utandıranfotoğraflar

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Osman Özsoy

Birçok gazetenin internet sayfası pornografik fotoğraflarla dolu. Poşet içerisinde satılan dergilerde ancak yayınlanabilecek türden fotoğraflar büyük gazete (!) olarak ifade edilen birçok gazetenin internet sayfasında en çarpıcı yerlerde duruyor. Daha çok okuyucu çekmek için başvurulan kimi yöntemlerde ölçü kaçmış vaziyette.
Bunlardan biri de, son aylarda daha ziyade gazetelerin internet sayfalarında yer alan, "utandıran fotoğraflar", "yırtılmak istenen resimler" türü haberler. Özellikle sanatçı, oyuncu, sporcu, siyasetçi gibi tanınmış isimlerin, geçmişte çektirdikleri ama sonradan pişman oldukları hatırlamak istemedikleri fotoğraflar ve sahneler yer alıyor bu tür haberlerde.
İnsan ister istemez, "madem ki hatırlamak istemiyorlar, öyleyse neden bu tür haberleri öne çıkarıp insanları psikolojik açıdan taciz ediyorsunuz ki..." diye sorma gereği duyuyor.
Doğaldır ki, insanların gençlik yıllarında ve mesleki geçmişlerinde bugün hatırlamak istemedikleri kareler olabilir. Bir insanın unutmak için çabaladığı, bugün pişman olduğu dünkü bir davranışına ait bir kareyi bugün başlarına kakarcasına öne çıkarmak ne ölçüde etik, ne ölçüde insanlığa ve hakkaniyete sığar bilemiyorum.
'Tanınmış insanların özel hayatı olmaz, göz önündeki insanların hayatına dair herşeyi toplum merak eder' şeklindeki klişe sözlerin sınırını ve bir çerçevesi olması gerektiğini de artık tartışmak gerekiyor.
Örneğin, Almanya'da Fatih Akın'ın 'Duvara Karşı' filmiyle ünlenen Sibel Kekilli, son filmi 'Ayrılık'taki rolüyle Almanya'da en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandı. RTL kanalında yayınlanan 'Exclusiv' adlı magazin programı, Kekilli'nin en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandığını aktardığı haberde eski filmlerinden bir sahne gösterince, Sibel Kekilli bu sahnelerin televizyon ve bulvar gazetelerinde daha fazla istismar edilmesini önlemek için dava açtı. Kekilli'yi haklı bulan mahkeme, filmlerindeki sahnelerin yayınlanmasına yasak getirdiği gibi, RTL televizyonununun 15 bin euro tazminat ödemesine de karar verdi.
Kanun devleti ile hukuk devleti arasındaki farka en güzel örneklerden biri de, Alman mahkemesinin Sibel Kekilli ile ilgili verdiği bu karardır.
Nitekim geçtiğimiz aylarda İtalya'da da bir hakim, Google Video'ya bir kullanıcı tarafından yüklenen ve bir okul çocuğunun arkadaşları tarafından tartaklandığını gösteren video yüzünden ülkedeki üç üst düzey Google yöneticisini 6'şar ay hapse mahkum etmişti. Davayı, İtalya'da Down Sendromlu insanlara yardım için kurulan Vivi Down Derneği ve videoda gösterilen erkek çocuğun babası açmıştı.
Savcı, karardan sonra mahkeme önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, "bir şirketin hakları, bir kişinin onurundan daha üstün değildir. Bu karar açık bir mesaj veriyor" demişti.
Ceza alan Google yetkililerinden David Drummond yaptığı açıklamada, "kararın tehlikeli bir örnek oluşturduğunu, herhangi bir internet sitesinin yöneticisinin de benzer şekilde sorumlu bulanabileceğini belirtmişti."
Yaklaşan seçim atmosferinde partilerin öne çıkan ağırlıklı vaatlerinden birini de, yeni anayasa hazırlanması oluşturacak. Her kim olursa olsun insan onurunu koruyan, anayasal güvence altına alan bir hukuk devletine doğru adım atmak gerekiyor.
Hz. Peygamber'in 1400 sene evvel ifade ettiği, "Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi, siz de başkasına yapmayınız" buyruğu tek maddelik bir anayasa metni bile olsa, sadece ülke değil, tüm insanlık huzur bulur. İtalyan Mahkemesi'nin Google hakkında verdiği kararda da olduğu gibi, hiçbir kişi, kurum ve kuruluşun 'ben yaptım' oldu kolaycılığı, kimsenin onurunu zedeleme cüretine neden olmamalı, kapı aralamamalıdır. Toplumun yeni anayasadan bir beklentisi de budur.
 
Üst