Yahudiler ve Hıristiyanlar müşrik midirler?

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Bunlar, dıştan tevhide inandıklarını ileri sürmelerine rağmen, gerçekte Allah'ın çocuğu olduğu kanaatindedirler. Hıristiyanlar, teslise (Allah'ın baba, oğul ve Rûhu'l-Kudüs olmak üzere üç olduğuna) inanırlar. Ve "Mesih, Allah'ın oğludur." derler. Yahudiler de "Üzeyr Allah'ın oğludur." demişlerdir. Böyle demekle birlikte onlar tevhide inandıklarını da iddia ederler. Her ikisi de dıştan dışa müşrik değillerse de, gerçekte müşriktirler. Bunun için mutlak olarak müşrik denildiği ve özellikle iman karşılığında söylendiği zaman, mutlak anlamı üzere kullanılmış demektir ve genel olarak kâfirleri kapsar.


Son zamanlarda “aramızda amentü ittifakı” bulunduğu söylense de, Kur’an’ın “şirk”e nisbet ettiği kitleler arasında Ehl-i Kitab’ın da bulunduğunu (Tevbe, 31) burada mutlaka dikkate almak durumundayız. Burada ister istemez “Ehl-i Kitap–şirk ilişkisi” gündeme geliyor. “Kur’an onları kategorik olarak “müşrikler” arasında zikretmemiş, hatta pek çok ayetinde onlardan ayrı tutmuştur” denerek işin içinden sıyrılmak o kadar kolay değil. Kur’an’da –haşa– çelişki ve tutarsızlık bulunmayacağına göre evbe ayeti –ve daha birçok benzeri– ile diğerleri arasındaki bu işkâli çözmek durumundayız.


Kur’an tarafından bir yandan şirke nisbet edilirken, diğer yandan “müşrikler”den ayrı bir kategori olarak anıldıklarına göre Ehl-i Kitab’ın şirkinin diğerlerinden farkı nedir?

Ehl-i Kitab’ın şirkinin, “Tevhid iddialı” bir şirk olduğu malumdur. Yani diğer müşrikler –söz gelimi putperestler, ya da mecusiler– başında da sonunda da doğrudan ve açık bir şekilde birden fazla “müstakil ilah”ın mevcudiyetine inanır ve bunu herhangi bir şekilde tevil de etmez. Ancak Ehl-i Kitap –elbette burada söz konusu olan Hıristiyanlar’dır– kendi ilah telakkileri çerçevesinde ortak koştukları varlıkların, aslında –haşa– “Baba”dan sudur ve zuhur ettiğini söyler. Buna göre mesela İsa Mesih, aslında tanrının bir parçası, insan boyutuna geçmiş bir yansıması, bir insana ilka ettiği kelimesidir. Bu çerçevede Ruhulkudüs de “zatı ile kaim” değildir. Şu kadar ki, onun sadece “baba”dan mı, yoksa hem “baba” hem de “oğul”dan mı sudur ettiği konusu Katolikler’le Ortodokslar arasındaki kadim ihtilaflı meselelerdendir…
 
Üst