Washington Times'da Türk ekonomisi

efruz

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
5,170
Tepkime puanı
735
Puanları
0
Konum
İstanbuL
Washington Times gazetesinde çıkan yazıda, ''Türkiye, Çin, Brezilya ve diğer yükselen piyasalar o kadar hızlı büyüdü ki, şimdi neredeyse küresel ekonominin yarısını oluşturuyorlar'' ifadesi kullanıldı.


''Yükselen güçlerin gelecek vadeden ikinci katmanına Türkiye'nin de dahil olduğu'' belirtilen yazıda, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ''Sağlam finansal durumunun Türkiye'yi, fırsatlar arayışı içindeki yatırımcılar ve iş çevreleri için giderek daha fazla çekici hale getirdiği'' yönündeki değerlendirmesine yer verildi.
Gazetede Patrice Hill imzasıyla yayımlanan yazıda, Türkiye'nin kendini bölgesine kabul ettiren, hızlı yükseliş sergileyen ülkelerden biri olduğu ve 10 yıldır sağlam ve büyük ölçüde kesintisiz büyüme gösterdiği belirtildi. Bu durumun ABD'nin uzun süredir müttefiki olan Türkiye'ye, dünya meselelerine etki etme ve Avrupa ile Asya'nın birleşim noktasındaki stratejik bir bölgede iddialı güç olma imkanı tanıdığı ifade edildi.
Yazıda, ''Türkiye'nin laik-Müslüman liderlerinin, Osmanlı döneminin askeri üstünlüğü olmasa da ekonomik üstünlüğünü yeniden elde etme arzusunu gizlemediği belirtilerek, büyüyen ekonomik gücün Türkiye'ye, ''kendi ekonomik çıkarlarını, NATO'daki geleneksel rolünün önüne koyan daha bağımsız ve İslami eğilimli dış politika platformu sağladığı'' öne sürüldü.
Gazetedeki yazıda, Türkiye'nin özellikle Orta Doğu'yu, ''girişimcileri için yeni pazar'' olarak gördüğü, ticaret ve etki evrenini genişletme çabaları çerçevesinde, Afrika'dan Güney Amerika ve Çin'e kadar atılımlar yaptığı kaydedildi.
''Batı dünyasında bazılarının Türkiye'nin Avrupa ve ABD ile Soğuk Savaş döneminden kalma bağlarına sırtını döndüğü ve Arap ülkelerine yaklaşarak Filistin meselesinde İsrail'e karşı tavır aldığı endişesi taşımasına rağmen'', Türk yetkililerin, sadece diplomatik evrenlerini genişletme ve tamamlama çabası içinde olduklarını vurguladıkları ifade edilen yazıda, 2003 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'nin Irak'ı işgaline karşı çıkmasının, Türkiye'nin dış politikadaki yeni bağımsız duruşunun belki de somut örneğini oluşturduğu belirtildi. Yazıda, ancak Türkiye'nin daha sonra, Irak'taki Amerikan askerlerine gıda ve diğer ihtiyaçların sağlanmasında büyük tedarikçi olarak, ABD ile dayanışmasını ve kendi girişimci tarafını gösterdiğine dikkat çekildi.
-''ÇOK KUTUPLU DÜNYA OLACAK''-
Hükümetin, siyasi özgürlük ve istikrarı artırdığı ifade edilen yazıda, bunun, hızla artan nüfusla birlikte Türkiye'ye, G-20 üyeliğini getiren ''mükemmel'' ekonomik performansını geliştirme imkanını sunduğu belirtildi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın sözlerine de yer verilen yazıda, Babacan'ın, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve 2008 küresel krizini, Batı'nın gelişmekte olan dünya üzerindeki kontrolünü zayıflatan ve dünya genelinde rekabet halindeki güç merkezlerinin ortaya çıkmasını hızlandıran merkezi önemde olaylar olarak gördüğü kaydedildi.
Yazıda, Babacan'ın, Türkiye'yi ziyaret eden Amerikalı gazeteciler ve akademisyenlerle bir araya gelişinde, Türkiye'nin canlı ekonomik performansını, ağır borçlar ve bütçe açıklarıyla mücadele eden ABD'deki durgun ekonomiyle karşılaştırarak, ''Dünyada çok güçlü bir sisteme doğru yol alıyoruz. Soğuk Savaş sona erdi. Bir dönem tek bir süper güç vardı, ancak son krizden sonra, çok kutuplu bir dünya olacak. Tüm dünya Doğu'ya kayıyor'' dediği belirtildi.
Babacan'ın, ABD'nin ''yıllardır biriken, çok büyük sorunları nedeniyle çok hızlı canlanmasının beklenmemesi gerektiği'' yorumunda bulunduğu kaydedilen yazıda, Babacan'ın, Türkiye'deki bütçe açığının nasıl bütçe fazlasına dönüştürdüklerine dair çalışmalarından bahsettiği kaydedildi. Babacan, ''borç canavarını'' öldürmenin, Türkiye'deki vatandaşlar ile iş dünyasına harcama ve büyüme güveni sağladığını söyledi.
-''TÜRKİYE'NİN SAĞLAM FİNANSAL DURUMU YATIRIMCILAR İÇİN ÇEKİCİ''-
Babacan'ın, G-20 bünyesinde ABD liderlerini kapalı kapılar ardında, ekonomiyi canlandırmak için yeni borçlar yapmamaya karşı uyardığı kaydedilen yazıda, Ali Babacan'ın, ABD'de artan borçlara dair ihtiyatlılığın, Amerikan dolarında kaygı uyandırdığı ve dünyanın rezerv para birimi olma rolünü lekelediğine dikkati çekerek, ABD Merkez Bankasının gelecek aylarda ABD Hazine Bakanlığının borçlarının büyük kısmını satın almak için para basma planlarını eleştirdiği ifade edildi. Yazıda, Babacan'ın sözlerinin, yükselen piyasalardaki liderlerin, ekonomileri geçmişte kendi borç sorunlarıyla başa çıkmada sağladıkları başarılardan güç kazanırken, Batı'nın borç sorunlarıyla boğuşmasından nasıl cesaret aldığını gösterdiği yorumu yapıldı. Babacan'ın, Türkiye'nin sağlam finansal durumunun, birçok Avrupa ülkesini geride bıraktığını ve ülkeyi, fırsatlar arayışı içindeki yatırımcılar ve şirketler için giderek daha çekici hale getirdiğini belirttiği kaydedilen yazıda, ekonomik krizin, Türkiye'nin AB'deki ana ticaret ortaklarıyla ticaretine geçici olarak zarar vermiş olsa da, Türk ekonomisinde temel bir zarara yol açmadığı ifade edildi.
 
Üst