Ülkemizde İslami Hareketler

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Akıncı Gençlik
1970’li yıllarda ülkemizde tezgâhlanan "Kardeş kavgası" artık hat safhaya gelmiş, ülke gençliği sağ ve sol olarak ikiye ayrılmış, hatta sağda ve solda çeşitli fraksiyonlar birbirleriyle kıyasıya ve acımasızca mücadeleye girmişler, okullar, sokaklar parsellenmiş bu ayrılık mahalle ve sokaktan yer yer evlerin içlerine kadar girdirilmiş can güvenliği, gelecek ve istikbal hayalleri yok edilmeye çalışılıyordu.



239.jpg
1970’li yıllarda ülkemizde tezgâhlanan “Kardeş kavgası” artık hat safhaya gelmiş, ülke gençliği sağ ve sol olarak ikiye ayrılmış, hatta sağda ve solda çeşitli fraksiyonlar birbirleriyle kıyasıya ve acımasızca mücadeleye girmişler, okullar, sokaklar parsellenmiş bu ayrılık mahalle ve sokaktan yer yer evlerin içlerine kadar girdirilmiş can güvenliği, gelecek ve istikbal hayalleri yok edilmeye çalışılıyordu.
Solcular "Ülkeye faşizm geliyor", sağcılar ise "Komünizm geliyor" endişesi ve kaygısıyla eylemler yapıyor, birbirlerine kurşun sıkıyorlardı.
Bir tarafta da "İslamcılar" diye tarif edilen mukaddesatçı gençlik büyük bir potansiyele sahipti. İçinde taşıdıkları vatan ve millet aşkı ve yüce İslam dinine olan imanları ile ülkenin bu çıkmaz sokakta büyük felaketlere sürüklendiğini görüyordu.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in "Mukaddesatçı gençlik" diye isimlendirdiği bu gençlik, "Bir aksiyon adamı" olarak kendilerini ifade edebilecekleri zemin arıyordu. Ankara Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde okuyan bir grup genç tarihten de esinlenerek "Akıncılar" ismi ile kendilerini ortaya koyuyorlardı. Bu potansiyeli cevval ve aksiyoner bir yapıda değerlendirmek üzere 1975 yılında "Akıncılar" teşkilatım kurmaya karar veriyorlar. Ancak bundan önce Mustafa Aydıner ve arkadaşları; gençliğin savrulmakta olduğu çıkmaz sokaklara girmeden, kültürel ve sportif çalışmalarla ülkesine ve milletine daha faydalı olabilecekleri düşüncesiyle İstanbul Kasımpaşa'da Akıncılar Kültür Spor Derneği adında bir dernek kurmuşlardır. Bundan destek bularak, İstanbul'un çeşitli semtlerinde benzer dernekler kurulmuştur. Bu dernekler kuruluşlarından kısa bir süre sonra Ankara'da kurulan ve Türkiye genelinde teşkilatlanmayı öngören Akıncılar Derneği'ne katılmışlardır. Bu teşkilatlarda bugün ülkenin önemli görevlerini deruhte eden pek çok insan da görev almış, "Akıncılar Teşkilatı ve misyonundan" gelen bu insanlar belediye başkanı, milletvekili ve başbakan olmuşlardır.
Bu isimlerden birkaçım şöyle sıralamak mümkündür: Hak-İş Başkanı Salim Uslu Ankara Akıncı İşçiler Derneği'nden olup, bugün milletvekilliği yapmakta olan Ersönmez Yarbay, Mehmet Ali Bulut ve Ali Osman Başkurt gibi isimler Akıncılar Teşkilatında üst düzey yöneticilikler yapmışlar ve "Akıncılar Davası"ndan yargılanmışlardır. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da Mustafa Aydıner'in ifadesine göre kendi kurduğu dernekte yedek kurucu üye olarak yer almıştır. Akıncıların kurulmasında önemli faktörlerden birisi de M.T.T.B.'nin o günkü yöneticilerinin "partiler üstü" tavırları ile partilerle sıcak ilişki içinde olan üniversite talebe derneklerinin bir kısmını feshetmeleridir.
"Partiler Üstü" tavır karşıtları ve "Ağabeylerin" Rüştü Ecevit'in Milli Türk Talebe Birliği Genel Başkanı seçildiği kongrede Mustafa Öztürk (22. dönem AKP Sinop milletvekili)'ün seçilmesinden yana tavır koymaları da bir sonuç vermemiş, mesafe biraz daha açılmıştır. Anadolu’da olmasa da Genel Merkez'in o zamanki yöneticileri bu ağabeyleri ile bağlarım neredeyse koparmışlardır.
M.T.B.B.'nin "Partiler Üstü" tavrı talebe faaliyetleri dışına taşma eğiliminde olan gençliğin "Akıncılar" derneklerini kurma ve Anadolu'da süratle teşkilatlandırmasını hızlandırmış ve Akıncılar M.T.T.B. 'de yetişmiş gençler tarafından kurulmuştur.
Akıncılar Derneği'nin kurucuları niyetlerini ise şöyle ifade ediyorlardı;
"Mevcut anarşik ortamdan gerek kendileri ve gerekse gençleri kurtarmak, maddi ve manevî yönden üstün mezîyetli bir gençlik yetişmesine yardımcı olmak ve bu yönde çalışmalar yapmak".
Akıncılar Derneği Kurucu Genel Başkanı T. Rıza Çavuş (26 Kasım 2006 günü hayatının en verimli döneminde vefat etmiştir. Allah'tan gani gani rahmet diliyorum.) başkanlığında kısa sürede bütün Türkiye sathında şubeler açmıştır.
1976 yılında Mehmet Tezel Genel Başkanlık görevine getirilmiş ve teşkilatlanma çalışmaları hiç aksatılmadan sürdürülmüştür.
1977 yılında Mehmet Tellioğlu Genel Başkan seçilmiştir. Tellioğlu 3 yıl M.T.T.B. Ankara Teşkilatı'nda Orta Öğretim Başkanlığı yapmıştır. Bundan sonra Akıncılar sadece bir gençlik derneği olarak kalmamış, "Akıncı İşçiler", "Akıncı Memurlar", "Akıncı Sporcular" derneklerini de kurarak meslekler itibariyle de teşkilatlanmalarını sürdürmüşlerdir.
1979 yılı itibariyle de Akıncılar'ın Genel Başkanlığı'nı Mehmet Güney üstlenmiştir. Güney de M.T.T.B.'de yetişmiş İstanbul Akıncıları'ndandır. Akıncılar, Akıncı İşçiler, Akıncı Memurlar ve 12 Eylül darbesi sırasında, Genel Başkanlığını benim yaptığım, Akıncı Sporcular dernekleri ile Akıncıların Türkiye genelindeki şube sayıları bin iki yüz civarına ulaşmıştır.
27.11.1979 tarihinde Akıncılar Genel Merkezi bir "provokasyon"a kurban gitmiş ve kapatılmıştır. Akıncılar Derneği bu süre içinde Akıncılar adında bir de dergi yayınlamıştır. Dernek Genel Merkezi'nin kapatılmasından sonra T. Rıza Çavuş Başkanlığında 7 Mart 1980 tarihinde "Akıncı Gençler Derneği" Genel Merkezi Konya'da olmak üzere Mehmet Kartın, Ali Çelik, Halis Özdemir, Yılmaz Yardımcı, Metin Arslan, M. Muzaffer Tığlıoğlu, İsmail Tosun, Hüseyin Adak tarafından kurulmuştur.
Akıncı Gençler Derneği (AGD) kısa zamanda Türkiye genelinde yedi yüz civarında şubeye ulaşmıştı. AGD teşkilatlanma çalışmalarını ve faaliyetlerini büyük özen, gayret ve fedakârlıkla yürütmüş ve bir de "Seriyye" isimli dergi yayımlamıştır.
Konya'da düzenlenen, daha sonraları Kenan Evren'in İslam Konferansı'nda övünç kaynağı olacak olan, muhteşem Kudüs Mitingi'nin hazırlanmasında üstün gayretler göstermiştir. Ne var ki, bu "Mukaddesatçı, Aksiyoner" dernek de 12 Eylül 1980 yılında ihtilal ile kapatılmıştır.
Bugün çok daha iyi anlaşılmıştır ki, Akıncılar, 1970–1980 arası bu ülkedeki kardeş kavgasından gençleri uzak tutmuş, oynanmakta olan bu oyunu fark etmesiyle büyük felaketlerin önüne geçmiştir.
Ne yazık ki, bugün pek çok araştırmacı ve yorumcu, kaba bir bakış açısıyla 12 Eylül öncesinde, gençlerin hepsini anarşi ve terör içinde olmak gibi bir töhmet altına itmektedir. Bu büyük bir yanılma veya yanıltmadır. Akıncılar bütün güçleri ve varlıklarıyla terör ve anarşinin içinde olmamış, kardeş kavgasına karışmamıştır.
Kendisini Akıncılar’ın ilk ve son Genel Başkanı olarak ifade eden T. Rıza Çavuş'un; "Genç insan denilince aklıma, ilk önce akıllı; akıllı olunca imanlı, imanlı olunca da edepli insan geliyor. Çünkü genç insanın hu şekilde düşünülüp değerlendirilmesi gerekiyor... Senin vazifen, beynelmilel Siyonist mihraklarının ve yerli işbirlikçilerinin oyununu bozmak ve ona alet olmamaktır" seklindeki veciz tarifinde Akıncıların yolu ifade edilmiş oluyordu.
Akıncılar bu misyonlarını “Tozu dumana karışmış Türkiye’de” yaşamaya ve yaşatmaya özen göstermiş ve “Kardeş kanı” dökmemiş olmanın huzurunu ve övüncünü yaşamaktadır.
İyi ki, siz vardınız Akıncılar.
Vatan ve evlatları sizi taktirle yâd edecektir.
Halis Özdemir
 
Üst