Vizyona Girmeden Önce Fethullah Gülen İzleyecek!

Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Konuyu açan arkadaş ne niyetle açtı konuyu.. Müslümanlar bir birleri ile kapışsın diye mi...
 

arifan yolcusu

Profesör
Katılım
9 Ağu 2010
Mesajlar
1,303
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Dergah-ı Mualla
hocaefendi cidden farklı biri...
film izliyor,vadi ve tek türkiyeyi kaçırmıyor...
hergeçengün bir alimden ziyade bir entellektüel gibi davranmakta...
ne diyelim hayırlısı olsun...
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Lübnan ve Filistin halkının yaşadıklarına Türk insanı duyarsız kalmadı. Ortadoğu'nun kanayan yarasına Türkiye şefkat elini sivil ve resmî yardım kuruluşlarıyla uzattı. Kimse Yok mu Derneği, Lübnan ve Filistin'e bir ay gibi kısa bir süre zarfında iki milyon dolar nakit yardımı topladı. Bugüne kadar Filistin ve Lübnan için 29 TIR dolusu insanî yardımı bölgeye gönderen Kimse Yok mu Derneği, yardım alanını genişletti. Dernek, savaş bölgesine kalıcı yardımlar götürmeye başladı. Filistin'e iki, Lübnan'a da bir okul açacak olan dernek, 7 ambulansın yapımı için de sipariş vermiş durumda. İki doğum ambulansı bu ay sonu teslim alınarak Filistin'deki hastanelere teslim edilecek.

Filistin'in Eriha ile Ramallah şehirlerinde yapılacak okullar için uygun mekân aradıklarını dile getiren Kimse Yok mu Derneği Başkanı Mehmet Zeki Özkara, burada Arapça, Türkçe ve İngilizce eğitim yapılacağını söyledi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın ve Lübnan yetkililerinin özel istekleri doğrultusunda okul açmaya karar verdiklerini belirten Özkara, "İnsani yardımlar kadar bölge gençlerinin geleceğine de bir şeyler yapmak gerekiyor. Bu insanlara yalnızca balık vermeyip aynı zamanda tutmayı öğretmeyi de amaç edindik." diye konuştu. Yapılacak okulların şu an için ilk ya da orta dereceli mi olacağının belli olmadığına dikkat çeken Başkan Özkara, buna Filistin veya Lübnanlıların karar vereceğini aktardı. Türk öğretmenlerin de ders vereceğini dile getiren Özkara, Filistin'de açılacak bir okulun Eriha'da bir milyon mültecinin yaşadığı bölgede olmasını da ayrı bir güzellik olarak değerlendirdi. Dernek olarak yardımların toplanmasında ve dağıtılmasında daha etkin olabilmek için birtakım yapılanmaların içinde olduklarını belirten Özkara, "Üç olan şube sayımızı 9'a çıkardık. Çok yakın zamanda Türkiye genelinde teşkilatlanmayı hedefliyoruz. Türkiye'deki yapılanma tamamlanınca uluslararası yapılanma için girişimlere başlayacağız." dedi.

(Sezai Kalaycı, İstanbul
http://tr.fgulen.com/content/view/10152/1/

Kimse yokmu Dünyanın her yerine yardım gönderiyor, filistine gönderdiğinin hatti hesabı yok.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
hocaefendi cidden farklı biri...
film izliyor,vadi ve tek türkiyeyi kaçırmıyor...
hergeçengün bir alimden ziyade bir entellektüel gibi davranmakta...
ne diyelim hayırlısı olsun...

Tek Türkiyeyi seyrediyormuş, doğan medyasından ziyarete gidenler anlatıyordu cnn de.
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
hocaefendi cidden farklı biri...
film izliyor,vadi ve tek türkiyeyi kaçırmıyor...
hergeçengün bir alimden ziyade bir entellektüel gibi davranmakta...
ne diyelim hayırlısı olsun...
Hocaefendi, Erzurum'da çok zor şartlar altında yukarıda kısaca bahsedilen usulde ders aldıktan sonra vazifesi münasebetiyle gittiği yerlerde yanına gelen meraklı ve istekli talebelere -ulaşabildiğimiz kadarıyla- aşağıdaki ilim dallarına göre zikredeceğimiz kitapları okutmuştur.

Okuttuğu Kitaplar

Hayatını eğitim faaliyetlerine adamış ve her fırsatta okumuş ve okutmuş olan Hocaefendi'nin ilk önce okuttuğu kitapları -ulaşabildiğimiz ve öğrenebildiğimiz kadarıyla- ileride daha geniş çalışmalara bir fikir vermesi açısından İslâmî ilimlerin değişik disiplinlerine göre ele almak, sonra da metod üzerinde durmak istiyoruz.

Tefsir

"Kur'ân-ı Kerim'den hemen herkes bazı şeyler anlasa da onu bütün derinlikleriyle kavrayıp ihata edebilmek, bu alanda gerekli donanımı olan tefsir ve te'vil erbabının işidir." diyen Hocaefendi'nin bu sahada okuttuğu kitaplar şunlardır:

1. Tefsir-i Celâleyn. Celâleddin el-Mahallî (864/1459) tarafından telifine başlanılıp, Celâleddin es-Süyutî (911/- 1505)tarafından tamamlanan ve bu iki müellifin adına nispetle isimlendirilen bu eser, çok kısa ve veciz tek ciltlik bir tefsirdir.

2. Nâsiruddin Abdullah b. Ömer Beyzâvî'nin(685/-1286) Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vil (2 cilt) isimli tefsiri. Bu eser daha çok Beyzâvî tefsiri diye bilinir. Kısa, öz, müfessirlerin görüşlerini özetleyen, Kur'ân'ın i'caz ve belâgatinden bahseden meşhur bir tefsirdir.

3. Ebu'l-Fidâ İbn Kesîr'in (774/1341) Muhammed Ali es-Sâbûnî tarafından ihtisar edilen, Muhtasaru Tefsîri'l-Kur'âni'l-Azim (3 cilt) adlı tefsiri. Kur'ân'ın Kur'ân, hadîs, sahabe ve tâbiînin görüşleriyle tefsirinde en önemli eserlerden biridir. Hocaefendi, bu tefsiri değişik ders gruplarına birkaç kere okutmuştur.

4. Zemahşerî'nin (538/1143) Keşşaf isimli tefsirinin mukaddimesi.

5. Seyyid Kutup (1966), Fî Zilâli'l-Kur'ân (6 cilt). Asrımızda yazılmış edebî, sosyolojik, psikolojik derinlikli Kur'ân'ı anlama adına önemli ölçüler veren bir tefsirdir. Hocaefendi bu eseri talebelerine okuturken çoğu zaman gözyaşlarına hâkim olamamıştır. Bununla birlikte Kutup'un tefsirindeki bazı görüşlerine katılmadığını da yeri geldikçe vurgulamış, bu görüşlerin, yaşadığı çok zor şartların tesiri ile olabileceğini söylemiştir.

6. Muhammed Ali es-Sâbûnî (Muasır), Revaiü'l-Beyan Tefsir-i Âyâti'l-Ahkâm (2 cilt). Ahkâm âyetlerini ve bunlardan çıkarılan hükümleri yeni bir üslûp ve tertiple sunan ahkâm tefsiri.

7. Bediüzzaman Said Nursî(1960), İşârâtü'l-İ'caz fî Mazanni'l-İ'caz. Fatiha sûresini ve Bakara sûresini de 32. âyeti-ne kadar tefsir eden orijinal bir tefsirdir. Hocaefendi talebeleriyle bu tefsirin Arapçasını değişik zamanlarda okumuştur.

8. M. Elmalılı Hamdi Yazır (1942), Hak Dîni Kur'ân Dili (9 cilt). Hocaefendi "Arapça'da dahi onunkine denk bir tefsir yazılmamıştır; Hamdi Yazır'ın, kendisinden nakillerde bulunduğu büyük müfessir Fahruddin Razi'nin Tefsir-i Kebir'i bile Elmalılı'nın Hak Dini Kur'ân Dili adlı eserinin çapına erişemez." (Fethullah Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru, s.89) dediği bu tefsiri daha önceden talebelerine özetlettirerek tedris ettiği gibi son zamanlarda tekrar ders kitabı yapmıştır. Şöyle ki Merhum Elmalılı'nın Tefsiri şu tefsirlerle mukayeseli okunmaktadır:

İmam Maturidi-Te'vilâtü'l-Kur'ân, Zemahşeri-Keşşaf, Fahreddin Razi-Mefatihu'l-Gayb, Beyzavi-Envarü't-Tenzil ve Esrarü't-Te'vil, Ebu Hayyan-Bahru'l-Muhit, Ebu's-Suud-İrşadu Akli's-Selim ilâ Mezâyâı Kitabi'l-Kerim, Tantavî Cevherî-el-Cevâhir fî Tefsiri'l-Kur'âni'l-Kerim, Seyyid Kutup -Fi Zilâli'l-Kur'ân, Molla Bedreddin Sancar-Edvau'l-Beyan, Bediüzzaman Said Nursi-Risale-i Nur Külliyatı.

9. İbn Bâziş (1145), el-İknâ fi'l-kıraati's-seb' (2 cilt). Bu, meşhur ve mütevatir kıraatleri anlatan bir eserdir. Her Müslüman'ın en azından namazı caiz olacak ölçüde Kur'ân'ı tilâvet etmeyi öğrenmesi gerektiği üzerinde her fırsatta çok ciddi vurguda bulunan Hocaefendi, kıraatlerin bizim vahiy kaynaklı kültürümüzün önemli bir zenginliği olduğuna, bu zenginliğin ihyâ edilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Ve kendisi teorik de olsa kıraatlerin bilinmesi maksadına matuf, bahsi geçen bu kitabı talebeleriyle okumuştur.

10. İmam Maturidî (333/944), Te'vilâtü'l-Kur'an. Ehl-i Sünnet çizgisinin en önemli akide ve kelâm imamı İmam Maturidî'nin inanç, düşünce ve yorumlarını ihtiva eden bu tefsiri Hocaefendi eline ulaşır ulaşmaz talebelerine okutmaya başlamıştır.

Zikredilen bu tefsir kitaplarına ilâve olarak Hocaefendi, tefsir usulü ile ilgili olarak Muhammed Abdulazîm ez-Zerkanî'nin(1367) Menahilü'l-İrfan (2 cilt) adlı eserini okutmuştur. Bu eser, eski tefsir usulü meselelerini ele almanın yanında günümüzdeki pek çok soruya cevap veren yeni bir üslûp ve yaklaşımla yazılmış çok güzel bir eserdir.

Hadis

1. Muhammed b. İsmail Buhârî'nin (194/810) kısa adıyla Sahih-i Buharî diye bilinen ve Kur'ân'dan sonra en sahih kitap kabul edilen kitabını defaatle okutmuştur. Bu okutmalar iki şekilde olmuştur. Bir kısmı sadece Buhârî'nin metninin okunması şeklinde diğeri ise Buhârî'nin değişik şerhleri ile birlikte olmuştur.

Hocaefendi, Buhârî'yi şu şerhlerle birlikte okutmuştur:

- Kastallânî (923/1517), İrşadu's-Sâri li Şerhi Sahihi'l-Buhârî. Bu kitap Osmanlı medreselerinde de okutulmuştur. Buhârî'de geçen hadîslerdeki isim, kelime ve ifadelerle ilgili özlü bilgiler içermektedir.

- Bedrüddin el-Aynî (855/1451), Umdetu'l-Kârî fi Şerh-i Sahihi'l-Buhârî. (20 cilt) Buhârî'nin en önemli şerhlerinden biridir. Nakil ve tahkik yönünden Buhârî üzerine yapılan şerhlerin en hacimlisi, tetkik ve analiz açısından da en derli toplu olanıdır. Farklı mezheplerin görüşlerini zikretmekle birlikte Hanefi mezhebinin yaklaşımları esas alınarak yazılmış önemli bir şerhtir.

Hocaefendi, talebelerle Buhârî'nin metnini okurken kendisi de bahsi geçen bu şerhten takip etmiştir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Umdetü'l-Kârî değişik zamanlarda farklı talebelerle iki defa okunmuştur.

- İbn Hacer el-Askalânî (852/1448), Fethu'l-Bârî fi Şerh-i Sahihi'l-Buhârî. Bu eser, hadîs ilmi, takrir güzelliği, maksadı ifadedeki üstünlüğü gibi değişik açılardan en güzel Buhârî şerhi kabul edilmiştir. Buhârî'nin en meşhur şerhi olup 14 cilttir. Bu şerhi Hocaefendi, talebeleri ile baştan sona kadar hadîslerin senedindeki ravileriyle birlikte okumuştur.

2. Ebu'l-Hüseyin Müslim b. Haccac'ın (261/874) el-Müsnedü's-Sahih (5 cilt) adını verdiği Sahih adlı hadîs kitabı. Tertibi mükemmeldir ve hadîsin farklı varyantlarını sistematik olarak vermesiyle meşhurdur.

3. Ebû Davud es-Sicistânî'nin (275/888) Sünen'i (4 cilt).Hadîs kitapları arasında çok özel ve önemli bir yeri olan Sünen adı verilen kitaplar vardır. Bunların özelliği fıkıh baplarına göre tasnif edilmiş ahkâm hadîslerini ihtiva etmeleridir.Sünenlerin en önemlilerinden biri Ebû Davud'un Sünen'idir. Hocaefendi bu kitabı farklı zamanlarda değişik şerhleriyle okutmuştur:

a. Halil Ahmed es-Seharenfûrî'nin (1346/1927) Bezlül-Mechûd fi Hall-i Ebî Davud (10 cilt) adlı kitabı, hadîsçilerin metoduna uygun olarak hadîse ait meseleleri tetkik ederek hadîs ve fıkıh ilimlerini birleştirerek, Hanefi mezhebi esas alınarak yapılan bir şerhtir. Talebelerin hadîs-i şerifleri, Hocaefendi'nin de şerhten ilgili yerleri okuması suretiyle ders kitabı olarak takip edilmiştir.

b. Mahmud Muhammed Hattab es-Sübkî'nin(1352/ 1933) Menhelü'l-Azbi'l-Mevrud Şerhu Sünen-i Ebî Davud (10 cilt) isimli eseridir. Ebû Davud'un bu şerhi mezheplerin görüşlerine mümkün mertebe yer verilerek hazırlanmış çok sistematik güzel bir çalışmadır. Fakat yarım kalmıştır. Hocaefendi bu şerhten takip etmek suretiyle belli bir yere kadar Ebû Davud'un Süneni'ni bir grup talebe ile okumuştur.

4. Muhammed b. İsa b. Sevre et-Tirmizî'nin (279/892) Sünenü Tirmizî veya el-Câmi'i. Hocaefendi bu hadîs kitabını Muhammed Abdurrahman b. Abdirrahim el-Mübârekfûrî'nin (1353/1934) Tuhfetü'l-ahvezî (10 cilt) isimli şerhi ile birlikte okutmuştur. Mübarekfurî'nin yer yer Hanefî mezhebinin yaklaşımlarını kritik ettiği yerler Hocaefendi'nin isteği üzerine bir talebe tarafından Tehanevî'nin İ'lâü's-Sünen adlı Hanefi fıkhına dair yazılmış müdellel kitabından ilgili yerler özet hâlinde veya metinden okunarak derste sunulmuştur.

5. Malik b. Enes, (179/795) el-Muvatta (2 cilt). En erken yazılan musannef eserlerden biridir. Fıkıh bablarına göre tasnif edilmiştir. Eser, merfû rivayetlerin yanında sahabe ve tâbiîne ait mevkuf ve maktu rivayetlerin yer alması bakımından önem taşımaktadır.

6. Ahmed b. Ali b. Şuayb en-Nesâî, (303/915) Sünen (2 cilt). Tertibi ve en küçük rivayet farklılıklarını vermesi ve en önemlisi de ricale son derece önemvererek kendikriterlerine göre en mevsuk şahıslardan rivayet ettiği hadisleri seçmesiyle meşhurdur.

7. M. Ali Nâsif (muasır), et-Tâcu'l-Câmi' (5 cilt). Fıkıh baplarına göre tertip edilmiş, derleme niteliğinde bir hadîs kitabıdır. Müellif bu kitapta Buhârî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî ve Nesâî'nin kitaplarından hadisler seçmiş, bu beş kitapta bulamadığı konular ile ilgili hadisleri de Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inden, İmam Malik'in Muvatta'ından, İbn Mâce'nin Sünen'inden ve Hâkim'in Müstedrek'inden tamamlamıştır. Bu kitap değişik zamanlarda birkaç kere Hocaefendi tarafından okutulmuştur.

8. Murteza ez-Zebîdî (1205/1790), Ukûdu Cevahiri'l-Münife (2 cilt). Hanefi mezhebinin hüküm istinbatında kullandığı hadîslerin Kütüb-i Sitte'de geçen varyasyonlarının da zikredilerek kritik edildiği bir kitaptır. Hocaefendi, bu kitabın okunmasını ve okutulmasını sürekli tavsiye etmektedir.

9. Ali el-Müttakî(975/1567), Kenzü'l-ummâl (16 cilt). 46 binden fazla hadîs ihtiva eden ve şu ana kadar yapılmış en büyük derleme hadîs kitaplarından biridir. Hocaefendi 16 cilt olan bu kitabın 10 cildini bir ramazan ayında, geriye kalan 6 cildini de daha sonra talebeleri ile birlikte 6 ayda okumuştur.

10. Zekeriya en-Nevevî'nin (676/1277) Riyazu's-Salihin min kelâm-i Seyyidi'l-Mürselin'i. Hocaefendi bu eseri okuturken her konu ile ilgili en cami hadîsleri işaretlettirerek bunları ezberlettirmiş ve derste de bu ezberleri dinlemiştir. Ezberlemek üzere işaretlenen bu hadîsler 550 civarındadır.

11. Kâdı Iyâz (544/1149), eş-Şifâ bi ta'rifi hukuki'l-Mustafa (2 cilt). Peygamber Efendimiz'i (aleyhissalâtu vesselâm) değişik hususiyetleriyle tanıtan ve ona karşı olması gereken saygı ve edepten bahseden meşhur bir kitap.

12. Muhammed Fuad Abdülbaki(1388/1968), el-Lü'lüü ve'l-mercan (2 cilt). İmam-ı Buhârî ve Müslim'in ittifak ettikleri ve sıhhat itibariyle birinci mertebede kabul edilen hadîsleri ihtiva eden bir eserdir.

Bunların yanında Ahmed Muhammed Şâkir'in, İbn Kesir'in İhtisaru Ulûmi'l-Hadîs adlı eserini dipnotlarla zenginleştirerek "el-Bâisü'l-hasîs" adı altında neşre hazırladığı kitabını okutmuştur. Ayrıca hadîs usulüne ilişkin Osmanlı'nın son dönem âlimlerinden Ahmed Naim'in Tecrid-i Sarih Mukaddimesi'nin de çok önemli olduğuna dikkatleri çekerek okunmasını tavsiye etmiştir.

Fıkıh

"Asırlardır devam edegelen bizim medeniyetimiz, düşünce, akıl, mantık ve muhakeme yörüngesiyle herkese açık bir fıkıh ve usûl-ü fıkıh medeniyetidir." diyerek bu ilmin ne kadar önemli bir yeri olduğuna vurgu yapan Hocaefendi, "Bizdeki fıkıh metodolojisi çalışmaları, en mükemmel bir hukuk sisteminin, en kusursuz bir kanun ilminin inşâsı, gelişmesi ve her asrı kucaklayabilecek şekilde açılması zaviyesinden, en ciddî bir ilk teşebbüstür."1 tespitiyle de yapılması gereken çalışmalar adına bir ufuk göstermektedir. Hocaefendi, Usul-i Fıkıh'a ülkemizde yeterince ehemmiyet verilmediğini oysaki usul bilinmeden tenakuzlardan kurtulup, salim düşünceye ulaşılamayacağını ifade ederek, bu sahada yazılmış en az otuz ayrı kitap okumayı tavsiye etmektedir. Hocaefendi'nin Fıkıh ve Usul-i Fıkıh'a dair okuttuğu eserler şunlardır:

1. Kudurî (ö. 428/1037), Muhtasar (1 cilt). Hanefî fıkhının temel kitaplarından biridir.

2. Ebü'l-Fazl el-Mevsılî, (683/1284) el-İhtiyar lita'- lili'l-muhtar. Hanefifıkhının dört temel metninden biri olan Muhtar'ın şerhidir. Fıkhî hükümlerin delillerini, illetlerini, fıkıh metedolojisi açısından ele alıp işleyen bir kitaptır. Bu kitabı Hocaefendi iki kere okutmuştur.

3. Ebu'l-Hasen Burhânüddin el-Mergînânî(593/1197), el-Hidâye (2 cilt). Hanefî fıkhının en meşhur ve en önemli kitaplarından biridir. Asırlarca Osmanlı medreselerinde fıkıh ilminin en zirve kitaplarından biri olarak okutulmuştur. Hocaefendi bu önemli fıkıh kitabını farklı talebelerine değişik zamanlarda Hidaye'nin Kemal İbnü'l-Hümam (861/1457) tarafından yapılan meşhur şerhi Fethu'l-Kadir ile birlikte üç defa okutmuştur.

4. Alaeddin İbn Abidinzâde, (1306/1889) el-Hediyye-tü'l-Alaiyye. Hanefi mezhebinin füruata ait meseleleri ele alan çok veciz bir kitabı.

5. İbrahim b. Muhammed el-Halebî(956/1549), Mülteka'l-Ebhur. Hanefi mezhebinde kavl-i esahha göre tertip edilmiş ve uzun müddet Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuş bir kitaptır.

6. Vehbe Zuhayli(muasır), el-Fıkhu'l-İslâmî ve edilletuhu (9 cilt). Muasır bir müellif tarafından müdellel, mezheplerin yaklaşımlarına göre telif edilmiş ansiklopedik bir fıkıh kitabıdır. Hocaefendi bu kitabı 6. cilde kadar okutmuştur.

7. Esad Muhammed Saîd Sağarcî(muasır), el-Fıkhu'l-Hanefî ve edilletuhu (3 cilt). Hanefi fıkhını yeni bir üslûpla ele alıp tanzim etmeye çalışan bir eser.

8. Ali el-Kârî (1606), Fethu Bâbi'l-inaye bi şerhi'n-Nukaye (I-III cilt). Tefsir, Hadis ve Kelam sahasında yed-i tûla' sahibi olan Ali el-Kari'nin bu eseri Hanefi fıkhı merkezli dört mezhebi delilleriyle birlikte mukayeseli ele alan enfes bir kitaptır. Bu kitabı Hocaefendi, zikredeceğimiz şu fıkıh kitaplarıyla mukayeseli okutmaktadır: Sadru'ş-Şerîa-el-Vikaye, Burhanettin Maze-el-Muhîtü'l-Burhanî, Mergınani-Hidaye, Şeyhzade-Mecmau'l-Enhur, İbn-i Abidin-Haşiyetü Reddi'l-Muhtar, İbn-i Abidinzade-Hediyyetü'l-Alaiyye, Vehbe Zuhayli-el-Fıkhu'l-İslamî ve Edilletuhu, Heyet-Diyanet İslâm İlmihali, Esad Muhammed Saîd Sağarcî-el-Fıkhu'l-Hanefî ve edilletuhu, Ömer Nasuhi Bilmen-Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu.

Fıkıh Usulü

Hocaefendi'nin Usul-i fıkıh ilmi ile ilgili okuttuğu eserler şunlardır:

1. Molla Hüsrev(885/1480), Mir'âtü'l-Usul. Osmanlı medreselerinde uzun müddet okunan bu usul-i fıkıh kitabını Hocaefendi takrir usulü ile talebelerine okutmuştur.

2. Abdülkerim Zeydan, el-Veciz. Bu usul-i fıkıh kitabını Hocaefendi talebelerine cümle cümle tercüme ettirerek okutmuş, bir sonraki derste de bir önceki dersi özetlettirmiştir.

3. İbrahim eş-Şâtıbî(790/), el-Muvafakât (4 cilt). Usul-i fıkıh ilminin zirve eserlerinden biri olan bu kitabı talebeler cümle cümle okuyarak tercüme etmek suretiyle huzurda okumuş, daha sonra da baştan sona özetini vermişlerdir.

4. Seyyid Bey, Medhal. Osmanlıca olan bu usul kitabını talebeler huzurda okuyarak; Hocaefendi de gerekli yerlerde izahlar yaparak, sorulan sorulara cevap vererek tedris etmiştir. Seyyid Bey'in maslahat gibi bazı konulardaki yaklaşımlarına katılmadığını da ifade etmiştir.

Bu sayılanlara ilâve olarak Hocaefendi, kendisinin değişik zamanlarda okuduğu Abdülaziz el-Buhârî'nin Keşfu'l-Esrar isimli usul-i fıkha dair eserini ders kitabı olarak okutmayı arzu ettiğini de söylemiştir.

Tasavvuf

İslamî ilimlerin bir üniversitenin fakülteleri gibi birbirini tamamladığı hakikatine dikkatleri çeken Hocaefendi, "İslam'ın Kalp ve Ruh Hayatı" adını verdiği tasavvuf sahasındaki sofi, derviş ve mutasavvıfların "tefsircilerin yorumlarına, hadisçilerin rivâyetlerine, fakîhlerin içtihad ve istinbatlarına; kendi riyâzâtlarını, ruhî hayatlarını, kalbi tasfiyelerini, nefsi tezkiyelerini, hâsılı, dini bir bütün hâlinde duyma, yaşama zevk ve anlayışlarını da ilâve eden farklı ekoller geliştirdiklerini", kalbin aksiyonlarıyla alakalı tamamen amelî esaslara dayalı olarak kitaplar yazdıklarını sürekli nazara vererek her ders halkasında bu eserlerden birinin de okutulmasını tavsiye etmektedir. (Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, 1/7) Bizzat kendileri de tefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi ilimlere dair eserlerin yanında imkan elverdikçe "İslam'ın Kalp ve Ruh Hayatı"nı anlatan bir kitap okutmuştur. Şimdi değişik zamanlarda bu ilim dalı ile ilgili okuttuğu kitapları zikredelim:

1. Kuşeyrî(514/1120), er-Risâletü'l-Kuşeyriyye fî Ulûmi't-Tasavvuf. Kur'ân ve Sünnet çizgisinde tasavvuf ve mutasavvıfları konu edinen ilk devirlere ait bir eserdir.

2. İmam Rabbânî, Mektubat (2 cilt). Başta tasavvuf olmak üzere İslâmî ilimlerin geneli hakkında ufuk açan en önemli eserlerden biri olan bu kitap, ders halkasında teenni ile okunmuş, birçok yerde Hocaefendi, yorumlarını talebeleriyle paylaşmıştır.

3. Hâris el-Muhasibî (857), er-Riaye Lihukillah. Bir Müslüman'ın sürekli kendisini otokritiğe tâbi tutup, istikamet üzere bir hayat yaşaması adına çok hassas ve önemli kriterler ihtiva eden bir kitaptır. Hocaefendi, bu kitabın en az bir iki kere okunmasını tavsiye etmektedir.

4. İmam Gazzâlî'nin İhyâu ulûmi'd-dîn adlı meşhur eserineMurteza ez-Zebîdî'ninyazdığı İthâfu sâdeti'l-müttekîn (14 cilt) adlı şerh. Hocaefendi, bu kitabın yazarının çok vukuflu olduğunu, hadis, fıkıh, kelâm, tasavvuf hangi ilim dalında konuşursa konuşsun o sahanın uzmanı gibi konuştuğunu, İhya'nın bu şerhi ile, birkaç ihya olduğunu belirtmiştir. Bu kitabın okunması devam etmektedir.

5. Abdurrahman Cami (Molla Cami) (898/1492), Nefahâtü'l-Üns. Tasavvufî terimlerin ve mâneviyat büyüğü sofilerin hayatlarının anlatıldığı bir eser.

6. Abdulhakim Arvasî, er-Riyadü't-Tasavvufiyye. Ana hatlarıyla tasavvuf tarihinden, tasavvufun konularından ve bu sahanın büyüklerinden bahseden Osmanlıca bir kitap.

Arapça Grameri

Hocaefendi, tespit edebildiğimiz kadarıyla ders okuturken talebenin seviyesine göre hareket etmiştir. İlk dönemlerde klâsik Arapça gramer kitaplarını okutmuş daha sonraları ise zamanımızda yazılan kitapları talebelerine okutmuştur. Okuttuğu kitaplar şunlardır.

1. Emsile. Yazarı bilinmeyen, Arapça'da bir kaide ve kurala bağlanan fiil ve isim kalıplarını, çekimlerini örneklerle açıklamaya çalışan küçük bir risaledir. Medreselerde yüzlerce yıldır ezberletilen bu küçük gramer risalesini Hocaefendi, okuttuğu talebelere ezberletmiştir.

2. Binâ. Yazarı bilinmeyen ve bir kelimeden pek çok mânâya gelen kelime türetmeye (tasrîf) yarayan 35 kuralı anlatan bir kitaptır. Medreselerin temel gramer kitaplarından olan bu kitabı da ezberletmiştir.

3. Maksud. Müellifi meçhuldür. Osmanlı medreselerinde okutulan Arapça'nın kelime anatomisini inceleyen "sarf" adı verilen kısmına dair bir kitaptır. Hocaefendi bu kitabı takrir usulü ile okutmuştur.

4. İzzeddin Abdülvahhab bin İbrahim ez-Zincânî, (1257) İzzî. Sarf, nahiv ve lügat konularını işleyen meşhur bir eser. Bu kitabı takrir usulü ile okutmuştur.

5. İmam Birgivî (981/1573), Avamil. Arapça gramerde kelimelerin sonuna tesir eden edat gibi kelimeler, harf-i cerler, kelime sonlarındaki değişmeler (i'rab) gibi nahvin temel konularını misallerle işleyen veciz bir kitap. Metni talebeye ezberletilmiştir.

6. mam Birgivî (981/1573), İzharu'l-Esrar fi'n-Nahv. Arapçanın daha çok cümle yapısını ele alan "nahiv" denilen kısmına ait bir kitaptır. Müellifin Avamil adlı eserinin şerhi mahiyetinde olup,Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Hocaefendi bu kitabı, çok geniş bir şerh yaparak birkaç kez takrir usulüyle okutmuştur ve metnini de ezberletmiştir. Bu derslerin ses kaydı elde mevcuttur.

7. İbnü'l-Hâcib, (646/1249), el-Kâfiye. Osmanlı medreselerinde asırlarca okutulan nahvin kaidelerinin örneklerle anlatılmasının yanında zaman zaman dilin felsefesine girilen, ileri seviyede okutulan bir nahiv kitabıdır.

8. Abdurrahman Câmi, (898/1492), el-Fevaidü'z-Ziyaiyye. Bu eser Kâfiye'nin şerhidir. Şârihin lakabına nispetle Molla Cami veya Câmi adıyla meşhur olmuştur. Başta Osmanlı medreseleri olmak üzere İslâm dünyasındaki medreselerde nahiv ile ilgili olarak okutulan en son, en kapsamlı bir kitap olarak okutulmuştur. Hocaefendi ilk dönemlerde bu kitabı okutmuştur.

9. Ali Cârim-Mustafa Emin, en-Nahvu'l-Vâdıh (2 cilt). Arapça modern anlatım tekniği ile hazırlanmış sarf ve nahvi birlikte işleyen çok sistematik bir gramer kitabı. Hocaefendi, bu kitabı defaatle okutmuştur.

10. Bahaddin Abdullah b. Akîl (729), Şerhu İbn Akîl alâ Elfiyet-i İbn-i Malik. Arapça gramerini bin beyitte açıklayan ibn Mâlik'in Elfiye'sinin en önemli şerhlerinden biri. Bu kitap okunmaya başlandığında Hocaefendi'nin hedefi Elfiye metnini talebelerine ezberletmekti. Fakat 30-40 beyit ezberlendikten sonra ezberleme işinde zorlanılınca talebelerin isteği üzerine bırakılmıştır. Kitap kısaca şu şekilde okunuyordu. Talebe ilk önce beyti okuyup tercüme ediyor, arkasından da ilgili beytin i'rabını yaparak şerhe geçiliyordu.

11. Mustafa Galayinî, Câmiü'd-dürusi'l-arabiyye. Son dönemlerde yazılmış bir gramer kitabıdır. Hocaefendi, talebelerine cümle cümle okutup tercüme ettirerek, şiirlerin mânâlarını verdirerek, şiirdeki istişhad noktasını göstererek, temrinatları yaptırarak iki kere okutmuştur.

12 Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Mebâdiu'd-Dürûsi'l-Arabiyye.

13 Mehmed Zihni Efendi (1846-1913), el-Müntehap ve'l-muktedab fi kavaiidi's-sarf ve'n-nahv. Arapça sarf ve nahvini çok geniş ve kapsamlı, bol misalli ele alan Osmanlıca bir eser. Bu oldukça kapsamlı Arapça gramer kitabını talebeleri önceden hazırlanıp huzurda okuyarak, temrinatları yaparak Hocaefendiden okumuşlardır.

14 Tekellüm (3 cilt). Hocaefendi'nin kendisi tarafından hazırlanmış pratik Arapça konuşmaya yönelik bir kitap. Hocaefendi bu kitabı bizzat talebelerine açıklayarak, tatbik ettirerek okutmuştur. Bu derslerin sesli kayıtları mevcuttur.

Hocaefendi, ders gruplarında Arapça grameri ile ilgili bir kitap okutmanın yanında genelde belâgat ilmine ait bir eser okutmuştur. Kur'ân ve Sünnet'ten istifade edebilmek için Arapçanın belâgat ilminin çok önemli bir dinamik olduğuna dikkat çeken Hocaefendi, bu ilim dalının iyi bilinip, hazmedilerek pişirilemediğine dikkatleri çekerek, okutulmasını sürekli teşvik etmiştir. Bu sahada ders kitabı olarak okuttuğu eserler şunlardır:

15 Hatib el-Kazvînî (1338), Telhisü'l-Miftâh. Medreselerde son döneme kadar okutulmuş olan belâgat ilminden muhtasar olarak bahseden bir kitap. Hocaefendi bu kitabı ilk dönemlerde talebelerine okutmuştur.

16 Ahmet el-Haşimî, Cevahirü'l-belağa fi'l-meani ve'l-beyan ve'l-bedi'. Belâgat ilmini klâsik usulden farklı bir sunum ile bol misal ve temrinatla işleyen bir kitap. Talebeler bu kitabı cümle cümle okuyup tercüme ederek, temrinatları yaparak Hocaefendi'den okumuşlardır.

17 Ali Cârim-Mustafa Emin, el-Belâgatü'l-Vâdıha. Yeni bir usul ve metod ile belâgat ilminin konularını anlatan bir kitap. Bu kitap da bir önceki kitabın usulüyle okutulmuştur. Hocaefendi bu kitabı değişik zamanlarda farklı ders gruplarına okutmuştur.

Kelâm

Hocaefendi, "İslâm inanç sistemini aklî ve naklî delillerle müdafaa etmeyi, mü'minlerin düşünce istikametlerini korumayı, dine karşı zaman zaman ortaya atılan veya atılması muhtemel şüphe ve tereddütleri bertaraf etmeyi, bir kısım yanlış felsefî cereyanlara karşı eskilerin "akâid-i hakka-i İslâmiye" dedikleri hakikatleri "Sünnet-i Seniyye" çerçevesinde koruyup kollamayı üstlenen bilgilerin bütünüdür." diye tarif ettiği kelam ilminin "Kültür Mirasımızın Temel Kaynakları"ndan biri olarak tali bir edile-i şeriye çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmiştir. (Fethullah Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru, s. 101) Bu saha ile ilgili eserlerden bazılarını okutmuş, bazılarını da özetlettirmiştir. Özellikle Maturidî kelamına dair eserlerin biraz gölgede kaldığını, bunların ehemmiyet verilerek okutulmasını tavsiye etmektedir. Kelam ile ilgili okutulan eserler şunlardır:

1. Sadeddin et-Teftâzânî, Şerhu akaidi'n-Nesefiyye. Maturidiye akaidini anlatan meşhur bir eser.

2. Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı. Hocaefendi, kelâm konularını çok farklı bir üslup ve çok zengin bir perspektifle işleyen Nurları, özetlettirerek okutmuştur.

3. Mehmed Vehbi Efendi, el-Akaidü'l-Hayriyye. Ayrıca İhyau Ulumiddin şerhi İthâfu's-Sâdeti'l-Müttekîn şerhi okunurken bu kitabın içinde yer alan ve oldukça teferruatlı olan kelâm kısmı okunmuştur.

Hocaefendi'nin okuttuğu kitaplar arasında Temel İslâmî İlimlerden herhangi birisinden daha pek çok sahayla ilgili kitaplar vardır. Bunları "muhtelif eserler" başlığı altında vermeyi uygun gördük.

Muhtelif Eserler

1. Hasan el-Benna (1949), er-Resail.

2. Muhammed Zahid el-Kevserî (v.1952), Makâlât. Asrımızın başında İslâm ve Müslümanlık ile ilgili değişik sorulara, zihinleri bulandırmaya yönelik şüphelere, fikir kaymalarına karşı cevap mahiyetinde Kevserî'nin değişik yerlerde yayımlanmış makalelerinin bir araya getirilmesinden oluşan bir eser.

3. Hz. Ali(40/661), Nehcü'l-Belâga (Derleyen: Ebü'l- Hasan Şerif er-Radi). Hz. Ali Efendimiz'in sözlerinin, hutbelerinin yer aldığı kitap. Hocaefendi, bu kitabı okuturken ihtiyaç anında İbn Ebi'l-Hadid'in (655/1257) Şerhu Nehci'l-Belâga eserinden de istifade edilmiştir.

4. Harputî, Kaside-i Bür'e Şerhi. İmam Bûsîrî'nin Peygamber Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) yazdığı ve asırlardır okunan meşhur na'tının şerhi.

Özetlenen Kitaplar

Hocaefendi, değişik zamanlarda -kendisi, arkadaşlarla müzakere ediyoruz dese de- okuttuğu bu kitapların yanında bir de ders halkasında talebelerine özetlettirdiği kitaplar vardır. Okunması gereken çok kitap olduğunu, bir insanın da böyle bir şeye güç yetirmesinin çok zor olduğunu söyleyen Hocaefendi, derse katılan her bir şahsın bir kitabı yirmide bir veya daha küçük oranda özetleyerek sunmasını tavsiye etmekte ve bizzat kendileri de talebeleriyle bu metodla okumayı uygulamaktadır. Hocaefendi böylelikle kolektif şuurun gücünden ders halkasında bile istifade etmeyi realize etmektedir. Özet çıkartılan kitaplardan bazıları şunlardır: Yusuf Has Hacip-Kutadgu Bilig; Mustafa Sabri Efendi-Mevkıfu'l-akl ve'l-ilmi ve'l-âlem min Rabbi'l-âlemîne ve Rasûlihi; Prof. Dr. Suat Yıldırım-Peygamberimiz'in Kur'ân'ı Tefsiri; Prof. Dr. Orhan Türkdoğan-Alevilik-Bektaşîlik.

İmam Maturidî-Kitab-ı Tevhid, Cabirî-Arap Aklının Oluşumu, İsmail Fenni Ertuğrul-Maddiyun Mezhebinin İzmihlali, Vahdet-i Vücud ve İbn Arabi, İrfan Yılmaz-Evrim Teorisi, Şurnubi-Hikem-i Ataiye-Şerhi, Toshihiko-İbn Arabî'nin Füsusundaki Anahtar Kavramlar, N.S. Banarlı-Türkçe'nin Sırları, Mehmet Ali Işım-Upanişatlar, M. Accac el-Hatîp-es-Sünnetü Kable't-Tedvin, Alparslan Açıkgenç-Bilgi Felsefesi, Ahmed Cevdet Paşa-Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye,M. Tahir İbn Aşur-Makasıdü'ş-Şeriati'l-İslâmiyye, İzzeddin Abdülazîz b. Abdüsselam-Kavaidü'l-Ahkâm fî Masalihi'l-Enâm, Sayın Dalkıran, Ahmet Feyzi Çorumi'nin el-Feyzü'r-Rabbani'si Işığında Osmanlı Devleti'nde Ehl-i Sünnet'in Şii Akidesine Tenkitleri, Sızıntı, Yeni Ümit, Yağmur ve Hira Dergilerinin bazı sayıları.

Netice itibariyle Fethullah Gülen Hocaefendi, yaşadığı coğrafyadaki âlimlerden klâsik medrese usulü ders okumuş, daha sonra kısa zamanda aldığı bu bilgiyi gittiği yerdeki değişik talebelerle çok geniş bir açılımla ders okumaya dönüştürmüştür. Okuttuğu kitaplardan da anlaşıldığı üzere klâsik medrese usulünde ve günümüz ders sisteminde olmayan pek çok kitabı ders halkasına taşımış hattâ müracaat kitabı olarak zaman zaman başvurulan kütüphane raflarında yer alan kitapları Hocaefendi ders kitabı olarak okutmuştur.

Dünyanın dört bir yanından değişik ilmî platformlar tarafından hakkında değişik açılardan onlarca mastır-doktora çalışması yapılan Fethullah Gülen Hocaefendi'nin, İslâmî ilimler alanında şu ana kadar, okuttuğu kitapları tespit edebildiğimiz kadarıyla aktarmaya çalıştık. Eksik kalan kitaplar olabilir. Hocaefendi'nin ders müzakere (okutma) metoduna gelince bu ayrı bir makale konusudur.

Bu yazıya Yeni Ümit dergisinin web sitesinden de ulaşabilirsiniz.
http://tr.fgulen.com/content/view/18537/12/
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
insan sevdiğiyle beraberdir, sevdiğine danışır en önemli şeyleri.
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
O zaman ben bu filmi çekeyim mi çekmeyeyim mi oyuncular kim olsun senaryo iyi mi v.s diye baştan sorarak başlanmalıydı :)

yapıldı.

sadece bu konuda değil.
her konuda bilgi verilir görüşü alınır
düzenli olarak aylık toplantılarda
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Said Nursi'nin hayatını anlatan 'Hür Adam'ın başrol oyuncusu Mürşit Ağa Bağ, rolüne 4 ay boyunca bir fabrikada Risale-i Nur'u okuyarak hazırlandı. Bağ, "Okuyunca, Üstad'ı daha çok anlamaya ve hissetmeye başladım" diye konuştu.

Said Nursi'nin hayatının anlatıldığı Hür Adam filminin çekimleri bitti ve vizyona girmeye hazırlanıyor. Filmde Nursi'yi canlandıran aktör Mürşit Ağa Bağ, rolüne nasıl hazırlandığını anlattı. 'Mihrali' karakteri ile ilk olarak adını duyuran Bağ, Yeşeren Düşler, Şeytan, Alıştık Artık gibi dizi ve sinema filmlerinde rol aldı. Said-i Nursi'nin fırtınalı hayatının beyaz perdeye aktarıldığı 'Hür Adam' için Bağ, 4 ay boyunca yapımcı Mehmet Tanrısever'in fabrikasında Nursi'nin eserlerini ve hayatını anlatan kitapları okuduğunu söyledi.

HAKKINDA BİRŞEY BİLMİYORDU

Gazetemiz sinema yazarı Ali Murat Güven'in organize ettiği 'Beyaz Sinema Festivali'nde Yeni Şafak'ın sorularını yanıtlayan Mürşit Ağa Bağ, rolüne hazırlanmadan evvel Said Nursi hakkında bilgisinin olmadığını belirterek, "Bediüzzaman Said-i Nursi'yi Şeyh Said'ten ayıracak kadar ancak bildiğini anlatan Bağ "Başka hiçbir şey bilmiyordum.

Bildiklerimin toplamı o kadardı.

Filmin yapımcı ve yönetmeni Mehmet Tanrısever'in fabrikasında Said-i Nursi'nin hayatını anlatan eserleri okudum. Bana '2 ay okuyacaksın' denildi. Kendini hazırla çekmeyebiliriz çekebiliriz de denildi. Ben de kabul ettim. Okumaya başladım. Üstad'ı daha çok anlamaya ve daha çok hissetmeye başladım. Aksaklıklar oldu 2 ay, 4 ay oldu. Sonra çekimlere başladık bitirdik" şeklinde konuştu.


Rolü için 4 ay Risale okudu

Said Nursi'nin hayatını anlatan 'Hür Adam'ın başrol oyuncusu Mürşit Ağa Bağ, rolüne 4 ay boyunca bir fabrikada Risale-i Nur'u okuyarak hazırlandı. Bağ, "Okuyunca, Üstad'ı daha çok anlamaya ve hissetmeye başladım" diye konuştu

Said Nursi'nin hayatının anlatıldığı Hür Adam filminin çekimleri bitti ve vizyona girmeye hazırlanıyor. Filmde Nursi'yi canlandıran aktör Mürşit Ağa Bağ, rolüne nasıl hazırlandığını anlattı. 'Mihrali' karakteri ile ilk olarak adını duyuran Bağ, Yeşeren Düşler, Şeytan, Alıştık Artık gibi dizi ve sinema filmlerinde rol aldı. Said-i Nursi'nin fırtınalı hayatının beyaz perdeye aktarıldığı 'Hür Adam' için Bağ, 4 ay boyunca yapımcı Mehmet Tanrısever'in fabrikasında Nursi'nin eserlerini ve hayatını anlatan kitapları okuduğunu söyledi.

HAKKINDA BİRŞEY BİLMİYORDU

Gazetemiz sinema yazarı Ali Murat Güven'in organize ettiği 'Beyaz Sinema Festivali'nde Yeni Şafak'ın sorularını yanıtlayan Mürşit Ağa Bağ, rolüne hazırlanmadan evvel Said Nursi hakkında bilgisinin olmadığını belirterek, "Bediüzzaman Said-i Nursi'yi Şeyh Said'ten ayıracak kadar ancak bildiğini anlatan Bağ "Başka hiçbir şey bilmiyordum. Bildiklerimin toplamı o kadardı.

Filmin yapımcı ve yönetmeni Mehmet Tanrısever'in fabrikasında Said-i Nursi'nin hayatını anlatan eserleri okudum. Bana '2 ay okuyacaksın' denildi. Kendini hazırla çekmeyebiliriz çekebiliriz de denildi. Ben de kabul ettim. Okumaya başladım. Üstad'ı daha çok anlamaya ve daha çok hissetmeye başladım. Aksaklıklar oldu 2 ay, 4 ay oldu. Sonra çekimlere başladık bitirdik" şeklinde konuştu.

Said-i Nursi'nin ölümü beni çok etkiledi

Mürşit Ağa Bağ oyuncu olarak Said-i Nursi'yi canlandırmaktan korkmadığını belirterek, senaryoda en çok kendisini etkileyen olayı ise şöyle anlattı: Filimde olmayan ama kendisini etkileyen olayın Said-i Nursi'nin ölümü olduğunu belirten Bağ "Ölümü beni çok etkiledi. Filmde de onun ruh halini hissetmeye çalıştım. Onu anlatmaya çabaladım. ben oyuncu olarak öne çıkmaya çalışmadım. Üstadın ruhunu bakışını nasıl yansıtırım kalbini nasıl vermeye çalışırım diye düşündüm" dedi.

yenişafak
 
Üst