mu?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

tevhidul_hareket

پايگاه ا
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
829
Tepkime puanı
11
Puanları
0
allah bilir biz mi ülkeyı bölüyoruz siz yoksa her zaman müslümanın diyen sonra el-kaide teröristlerine şehit diyen birilerimi mi allah aşkına uyanalım adım da kürtçe rojhat şu anda ırak ta yaşıyorum ama kürtlerin ne yaptığını iyi görüyorum türkler ermeni katlıyamını yaptı atalarımıza da kafir diyorlar ama senin bundan haberin yok.
kürtler diyor ama hangi kürtler diyo benim tanidigim kürtlker demyor ama senin tanidigin kürtlere görede ben benim tanidiklarimi bir kenara atarsam onlarda elbet siz bölücülük yapiyorsunuz derler kürtlerin bölücülük yapmasindaki nedenlerin basinda askeriye var bak sana olay anlatamda sonra yanit ver bingölün genç ilçesine bir asker taburu baskin yapiyo ve köylüleri hep topluyo ancak yasli bir adami döverek öne çikariyolar diyolar ssen pkk lilara neden erzak verdin adam diyo komutanim senin basinada silah dayasalar sende verirsin can tatlidir tabi bunun üzerine komutan hayir vermeyeceksin deyip adamin kafasina vurup bayiltiyo bumu adalet madem öle sen o pkk grubna o köyü bastirma iyi koruda dimi ama
 

cüneytkaya

Profesör
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
1,681
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Birinci Dünya Harbinin başında, daha önceden İngiliz casusu Lawrwence’in kandırdığı ve Vehhabilerin tarafına geçen bedevi kabileleri, Arab yarımadasında isyanlar çıkarıyıorlardı. İlk isyanı, 3 Haziran 1916’da Medine civarındaki demiryolu ve telgraf hatlarını tahrip ederek başlattılar. 5-6 Haziran gecesi de karakollara saldırdılar, fakat Hicaz’daki Osmanlı kuvvetleri nin kumandanı Fahreddin Paşa’ nın aldığı tedbirler sayesinde geri püskürtüldüler. Fakat başlan gıçta sayıları 50.000’i bulan isyancılar, gün geçtikçe çoğalıyorlardı. Üstelik İngilizler’den devamlı silah ve para yardımı alıyorlardı. Buna karşılık Osmanlı askerinin mevcudu ise sadece 15.000 idi ve İstanbul’dan hiçbir yardım alamıyordu. Çünkü Osmanlı 7. Ordusu, Filistin, Irak ve Kanal cephelerinde İngilizlerle savaş halindeydi. Fahreddin Paşa, elindeki yetersiz kuvvetlerle, Medine’ye saldırmaya hazırlanan Vehhabileri, Bi’r-i Ali ve Bi’r-i Mâşî mevkilerinde mağlub etti. Fakat hızla sayıları artan ve İngiliz desteği ile güçlenen asiler, 9 Haziran’da Cidde, 7 Temmuz’da Mekke, 22 Eylül’de Taif’i zaptetti ler. Böylece Fahreddin Paşa’nın müdafaa ettiği Medine dışındaki bütün Arabistan şehirleri isyancıların eline geçmiş oldu. Artık Medine her taraftan kuşatılmıştı. İşte bütün bu zor şartlar altında Medine tam 2 sene 7 ay düşmana dayandı. Bu arada Fahreddin Paşa, herhangi bir yağma ihtimaline karşı şehirdeki bütün Mukaddes Emanetleri İstanbul’a nakletmeye karar verdi. Bir komisyon kurularak tesbit edilen 30 parça Emanet-i Peygamberî, 2000 kişilik bir muhafız birliği refakatinde İstanbul’a doğru yola çıkarıldı. Bu son derece tehlikeli bir işti. Çünkü Filistin ve Şam civarında İngilizlerle savaş devam ediyordu ve her an düşman eline geçme ihtimali vardı. Fakat Emanetler, salimen İstanbul’a ulaştırılarak Topkapı Sarayına teslim edildi.Geçen bu zaman zarfında, Hicaz demiryolu ve telgraf hatları Vehhabi isyancıları tarafın dan tamamen tahrip edildiğinden, İstanbul ile hiçbir bağlantı kalmadı. Nihayet müttefikimiz olan Almanya’nın teslim olmasından sonra 30 Ekim 1918’ de Osmanlı Devleti de Mondros müta rekesi ile savaşa son verdi. Bu mütareke ile Arabistan İngiliz himayesine bırakılıyordu. İlk olarak Mekke Emiri Şerif Haydar, İngiliz hükûmeti adına buraya gelen Vehhabi emirine şehri teslim ederek ailesi ile birlikte şehri terketti. Fakat bunlardan Fahreddin Paşa hâlâ şehri müdafaaya devam ediyordu. Nihayet İngiliz subaylarının idaresindeki Vehhabi birlikleri Medine kalesini kuşattılar. Şehirde açlık ve susuzluk başlamıştı. Bu arada İstanbul’dan gelen bir subay İtilaf devletleriye mütareke imzalandığı ve Hicaz’ın da onlara teslim edileceği emrini Fahreddin Paşa’ya iletti. Fakat Paşa, “Ben burada dalgalanan Türk bayrağını kendi elimle indiremem. Mutlaka indirilecekse buraya başka bir kumandan tayin etsinler” dedi. , Fahreddin Paşa’nın bu sözü derhal İstanbul’a telgrafla bildirildi. İstanbul’daki işgal kuvvetleri kumandanlı ğı, henüz tahta çıkmış olan Sultan Vahidedin’e, Fahreddin Paşa’nın vazifeden alındığına dair bir emir yazdırdılar ve Adliye Nazırı Haydar Bey ile Medine’ye gönderdiler. Padişahın imzasını gören Paşa, derhal şehrin idaresini Haydar Bey’e bıraktı ve Ravza-i Mutahhara yanındaki bir medresede, daha önceden hazırlatmış olduğu bir odaya girdi. Herkes merakla ne olacağını bekliyordu. Onun maksadı, orada ölünceye kadar inzivaya çekilmek idi. Fakat kumandan vekili Necib Bey, İngiliz işgal kuvvetleri kumandanlığının emri üzerine birkaç asker gönderip, onu karargah daki çadırına getirtti. 10 Ocak 1919. Buraya gelen İngiliz askerleri Paşa’yı alarak savaş esiri sıfatıyla Mısır’a ve oradan da Malta’ya getirdiler. Böylece Mondros mütarekesinden sonra düşmana en son teslim olan şehrimiz Medine-i Münevvere oldu.

Vehbi Tülek
 

shadow

Asistan
Katılım
8 May 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Seni severim bilirsin Allahu ekber,

ama,
2 dk.dik dur be kardeşim ...

İran gibisin yaw...

Rojhelata kulak verin!

Trdeki Kürtlerle,Iraktakileri birbirine karıştırmayın...
Tr ile Irakı da..

Not:Rojhelat siz Irakta nerede yaşıyorsunuz?
Bi Iraklı kardeş görmüşüm dur seni bi kucaklıyım.
 

rojhelat

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
108
Tepkime puanı
0
Puanları
0
sagol shadow ben ıragın zaho ılcesınde yasıyorum sen
 

shadow

Asistan
Katılım
8 May 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
1
Puanları
0
sagol shadow ben ıragın zaho ılcesınde yasıyorum sen

Zaho..

Zor bir kent...

Irakın tümü şuanda çok zor dönemde aslında...

Ben Irakta değilim...
Ankara...

Ayıp olmzsa etnik köken neydi?Trde olsaydınız sormazdım ama Irak/Zaho deyince merak ettim...:)
 

rojhelat

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
108
Tepkime puanı
0
Puanları
0
aslinda biz turk asiliyiz ama maalesef 55 yil once dedemler buraya gelmisler bir mulk alip buraya yerlestiler sey msn i bana verir misin eger mahsulu yoksa dertlesiriz diyarbakir asiliyim bismil den
 
Katılım
2 Ara 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Çok güzel bir konu ben çoktandır burada online olmadim ama bana gellen meili okuyunca Bu konu hakında yorum yazmak istedim Bana derseniz benim fikrimi soracak olursaniz evet araplar nankör ve hayin neden osmanli arkasinda kuyusunu kazan araplardir ve Bugün irana bakarsaniz bakma başımıza erkek kesilmesine aslında amerikanın bir numaralı uşakları onlar bugün amerika orta doğuda istediyi gibi at koşturuyor israil gelip filistini yok ederken iran nerdedi ahmedi nejatmisin nesin müslüman kimligin altina gizlenmis Amerikan uşagı seni senin gercek yüzünü milet biliyor ne oldugunu aklı sıra amerikan irani ıraqı bir birine düşürüp onlar bir birini yok etsin bende kaymağını yiyeyim yok öyle 2 ci pilanıda şu türkiyedeki kürdü ve türkü bir birine düşürelim orta doğuda istediyim gibi at kuşturayım bugün türkiye demokrtasi den bahsediyor bu demokrasi ayak ne demokrasisi bunlar laf demokrasi denen birşey yok türkiyede türkiyede hanımı türbanli diye cumhur başkanı ollamayan bir adam ve hanımı kizi türbanli diye ünüversitelere giremeyen bir öğrenci bu nasil demokrasi müslüman bir ülke hayret ediyorum sizler tv izlemiyor musunuz allah aşkına türkiye cumhuriyeti islama karşı ben bunu düşünür bunu bilirim örneyin türkiyede en büyük basin medya sitesin adresi vereyim sizlere hüriyet gazetesi ve onun gibi niceleri Bakin sitenin icerisine müslümanlıktan bahsediyormu veee.. Bugün türk basını masonların elinde türkiyede masonlar el üzerinde tutuluyor ne saçma neyimiz müslüman acın artık gözlerinizi .....:confused1:
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Evvela Araplarla Farisileri birbirinden ayırabilmen gerekiyordu..

Sırf ırkından dolayı insanlara düşman olmak Hak değildir..

Bizde bir tabir vardır; her memleketin iyisi de var kötüsü de..

Uyarlarsak, her ırkın iyisi de var kötüsü de.. Şimdi Türk bilinenlerin cümlesi dört dörtlük mü? Hepimiz Evliya mıyız? Osmanlı'ya "Türk" bilinenlerden ihanet hiç mi olmamıştır? Viyana Kuşatmasının kaybedilmesinde Türk beylerinin hiç mi kabahati yoktu?

Sahi Avşar beyleri Osmanlı'ya niçin ayak diremişlerdi de Dadaloğlu çıktı aralarından.. Ferman Padişahınsa dağlar bizimdir oy..

Takva sahibi bir Arap, facir belki 100 Türkten daha kıymetlidir.. Tersi de doğru: Takva sahibi bir Türk, takvalı olmayan fasık belki 100 Araptan yeğdir..

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamıyor malesef..
 
Katılım
2 Ara 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
rojhelat senin şu son yazdigin mesaji na hiç katilmiyorum osmanli doneminde türkçe denen bir dil yoktu canım kardeşim ok osmanli döneminde Kendisine has Bir kültürü ve dili vardi türkce denen bir dil yoktu ve osmanli türk kürt alevi süni topraklari için hükmetmedi osmanli imparatorlugu hak için hukuk için adalet için ve iman için hükmeti allah için hükmeti allah yolunda hükmeti osmanli döneminde türk denen birşey yoktu osmanli döneminde kimse kendine türk demezdi ozamanlar bir birine sorarlardi Kürt müsün alevimisin şafi misin hanifi misin bu vardi türkce denen bil dilde yoktu ozaman türkce dili 90 seneliktir cumhuriyetin kurulusu 90 seneliktir Ben istiklal marşini mehmet akif ersoydan okumam fatih sultan selimden ferman okurum istiklal marşını deyil haa ben ayrimci dilim kesinlikle sadece fikir ve düşüncelerimi ortaya koydum
 
K

kalandar53

Guest
Kürtler ise, daha da belirgin bir sadakatle önce Osmanlı İmparatorluğu'nu ardından da Milli Mücadele'yi desteklemişler ve Müslümanlık bağının getirdiği "kardeşlik"ten asla taviz vermemişlerdir. Ankara'nın kendisi bundan taviz verene kadar...
1) Cengiz Çandar, "Sharon'cu Vicdansızlar-Filistin Yalanları", Yeni Şafak, 5 Nisan 2002
2) Zekeriya Kurşun, Yol Ayrımında Türk-Arap İlişkileri, İrfan Yayınevi, İstanbul. 1992, s. 153
3) Kemal Karpat, İslam'ın Siyasallaşması, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2004, s. 379
4) Kemal Karpat, İslam'ın Siyasallaşması, s. 594

Yazan: Mustafa Akyol
Bu yazıyı kimden alıntı yaptıysan ona de ki
Kürtler madem çok vatansevermiş neden Cumhuriyet döneminde 98 tane isyan yapmış ve Türk devletini 300 milyar dolar borca sokmuş ve de kadın yaşlı çocuk demeden katliam yapmışlar ?
 
Katılım
23 Nis 2007
Mesajlar
91
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İZMİR
bu arapları sevmekle ilgili hadis mevzudur

FAŞİST EMEVİLER TARAFINDAN DİĞER MİLLETLERDEN OLAN MÜSLÜMANLARA ÖZELLİKLE FARSLAR VE TÜRKLERE MEVALİ ADINI TAKIP DALGA GEÇEN ONLARI UZUN YILLAR KÖLE GİBİ KULLANAN

RESULULLAHIN MAKAMINI GASP EDEN ALÇAK EMEVİLERİN KEMİK YALAYICISI SÖZDE ALİMLERE DİĞER MÜSLÜMANLARI KÖLELEŞTİRMEK İÇİN UYDURTULAN BİR SÖZDÜR

haa bunun yanında resulullahı sadece arap olduğu için sevmemek ise zaten küfürdür


ayrıca osmanlıyı arkadan vuran müslüman arap kardeşlerimiz değil

ingiliz altınlarıyla semiren ahmak ve barbar vehhabilerdi
 

soztu®k

Üye
Katılım
17 Eki 2006
Mesajlar
88
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Türklere 80 yıldır anlatılan bir masalı tekrar ediyor. Bu masal, “Araplar ve diğer ‘Müslüman kardeşleriniz’ I. Dünya Savaşı’nda sizi sattı” diye başlar ve “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diye de noktalanır. Türk’ün özellikle de Müslüman dostu yoktur…Masal budur. Peki gerçek nedir?

Gerçek şudur: Osmanlı’nın çöküş döneminde Türk olmayan Müslüman unsurlar arasında gerçekten isyanlar başgöstermişse de, bu unsurların bir bütün olarak “ihanet ettikleri” kesinlikle söylenemez. Hatta Araplar sözkonusu olduğunda, Osmanlı’ya isyan edenlerin küçük bir azınlık olduğunu, buna karşılık Arap kabilelerinin çoğunun Osmanlılık ve Müslümanlık bağıyla İstanbul’a sadakat gösterdiklerini söyleyebiliriz.

Kürtler ise, daha da belirgin bir sadakatle önce Osmanlı İmparatorluğu’nu ardından da Milli Mücadele’yi desteklemişler ve Müslümanlık bağının getirdiği “kardeşlik”ten asla taviz vermemişlerdir. Ankara’nın kendisi bundan taviz verene kadar…

Her Türk genci “Araplar’ın I. Dünya Savaşı’nda bize ihanet ettiğini” öğrenerek büyür. Oysa bu, ancak kısmen doğrudur. I. Dünya Savaşı’nda Mekke Şerifi Hüseyin’in İngilizler ile anlaşarak Osmanlı’ya isyan ettiği ve ordumuzu arkadan vurduğu doğrudur. Ama hep atlanan nokta Şerif Hüseyin’in “Araplar”ın tümünü temsil etmediği, aksine bir istisna olduğudur. Ortadoğu uzmanı tecrübeli gazeteci Cengiz Çandar, “Arapların ihaneti” söylemi ile tarihsel gerçek arasındaki önemli farka şöyle işaret ediyor:

“Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in Hicaz’da bazı Arap bedevi kabilelerini ayaklandırarak 1916′da İngilizlerle işbirliği yaptığı doğrudur. Ancak, Birinci Dünya Savaşı konusunda genel bir bilgisi ve fikri olan herkes, bunun ‘askeri açıdan’ tayin edici bir değer taşımadığını bilir. İngilizlerin daha sonra yerine getirmediği ‘bağımsızlık vaadi’ ile işbirliğine çektikleri Şerif Hüseyin’in ve oğullarının komuta ettiği bedevi kabileleri, Mekke-Maan hattında, yani ‘asıl cephenin gerisi’nde İngiliz kuvvetlerine yardımcı olmuştur.’Asıl cephe’, önce Şüveyş Kanalı ve Kanal Harbi’nde Türk-Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra Filistin’de kurulmuştur. Filistin’de tek bir Arap ayaklanmamıştır. Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da Türk kuvvetlerini ‘arkadan vuran’ herhangi bir olay olmamıştır. Arapların ezici çoğunluğu, İstanbul’a yani Türkiye’ye sadık kalmıştır… Arabistan Yarımadası’nın Hicaz bölümünden Akabe’ye kadar olan ‘cephe gerisi’ dışında, Arapların Türkleri arkadan vurduğuna dair tarihte herhangi bir kayıt yoktur.”(1)

Aynı gerçek, American-Israeli Cooperative Enterprise (Amerikan-Israil İşbirliği Girişimi) adlı düşünce kuruluşunun başkanı, Ortadoğu analisti Mitchell G. Bard tarafından da, sözkonusu kuruluşun sitesinde şöyle vurgulanıyor:

“O dönemin romantik kurgusunun aksine, Arapların çoğu I. Dünya Savaşı’nda Türklere karşı müttefiklerin yanında savaşmadılar. İngiliz Başbakanı David Lloyd George’un belirttiği gibi, Arapların çoğu, Türk yöneticileri için savaştı. [Osmanlı İmparatorluğu’na isyan eden] Faysal’ın Arabistan’daki taraftarları, bir istisnaydı.”

Araplar’ın topluca ihanet etmesi bir yana, bazıları Osmanlı ordularını fiilen desteklemiştir de. Konu hakkındaki uzmanlardan biri olan Dr. Zekeriya Kurşun’un ifadesiyle, “I. Dünya Savaşı’nda Türk ordusu ile beraber çeşitli cephelerde Türklerle omuz omuza çarpışan Arapların büyük yararlıklar gösterdikleri bir hakikattir.” (2)
Arap Milliyetçiliğinin Öncüsü Hıristiyan Araplardı

Üstteki hakikati teslim etmekle birlikte, Arap milliyetçiliğinin Osmanlı’da Türk milliyetçiliğinden daha önce geliştiğini belirtmek gerekir. Arap milliyetçiliği, 1860′larda, Suriyeli Arap entellektüeller arasında doğmuştu. Osmanlı İmparatorluğu’na ve yönetimindeki “Türklere” karşı ciddi bir antipati besleyen bu entellektüellerin dikkat çekici bir yönü ise, çoğunun Hıristiyan oluşuydu. Butros El-Bustani, Faris Şadyak, Nakkaş, Corci Zeydan gibi Hıristiyan Arapların öncülüğünde başlayan bu harekete katılan Müslüman Araplar ise, çoğunlukla Batılı fikirleri benimsemiş seküler aydınlardı. Arap milliyetçiliğini geliştirirken “Arapların İslam öncesi tarihlerine” ilgi duymaları, bundan kaynaklanıyordu.

Buna karşılık muhafazakar Müslüman Arapların çoğu, Osmanlı’ya sadakat duyguları içindeydiler. Hatta sadece Sünni Araplar değil, Irak ve Suriye’deki Şii Araplar arasında bile Osmanlı’ya ve Hilafet’e bağlılık duygusu vardı. (3) Bu konuda büyük bir otorite olan Prof. Kemal Karpat, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Arap milliyetçiliğinin, Hıristiyan Araplarınki hariç, aslında en son noktaya kadar “ayrılıkçı” olmadığına dikkat çekerek şöyle demektedir:

“Görülüyor ki Arapların ‘milli’ hareketi esasında ayrılıkçı bir hareket değildi. Arapların birçoğu Osmanlı hükümdarlarını yabancı bir sömürgeci güç olarak değil, sadece Arap kökeninden olmayan, iktidarda bir hanedan olarak görüyorlardı ve Osmanlı Devleti ve hanedanı Müslüman kaldıkça ve Arapların hayat tarzına saygılı oldukça, özlemlerini yerine getirmeye söz verdikçe ve onları Avrupa işgaline karşı korudukça, itaat etmekten geri kalmıyorlardı. Geçmişte şan ve şereflerini ilk hatırlayan veya hayal edenler ve tarihlerinin modern bir versiyonunu yaratmaya çalışanlar Müslüman değil Hıristiyan Araplardı.(4)

Abdülhamid’in Bilgeliği

İngiliz tarihçi Peter Mansfield’e göre, Osmanlı’daki Arap milliyetçiliğinin sınırlı kalmasının iki nedeni vardı: “Birincisi, bu Avrupa kökenli milliyetçilik fikirlerinin bu yerlere (henüz) işlememiş olması; ikincisi de, Sultan II. Abdülhamid’in İmparatorluğun elinde kalanını bir arada tutmak için uyguladığı başarılı ve kurnazca yöntemlerdi.”(5)

Tarihçi Zekeriya Kurşun da “Abdülhamid’in saltanatı boyunca Arap milliyetçiliğinin… önceki hızını kaybettiğine” dikkat çeker ve “Abdülhamid, Arap milliyetçiliğinin harekete geçmesini geciktirmiştir” yorumunu yapar.(6)

Sultan Abdülhamid’in politikasının temeli, 19. yüzyılda hâlâ devam eden dini bağlılık ve geleneksel siyasi sadakat faktörünü canlandırarak Osmanlı devletini ve ülke bütünlüğünü kurtarmaktı. Kürtler arasında kurulan Hamidiye Alayları bu büyük siyasetin uygulamalarından biriydi. Sultan, alaylar yoluyla “Kürtlerin babası” olarak anıldığı gibi, Arapların da hamisi oldu. Abdülhamid, uyruğundaki Arapların kalbini kazanmak için Arap ülkelerindeki dinsel kuruluşlara, tarihi camilerin onarım ve süsleme işlerine önemli bir fon ayırmış… çevresindeki danışmanları arasında Arap düşünürlerine her zaman iyi davranmış, değer vermişti. Bedevi Şeyhlerinin çocuklarını eğitmek için özel okullar açmış, bu yolla onlara Osmanlılık bilinci aşılamıştı. Bu politikanın siyasi meyvelerini de almıştı. Örneğin Peter Mansfield’a göre:

“1904′te Osmanlı Padişahı Sina üzerinde hak iddia ettiğinde, Mısırlı milliyetçi lider Mustafa Kamil, İslamcılık ruhu içinde, onun yanında ve Mısır’ın çıkarlarını savunan Lord Cromer’in karşısında yer almıştır.” (7)

Kurtuluş Savaşı’nda da ne kitlesel bir “Arap ihaneti” ne de “Kürt ihaneti” yaşandı. Aksine Kürtler, Kurtuluş Savaşı’nı canla başla desteklediler. Mustafa Kemal Paşa, “Müslüman kardeşliği” temasına dayalı propagandasıyla onları kazandı.

Murat Bardakçı’nın sözünü ettiği Şeyh Said isyanı ise, ancak Kurtuluş Savaşı’nın bitmesi ve “Müslüman kardeşliği” temasının hızla yok olup, yerine “herkes Türk’tür” anlayışının belirmeye başlamasından sonra patlak verdi…

Kısacası yakın tarihimiz, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” anlayışını doğrulayacak şekilde gelişmedi.
Kaynak
 

rojhelat

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
108
Tepkime puanı
0
Puanları
0
tamam belki turkce yoktu ama kurtlugu bir kultur olarak gormek boyuk yanlislik bence ama bir millet olabililrler ama din ve ya kultur olamazlar.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
İngiliz Casusu Lawerens'in hayatini okuyunuz.

Bu konuda sağlıklı fikir yürütmek ve doğru bir sonuca ulaşabilmek için öncelikle Orta Doğuda sanki bir Arap gibi görev yapan İngiliz Casuslarının icra ettikleri görevleri ve misyonlarının çok iyi bilinmesi gerekmektedir.
Özellikle casus Lawrens'in hayatı bu hususta çok büyük bir öneme haizdir. İşte size aydınlatıcı bazı ipuçlarının verildiği bir site :

http://www.karatekin.net/8dusunceyazilari/Araplar.htm
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
tamam belki turkce yoktu ama kurtlugu bir kultur olarak gormek boyuk yanlislik bence ama bir millet olabililrler ama din ve ya kultur olamazlar.
kürtlerin kendilerine has kültürleri var...kültür anlayışın nedir bilemem ama biz var diyoruz...nolcak şindi..
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Bu şekilde düşünürsek daha sağlıklı fikir yürütebilirmiyiz.

ABD İSTESEYDİ SADDAM I KADDAFİ Yİ ELİNDEKİ TEKNOLOJİ İLE DÜNYEVİ OLARAK ORTADAN KALDIRAMAZMIYDI.???

ACABA O ZAMAN ARAPLARIN BAŞINDA HANGİ VASIFLARA SAHİP LİDERLER VARDI ????

ARAPLARI OSMANLIYA KARŞI KIŞKIRTMA ÖĞELERİNDEN BASKINLARINDAN BİRİDE KAVİMCİLİK YANİ IRKÇILIK DEĞİLMİYDİ???????
 
Katılım
23 Nis 2007
Mesajlar
91
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İZMİR
bu arapları sevmekle ilgili hadis mevzudur

FAŞİST EMEVİLER TARAFINDAN DİĞER MİLLETLERDEN OLAN MÜSLÜMANLARA ÖZELLİKLE FARSLAR VE TÜRKLERE MEVALİ ADINI TAKIP DALGA GEÇEN ONLARI UZUN YILLAR KÖLE GİBİ KULLANAN

RESULULLAHIN MAKAMINI GASP EDEN ALÇAK EMEVİLERİN KEMİK YALAYICISI SÖZDE ALİMLERE DİĞER MÜSLÜMANLARI KÖLELEŞTİRMEK İÇİN UYDURTULAN BİR SÖZDÜR

haa bunun yanında resulullahı sadece arap olduğu için sevmemek ise zaten küfürdür


ayrıca osmanlıyı arkadan vuran müslüman arap kardeşlerimiz değil

ingiliz altınlarıyla semiren ahmak ve barbar vehhabilerdi


KONU BÖYLE

ANCAK BU KONUNUN KÜRTLÜK LE NE ALAKASI VAR BU NOKTAYA NASIL GETİRİLİYOR ÇOK İLGİNÇ
 
Katılım
15 Ağu 2007
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Konum
türkiye/k.maraş
bence deil çünkü hz. Muhammed (s.a) zamanını da da araplar savaş sırasında karşı tarafta yer almışlardı.hz.Muhammed (s.a)de onun üzerine benim en hayırlı ümmetim türlerdir diyor.sonuçta buda bir gerçek.:confused1:
 
Katılım
23 Nis 2007
Mesajlar
91
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İZMİR
Kardeş Peygamber Efendimizin Araplarla Ilgili Olduğu Söylenen Hadislerinin çoğusu Gerçek Değildir
Bunlar Islam ümmetinin Altini Oymaya And Içmiş emevi(L.A) Alçaklarinin Kemik Yalayicisi Alim!! Lerinin Uydurmalaridir
hele hele Türkler Le Ilgili Hadislere Hiç Cevap Bile vermem Gülüyorum Sadece
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst