saf deha
Profesör
Bu yazıyı sadece sorulduğunda “Müslümanım!” diyenlere yazıyorum. Müslüman kimdir, bu dünyada yaşamak ona ne ifade eder, sorumlulukları nelerdir... Birçok soruyu arka arkaya sıralayabilirim.
Ben ne yahudiyim ne hiristiyanım nede ateist. Bu dinlerin inançları ve yaşam biçimlerine saygılıyım. Noel babalarına, kestikleri (Ah kesmeseler!) çam ağaçlarına ve türlü dekor ve o geceki eğlencelerine de! İçtikleri içkilerin dini inançlarından kaynaklandığını bildiğim için içmelerini de eleştirmiyorum. “Yılbaşında nerede eğlenelim?” sorusunu sorsalar onları anlayabilirim, ama Müslümanım diyenleri asla…
Müslümanım demek, Kur’an ayetlerini kabul eden ve Hz. Muhammed(sav) yaşadığı yıllardaki İslamı(sünnetini) her yönüyle izleyen kişidir. İslam içinde birbirine namahrem kişiler aynı ortamda olup, dans edebilir mi yahut haram olan içkiyi içebilir mi, Yahut yüce kitabımızda şans oklarının haram edildiği piyango gibi şans oyunlarına destek olup, kazanmadan para sahibi olmak ister mi, nedir gelen bu yılbaşı ki, bir bayram havasında, sanki, bir mucize olacakmış gibi kutlanır oldu.
Müslümanım diyen kişi, eğlenmek yerine, her halini ve anını Allah’ın istediği gibi yaşayan, kahkahalarla güldüğünde “Yaşadığım İslamda neyim eksik ki böyle çakır keyfim!” Diyerek yaşadığı hayatı sorgulayan, ölümden sonra her yaptığı yasak ve haram amellerinden sorgulanacağını bilerek, bu dünyadan zevk almayan, adeta lanetlenmiş yeryüzünde-Allah aşkından özlem çektiren yerde, mecburen yaşadığını bilerek yaşayan kişi olmalıdır.
Her çalışanın çalıştığı yerde çalışma kuralları vardır. Giysiler, davranış şekilleri, ast üst ilişkileri ve daha nelerinden uyulması gerektiği yönünde çalışanlara dikte edilir. Eğer uymazlarsa uyarılır. En sonunda işlerine son verilir. Hiç düşünüyor musunuz ki “Biz çalışmayı kabul ettik ve kurallara uymak istemiyoruz!” denilebilir mi? Siz burada çalışmayı her şeyiyle kabul edip, çalışmaktasınız. Bunda sizi zorlayan olmuyor. Peki, Müslümanım diyerek izlediğiniz din bunlardan farklı olabilir mi? İşten çıkarılma eylemi gibi, yaşamadığınız İslamın sonuçlarına öldükten sonra katlanmaya hazırsız demektir. Hem Müslümanım diyeceksiniz, hem Hıristiyan, Yahudi ya da Budist gibi yaşayacaksınız, bu mümkün mü? Kaldı ki, Allah’ın emir ve yasakları insanlara nimettir, öğüttür. Eğer bunlara uyularak yaşanabilirse insan huzurlu olur. Hastalık çekmez. Depresyonları yaşamaz. Bu kurallar, insanın mutlu olması için Allah tarafından insanların yaşamaları konusunda farz edilmiştir. Çünkü Allah her kulunun mutlu ve kendisini anarak yaşamasını istiyor. Kendisinden başkasına tapılmasını istemiyor.
Eğer bir ecel varsa, Allah’a döneceğimize iman ettiysek ve biliyorsak, İslam yaşantısından bir gram bile taviz vermeden yaşamalıyız, vesselam.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun, Âmin.
Saffet Kuramaz
Ben ne yahudiyim ne hiristiyanım nede ateist. Bu dinlerin inançları ve yaşam biçimlerine saygılıyım. Noel babalarına, kestikleri (Ah kesmeseler!) çam ağaçlarına ve türlü dekor ve o geceki eğlencelerine de! İçtikleri içkilerin dini inançlarından kaynaklandığını bildiğim için içmelerini de eleştirmiyorum. “Yılbaşında nerede eğlenelim?” sorusunu sorsalar onları anlayabilirim, ama Müslümanım diyenleri asla…
Müslümanım demek, Kur’an ayetlerini kabul eden ve Hz. Muhammed(sav) yaşadığı yıllardaki İslamı(sünnetini) her yönüyle izleyen kişidir. İslam içinde birbirine namahrem kişiler aynı ortamda olup, dans edebilir mi yahut haram olan içkiyi içebilir mi, Yahut yüce kitabımızda şans oklarının haram edildiği piyango gibi şans oyunlarına destek olup, kazanmadan para sahibi olmak ister mi, nedir gelen bu yılbaşı ki, bir bayram havasında, sanki, bir mucize olacakmış gibi kutlanır oldu.
Müslümanım diyen kişi, eğlenmek yerine, her halini ve anını Allah’ın istediği gibi yaşayan, kahkahalarla güldüğünde “Yaşadığım İslamda neyim eksik ki böyle çakır keyfim!” Diyerek yaşadığı hayatı sorgulayan, ölümden sonra her yaptığı yasak ve haram amellerinden sorgulanacağını bilerek, bu dünyadan zevk almayan, adeta lanetlenmiş yeryüzünde-Allah aşkından özlem çektiren yerde, mecburen yaşadığını bilerek yaşayan kişi olmalıdır.
Her çalışanın çalıştığı yerde çalışma kuralları vardır. Giysiler, davranış şekilleri, ast üst ilişkileri ve daha nelerinden uyulması gerektiği yönünde çalışanlara dikte edilir. Eğer uymazlarsa uyarılır. En sonunda işlerine son verilir. Hiç düşünüyor musunuz ki “Biz çalışmayı kabul ettik ve kurallara uymak istemiyoruz!” denilebilir mi? Siz burada çalışmayı her şeyiyle kabul edip, çalışmaktasınız. Bunda sizi zorlayan olmuyor. Peki, Müslümanım diyerek izlediğiniz din bunlardan farklı olabilir mi? İşten çıkarılma eylemi gibi, yaşamadığınız İslamın sonuçlarına öldükten sonra katlanmaya hazırsız demektir. Hem Müslümanım diyeceksiniz, hem Hıristiyan, Yahudi ya da Budist gibi yaşayacaksınız, bu mümkün mü? Kaldı ki, Allah’ın emir ve yasakları insanlara nimettir, öğüttür. Eğer bunlara uyularak yaşanabilirse insan huzurlu olur. Hastalık çekmez. Depresyonları yaşamaz. Bu kurallar, insanın mutlu olması için Allah tarafından insanların yaşamaları konusunda farz edilmiştir. Çünkü Allah her kulunun mutlu ve kendisini anarak yaşamasını istiyor. Kendisinden başkasına tapılmasını istemiyor.
Eğer bir ecel varsa, Allah’a döneceğimize iman ettiysek ve biliyorsak, İslam yaşantısından bir gram bile taviz vermeden yaşamalıyız, vesselam.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun, Âmin.
Saffet Kuramaz
Zaten Safer ayındayız. Aman ha. Bi kaç sene evvel millet yeni yıla dakikalar kala coşarken biz yatsı namazını cemaatle kılıp coşmuştuk. Havai fişeklerle eğlenirken kimileri, biz vitir namazını kılmanın mutluluğu, dışardaki çılgınların yerinde olmadığımızın şükrü içindeydik..