mültecii
Üye
- Katılım
- 18 Kas 2006
- Mesajlar
- 34
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
Geceler zelzele vurur odalara...
sallanır Hint fakirinden hediye çivili yatak...
yürür dört duvar üstüne üstüne ,
sıkıştırır adamı
irade gerek dayanmaya irade!
külli,cüz’i ve kader ne ki?
fısıltı fısıltı çatlaklardan dalar
beynimi sayfa sayfa kemiren kurt,
Yalvarırım ‘kitabıma el sürme’
imanım kanıyor imanım
zelzele, şüphe yorganın altında
Allah’ım şeytan vesvesesinden,
sana sığınırım...
sığınırım sana en fazla kendimden.
kırık hatlarına nispet
çete çete bölünmüş şehir,
kavga kavga bilenmiş şehir
abanıyor birbiri üstüne
recmediliyor sokaklar
kahpelerin meskeni olmuş köşe başları
fuhuş ne ki?
katliam pusuda,
arkadan gizli saklı...
ülkem kanıyor ülkem,
mertliği Toroslarda unutmuş eşkiya
zelzele, yiğitlik dağların ardında
Ey fitne kapısı Ömer neredesin?
doymadı gözlerimiz yaşa ,
ellerimiz doymadı kana,
Minik ayakları ne de büyür,
kaçınca insanın
ve çiğneyince çiçekleri...
oy canan oy,
başka kollardan göz süzme,
öc alır gibi bakışların
büyük sarsıntı,
gönül yerle yeksan,
kıyamet ne ki?
kökleri koparıldı sevdamın,
sürgün vermez artık...
gülüm kanıyor gülüm...
zelzele, aşk toprağın altında.
ve kız çocuğuna,
neden öldürüldün
diri diri gömüldün
neden unutuldun diye sorulanda,
vebali boynuna alır mısın?
zelzele terzi hassasiyeti,
makaslarla biçilir kayalar,
soyulur toprak
vuslat sabahı,
velinin soyulur derisi
dudaklarında son cümle:
‘Gönül kâbemize gideriz
ihrama girmemiz ondan’
Musa’nın dileği,
tuzla buz eder de dağı taşı
Cemil’in cemali nur olup da
göğse vuranda,
sarhoş etmez mi adamı?
sarhoşluk ne ki?
can dayanmaz
dilim kanıyor dilim
zelzele, aşık ayaklar altında
Ebabil mesleğine soyunanlar da kim?
sallanır Hint fakirinden hediye çivili yatak...
yürür dört duvar üstüne üstüne ,
sıkıştırır adamı
irade gerek dayanmaya irade!
külli,cüz’i ve kader ne ki?
fısıltı fısıltı çatlaklardan dalar
beynimi sayfa sayfa kemiren kurt,
Yalvarırım ‘kitabıma el sürme’
imanım kanıyor imanım
zelzele, şüphe yorganın altında
Allah’ım şeytan vesvesesinden,
sana sığınırım...
sığınırım sana en fazla kendimden.
kırık hatlarına nispet
çete çete bölünmüş şehir,
kavga kavga bilenmiş şehir
abanıyor birbiri üstüne
recmediliyor sokaklar
kahpelerin meskeni olmuş köşe başları
fuhuş ne ki?
katliam pusuda,
arkadan gizli saklı...
ülkem kanıyor ülkem,
mertliği Toroslarda unutmuş eşkiya
zelzele, yiğitlik dağların ardında
Ey fitne kapısı Ömer neredesin?
doymadı gözlerimiz yaşa ,
ellerimiz doymadı kana,
Minik ayakları ne de büyür,
kaçınca insanın
ve çiğneyince çiçekleri...
oy canan oy,
başka kollardan göz süzme,
öc alır gibi bakışların
büyük sarsıntı,
gönül yerle yeksan,
kıyamet ne ki?
kökleri koparıldı sevdamın,
sürgün vermez artık...
gülüm kanıyor gülüm...
zelzele, aşk toprağın altında.
ve kız çocuğuna,
neden öldürüldün
diri diri gömüldün
neden unutuldun diye sorulanda,
vebali boynuna alır mısın?
zelzele terzi hassasiyeti,
makaslarla biçilir kayalar,
soyulur toprak
vuslat sabahı,
velinin soyulur derisi
dudaklarında son cümle:
‘Gönül kâbemize gideriz
ihrama girmemiz ondan’
Musa’nın dileği,
tuzla buz eder de dağı taşı
Cemil’in cemali nur olup da
göğse vuranda,
sarhoş etmez mi adamı?
sarhoşluk ne ki?
can dayanmaz
dilim kanıyor dilim
zelzele, aşık ayaklar altında
Ebabil mesleğine soyunanlar da kim?