Hayat tarzımız ve "Altınoluk"...
Genel anlamda "din" kelimesi, manası zengin olan bir kavramdır. O zengin manalarından biri de din, tarz, biçim, yol, ölçü demektir. Almanya'nın dini denilince, Alman halkının hayat tarzı, hayat seyri, hayat biçimi demektir. Dinsizlik de bir din demektir. İnançtan, ölçülerden soyutlanmış bir hayat tarzı demektir. Bu manada yeryüzünde yaşayan her toplumun, her insanın mutlaka bir dini vardır.
Dinin önüne bir isim gelince, yaşanan ve toplumu şekillendiren dinin gerçek kimliği ortaya çıkar. Mesela, İslâm dini dediğimiz zaman, Allah'ın gönderdiği, razı olduğu bir hayat tarzı, hayat biçimi olarak anlarız. Komünizmin dini dediğimiz zaman, inkâra, küfre dayalı bir hayat tarzı, hayat biçimi şeklinde anlaşılır.
Bu anlattıklarımıza çok çarpıcı bir örnek verelim: Firavun dediğimiz bir insanın kurduğu, şekillendirdiği ve bundan da memnun kaldığı bir hayat tarzı vardı. Bu hayat tarzına Kur'an-ı Kerim din demiştir. Önce ayeti meal olarak tanımaya çalışalım:
"Firavun: Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim. Rabbine dua etsin de kendisini kurtarsın. Ben, onun dininizi (sizin inançlarınızı, hayat tarzınızı, sisteminizi) değiştireceğinden, ülkede, yeryüzünde karışıklık çıkarılmasından, fesat çıkaracağından korkuyorum dedi." Mümin suresi/26
Ta Hz. Musa döneminden kıyametin kopma saatine kadar devam edecek seyirde, Firavunun bu fikrine, düşüncesine "Firavun mantığı" denilmiştir. Yani, Firavun mantığı şudur.
1- İnanan insanlar, namaz kılsınlar, oruç tutsunlar, sosyal hayata, siyasi hayata karışmasınlar.
2- Baskıcı rejimler, başı daraldığı zaman sine-i millete dönmeyi tehdit olarak kullanırlar.
3- İnkârcılar, inanan insanların hayat tarzını tehlikeli olarak görürler.
4- İnanan insanlara çekinmeden dinsel terörist derler.
İslâm âlemi ne yazık ki son üç asırdır Firavun mantığına muhatap ve mahkum edilmeye çalışılmaktadır.
Bu ülke halkının yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu gerçek ise, ki öyledir, bu durumda, inanan toplumun hayat tarzının İslâm dini olması gerekmektedir. Bu hayat tarzı ithal olarak ne Arabistan'dan, ne İran'dan, ne de Avrupa'dan gelmiştir. Doğrudan Allah'tan gelmiş ve Peygamberimiz de gelen dinin nasıl yaşanacağını hadisleri ile şekillendirmiş ve bir tarz, bir biçim oluşmuştur. İşte bu hayat tarzı kıyamete kadar geçerlidir. "Ben de Müslümanım" diyen herkesin böyle bir hayat tarzına inanması ve bu hayat tarzına uyması gerekir.
Son bir asırdır enflasyon aracılığı ile paralarımız çalınmıştır. Aynı paralelde hayatımızdan da çok şeyler çalınmıştır. Bu çalma çırpma işinin farkında olanlar vardır, farkında olmayanlar vardır. Farkında olanların, farkında olmayanlara karşı ikazları, uyarıları, mesajları olması, dini bir vazifedir.
İşte bu önemli bir vazifenin idrakinde olan Altınoluk Dergisi, okuyucularına çok ciddi ve temel bir ihtiyacı karşılayacak nitelikte bir eser sunmaktadır. Şu sözümü mübalağa olarak anlamamanızı istirham ederim. Eğer mali imkanımız olsa, bu ülkede her eve ve her insanın eline böyle güzide bir eserin girmesini gerçekleştirirdik. Böyle olmayacağına göre, mübarek bir ay içide evlerimizde Resulullah'ın konuşmasını isteyen her insan bu ciddi ve önemli esere sahip olmalıdır.
Aşağıda kısa bilgi vereceğim eserin kazanılmasına, okunmasına ve gereğinin yapılmasına yönelik sunduğum mesaj siz okurlarımıza olan samimiyetimin ve güvenimin bir tezahürüdür. Belki Altınoluk Dergisi de aynen sizler gibi bu mesajı Vakit'ten öğreneceklerdir.
Altınoluk Dergisi'nin hayat tarzımız için büyük bir boşluğu dolduracağına inandığım eserinin ismi: "Efendimizden Hayat Ölçüleri". Biliyor ve inanıyoruz ki İslâmiyetin ikinci kaynağı hadislerdir. İnanan insanların hayatına 250 adet ölçü sunan eser, derin bir düşünce süzgecinden geçirilmiş ve ülke şartları da hesaba katılarak, adeta binlerce hadisten, seçilmiş, süzülmüş ve okuyucusunun, dolayısıyla insanların hizmetine sunulmuştur. Biz sadece adresi sizlere takdim ediyor ve sizleri bu güzide eserle başbaşa bırakıyoruz.
Altınoluk Abone Merkezi: 0212 671 07 00 (17 hat) Dahili: 140
Abdullah Büyük Hocaefendi, Vakit