Vesayetin Bakaya Hesabı : FuatAvni

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Kemalizm askerî vesayetinin bittiği yerden ve onun gitmesiyle doğan boşluğu istismar edecek şekilde, 12 Eylül’ün mimarisini çizdiği ve 28 Şubat’ın küreselleştirerek millete ve devlete dayanan istinat duvarlarını yıktığı bir başka “proje yapı” yeni bir –sivil- vesayet olarak ortaya çıkıyordu: “FuatAvnicilik

Vesayetin Bakaya Hesabı: FuatAvni

Küresel sistemin devlet ve millet üzerindeki hâkimiyetini askerî düzen üzerinden sağladığı bu vesayet sistemi yıkılınca “FuatAvni uyuyan hücresi” uyandırılmış ve 28 Şubat’la ülkeden çıkartılıp rehin bırakılan “FuatAvnicilik” sivil bir vesayet için görevlendirilmişti.

Her ikisi vesayette gücünü ve meşruiyetini milletten ve sivil siyâsetten almayan bir azınlığa dayanıyor ve bu –yüzde 1’e tekabül eden- azınlık haliyle siyâsetin geneline müdahale ederek en genel anlamıyla devleti şekillendirmeyi amaçlıyordu.

Kemalizm doğrudan ve nobran askerî vesayetçiydi, FuatAvni’cilik ise sinsi ve sofistike bir sivil polis/istihbarat vesayeti olarak kurgulanmıştı.

Her ne kadar Ergenekon sürecinde güç zehirlenmesi yaşayarak tıpkı selefi Kemalizm gibi korku salarak güç devşirse de, sempati hâlesi Anadolu’nun muhafazakâr halkı gibi geniş bir alana yayıldığından ve Kemalizm’in eziyetleri bu ortalama Anadolu insanının hâlâ hafızasında olduğundan FuatAvni’ciliğin eski vesayet düzeninin sahiplerine yaptıkları halk tarafından kerhen de olsa onaylanıyordu.

28 Şubat’ın kudretli paşasının “Hükümetler şapka gibidir, gelirler ve giderler. Kalıcı olan devlettir” prensibi FuatAvni’ciliğin de amentüsü olmuş ve “otorite’nin gücü adına;güç bende artık! dediği âna kadar kendilerine devletten herhangi bir “parça” veren her hükümeti şapka gibi kullanmışlardı.

Benzer durum AK Parti iktidarı için de yaşanmış; devletin “sinir uçlarında” devletin refleksleriyle istediği gibi oynayacağını düşünen bu yapı, yutamadığı son lokmayı vermeyince 7 Şubat baskınıyla sivil siyasete ve devlete savaş açmıştı.

Kemalizm’in 90’larda “radikal islâm ve İrancılık tehlikesi”yle kendisine güç devşirmesi gibi, FuatAvni’cilik de kendilerine muhalif islâmî kesimlerin neredeyse tamamını “acem uşaklığı/iran ajanlığı..terör örgütleri destekçiliği” ile suçlayarak devlet’te fethedemediği “son kale”ye (tırları durdurarak ve devlet’e silah çekerek) baskın yapmanın “meşruiyetini” arıyordu.

Bu “son kale”ye yapılan kumpas saldırılar Uludere ile başlayarak Çözüm Süreci ve KCK ile şiddetlenerek devam etmiş, akla ziyan “30 Mart kasetleri” komplo denemeleriyle birlikte de Türk-Kürt milliyetçiliği üzerinden hassasiyetler kaşınarak ucu “korkarım darbe olacak”a varan tehditlere dönüşmüştü.

Kemalizm’in platonik “koruma ve kollama” içgüdüsü FuatAvni’de mesiyanik hezeyanlara ve devletin sahibinin kendileri olduğu yönündeki sarsılmaz imanla devlete ait tek bir çakıl taşını dahi kimseyle paylaşamayacakları bir güç hastalığına dönüşüyordu.
Bunun tabii sonucu olarak da, fethedemedikleri devleti devletleri olarak görmeyecek ve devletle/hükümetle savaşmaktan başka çareleri de kalmayacaktı.

Fuatavnicilik, devlet’i “fethetseydi” eğer devlet’in tüm reflekslerini yok ederek kendisinin de rehin olduğu topraklardaki iradeye devleti teslim edecek ve basılmayan kitapları yasaklayan ahlâkıyla kendisi dışında hiçbir muhalif sese izin vermeyecekti.
:clap2::clap2::clap2::clap2:

“Fuatavni gizemi”yle istihbaratçılık oynaması bir yana, birkaç üniversite öğrencisinin başına görevlendirdiği “abi”yi bile “takma isim”le gizleyen bir yapı sivil siyâsetin ve açık toplumun en büyük düşmanı olduğu için yenilmeye mahkûmdu..

Kendisine dokunmayan herhangi bir konuda herhangi bir sivil toplum örgütüyle omuz omuza tek bir haksızlığa karşı çıkmadığı için yalnızlığa mahkûm olacaktı..

Muhabbet fedaisi olmayı bırakıp muhaberat fedaisi olarak devlete saldırdığında milletin ortak hâfızası ve sağduyusu ile birlikte devletin tüm “var kalma refleksleri” de harekete geçeceği için hazin son mukadderatıydı.

Devlet’le oyun oynamakla kalmayıp devlet’in ayağına basınca; devlet’in reflekslerinin hiç tahmin edemeyeceği yerlerden kendisini vurduğunu gördü Fuatavnicilik.

Uzun süredir hiç korkmadığı “âdetullah” ise yeniden hatırlattı :şeytanın evinde rehin, şeytanla kabak ekersen; kabak başına patlar.

FuatAvnicilik sine-i millete dönmek yerine, kalan son “parçacıkları”yla yeniden bir “intihar saldırısı” yaparsa eğer; o’nu millet’in vicdanından ve devlet’in adaletinden AK Parti bile kurtaramaz..

http://www.haber10.com/makale/40407/#.VMkCfLccRPM
 
Üst