Altını çizdiğiniz satırlar

sâlik

intifada
Katılım
28 Kas 2007
Mesajlar
298
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Bir Müslüman, yanlış yaptığında veya bir sorunla karşılaştığında son derece güçlü, dayanıklı olmalı ve "Allah'ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar" demelidir.Bu yaklaşım Müslümana, olaylar karşısında yıkılmama, yılmama ve çizgisini koruma gücü verecektir.İşlerine yeni bir başlangıç yapacak ve geleceğe daha emin adımlarla ilerleyecektir.

Dr.Abdullah el-Hâtır/Müslümanlardaki Yenilgi Psikolojisi
 

Ecir

Üye
Katılım
2 Ocak 2010
Mesajlar
52
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Web sitesi
www.forum.medineweb.net
Yürek fatihi olacak şahsiyetlerin,öncelikle kendi zihin ve yüreklerini işgalden kurtarmaları gerekmektedir” Yokluğunda düşülmüş notlar sayfa:39
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
"Akidenizi sağlamlaştırınız. Tevhid ve şirki çok iyi öğreniniz. Ki akaid esastır. Dininizi buz üzerine bina etmeyiniz. Babanızdan kaldığı, duyduğunuz gibi değil, Allah'ın istediği gibi inanınız. Akide ayrımında Allah'a iman, tağutu inkar ölçüsünü esas alınız. Bu, Kur'anî bir ölçüdür."

Tavsiyeler - Tevhid - Mustafa İslamoğlu
 

Zinnur£yn

 s î
Katılım
2 Kas 2009
Mesajlar
920
Tepkime puanı
386
Puanları
0
İSMAİL FERİK PAŞANIN HAYATI / REA GLANAKİ

• Ölüm haberi yenik düşenleri yüreklendirir Sy:26


• Söyle lütfen, katledilenden nasıl farklısın. Seni tanıyabilmek için ve sana bilmeden bir kötülükte bulunmamak için Sy:80

• Her zaman bir çatışmadan önce rakibimin hayatını bilmek isterim.Çünkü bilgi zor durumda bulunduğumda benim doğru davranışta bulunmamı sağlayacaktır Sy:99
 

Zinnur£yn

 s î
Katılım
2 Kas 2009
Mesajlar
920
Tepkime puanı
386
Puanları
0
KİTABI AŞK / İSKENDER PALA (Alfa yayınları 2005)

*Açıkken gözbebeğimize yerleşende,göz yumduğumuzda gönlümüze sızanda sevgi değil miydi bir vakitler Sy: 10

*Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi, kah hüzünle kah mutlulukla hatırlanan. Beklide sabırdı sevgi, affetmekti, gelecek günler adına. Sy:11

*Ancak, sevginin aşka dönüştüğü an, sevenin sevgili yüzünü göz ile gördüğü andır. Sy: 13

*”Doğumsuz, ölümsüz, artmaz, eksilmez bir güzellik” diyor Eflatun aşk için. “Artmaz” kısmında külliyen yanılıyor üstad. Devamlı artmayan bir duygunun aşk olması ne mümkün. Sy:15

*Ne din, ne yasalar yasaklamıştır aşkı; yürekler Allah’a aittir çünkü. Sy:15
*Çünkü aşk bakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir ama dokunmakla bozulur Sy: 20

*İsterler ki Allah aşkı sevenle sevilen arasında eşit bölüştürsün. Oysa aşk bu demek değildir. Seveni sevmek kolaydır.Marifet o sevmediği zamanda onu sevebilmektir. Sy:21

*Şimdiki gençler galiba gizli kalması gerekeni açık ettikleri (ne ayıp!...) ve sevgililerinin adlarını dillendirmekle kalmayıp aradaki macerayı da başkalarıyla paylaştıkları için aşkın gülümseyişlerini ve zenginliklerini ıskalıyorlar.çünkü sırlara hükmetmek ayrıcalık ve olgunluktur Sy:35

*Öyle ki, sevgili gizli bir hazinedir de bilinmesi aşığı kıskandırır. Sy:53

*Aşık olmak demek, nur gelen tarafa yüzünü pencere açmaktır.Çünkü gönül, gerçek dostun yüzü ile aydınlanır,nurlanır. Sy:65
 

Meryem

Komplike
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
15,309
Tepkime puanı
759
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
Fethullah Gülen'in Kırık Testi kitabından bir bölüm var paylaşmak istediğim, ahım şahım bir söz değil ama anlamına kütüphanelerce kitap yükleyebiliriz sanırım;

"Namazlarımı oturarak kılmam gerekiyor. Abdesti de teyemmümle alıyorum. Çok utanıyorum Rabb'imden. Ölmeden namazlarımı bir kaza edebilseydim..."
 

Azra

Eylül yüzlü kız...
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
1,061
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Konum
İstanbul
...Aşkın gıdası mesafe, realite iğrenç.
Samimiliğin tabancası ikisini de yaraladı.

Aşk bir hayaldir ve realitenin bu kadar bol ışığına dayanmaz...
Onun kendisine göre bir itiraf tekniği olmalı...​

Peyami Safa - M.N.K
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Ne istiyoruz biz insanlardan insanlar için insanların yaşanmaya değer bulacağı ne var bizde.
Aynı şeyi düşünen aynı düşünce biçimine sahip insanlarız o kadar ,yada düşüncelerimizi
onaylatmak isteyen ihtiyacında olarak bir araya gelmişiz.


Mehmet EFE-Mızraksız ilmihal


Unuttuklarımı hatırlamak gittikçe zorlaşıyor. Bazı şeyleri sürekli tekrar etmek, hatırlayıp anmak gerek. Biliyorum, kimse bir on sene önceki yerinde olmak zorunda değil. Ama hala içeride olanlar, kaçaklar, yurduna hasret yaşayanlar var. Geçmişine lanet okuyanlar, geçmişini müzayedeye çıkaranlar da var.


Cihan AKTAŞ-Üç ihilal çocuğu


Bir kemik ve tüy kalmam önemli değil anne. Bir martı olarak havada ne
yapabilirim ne yapamam onu bilmek istiyorum. Hepsi bu kadar. Sadece bilmek istiyorum.

Jonathan bıkmadan usanmadan bütün uçuşları deneyerek, her başarısızlık
onda yeni şeylerin denenmesi için bir itki oluyordu. On binlerce yıldır hiçbir martının denemediği uçuşları yapıyor ve yeni uçuşları için yöntemler buluyordu. Her deneyde ufku biraz daha genişliyordu.

Bu çalışmalar esmasında kendi kendine " Hayat taşıdığı bu imkanlardan dolayı ne büyük bir anlam kazanıyor " diye düşünüyordu. Hayat kıyı ile balıkçı tekneleri arasında geçirilen boş bir yaşamdan ibaret değildir. Onun bir ereği olması gerekir. Kendinizi bundan kurtarabilir, maharet, bilgi ve yücelik kendinizi yeniden bulabilirsiniz.

Bütün bu arayış, öğrenme ve bilme isteminden doğan bu tutum, martı yasalarına aykırı görülür. Jonathan martı kurultayının önünde sürüden kovulurken, yaşlı kurultay başkanı şöyle seslenir Jonathan'a.

-Bir gün sen martı Jonathan Livingstone bu yolun çıkmayacağını bileceksin. Biz bu dünyada yemek ve olduğu kadar uzun yaşamak için geldik. Bunun dışında bir hayat bilmiyoruz ve bilemeyiz.

Cevap hakkı tanımayan martı yasasına rağmen, Jonathan yine de şöyle cevap verdi.
-Kutsal hayatın ereğinde bir anlam görüp onun peşinden gidenden daha sorumlu kim olabilir? Sadece artık balık kafaları peşinde koşmak değildir hayat. Binlerce yıl bu böyle oldu, ama bizim yaşamak için bir ereğimiz var; öğrenmek, bulmak ve özgür olmak.
Jonathan gerçeği dile getirmesine rağmen, bütün martı kardeşleri sırt çevirdi ondan.

Martı Jonathan Livingston-Richard Bach
 

Ümmî Ebiha

KuzeyiN Kızı
Katılım
8 Kas 2007
Mesajlar
1,125
Tepkime puanı
276
Puanları
0
"kimseye kin tuttuğu yoktu.
sadece...
umursamıyordu;
hiçbir şeyi umursamıyordu.
artık her şeyi yapabileceğini hissediyordu.
madem ki her şeyi yapabilirdi,
en iyisi hiçbir şey yapmamaktı..."


Elif Şafak /Mahrem
 

sultan@hmet

Asistan
Katılım
6 Eki 2009
Mesajlar
340
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Bizde ibadet telakkisi özden ziyade şekil ve kuralcılığı öncelediği için külli manada ibadetleri yerine getirme ahlaki erdemleri kazandırmıyor.Örneğin, yaşadığımız toplumlarda İslam'ın namaz, oruç, hac gibi eylemlerini disiplinli ve aşırı derecede kurallı bir şekilde yerine getiren nice Müslüman'ın aynı şekilde ahlaki duyarlılık konusunda aynı özeni göstermediklerine tanık oluyoruz.Ahlaki alanda başarılı olmayan kimi müslümanların ''temsil müslümanlığı'' tartışmaya açılarak söze beş vakit namazı kılar, ama... diye başlayan cümle kurmalar,o kimsenin ahlaki alanda aynı duyarlılığı göstermediğine işaret etmektedir. Bu sebeple İslam maneviyatında mutlaka iman ve ahlakı bütünleştiren bir düşünce sistemi geliştirmek gerektiğine inanıyorum.''


bir gönül eri
İHRAMCIZADE
İSMAİL HAKKI
 

Azra

Eylül yüzlü kız...
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
1,061
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Konum
İstanbul
Bir yapıtta, açık ve kesin bir düşünce olmalıdır.
Ne için yazdığınızı bilmelisiniz.
Aksi halde belirli bir amacınız olmaksızın çıkarsanız,
yolunuzdan çıkarsınız...
Ve yeteneğiniz sizi yok eder...​
Çehov - martı
 

edepyolu

Fe Eyne Tezhebun
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
1,550
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
Gaziantep, Turk
Acı çekmeden öğrenilen her cümleninkanadı vardır,
ilk fırsatta uçar.Bildiklerimizin kanatlı olmasını istemiyorsak,öğrenirken
kendimizi yolmalıyız.
 
Katılım
12 Tem 2007
Mesajlar
1,106
Tepkime puanı
242
Puanları
0
Yaş
49
Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz.Suyu başına döksen , başı kırılmaz.Toprakla ,suyla başı yarmak istiyorsan,toprağı suya karıştırıp kerpic yapman gerek.
Mevlana Celaleddini Rumi
 
Katılım
12 Tem 2007
Mesajlar
1,106
Tepkime puanı
242
Puanları
0
Yaş
49
Hazreti Ömer'il-Faruk (ra)ın devrinde İskenderiye muhasara edilmişti.Fakat birtürlü fetih müyesser olmayınca, Hz.Ömer (ra)a hali arz etmişler, o da tetkikatının neticesinde,askerlerin misvak kullanmadıklarını öğrenmiş,derhal develere misvak yükleyip yollamış.Askerler misvakı kullandıktan hemen sonra taarruza geçmişler.Mısırlılar da , mukavemet etmeden teslim olmuşlardır.Sünnet-i seniyyenin terki zaferi tehir ettiği gibi, sünnet-i seniyyeye temessük neticesinde derhal zafer elde edilmiştir.

Müminlerin vasıfları,Mehmet Zahid Kotku
s.21
 

Serdar55

Asistan
Katılım
16 Mar 2008
Mesajlar
425
Tepkime puanı
60
Puanları
0
Hazreti Ömer'il-Faruk (ra)ın devrinde İskenderiye muhasara edilmişti.Fakat birtürlü fetih müyesser olmayınca, Hz.Ömer (ra)a hali arz etmişler, o da tetkikatının neticesinde,askerlerin misvak kullanmadıklarını öğrenmiş,derhal develere misvak yükleyip yollamış.Askerler misvakı kullandıktan hemen sonra taarruza geçmişler.Mısırlılar da , mukavemet etmeden teslim olmuşlardır.Sünnet-i seniyyenin terki zaferi tehir ettiği gibi, sünnet-i seniyyeye temessük neticesinde derhal zafer elde edilmiştir.

Müminlerin vasıfları,Mehmet Zahid Kotku
s.21


Bu olayda Mısırlıların teslim olması olayı şu sebepdendir.

Müslümanların misvak kullandıklarını görüyorlar ve Mısırlı askerler: '' Bunlar bizi yiyecek dişlerini bileyliyorlar'' diyor ve korktuklarından teslim oluyorlar; diş bilemek deyimide burdan çıkıyor.
 
Katılım
12 Tem 2007
Mesajlar
1,106
Tepkime puanı
242
Puanları
0
Yaş
49
Bu olayda Mısırlıların teslim olması olayı şu sebepdendir.

Müslümanların misvak kullandıklarını görüyorlar ve Mısırlı askerler: '' Bunlar bizi yiyecek dişlerini bileyliyorlar'' diyor ve korktuklarından teslim oluyorlar; diş bilemek deyimide burdan çıkıyor.


Olabilir konunun detayını bilmiyorum ama amaç Sünnete bağlılığı anlatmak .Ki Mısırlıların öyle düşünmesine sebep de Allahın mümin kullarına ihsanı değil mi?
 

Lili YAR

Asistan
Katılım
5 Haz 2007
Mesajlar
419
Tepkime puanı
64
Puanları
0
Konum
Hüzünler Şehri
...Demek ki insanlar niyetlerine göre iyi veya kötü,
güzel veya çirkin olabiliyorlar,
eşyaya bakış açıları da buna göre oluşuyordu.
Ruhlarını şeytana satanlar ile
Rahman'a adayanlar da
işte bu ince çizgi ile birbirinden ayrılıyordu.
Birileri zamanı çoğaltıyor,
diğerleri harcayıp tüketiyordu çünkü.
Birileri iyi şeylerle hayata anlam katarken,
diğerleri hayatın kötülüklerine tapıyordu.


İskender Pala
Babil'de ölüm, İstanbul'da aşk
 

MAV!M

muamma
Katılım
16 Kas 2009
Mesajlar
3,735
Tepkime puanı
1,163
Puanları
0
Love_by_PARANOIA__7.jpg


“Satamadığın üç beş resme çobanlık yapan biri olarak mı bilsin istiyorsun seni? Ona kim olduğunu göstersene be evlat. Sen göstermezsen, sende ne olduğunu ne bilecek?”

“Bilemiyorum. Harvard’da okuduğum için bana farklı bir gözle bakmasını ister miydim, emin değilim. Sonunda kendimden başka bir şey için sevilerek cezalandırılmak istemiyorum.”

“Ne? Ki kimi neden seviyor ve kimi cezalandırıyor?”

“Eğer benden harvard’da okuduğum için hoşlanacaksa, hiç hoşlanmasın daha iyi. Ben, eğitimim değilim çünkü. Zekâm değilim, ilişkilerim değilim, işim değilim…Bunların toplamı da değilim.”

“Kim olduğunu biliyor musun peki?”

“Ben sadece…Ben sadece benim.”

Serdar Özkan/Kayıp Gül
 
Üst