54 KAMER 1 üzerine düşünceler

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
54-KAMER:

1 - Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.

Sevgili Arkadaşlar, Yukarıdaki ayeti okuduğum zaman,bu ayet bana ne anlattı. Ben bu ayetten ne anladım diye düşündüm. Sizlere bunu anlatmak istiyorum.
Ayet ay yarıldı diyor ve kıyamet yaklaştı diyor ,ayın yarılması ile kıyametin yaklaşması arasında ne gibi bir ilişki olabilir..??
Bu ayeti okuduğumda dikkatimi çeken nokta: AY YARILDI ifadesi idi.Düşünmeye başladım....

ASTRONOMİK olarak...AY YARILIR MI..?? Ay yarılırsa nasıl yarılabilir...??

EVET AY YARILABİLİR...: Eğer Ay'a yeterli büyüklükte bir gök cismi veya bir göktaşı,yeterli bir hızla çarparsa..AY YARILABİLİR..

AY 2 parçaya yarılabileceği gibi 3-4 parçayada yarılabilir..Hatta tamamen parçalanıp uzayda dağılabilir de..

Pekisonra ne olur..?? Yeterli büyüklükte bir gök cismi veya bir göktaşı AY'a hızla çarpar da Ay 2 parçaya veya 4-5 parçaya ayrılırsa ne olur..??
İki-üç parçaya ayrılan ayın dünya etrafındaki yörüngesi değişir,

Dünyadan uzaklaşabileceği gibi, küçülen ay parçası, dünyanın çekim gücüne kapılarak gelip dünyaya da çarpabilir.


Birinci olasılık: Ayın küçülen kütlesi üzerindeki dünyanın çekim gücü artar ve çarpmanın da hızıyla çok büyük Ay parçası dünyaya hızla yaklaşıp çarpabilir...Bu durumda dünyanın kabuğu kırılır ve dünya ortasındaki magma tabakası,dünyanın kırılıp parçalanan kabuğu ile beraber uzaya dağılır...Yani dünyanın SONU...

İkinci olasılık AY parçaları dünyaya çarpmayıp dünyadan uzaklaştığı veya uzaya dağıldığı durumda ,güneşin dünya üzerindeki çekim gücü değişir, bu ise dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin değişmesine neden olur..

Yani dünya güneş etrafında güneşe daha yakın veya daha uzak bir yörüngeye kayar..

Bu durumda ise: Dünya güneşe daha yakın bir yörüngeye kayarsa,dünyada sıcaklık tüm canlıları yakacak bir sıcaklığı gelir yer yüzü tamamen cehennem gibi yanar..

Veya..dünya güneşe daha uzak bir yörüngeye kayarsa bu durumda da dünyadaki ısı çok düşük seviyelere düşer ve yeryüzündeki tüm canlılar donarlar.. Yani yine yeryüzünde canlı kalmaz....

Benim bu ayetten anladığım...Bu ayetin bize KIYAMETİN AYIN YARILMASI VEYA PARÇALANMASI İLE GELECEĞİNİ ANLATIYOR OLMASIDIR....

Okadar muhteşem bir ifade ki dikkat edilirse, ay yarıldığı anda kıyamet kopacak demiyor, ay yarıldığında kıyamet yaklaşacak diyor.

Gerçektende aya bir meteor çarpması ile ay yarıldığında,

Dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin değişmesi bir anda olmaz belirli biz zaman sonra gerçekleşir, ancak kıyamet kesin olarak yaklaşmıştır ,bo süre belki 3 yıl belki 5 yıldır ama
çok yakın olduğu KESİNDİR.


Sevgili arkadaşlar bu yazdıklarım bu ayetin bana düşündürdükleridir.... Yanlış olabilir...Hatalı olabilir...Kusurlu olabilir.... AMA ben böyle düşünüyorum... Böyle düşünmemin kimseye bir zararı olmaz...değil mi...???

Bir gün bir meteor aya çarpacak..!!Kıyamet te kopacak..

Ancak ne yazık ki benim haklı olduğumu anlayacak ve
bana hak verecek kimse
kalmayacak yeryüzünde.....:D

Arkadaşlar bu yazımı dilediğiniz gibi eleştirebilirsiniz.....

Zaten bir arkadaşımın siparişi üzerine yazımış bir yazı....:D

CÜMLETEN SELAMLAR....
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,115
Tepkime puanı
1,428
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Bu âyette gerçekleşmiş olan bir mûcizeden söz edilmektedir. Peygamberimiz'in (s.a.v.) işaretiyle ay ikiye bölünmüştür Allah'ın (c.c.) izniyle. Peygamberimiz (s.a.v.) âhir zaman peygamberidir ve birçok hadisinde "Ben ve kıyamet şu iki parmak gibiyiz" diyerek kıyamete yakın bir vakitte gönderildiğini ifade etmiştir. Daha geniş bilgi için aşağıda Taberî tefsirinden alıntıladığım bölüme bakınız..

Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla.

1- Kıyamet yaklaştı, ay yarıldı.
Allah teala bu âyette "Kıyamet yaklaştı." ifadesiyle, geçici olan dünya*nın sonunun yaklaştığını kullarına bildiriyor ve onian, kıyamet gününün dehşe*tine karşı hazırlık yapmaya, ondan gafil olmamaya davet ediyor.
Peygamber efendimizin, kıyametin yaklaştığını beyan ederek şöyle bu*yurduğu rivayet ediliyor: "Abdullah b. Ömer diyor ki:
"Bir gün biz, ikindiden sonra, güneş dağların başına yaklaştığı bir sırada Rcstılullahın yanında oturuyorduk. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Geçmiş ümmetlerin ömürlerine nisbetle sizlerin Ömürleri bu günün geçmiş bölümüne ııisbcilc geriye kalanı kadardır. [3]
Schl b. Sa'tl (r.a.) Resulullahın» şehadet parmağıyla orta parmağını göste-
rerek:
"Ben peygamber olarak gönderildiğimde kıyamet işte şunlar gibi yakın*dır. [4] buyurduğunu rivayet etmiştir.
Âyet-i kerimede "Ay yarıldı" buyunılmaktadır. Âlimlerin ittifakına göre, peygamber efendimizin açık bir mucizesi olarak ayın yarıklığı, Hicretten önce Mekke'de görülmüştür. Ayın yarıklığı, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Mes'ud, Hu-zcyfcıül Yeman, Cübeyr b. Mut'im, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Mü-calıid, Katade Dehhak ve İbrahim en-Nehaî'den nakledilmiştir.
Abdullah b. Mes'ud diyor ki:
"Resulullahın döneminde ay iki parçaya ayrıldı. Bir parçası dağın üzerin*de kaldı, diğer parçası aşağı indi ve Resulullah "Şahit olun" buyurdu[5] Diğer bir rivayetle Abdullah b. Mes'ud şöyle demiştir;
"Biz, Rcsulullah ile beraber bulunurken ay yarıldı iki parça oldu. Resu-lullah bize "Şahit olun, şahit olun." dedi[6]
Encsb. Mâlik de diyor ki:
"Mekkcliler Resulullahtan, kendilerine bir mucize göstermesini istediler. Resulullah da onlara ayın yarılmasını gösterdi. [7] Başka bir rivayette Enes:
"Ay iki parçaya ayrıldı." demiştir. [8]
Katade'den nakledilen diğer bir rivayete göre Enes şöyle demiştir:
"Mekkeliler Resulullahtan, kendilerine bir mucize göstermesini istemiş*lerdir. Bunun üzerine ay Mekke'de iki defa yarılmıştır. Ve "Kıyamet yaklaştı ay yarıldı." suresi de "Bu, devam edegelen bir sihirdir." derler." ifadesine kadar nazil olmuştur[9]
Cübeyr b. Mut'im diyor ki:
"Resulullahm döneminde ay yarıldı. Öyle ki iki parça oldu. Bir parçası şu dağın diğer parçası şu dağın üzerine vardı. Müşrikler: "Muhammed bizi büyüle*di." dediler. Onlardan bir kısmı ise: "Allah'a yemin olsun ki şayet o bizi büyüle*di ise bütün insanin büyüemeyede gücü yetmez ya. [10]dediler.
Abdullah b. Abbas diyor ki:
"Resulullahm zamanında ay yarıldı." [11]
Abdullah b. Ömer diyor ki:
"Resulullahm döneminde ay yarıldı. Ve Resûlullah: "Şahit olun." dedi. [12]
Mesruk, Abdullah b. Mes'ud'un şöyle dediğini rivayet ediyor: "Resululla-hın zamanında ay yarıldı. Kureyşliier: "Bu, Ibn-i Ebi Kebşe'nin (Resulullahm) bir siniridir. O, sizleri sinirledi. Siz onu yolculara sorun." dediler. Yolculara sor*dular. Yolcular da "Evet biz onun varıldığını gördük." dediler. Bunun üzerine Allah teala "İkterebetissâatü venşakkal Kamer" âyetini indirdi. [13



[3] Ahmed b. Hanbel Müsned, C.2,S.116

[4] Buhari, K. er-Rikak,bqab: 39

[5] Buhari, K. Tefsir el-Ku’an sure 54 bab:1

[6] Buhari, K. Tefsir el-Ku’an sure 54 bab:1

[7] Buhari, K. Tefsir el-Ku’an sure 54 bab:1

[8] Buhari, K. Tefsir el-Ku’an sure 54 bab:1

[9] Tirmizi, K. Tefsir el-Kur’an, Sure: 54, bab:2, Hadis no:3286

[10] Tirmizi, K. Tefsir el-Kur’an, Sure: 54, bab:2, Hadis no:3286

[11] Buhari, K. Tevsiri el-Kuran, sure 54 bab1

[12] Tirmizi, K. Tefsir el-Kur’an, Sure: 54, bab:4, Hadis no:3288

[13] Bkz. Taleri, C.27, S.50. lbn-i Kesir bu hadisi, Ebu Davud ct-Tcyalîsı'nm de nvayot ettiğimsöylemiştir.

http://www.ihvanforum.org/#_ftnref14Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 8/63-66.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Peygamberimiz mucize göstermemiştir.
Peygamberimizin ayı yararak mucize gösterdiği iddiası bir hurafedir.

Zamanında müşrikler O na inanmamışlar ve inanmak için mucize göstermesini istemişlerdir.

Kur'anda daha önce peygamberlere mucize verildiği halde insanların buna rağmen inanmadıkları ve zulme uğratılıp yok edildikleri
anlatılmaktadır.
Yine kur'an mucize isteyenler için şöyle demektedir:

29-ANKEBUT:

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]50- "Ona Rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi?" derler. Cevaben de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]51- Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır. [/FONT]
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,764
Tepkime puanı
984
Puanları
113
Peygamberimiz mucize göstermemiştir.
Peygamberimizin ayı yararak mucize gösterdiği iddiası bir hurafedir.

dostum birşeyin batın olması zahir olarak gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez. hatta birçok şeyin hem batını hem zahiri vardır.
inkar etmeyin. mesela siz kelime-i tevhidi yaşıyorsunuz diyelim. siz çıkıpta kelime-i tevhidi kuru kuru söylemenin zikir çekmenin faydası yoktur diyemezsiniz. ayetleri veya başka sözleri tevil edin,ama zahiride reddetmeyin.


birgün şeyhül ekber hz. sohbet meclisinde keramete inanmayan,daha doğrusu her kerameti ve hatta peygamberlerin mucizelerini bile tevil etmeye çalışan bir zat varmış.
arabi hz ocaktaki top gibi ateşi adamın kucağına atıvermiş.bir müddet öyle kalmış ateş adamın kucağında ama yakmamış.adam tevili bırakmış keramete inanmış.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
dostum birşeyin batın olması zahir olarak gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez. hatta birçok şeyin hem batını hem zahiri vardır.
inkar etmeyin. mesela siz kelime-i tevhidi yaşıyorsunuz diyelim. siz çıkıpta kelime-i tevhidi kuru kuru söylemenin zikir çekmenin faydası yoktur diyemezsiniz. ayetleri veya başka sözleri tevil edin,ama zahiride reddetmeyin.

Sevgili Kardeşim,

Bakınız yukarıda mucize konusunda Aziz Kur'an çok açık olarak.

Daha önceki peygamberlere mucizeler verildiği ve bir faydasının olmadığı. bu nedenle peygamberimize MUCİZE olarak
kendisi bizatihi MUCİZE OLAN KUR'ANI KERİM 'in verildiği
bildirilmekte ve :

Kur'anı kerim mucizesi onlara yetmiyor mu diye sorulmaktadır.

Ben Yüce Allaha ve Kur'anı kerime, Kur'anı Kerim mucizesini gördüğüm için inanıyorum.

Ben Yüce Allahın büyüklüğünü, gücünü ve kudretini Fizik ilminde,
kimya ilminde,biyoloji ilminde,astronomi ilminde,anatomi
ilminde GÖRDÜĞÜM İÇİN inanıyorum.

Benim başkaca mucizelere ihtiyacım yok.

Lutfen kendimize şu söruyu soralım:

Peygamberimiz hiç mucize göstermeseydi inanmayacak mıydık ??

Allaha ve Kur'ana Peygamberimizn gösterdi denilen mucizelere bakarak mı inanıyorsunuz..???

Selam güzel kardeşim,,,
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
Peygamberimiz mucize göstermemiştir.
Peygamberimizin ayı yararak mucize gösterdiği iddiası bir hurafedir.

Zamanında müşrikler O na inanmamışlar ve inanmak için mucize göstermesini istemişlerdir.

Kur'anda daha önce peygamberlere mucize verildiği halde insanların buna rağmen inanmadıkları ve zulme uğratılıp yok edildikleri
anlatılmaktadır.
Yine kur'an mucize isteyenler için şöyle demektedir:

29-ANKEBUT:

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]50- "Ona Rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi?" derler. Cevaben de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]51- Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır. [/FONT]

İKİ ÖNCEKİ 48.AYET


Sen şu Kur'an'dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi.
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,115
Tepkime puanı
1,428
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Peygamberimiz mucize göstermemiştir.
Peygamberimizin ayı yararak mucize gösterdiği iddiası bir hurafedir.

Zamanında müşrikler O na inanmamışlar ve inanmak için mucize göstermesini istemişlerdir.

Kur'anda daha önce peygamberlere mucize verildiği halde insanların buna rağmen inanmadıkları ve zulme uğratılıp yok edildikleri
anlatılmaktadır.
Yine kur'an mucize isteyenler için şöyle demektedir:

29-ANKEBUT:

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]50- "Ona Rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi?" derler. Cevaben de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım."
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]51- Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır. [/FONT]

Cengizhan sen bu şekilde kafana göre yorumlamaya devam et.. Kesin olarak bilmediğin konularda hurafe diye tanımlama yapman kusura bakma cahil cesaretinden olsa gerek.. Mealler ve tefsirlerde "İnşakka" fiilinin "bölündü" olarak tercüme edilmiştir ki bildiğim kadarıyla mâzi fiildir (Yâni geçmiş zaman) Dediğin gibi bir durum olsa idi "bölünecek" denmesi gerekirdi. İstikbal fiil kullanılması gerekirdi. Sen Kur'an'da açıkça "bölündü" diye ifade edilen bir olayı hurafe olarak nitelendiriyorsun. Sana Kur'an ile kardeş nasihati yapıyorum. Ayakların kayacağı noktalarda geziniyorsun..

Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur. (İsra - 37)



Son olarak aşağıdaki yazıda üşenmeyip okunursa ilgili mûcizenin aklen ve naklen ispatı vardır.

Ay'ın İkiye Bölünmesi Mucizesi İspatlandı


Peygamberimizin (s.a.v.) ay mucizesi
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) en büyük mucizelerinden biri, Sâkk-i Kamer adiyla bilinen "Ay'in ikiye ayrilmasi"'dir.

Hindistan'da bulunan bir heykel üzerinde "Ay'in ikiye ayrildigi sene yapilmistir" yazisinin bulunmasi (bkz. Ö.N. Bilmen, Müvezzah Ilm-i Kelâm, 3. baski, s.161) bu delillerden biriydi.


1967 yilinda firlatilan Orbiter-4 uydusundan alinan 67-1805 seri numarali fotograflarda, Ay'in dünyadan görünmeyen ara yüzeyinin, uzunlugu 240, kalinligi ise 8 km olan bir yarik tarafindan kusatildigi belirtilmisti. Bu yarigin bariz bir sekilde yükselmis yan kenarlari, Ay'in ayrildiktan sonra tekrar birlesmesi sirasinda olustuğuna bir delildi.Çünkü meteor çarpasıyla böylesine düzgün bir yarığın olması mümkün değildir.Ancak malumdurki basında böyle şeyler sansürlüdür hemen üzeri örtülür.Ama nereye kadar gözlerini kapayabilirler karanlık ancak inkarcıların karanlığıdr eller göze kapanınca görmeyen sadece kendileri oluyor Allahın kudretini görmek isteyenlere milyonlarca delil var.


Ayni yazida ilk defa ortaya atilan bir delil de, Modern Astronomi ile ugrasan bütün ilim adamlarinca fevkalâde önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmi yönü tartisilmayan bircok kitapta yer alan 311 yillik Ay haritasiydi. Italyan gök bilimcisi Cassini tarafindan çizilen bu ay haritasinda, dünyamizdan görülen ay yüzeyinin tamamini kusatan tesadüflerle meydana gelemeyecek kadar muntazaman olan bir çizginin varligi, son derece net bir sekilde müsahede edilmekteydi. bu çizginin ay'in ikiye ayrilip tekrar birlesmesiyle meydana gelebilecegini belirttigi yorumunda, zamanla yapisinda degisikliklerin olabilecegini ortaya koydu. Çünkü ay, her an yogun bir meteor bombardimanina tutuluyor ve 1 gramlik göktaslari bile, en sert kayalarda 30 cm derinliginde, 60 cm çapinda bir çukur açiyordu. Bilindigi gibi bu meteorlardan bazilari koruyucu atmosfer tabakasina ragmen dünyamiza düsmüs, Arizona çölüne düsen bir tanesi çevresi 5 km'ye ulasan 174 m derinliginde bir çukur açmisti.

"Döllenmis tek bir hücrenin parçalanarak 60 trilyona ulasmasi ve beden üzerinde kusursuz bir sekilde birlesmesiyle vücud bulan insanoglunun, Ay gibi suursuz bir kütlenin parçalanip tekrar birlesmesini inkâr etmesi, gerçekten gülünç ve acinacak bir tablodur"



*****




Şakk_ı Kamer Mucizesi Nedir?
Insikak-i Kamer; ayin ikiye bölünmesi, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in mucizelerinden biridir. Kur'an-i Kerîm ve hadîs-i serifle sabittir. Buhârî ve Müslim'in rivayet ettigine göre hâdiseye bizzat sahit olan Abdullah b. Mes'ud söyle nakleder:

"Ay, Hz. Peygamber'in zamaninda iki parçaya ayrildi. Bir parçasi dagin bir tarafinda, diger parçasi dagin diger tarafinda idi. Hz. Peygamber bize sahit olunuz." dedi. (Buhârî, Tefsir, Sûretu'l-Kamer, 1; Müslim, Kiyame, 44). "Kiyamet saat(i) yaklasti, ay yarildi. Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler. " (el-Kamer, 54/12).

Sahabenin ileri gelenlerinden Hz. Ali, ibn Mes'ûd, ibn Abbâs, Huzeyfe, Enes, Cübeyr ibn Mut'im, ibn Ömer gibi zatlarin bildirdigine göre; Peygamberimiz (s.a.s.) müsriklerin istekleri üzerine Mina'da ay yarilma mucizesi göstermis ve bu vakayi görenlere "sahit olunuz" deyip onlari tanik tutmustur. Hâdisenin meydana gelisi ayet ve sahih hadisle sabit olup inkâri mümkün degildir. Ebu Nuaym el-isfahanî'nin ibn Abbâs ve ibn Mes'ud'tan bildirdiklerine göre olay söyle meydana gelmistir: Müsriklerden Velid b. Mugîre, Ebu Cehl, Âs b. Hisam, Esved b. Abd-i Yagus, Esved b. Muttalib, Zem'a b. Esved, Nadr b. Hâris ve daha bir çoklari toplanarak Peygamberimiz'e, "Eger, sen gerçekten peygambersen, bize yarisi Ebu Kubeys dagi, yarisi da Kuaykian dagi üzerinde görülmek üzere, Ay'i ikiye ayir." dediler. Peygamberimiz onlara; "Eger, bunu yaparsam, iman eder misiniz?" dedi. "Evet iman ederiz" dediler. Ay'in, bedir oldugu, iyice göründügü ondördüncü gecesiydi. Peygamberimiz, müsriklerin istedikleri seyin olmasini Yüce Allah'tan diledi. Allah da, o gece ayin yarisini Ebu Kubeys dagi, yarisini da, Kuaykian dagi üzerinde dogdurunca, Peygamberimiz: "Ey Ebu Seleme b. Abdu'l-Esed Erkam b. Ebi'l-Erkam! sahit olunuz! sahit olunuz!" diyerek seslendi. ibn Mes'ud'a göre, Kureys müsrikleri bu mucizeyi görünce (peygamberimizi kastederek) "Bu da Ebu Kebse'nin oglunun bir sihridir." dediler. içlerinden Ebu Cehil ise "Gelecek yolcularinizi gözetin. Muhammed, sizi büyülemege güç yetirse bile bütün halki, bütün yeryüzünü de büyüleyebilecek degil ya! Onlara bir sorun bakalim. Onlar da sizin gördügünüz seyi görmüsler mi?" dedi. Gelenlerden sordular. Müsrikler bu mucizeyi inanmak için degil, islâm davasina engel olabilecek bir sey gözüyle baktiklari için, hâdiseyi gördükleri halde inanmadilar, "Süregelen bir büyüdür" dediler.

"Insikak-i Kamer mucizesi, bütün peygamberlere verilen ayetlerden hiçbiri kendisine kiyas olunamayacak derecede büyüktür. Çünkü bu mucize, gökyüzü cisimleri içinde parlak bir surette göze çarpan bir küre üzerinde izhar buyurulmustur. Bunun için insan üzerinde tesiri büyüktür ve en açik bir burhandir."

Kur'an-i Kerîm bu hâdiseyi, Kiyametin yaklastiginin büyük alâmeti olarak saymistir. Tirmizî'nin bir rivayetinde hâdisenin hem meydana geldigi zamani, hem de yeri ve keyfiyeti tayin edilerek Abdullah ibn Mes'ud demistir ki: "Biz bir kere Resulullah ile Mina'da idik. Ay iki parçaya bölündü. Bir bölügü dagin arkasinda, öbür bölügü de berisinde idi. Bunun üzerine Resulullah: sahit olunuz! Kiyamet yaklasti, yarildi kamer, buyurdu. Bir baska rivayette, Hira Dagi'ni ayin iki bölügün arasinda gördükleri ziyadesi vardir. (Tirmizî, Tefsir Sureti'l-Kamer, 1, 3, 5; ibn Hanbel, I, 456-465).

Konu ile ilgili rivayetler; bu büyük mucizenin su safhalarini belirtmektedir: Mucize, müsriklerin istegi üzerine, Mekke'de, Peygamberimiz'in hayatinda kendi tarafindan, bir defa vuku buldugu ayin ikiye bölündügü ve parçalarinin dagin iki tarafina ayrildigi görülmüstür. Birbirini destekleyen bu rivayetlerin disindaki rivayet ve mütalâalar zayiftir. Bu çürük görüslerden biri de, bu mucizenin Peygamber zamaninda meydana gelmedigi, bunun Kiyamet alâmetlerinden birisi olarak ileride meydana gelecegi iddiasidir. Nesefi gibi bazi müfessirler Hasan-i Basrî'ye nisbet ederek bu iddiayi ileri sürmüslerdir. Ayette geçen "yarildi" fiilini geçmis zaman olarak degil, "yarilacak" seklinde gelecek zaman olarak düsünmüslerdir. Bu durumda "Ay, Kiyamet günü bölünecek" demek olur. Konu ile ilgili Kamer suresinin ikinci ayeti, yukarda iddia edilen manaya uygun düsmemektedir. Bu iddianin kendilerine nisbet edilen Hasan-i Basrî ve Ata ibn Ebi Rebah'in (ki bu iki zat Tabiînden, yani sahabeyi görenlerdendir) bu görüsleri hakkinda merhum Elmalili Hamdi Yazir, tefsirinde söyle diyor: "Bu iki Tabiî imami, ayette ve hadiste meshur olan geçmisteki ay'in yarilmasini inkâr etmis degil, ayetin isaret ettigi diger bir manayi tefsir etmisler ve Insikak-i Kamer mucizesinden, ileride ay'i büsbütün yarilip kiyametin kopacagi manasini anlamanin geregine isaret etmislerdir.

Insikak-i Kamer mucizesinin aklen mümkün olup olmamasi konusunda filozoflar ve kelâmcilar arasinda münakasalar olmustur. Eski filozoflara göre, gök ve gök cisimlerinin bölünüp sonra birbirine eklenmeleri mümkün degildir. Bu nedenle sakk-i Kamer mucizesi de aklen mümkün degildir. Kelâmcilar da bunlara gereken cevabi vermislerdir. Günesin ve küremizin de içinde bulundugu günes manzumesinin, kendisinden daha büyük cisimlerden ayrilarak meydana geldigini kabul eden yeni astronomi nazariyeleri, Ay'in ikiye ayrilma mucizesini kabul etmeye daha müsaittirler.

Mucize, muhatabi acze düsüren fevkalâde bir olaydir. Bu münasebetle mucizelerin akla uygun olup olmamasi münakasa konusu olamaz. Ay'in yarilmasi mucizesini akla kabul ettirebilmek için bir baska görüs ileri atilmistir: "Ay hakikatte iki parçaya bölünmemistir; Ama ona bakanlarin nazarinda öyle görülmüstür; ' Bu tezi açikça müdafaa eden sah Veliyullah Dehlevî'dir. Bu görüsün temeli de Enes b. Mâlik'in, "Mekke müsrikleri Peygamber'den bir ayet göstermesini istediler de Resulullah onlara ay'i iki parça gösterdi." seklinde rivayet ettigi hadistir. Mekkelilerin ay'i iki parçaya bölünmüs gördükleri muhakkak olmakla beraber gerçekte ay ikiye bölündü mü, yoksa Mekkelilere öyle mi gösterildi? Bu tür düsünce, mucizenin meydana gelmesini akla uygun göstermek isterken onu müsriklerin iddia ettikleri bir sihir mertebesine indirmek olur. (Tecrid-i Sarih, 1483). Mucizeyi akla uygun göstermeye çalismak, onu alelâde bir olay durumuna düsürmektir ki bu durumda hâdise, mucize olmaktan çikar. Ve akil, tabiat üstü olan olaylarin mahiyetini idraktan acizdir. Akli bunu idrake zorlamak, birçok tehlikeler dogurur.


Yukarda belirtildigi gibi "insikaki Kamer" olayi, vukû ayet ve hadisle sabit bir olaydir. Degisik yorumlara gitmeden, bildirildigi sekilde kabul etmek gerekir. Bilindigi gibi mucizelerin meydana gelisindeki ana gaye, Allah'in izni ile onu meydana getiren Peygamber'in, peygamberlik iddiasinin ispatidir. Mucize, günlük olaylar niteliginde olsaydi, o tür olaylari rastgele herhangi bir insan da meydana getirebilirdi. Bu nedenle mucizeleri illa da akilla bagdastirmaya çalismanin manasi yoktur.
[/FONT]
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Cengizhan sen bu şekilde kafana göre yorumlamaya devam et.. Kesin olarak bilmediğin konularda hurafe diye tanımlama yapman kusura bakma cahil cesaretinden olsa gerek.. Mealler ve tefsirlerde "İnşakka" fiilinin "bölündü" olarak tercüme edilmiştir ki bildiğim kadarıyla mâzi fiildir (Yâni geçmiş zaman) Dediğin gibi bir durum olsa idi "bölünecek" denmesi gerekirdi. İstikbal fiil kullanılması gerekirdi. Sen Kur'an'da açıkça "bölündü" diye ifade edilen bir olayı hurafe olarak nitelendiriyorsun. Sana Kur'an ile kardeş nasihati yapıyorum. Ayakların kayacağı noktalarda geziniyorsun..

Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur. (İsra - 37)



Son olarak aşağıdaki yazıda üşenmeyip okunursa ilgili mûcizenin aklen ve naklen ispatı vardır.



AYIN YARILMASI MUCİZE DEĞİL HURAFEDİR
İktibas’tan alıntılanmıştır.

OLAY NASIL OLDU

Hz. Peygamber zamanında hicretten beş sene evvel Mekke'de bir akşam vakti dolunay halindeki ayın ikiye bölündüğü rivayeti Buhari, Müslim, Tirmizi, Ahmed b. Hanbcl, Ebu Davud, Beyhaki ve daha bir çok kaynak tarafından nakledilmiştir. Olayın sahabe arasındaki ravileri ise Enes b. Malik, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Ömer, Cübeyr b. Mut'im, Ab­dullah b. Abbas ve Hz. Ali'dir.

Tefsir kitaplarına baktığınızda Hadis kitaplarından esinlenerek -aslında buna, hadis kitaplarının manyetik etkisi altında kalarak desek daha doğru olur- ilgili ayetin aynı şekilde, ayın gerçek anlamda yarıldığına delalet ediyor tarzında yorumlandığını görürsünüz.

Tüm bu klasik eserlerde ortak olan bir tarafı varsa o da "gerçekten ayın ikiye bölündüğünün" anlatılması­dır. Tüm diğer hadis kitaplarındaki rivayetlerin de özeti mahiyetinde olduğu için biz Buhari'nin konuyla ilgili olarak Kitabı'na aldığı rivayetleri ele aldık, bera­ber okuyalım:

1 - "Müsedded ...İbni Mesud'tan: Dedi ki (İbni Mes'ud), Rasulullah zamanında ay iki parçaya ayrıldı. Bir parça dağın üst tarafında, bir kısmı da diğer tarafında idi. Rasulullah 'şahid olunuz' dedi."

2 - "Ali (îbni Abdillah) ...Abdullah'dan (İbni Mcs'ud olmalı): Biz Rasulullahla beraberdik, ay yarıl­dı ve iki parça oldu. Bize 'şahid olun' buyurdu."
3 - "Yahya b. Bükeyr ...İbni Abbas'dan: Ay Rasu­lullah zamanında yarıldı."
4 - "Abdullah b. Muhammcd ...Enes'den: Ay iki fırkaya ayrıldı."(l)

Buharinin hadislerinin hepsi bu kadar.

Olayın hicretten beş sene önce gerçekleştiği, yu­karıda Abdullah b. Muhammed'in Enes'den yaptığı rivayete göre, müşriklerin Hz. Peygamber'den mucize istedikleri, bunun üzerine gerçekleştiği, diğer rivayet­lerde ise böyle bir talebin bulunmadığı anlaşılıyor. Yine bazı rivayetlerde olayın Mina'da gerçekleştiği, ayrıca Müslim'in İbni Mes'ud’dan ve Ahmed'in Enes'den yaptığı rivayetlere göre de iki defa bölünme olayının olduğu bildirilmektedir.

Yine bu rivayetlere bakılırsa, ay yarıldığında müşrikler, "bu İbni Ebi Kebşe'nin (Peygamberimiz kastediliyor) büyüsüdür" demişler. Sonra, Muhammed bizi büyülese dahi tüm insanları büyüleyemez ya, dışa­rıdan gelenleri bekleyelim ve bir de onlara soralım de­mişler, seferden gelenler olayı doğrulamışlar. (3)

İbni Kesir de ayın yarılmasının şimşek çakar gibi çok ani bir süratte olduğu ve hemen geri kapandığı gö­rüşündedir.



OLAYIN KRİTİĞİ

1 - Kur'anî Bakış

Kamer süresi de diğer Mekkî sureler gibi ahiret hayatına dikkatleri çeken, ahirete imanın önemini vur­gulayan bir suredir. Allahu Teala kıyametin yaklaştığını ihbardan sonra, Kur'an'ın bir öğüt kitabı olduğunu vurguluyor. Sonra Nuh, Ad, Semüd, Lut, Firavun kavimlerinin başlarına gelen olaylar, onlara yapılan çağrıya rağmen öğüt dinlemeyip azgınlıklarına devam et­meleri ve sonuçta uğradıkları azaplar anlatılmakta ve nihayet Mekke müşriklerine söz getirilerek şöyle de­nilmektedir:

"Şimdi sizin kafirleriniz onlardan daha mı iyidirler? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraat mi vardır? Yoksa 'biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz' mu diyorlar?" (5)

İşle surenin genel karakteristiği budur. Şimdi de konumuz olan, surenin ilk ayetlerini okuyalım:

"Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar ne zaman bir mucize (ayet) görseler 'eskiden beri devam edegelen bir büyüdür' derler. Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin bir gayesi (durma yeri) vardır. Andolsun onlara kötülükten önleyecek nice haberler gelmiştir. Bunlar, gayesine ulaşan birer hikmettir. Fakat peygamberlerin uyarıları fayda vermiyor. Çağıranın görülmemiş, tanınmamış bir şeye çağır­dığı gün sen de onlardan yüz çevir." (Kamer- 1-6. ay­etler)

Görüldüğü üzere surenin bu ilk ayellerinde, insanlara kıyametin yaklaştığı, bir gün hesaplaşma anı­nın geleceği hatırlatılmaktadır. Sure, ilk olarak "kıya­met yaklaştı ve ay yarıldı" sözüyle başlıyor. Burada ilk olarak, kıyametin yaklaştığının ihtar edildiği kesin­dir, bunda şüphe yoktur. Fakat ayetin ikinci kısmı, yani "ay yarıldı" (inşakkal kamer) ifadesine gelince işte olayın yanlış anlaşılması buradan itibaren başlıy­or. Lakin bu meseleyi Kur'an'a bütüncül bir şekilde baklığımızda anlamakta hiç bir güçlük çekmeyiz.

Kuran'da "yarıldı" ve benzerî ifadeler:

Kamer surcsinin bu ilk ayeti, yani "ay yarıldı" ifadesi esasen Kur'an'daki benzerlerinden birisidir. Bil­hassa kıyamet sahnelerim tasvir eden, ahiret ahvalin­den bahseden surelerde ve ayetlerde, bu şekilde "gök yarıldı" "yer yarıldı" gibi deyimler kullanılmıştır. Biz şimdi bu ayetlerden bazılarını okuyucunun dikkatine sunacağız:


l- "O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarılıp melekler bölük bölük indirilirler."(6)
2 - "Gök yarılıp da erimiş yar gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman"(7)
3 - "Gök de yarılmış, çatlamıştır."(8)
4 - "Gök yarıldığı zaman"(9)

Bu ayetlerin hepsinde de "yarılma" olarak tercü­me edilen fiiller ş-a-k-k-a fiilinin türevleridir ve hepsi de mazî sîgasıyla kullanılmıştır. Yani hepsi de gele­cekte, kıyametin kopması anında vuku bulacak hadise­leri bildirmesine rağmen, hep mazi (geçmiş) sigasıyla anlatılmıştır. Ama bu ayetler nasıl "yarılacak", ("o gün) yarılır" gibi tercüme ediliyorsa, Kamer suresinin ilk ayetinin de bu şekilde tercüme edilmesi olanaksız değildir ve tercüme edilmese de biz o anlama geldiğini bilmeliyiz.

5- "Bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer varılacak, dağlar yıkılıp dağılacaktır. (10)

Bu ayet, hristiyanların "Rahman çocuk edindi" diye iftira etmeleri üzerine inmiştir.

6 - "Sonra toprağı bir yarışla yardık."(l1)
7 - "O gün yer yarılır, onlar kabirlerinden dışarı çıkarlar...(12)
8- "...öylesi (taşlar)da var ki çatlar da onlardan su fışkırır."

Yukarıda dediğimiz gibi, bizzat 'ş-a-k-k-a" türev­li fiillerin kullanıldığı bu ayetlerin dışında), anlam ola­rak yine aynı, yani "yarılma" olayından bahseden, değişik kelime ve fiiller Kur'an'ın Mekki ayetlerinde kullanılmaktadır. Bunlardan birisi Müzemmil suresi­nin (ki ilk inen surelerdendir) 18. ayetinde geçen "münfetir" kelimesidir: "Gök kubbe yarıldığı zaman" Bir diğeri ise Nebe suresinin 19. ayetindeki "fütiha" kelimesidir: "O gün gök yüzü açılır..."

Daha bu ayetlerin dışında, Mekke'de nazil olup, kıyametin kopuşu ve ahiret ahvalini tasvir eden sure­lerde böyle, alışılmışın dışında olayların cereyan ede­ceği çok sık bir şekilde vurgulanmaktadır.

"Yer yarıldığı (zaman) (13);

"Güneş katlanıp durüldügünde, yıldızlar kararıp döküldüğünde, dağlar sallanıp yürütüldüğünde... denizler kaynatıldığında..."(14) gibi ay­etler sözünü ettiğimiz tasvir ayetlerinden sadece bir kaçıdır.

Şimdi Kamer suresinin ilgili ayetini bu ayetlerden ayırmaya imkan var mıdır? "Ay yarıldı" ayetinin, bu yukarıdan beri sıraladığımız ayetlerden hiç bir farkı yoktur anlam itibariyle. Yani o da kıyametin -tıpkı se­manın yarılmasından bahsedildiği gibi, dağların atılmasından denizlerin kaynatılmasından ilh. söz edildiği gibi- ayın da yarılacağı bildiriliyor...

Kur'an'ın anlattığına göre kıyamet denen olayın normalin ötesinde bir hadise olacağı anlaşılıyor. Ama insanoğlunun tecrübe edemediği ve mahiyeti hakkında şimdilik fazla bir bilgi sahibi olmadığı bu sahnenin bir parçası olan ay yarılmasının da nasıl vuku bulacağı hakkında bir şey dememiz zordur, yazımızın konusu da bu değildir zaten.


"Kıyamet yaklaştı ay yarıldı"nın anlamı da "Kı­yamet yaklaştı o gün ay yarılacaktır" anlamındadır. Yani ayın yarılması, vukubulmuş bir olay değildir. Belki vuku bulacaktır. Araf suresinin 44-50. ayetilerinde Cennet ehli ile Cehennem ehlinin ahiretteki ahvali anlatılıyor. Bu olaylar hep, "nida ettiler", "bulduk (derler)", "buldunuz mu" gibi mazî sîgasındaki sözcüklerle anlatılmaktadır. Oysa anlatılanların ahiretle yani gelecekte gerçekleşeceği apaçıktır.


Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizc, bilinen anlam­da herhangi bir mucizenin verildiğini bildirmez. Bila­kis Peygamberimize mucize verilmediğini -gerekçeleriyle- ifade eder. Zaten eğer Peygamberimize mucize verilmiş olsaydı bu açık açık anlatılırdı. Ayın yarılması gerçek olsaydı bunun da açıkça bildirilmcsi, belki de -Süleyman Ateş'in dediği gibi -Kamer suresinden sonra inen surelerde bu olaya değinilmesi gerekirdi.

Kur'an İsra suresinin 90-95. ayetlerinde, müşrik­lerin, Allah Rasulünden mucize istediklerini fakat bu isteklerinin verilmediğini açık açık bildirmektedir. Bu ayetlerde müşriklerin Hz. Peygamberden, (a) yerden bir kaynak fışkırtmasını, (b) yahut hurma ve üzümler­den oluşan bir bahçe edinmesini, (c) yahut üzerlerine gökten parçalar yağdırmasını, (d) Allah'ı ve melekleri şahitler getirmesini, (e) yahut altından bir ev edinmesi­ni, (f) veya göğe çıkmasını, gökten bir kitap getirmesini talep ettiklerini, aksi taktirde O'na inanmayacaklarını söylediklerini bildirmektedir.(17) Netice itibariyle bu saçma isleklerindcn hiç birisi onlar için yerine geti­rilmemiştir. ,

Yine İsra suresinin 59. ayetinde Allahu Teala, mucize vermeyişinin sebebini, önceki kavimlerin ya­lanlamaları olarak gerekçelendirmekledir. Yani Allah mucize verdiğinde buna inanmaları gerekir, inanmazlarsa azabı hak edecekleri için Allah bu ahmak insanlara mucize göndermemiştir.(18)

Aynı olguya değinen bir ayet de şudur: "Eğer kendilerine bir mucize ge­lirse ona mutlaka inanacaklarına dair olanca güçle­riyle Allah adına and içtiler. De ki, Mucizeler ancak Allah tarafındandır. Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız(19)

Kamer suresinden çok sonra inen bu En'am sure­sinin 33, 34, 35 ve devamındaki ayetlerde Allahu Teala Peygamberini teselli ediyor. 33. ayette de, ev­velki peygamberlerin de yalanlandığını ama sabrettik­lerini bildiriyor. 35. ayette ise aynen şöyle buyuruyor:

"Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel, ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getîresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi. O halde sakın cahillerden olma!"

Görüldüğü üzere Allah inkarcılara, onlara veril­miş mucizelerden bahsetmiyor. Peygambere, davasını sabırla anlatmaya devam etmesini salık veriyor. Diğer yandan "biz onlara ayı ikiye böldük, yine inanmadılar" da diyebilirdi. Ama böyle bir ifade de yok!

Bu ayetlerden anladığımız şudur. Allahu Teala İslam'ın insanlar tarafından akılları hayrette bırakan bazı olağanüstü vakalar karşısında değil, aklı selim ile, hür irade ile kabul edilmesini istemiştir. Nitekim öyle de olmuştur. Her ne kadar insanlar Mekke'de 13 yıl kadar İslam'ı kabul etmemek için olanca inatlarını ve diretmelerini ortaya koymuşlarsa da aradan kırk yıl geçmeden tüm Arap Yarımadası İslamlaşmıştı.

Ayın yarılmasının müşriklerin Rasulullah'dan mucize istemeleri üzerine gerçekleştiğine dair güveni­lir bir rivayet yoktur. Mevdudi bunun sadece İbni Abbas tarafından rivayet edildiğini söylüyorsa da (20), yazımızın baş tarafında kaydettiğimiz Buhari hadislerinden Enes rivayetinde de olayın müşriklerin mucize isteklerinden sonra vuku bulduğu anlatılıyordu.

Oysa böyle bir olay gerçekleşmemiştir. Kamer suresinin bu ilk ayeti kıyametin yaklaştığını ihtar et­mekten başka bir anlamda değildir.

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=2726
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Peygamberimiz mucize göstermemiştir.
Peygamberimizin ayı yararak mucize gösterdiği iddiası bir hurafedir.

Zamanında müşrikler O na inanmamışlar ve inanmak için mucize göstermesini istemişlerdir.

Kur'anda daha önce peygamberlere mucize verildiği halde insanların buna rağmen inanmadıkları ve zulme uğratılıp yok edildikleri
anlatılmaktadır.
Yine kur'an mucize isteyenler için şöyle demektedir:

29-ANKEBUT:

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]50- "Ona Rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi?" derler. Cevaben de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]51- Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır. [/FONT]


peygamberimizn mucizeleri vardır kardeşim

PEYGAMBERİMİZ MIRACA YÜKSELMİŞTİR BU NEDİR SİZCE

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA.​
1. İndiği zaman necme kasem olsun ki, [Parça parça inmiş Âyetlerin her bir inişi kanıttır ki]
2. arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır.
3. O, hevasından da konuşmuyor.
4. O, kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir.
5. Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti.
6. O, üstün akıl sahibi. Ki istiva etmiştir O.
7. Ve O, en yüksek ufukta idi.
8. Sonra yaklaştı ve hemen sarktı.
9. İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu.
10. Hemen de kuluna vahyettiğini vahyetti.
11. Gönlü, gördüğünü yalanlamadı.
12. Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? [onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?]
13. Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü.
14. Son sidrenin yanında.
15. Ki onun yanında oturulan bahçe vardır.
16. O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu.
17. Göz şaşmadı ve azmadı.
18. Andolsun, Rabbinin Âyetlerinin en büyüğünü gördü

SİZE BİR TAVSİYEM OLACAK HANİFDOSTLAR SİTESİNE VE YANDAŞLARINA BULAŞMAYIN NE OLURSUNUZ.
AKILLARINI KENDILERINE RAB EDINENLERLE DOLU HANIFDOSTLAR BENDEN SIZE TAVSIYE
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Cengizhan sen bu şekilde kafana göre yorumlamaya devam et.. Kesin olarak bilmediğin konularda hurafe diye tanımlama yapman kusura bakma cahil cesaretinden olsa gerek.. Mealler ve tefsirlerde "İnşakka" fiilinin "bölündü" olarak tercüme edilmiştir ki bildiğim kadarıyla mâzi fiildir (Yâni geçmiş zaman) Dediğin gibi bir durum olsa idi "bölünecek" denmesi gerekirdi. İstikbal fiil kullanılması gerekirdi. Sen Kur'an'da açıkça "bölündü" diye ifade edilen bir olayı hurafe olarak nitelendiriyorsun. Sana Kur'an ile kardeş nasihati yapıyorum. Ayakların kayacağı noktalarda geziniyorsun..

Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur. (İsra - 37)



Son olarak aşağıdaki yazıda üşenmeyip okunursa ilgili mûcizenin aklen ve naklen ispatı vardır.



Saygıdeğer CO.ADMİN Kardeşim Cahid,

Önce sizden bir ricada bulunmak istiyorum.

CO.ADMİN olarak forumumuzdaki tartışmalarda KONUYU,
YAZILARI,FİKİR VE DÜŞÜNCELER üzerinde münazara edilirlen,
konuyu bırakıp yazan kişilere EDEP,ADAP VE TERBİYE DIŞI
itham ve sataşmalarda bulunanları LUTFEN UYARINIZ...!!!!!!!!

Bir yazıya cevap verirken ,fikir ve düşüncelere ,fikir ve düşüncelerle cevap veremedikleri için yazan kişiye:

CAHİL,AKILSIZ (Daha ağır itham kelimelerini terbiyem gereği yazmıyorum) gibi edep ve adap dışı ithamlar kullananları uyarınız. bunları engelleyiniz.

Bana bu tür sataşmalarda bulunanlara ben tek kelime cevap vermem,tenezzül etmem.

Ben kişinin bebekliğinden itibaren konuşmayı,yürümeyi,oturup kalkmayı,tüm edep ve adabı ANA-BABASININ yani AİLESİNİN
VERDİĞİNİ düşünürüm.

Bu nedenle edp ve terbiye dışı yazı yazanlar yerine ailelerini suçlarım.

Bir kişi bir terbiyesizlik yaptığında etraftaki herkes ne der..

AİLE TERBİYESİ ALMAMIŞ Kİ
AİLE TERBİYESİ GÖRMEMİŞ Kİ...

Bu konuda LUTFEN daha HASSAS olmanızı rica edebilir miyim..??

SELAM KARDEŞİM.....
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
peygamberimizn mucizeleri vardır kardeşim

PEYGAMBERİMİZ MIRACA YÜKSELMİŞTİR BU NEDİR SİZCE


RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA.​

1. İndiği zaman necme kasem olsun ki, [Parça parça inmiş Âyetlerin her bir inişi kanıttır ki]
2. arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır.
3. O, hevasından da konuşmuyor.
4. O, kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir.
5. Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti.
6. O, üstün akıl sahibi. Ki istiva etmiştir O.
7. Ve O, en yüksek ufukta idi.
8. Sonra yaklaştı ve hemen sarktı.
9. İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu.
10. Hemen de kuluna vahyettiğini vahyetti.
11. Gönlü, gördüğünü yalanlamadı.
12. Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? [onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?]
13. Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü.
14. Son sidrenin yanında.
15. Ki onun yanında oturulan bahçe vardır.
16. O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu.
17. Göz şaşmadı ve azmadı.
18. Andolsun, Rabbinin Âyetlerinin en büyüğünü gördü

SİZE BİR TAVSİYEM OLACAK HANİFDOSTLAR SİTESİNE VE YANDAŞLARINA BULAŞMAYIN NE OLURSUNUZ.
AKILLARINI KENDILERINE RAB EDINENLERLE DOLU HANIFDOSTLAR BENDEN SIZE TAVSIYE


Çok sevgili ve Güzel kardeşim,

Uyarılarınız için çok teşekkür ederim.

Peygamberimizin MİR'AÇ olayı islam camiasında ÇOK TARTIŞMALI bir konudur.
İsterseniz LUTFEN yeni bir başlık açınız bizde tartışalım,faydalı olabilir..

Hanif Dostlar sitesinden uzak durmamı öğütlüyorsunuz,teşekkür ederim ancak '' Akıllarını rab edinmişler'' gibi bir ifadeniz var
bu doğru değil. Oradaki insanlar da MÜSLÜMAN insanlar,
onlarında fikir ve düşüncelerini öğrenmek faydalı olabilir.

Ben her türlü siteye korkusuzca girerim,girebilirim çünkü kendimden emin bir kişiyim.

Bir ATEİST siteye bile girdim hatta forumumuzda

ATAİST SİTE MACERASI başlığıylka bir yazı bile yazdım.

Senden rica ediyorum,bu yazıyı oku ve bana görüşlerini yaz...

Teşekkürler kardeşim....
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,115
Tepkime puanı
1,428
Puanları
113
Konum
Muamma...!
@CENGİZHAN kardeş öncelikle yukarıda ilave ettiğiniz yazının pek de ilmî olmadığını düşünüyorum. Yazıdada geçtiği üzere

Buhari, Müslim, Tirmizi, Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud, Beyhaki ve daha bir çok kaynak tarafından

nakledilen bir hadisi görmezden gelmek öncelikle Kur'an'a aykırıdır. Bu kadar İmamın ittifak edercesine bir araya gelip aktardığı bir meselenin hurafe olduğunu söylemek fazla cesaretli bir iştir.

Olayın sahabe arasındaki ravileri ise Enes b. Malik, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Ömer, Cübeyr b. Mut'im, Ab*dullah b. Abbas ve Hz. Ali'dir

Hem de bu hadisi sahabenin en âlim bilinen kimseleri rivâyet etmişse kusura bakmayın ne size ne de bu yazıyı kaleme alan hangi akıllı kimse ise ona söz düşmez. 1400 yıldır bilinen gerçekleri Kur'an'ı noksan aklıyla tefsir ederek savunanlar nefislerini putlaştırmış , akıllarını naklin üstünde görmüş olurlar. Bununla birlikte aşağıdaki hadislerin tehdidi altına girerler.



“Kim, Kur’an’ın hükümleri ve anlamı hakkında bilgisiz olarak konuşursa, Cehennemdeki yerine hazırlansın.”
(Tirmizi, Tefsir-i Kur’an 1)

Kur’an-ı kerimi, kendi görüşüyle açıklayan, doğru olsa dahi, mutlaka hata etmiştir(Nesai)

Yönetici olarak yapmamızı istediğiniz şeyler konusuna gelince mesajların altında yer alan üçgen şeklindeki butona tıklayıp mesaja dair şikayetinizi yazıp raporlayabilirsiniz. İlgili mesajınızdan kastınız benim ifadelerim ise eğer onu da raporlayabilirsiniz. Diğer yönetici arkadaşlar değerlendirirler, benim yorum yaptığım hiçbir konuda yönetimsel yetki kullanmayacağımı da bilmiş olun.. Hakaretvâri hiçbir ifade kullandığımı da düşünmüyorum bunu da belirteyim. Vesselam...
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
@CENGİZHAN kardeş öncelikle yukarıda ilave ettiğiniz yazının pek de ilmî olmadığını düşünüyorum. Yazıdada geçtiği üzere



nakledilen bir hadisi görmezden gelmek öncelikle Kur'an'a aykırıdır. Bu kadar İmamın ittifak edercesine bir araya gelip aktardığı bir meselenin hurafe olduğunu söylemek fazla cesaretli bir iştir.



Hem de bu hadisi sahabenin en âlim bilinen kimseleri rivâyet etmişse kusura bakmayın ne size ne de bu yazıyı kaleme alan hangi akıllı kimse ise ona söz düşmez. 1400 yıldır bilinen gerçekleri Kur'an'ı noksan aklıyla tefsir ederek savunanlar nefislerini putlaştırmış , akıllarını naklin üstünde görmüş olurlar. Bununla birlikte aşağıdaki hadislerin tehdidi altına girerler.



Yönetici olarak yapmamızı istediğiniz şeyler konusuna gelince mesajların altında yer alan üçgen şeklindeki butona tıklayıp mesaja dair şikayetinizi yazıp raporlayabilirsiniz. İlgili mesajınızdan kastınız benim ifadelerim ise eğer onu da raporlayabilirsiniz. Diğer yönetici arkadaşlar değerlendirirler, benim yorum yaptığım hiçbir konuda yönetimsel yetki kullanmayacağımı da bilmiş olun.. Hakaretvâri hiçbir ifade kullandığımı da düşünmüyorum bunu da belirteyim. Vesselam...



Önce teşekkürler kardeş,


http://www.ihvanforum.org/member.php?u=76538
http://www.ihvanforum.org/member.php?u=76538


Sonra şüphesiz ki alıntı yaparak ilave ettiğim yazı hakkında ilmi olmadığını düşünmeniz en tabii hakkınızdır..

Ben de sizin alıntı yaptığınız yazıların pek de ilmi olmadığını düşünürüm bu da benim en tabii hakkım olsa gerektir....

Aslında bu tür sosyal ilimler konularında ilmidir ilmi değildir gibi sıfatlar zaten doğru değildir.

Mavi raporlama düğmesi konusunda bilgim yoktu ayrıca teşekkür ederim...

selam



 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Çok sevgili ve Güzel kardeşim,

Uyarılarınız için çok teşekkür ederim.

Peygamberimizin MİR'AÇ olayı islam camiasında ÇOK TARTIŞMALI bir konudur.
İsterseniz LUTFEN yeni bir başlık açınız bizde tartışalım,faydalı olabilir..

Hanif Dostlar sitesinden uzak durmamı öğütlüyorsunuz,teşekkür ederim ancak '' Akıllarını rab edinmişler'' gibi bir ifadeniz var
bu doğru değil. Oradaki insanlar da MÜSLÜMAN insanlar,
onlarında fikir ve düşüncelerini öğrenmek faydalı olabilir.

Ben her türlü siteye korkusuzca girerim,girebilirim çünkü kendimden emin bir kişiyim.

Bir ATEİST siteye bile girdim hatta forumumuzda

ATAİST SİTE MACERASI başlığıylka bir yazı bile yazdım.

Senden rica ediyorum,bu yazıyı oku ve bana görüşlerini yaz...

Teşekkürler kardeşim....

bakın kardeşim adamları iyi tanıyorum yahu eşek etini bile afiyetle yerım dıyen adamlar kabeye put dıyen adamlar bakın aralarından öyleleri çıktıkı
adam en sonunda şekilsel namaz yoktur dedi bir diğeri kuran hz muhammedın doğa kıtabıdır dediğ aklını rab edıneler dıyorumya işte bundandır
bakınız sunnet munkirliği adamı küfre götürür çunku kuranın izaha ıhtıyacı vardır ve bu izahı bız sunnetetn öğreniyoruz bazı konularda akılları bu ızahı kaldıramadığı için küfre sapmışlardır.hiç birinin görüşü diğerini tutmaz işt bu akıllarını rab ilan etmektir
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
bakın kardeşim adamları iyi tanıyorum yahu eşek etini bile afiyetle yerım dıyen adamlar kabeye put dıyen adamlar bakın aralarından öyleleri çıktıkı
adam en sonunda şekilsel namaz yoktur dedi bir diğeri kuran hz muhammedın doğa kıtabıdır dediğ aklını rab edıneler dıyorumya işte bundandır
bakınız sunnet munkirliği adamı küfre götürür çunku kuranın izaha ıhtıyacı vardır ve bu izahı bız sunnetetn öğreniyoruz bazı konularda akılları bu ızahı kaldıramadığı için küfre sapmışlardır.hiç birinin görüşü diğerini tutmaz işt bu akıllarını rab ilan etmektir


Sevgili kardeşim,

Bakınız yazdıklarınız sizin gürüşleriniz. Başka kişilerin görüşleri farklı olabilir. Adam eşek etini afiyetle yerim dedi diyorsunuz,
yiyebilir öylede diyebilir dinen haram değil ki..

Orta asyada müslümanlar at ve eşek eti yerler.
Kazakistanda at eti yenir,özel olarak at çiftliklerinde beslenir ve çaşıda pazarda satılır.

çunku kuranın izaha ıhtıyacı vardır


Diyorsunuz ÇOK ÇOK YANLIŞ BİR SÖZ...

Bu kadarını söyliyeyim,bilin yeter,daha fazla açıklama yapıp sizi zor durumda bıraknak istemiyorum...

selam güzel kardeşim...
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Sevgili kardeşim,

Bakınız yazdıklarınız sizin gürüşleriniz. Başka kişilerin görüşleri farklı olabilir. Adam eşek etini afiyetle yerim dedi diyorsunuz,
yiyebilir öylede diyebilir dinen haram değil ki..

Orta asyada müslümanlar at ve eşek eti yerler.
Kazakistanda at eti yenir,özel olarak at çiftliklerinde beslenir ve çaşıda pazarda satılır.



Diyorsunuz ÇOK ÇOK YANLIŞ BİR SÖZ...

Bu kadarını söyliyeyim,bilin yeter,daha fazla açıklama yapıp sizi zor durumda bıraknak istemiyorum...

selam güzel kardeşim...

NEDEN KARDEŞİM YANLIŞ SOZ BI SOYLEYINDE BILELIM YANI KURANIN PEYGAMBERIMIZIN ACIKLAMASINA IHTIYACI YOKMU DIYORSUNUZ İYİDE BUNUNLA İLGİLİ AYETLER VAR .AYRICA BENI ZOR DURUMDA BIRAKMA GIBI BIR DUSUNCENIZDE OLMASIN HAK NEYSE BIZ HAKKIN PESINDEYIZ BUYRUN SIZ ÖRNEK VEREYIM

Meryem71 İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.""


BANA BU AYETI ACIKLARMISNIZ LUTFEN
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
NEDEN KARDEŞİM YANLIŞ SOZ BI SOYLEYINDE BILELIM YANI KURANIN PEYGAMBERIMIZIN ACIKLAMASINA IHTIYACI YOKMU DIYORSUNUZ İYİDE BUNUNLA İLGİLİ AYETLER VAR .AYRICA BENI ZOR DURUMDA BIRAKMA GIBI BIR DUSUNCENIZDE OLMASIN HAK NEYSE BIZ HAKKIN PESINDEYIZ BUYRUN SIZ ÖRNEK VEREYIM

Meryem71 İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.""


BANA BU AYETI ACIKLARMISNIZ LUTFEN



Benim yanlış dediğim söz:
çunku kuranın izaha ıhtıyacı vardır

Sözüdür. Keşke söylenmeseydi.

Kur'anın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur,olamaz...

Kur'an tamdır,eksiksiz ve kusursuzdur.

Bazı kişilerin eğitimi ,aklı ,anlayabilme kaabiliyeti zayfı ise....
O kişilere kur'anın bazı ayetlerini İZAH ETME zarureti olabilir.

Böyle kişilere Kur'anı izah ederken...

Kur'anın İZAHA İHTİYACI var diyemeyiz.

İZAHA İHTİYACI OLAN O KİŞİDİR...

kişilerin izaha ihtiyacı olur.
Yoksa sümme haşa Kur'anın ihtiyacı olmaz.....

Selan kardeşim...
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
cengizhan izaha ihtiyacı olmayan bir Kur'anla imamı azamın nasıl bir ilişkisi var.neden imamı azam örneği ile başladınız.kaldıki bizim ne imamı azama nede başkasına ihtiyacımız var !
sizin anladığınız din metodolijisinde.
ve yine imamı azam içtihad ederken yaptığı içtihadların bizi bağlayıcı yönü ne kadadır?
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
benim yanlış dediğim söz:


Sözüdür. Keşke söylenmeseydi.

kur'anın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur,olamaz...

kur'an tamdır,eksiksiz ve kusursuzdur.

bazı kişilerin eğitimi ,aklı ,anlayabilme kaabiliyeti zayfı ise....
O kişilere kur'anın bazı ayetlerini izah etme zarureti olabilir.

Böyle kişilere kur'anı izah ederken...

Kur'anın izaha ihtiyacı var diyemeyiz.

izaha ihtiyacı olan o kişidir...

kişilerin izaha ihtiyacı olur.
Yoksa sümme haşa kur'anın ihtiyacı olmaz.....

Selan kardeşim...

o zaman şoyle diyelim kuranın tumuyle anlaşabılmesi için peygamberin izahına ihtiyaç vardır
 
Üst