Üstad'ın talebesi Salih Özcan ağabey Hz.Mehdi'yi anlatıyor

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
"Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehlinden bir topluluk vardır ki gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir." (Al-i İmran Suresi, 113-115)

Siz de diyalogcular gibi yanlış inançlara sapmış ve saptırılmışsınız İttihad-ı İslam. Namazın 5 vakit olduğunu ve alkollü her içeceğin (azının dahi) mutlaka haram olduğunu bildiğiniz gibi, Ayetlere kendi kafamızdan manalar vermenin tehlikeli olduğunu da bilmeliydiniz.

İmam Kurtubi Tefsiri:

Daha sonra şanı yüce Allah: "Hepsi bir değildir" diye İfade burada tamam olmaktadır. Buyruğun anlamı da şudur; Kitap ehli ile Muhammed (sav) Efendimizin ümmeti eşit değildir. Bu şekildeki açıklama İbn Mes'ud'dan nakledilmiştir. Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Kitap ehlinden iman edenlerle kafirler birbirine eşit değildirler. İbn Abbas der ki: Yüce Allah'ın: "Kitap ehlinden secdeye vararak geceleri Allah'ın ayetlerini okuyup duran bir topluluk vardır" buyruğu, Peygamber (sav) ile birlikte iman edenler hakkındadır. (Yani Yahudi iken Yahudiliği bırakıp Peygamber efendimize iman eden ve Müslüman olan kişiler hakkındadır)

İbn İshak da İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakleder: Abdullah b. Selam, Salebe b. Sa'ye, Esid b. Sa'ye, Esid b. Ubeyd ve Yahudilerden İslam'a giren diğerleri Müslüman olup iman ve tasdik ederek İslam'a yönelip, İslam kalplerinde yerleşince, Yahudilerin alimleriyle küfre sapanları şöyle demişlerdi: Muhammed'e iman edip tabi olanlar, ancak bizim kötülerimizdir. Eğer bunlar bizim hayırlılarımız olsalardı, atalarının dinini terk edip bir başkasına gitmezlerdi.

... "Onlar Allah'a... inanırlar." Yani, Allah'ın varlığını ikrar ve kabul ederler. Muhammed (sav) Efendimizi de tasdik ederler.

... "İşte onlar, salihlerdendir." Yani, salihlerle birlikte olanlardır, Salihler ise, Muhammed (sav) Efendimizin Ashabı olup, cennettedirler.


İmam Fahri Razi Tefsiri:

Bu, Cenab-ı Hakk'ın, ''Onlardan iman edenler vardır. Onların çoğu ise, fasıktır" ayetinin bir izahı olmuş olur.

Ehl-i Kitap'tan muradın kimler olduğu hususunda iki görüş vardır:

a) Cumhurun benimsediği görüşe göre, bunlardan murad Hz. Musa ve Hz. İsa'ya inanan kimselerdir. Rivayet olunduğuna göre, Abdullah İbn Selam (r.a) ile arkadaşları Müslüman olunca, Yahudilerin bazı ileri gelenleri onlara, "Siz kafir oldunuz ve hüsrana uğradınız" dediler. İşte bunun üzerine Cenab-ı Hak, onların faziletini beyan etmek için bu ayeti indirmiştir. Şöyle de denilmiştir: Allah Teala önceki ayette, ehl-i kitabı mezmum (kötü) birtakım sıfatlarla tavsif edince, bütün ehl-i kitabın aynı olmayıp, içlerinde iyi sıfatlarla ve beğenilen hasletlerle mevsuf kimseler bulunduğunu beyan etmek için, bu ayeti zikretmiştir. ... Ata'nın ise şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Bu ayet, Hz. İsa (a.s)'nın dininde olup, Hz. Muhammed'i tasdik eden (ve Müslüman olan) kırk Necranlı, otuz iki Habeşli ve üç Rum (Bizanslı) hakkında nazil olmuştur."

b) Ayet-i kerimedeki Ehl-i Kitaptan maksad, bütün din mensuplarından, kendilerine kitap verilmiş olan herkestir. Bu izaha göre, Müslümanlar da, bu ifadenin muhtevasına girmiş olur. Nitekim Cenab-ı Hak, "Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık" (Fatır, 32) buyurmuştur. Buna, İbn Mes'ud (r.a)'un şu rivayeti de delalet etmektedir: "Hz. Peygamber (s.a.s) yatsı namazını geciktirdi. Sonra cemaat, namazı beklerlerken, evinden mescide çıkarak şöyle dedi: 'Dikkat edin. Din mensuplarından sizden başka hiç kimse şu anda Allah'ı zikretmiyor" dedi ve bu ayeti okudu. Kaffa (r.h) "Şöyle denilmesi uzak bir ihtimal değildir: Orada bulunanlar, ehl-i kitap'tan iman etmiş olan bir kısım idi. İşte bundan dolayı "Ehl-i kitap'tan, Hz. Muhammed (s.a.s)'e iman eden, bu kimselere denk hiç kimse yoktur" denilmiş ve onlar da, ehl-i kitap'tan iman etmeyenlerin uykuda olduğu bir saatte yatsı namazını kılmışlardır" demiştir.

Şöyle de denilebilir: Bu tabirden murad, Hz. Muhammed (s.a.s)'e inanan herkestir. Allah Teala onları "ehl-i kitap" diye adlandırmıştır. Sanki şöyle ... Allah'ın "Ehl-i kitap" dediği Müslümanların durumları ve halleri şöyle şöyledir: Bu ikisi hiç denk olur mu?" Buna göre, bu ayetten maksad, "Sizler... en hayırlı bir ümmetsiniz" ayetini te'kid etmek için ehl-i İslam'ın faziletini beyan etmektir. Bu tıpkı, "Mümin olan kimse, imandan çıkmış olan kimse gibi midir? Onlar (hiçbir zaman) denk olamazlar" ayetine benzer.

Hz. Ömer (r.a) "Ya Resulallah, ehl-i kitaptan bazıları, bizim hoşlanacağımız şeyleri de söylüyorlar. Keşke onları yazsak." Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) kızdı ve şöyle dedi: "Ey Hattab oğlu Ömer. Yahudilerin şaşırdığı gibi siz de mi şaşıracaksınız." ... Hz. Peygamber (s.a.s) sözünü şöyle sürdürmüştür:

"İyi biliniz! Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben size bu dini (İslam'ı) tertemiz ve arınmış olarak getirdim." Bir başka rivayette ise Hz. Peygamber (s.a.s), o söz karşısında şöyle demiştir: "Muhakkak ki siz, Tevrat ve İncil'de bulunan hükümlerle amel etmekle mükellef değilsiniz. Siz ancak, onlara iman etmek ve onların ilmini ancak Allah'a havale etmekle emr olundunuz ve bu vahiy ile bana sabah akşam indirilene iman etmekle mükellef tutuldunuz. Muhammed'in canını elinde tutan Allah'a yemin ederim ki eğer Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa benim zamanımda yaşamış olsalardı, bana iman eder ve tabi olurlardı." İşte bu haber, bu din üzere sebat edip başka bir dinle ilgilenmemenin vacip olduğuna delalet eder.


Tefsirlerden nakil burada bitti. Tefsirlerin tamamına bakmanızı rica ederim.

Gördüğünüz gibi, Ayetlerin gerçek manası sizin sandığınız ve kendinizce verdiğiniz anlam gibi değildir.

Peygamber efendimizin teşrifinden sonra Ehli Kitap denilen Yahudi ve Hıristiyanların, Peygamber efendimize iman etmeden, O'na tabi olmadan ve İslam'ı yaşamadan kurtuluşları yoktur. Onlar arasında sanki Peygamberimize inanmadan imanıyla, ameliyle kurtulabilecekler varmış sanmaları diyalogcuların, eğer ısrar ederseniz siz Oktarcıların da ayaklarınızın kaydığı bir inançtır. Batıldır. Merduttur.

Ayet-i Kerimelere kendi kafasından mana verenler eğer isabet ederlerse küfre yakın bir HARAM işlemiş olurlar. Eğer isabet edemezlerse zaten KÜFRE düşerler. Bu konuda azami derecede sakınmanızı, alimlerimizin bildirdiği bu tehlikeden uzak durmanızı nasihat ederim.


Vesselam.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kısaca Oktar'ın Yahudiler ve Hıristiyanlarla ilgili inançları ve sözleri batıldır. Ehli Bid'a hakkındaki övgüleri de hakikat dışı ve gerçek değildir. Bu konularda ciddi bir hata içindedir. Hem Ehli Sünnetiz deyip hem de Ehli Bid'atı övmek, kendi yolunu inkar etmektir. Ehli Sünnetin anlamını saptırmaktır. Ayrıca Ehli Sünnet olandan, Ehli Kitap ve Ehli Bid'at ile ilgili bu tarz inançlar sadır olmazdı. Bir kimsenin kendine Ehli Sünnetim demesinden önce, Ehli Sünnetin inanç ve amellerini karıştırıp bulandırmadan sahiplenmesi gerekir. Ves'selam.
 
Üst