Hükümet itaat, cemaat kadro istiyor
İktidar içi çatışmada hükümet arka arkaya hamleler yaparken, savcı Sarıkaya’yı gözden çıkarmış görünen cemaat cephesi gerilimin kriz şeklinde ilerlememesi için kontrgerillanın yeniden yapılanmasında “kadro” istiyor. Hükümet cephesinden Hüseyin Çelik’in açıklamaları, çürük elmaların temizlenmesinin ardından “aynı bağın gülü” olmaya devam edecekleri yönünde
MİT yöneticilerinin ifadeye çağırmasıyla açığa çıkan ve “MİT’in yeniden yapılandırılmasında yer tutma savaşı” izlenimi veren cemaat-hükümet gerginliğinde, hükümet cephesi arka arkaya somut hamleler yapıyor. Cemaat cephesi ise kadro talebini dile getirmeye ve hizmetlerini hatırlatmaya ağırlık vermeye başladı.
Hükümet cephesinin en önemli hamlelerinden biri önce KCK operasyonlarını yürüten Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube müdürlerini ardından bu müdürlüklerde görevli 9 polisi başka birimlerde görevlendirmesi oldu. Peşinden MİT mensupları veya Başbakan tarafından “görevlendirilen” kamu görevlileri hakkında soruşturma yapılmasını Başbakanın iznine bağlayan yasa bugün sabaha, muhalefetin sert itirazlarına rağmen meclisten geçti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de MİT’çileri ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya için soruşturma izni verdi.
Cemaat: Sizde çok emeğimiz var
Cemaat cephesinde ise yeni bir adım atılmazken birlik ve beraberlik mesajlarının yanı sıra, cemaat kadrolarının MİT’in yeniden yapılandırma sürecinde pay almasına dair imalar dikkat çekiyor.
Zaman gazetesinden Hüseyin Gülerce, “Devlete Sızanlar” başlıklı 17 Şubat yazısında kaos planları ile amacına ulaşamayanların “vesayet”in “fitne ateşi” ile amacına ulaşmaya çalıştığını iddia etti. “Cemaat devleti ele geçiriyor, iktidara ortak olmak istiyor” denilerek “fitne” sokulmaya çalışıldığını savunan Gülerce hükümet ve cemaat için tehlikeli “sızma”nın bu cepheden geldiğini ifade etti. Gülerce”nin “Hukuka riayet, seçilmiş iradeye tabi olmak kaydıyla bu ülkede her vatandaş kamu görevinde makbuldür” ifadeleri cemaatin derdini gösterdi: Sen bizi kadrolaştır, biz sana tabiyiz.
Aynı gazeteden Mümtazer Türköne de AKP döneminde iktidarın zorbaların elinden alındığını iddia etti ve “Şimdi bu işi başaranlar kılıçları çekmiş, birbirlerinin tam karşısında duruyorlar” dedi. “Denizi geçip çayda boğulmanın alemi yok” diyen Türköne, çözüm için Başbakan’ı göreve çağırdı.
Cemaat cephesi bir taraftan da hükümete kendi kadrolarının önemini hatırlamaya devam ettiler. Zaman’dan Mustafa Ünal AKP’lilere “Başbuğ’un iddianamesini iyi okumaları”nı tavsiye etti ve kapatma davasını hatırlattı. Ünal “Özel yetkili mahkemeler veya CMK’nın 250. maddesi hakkındaki tartışmalara iddianamenin perspektifinden bakmalı” diyerek AKP’yi kapatan iradeden bu sayede hesap sorulduğunun altını çizdi.
“Feda edelim şu cemaati, olsun bitsin” demek var mı?” diye soran Bugün yazarı Ahmet Taşgetiren “Sizin çocuğunuz hangi okulda okuyor, hangi dershaneye gidiyor, yurtdışında hangi evde kalıyor vs?” diye sordu. “Cemaatin Asya, Afrika gibi dünyada Türkiye’ye açtığı ekonomik ufku” hatırlatan Taşgetiren “Şu on yıllık süreçte, bu topluluğun derin yapılanmaları ortaya çıkarma noktasında sergilediği hizmet de tarihidir” diyerek cemaat kadrolarının hükümet için yaptığı hizmetleri vurgulayan yazarlar arasına katıldı.
Kurban belli oldu: Savcı
Cemaat cephesi KCK operasyonlarını yürüten polislerin arkasında durmaya devam ederken soruşturmayı yürüten savcı Sarıkaya’yı gözden çıkarmış görünüyor. Hüseyin Gülerce yazısında “bir savcının özensizliği ile başlayan MİT-yargı problemi” ifadesini kullanarak bu duruma netlik kazandırıyor. Daha önceden Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan da cemaat cephesini destekleyen “MİT krizinde Ergenekon hamlesi” başlıklı yazısında savcının “usul hatası” yaptığını dile getirmişti.
AKP cephesi de bu kurbanı almış görünüyor. Cemaat-hükümet gerilimiyle ilgili Radikal’e konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Cemaatlerde, gruplarda hatta siyasi partilerde yanlış yapan insanlar olabilir. Ancak 1-2 kişinin yanlışını bir camiaya yüklemek doğru değil” dedi. Çelik’in bu “çürük elma” analizinin ardından “aynı bağın gülüyüz” mesajlarını şu sözlerle verdi: “O cemaatin, hareketin mensuplarıyla ruh ve mana dünyamız örtüşür. Aynı atmosferin insanlarıyız. Birileri kavga istiyor olabilir ama biz bu tuzağa düşmeyiz. Muhalefet boşuna sevinmesin. Onlara buradan ekmek çıkmaz.”.
Sendika.Org
İktidar içi çatışmada hükümet arka arkaya hamleler yaparken, savcı Sarıkaya’yı gözden çıkarmış görünen cemaat cephesi gerilimin kriz şeklinde ilerlememesi için kontrgerillanın yeniden yapılanmasında “kadro” istiyor. Hükümet cephesinden Hüseyin Çelik’in açıklamaları, çürük elmaların temizlenmesinin ardından “aynı bağın gülü” olmaya devam edecekleri yönünde
MİT yöneticilerinin ifadeye çağırmasıyla açığa çıkan ve “MİT’in yeniden yapılandırılmasında yer tutma savaşı” izlenimi veren cemaat-hükümet gerginliğinde, hükümet cephesi arka arkaya somut hamleler yapıyor. Cemaat cephesi ise kadro talebini dile getirmeye ve hizmetlerini hatırlatmaya ağırlık vermeye başladı.
Hükümet cephesinin en önemli hamlelerinden biri önce KCK operasyonlarını yürüten Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube müdürlerini ardından bu müdürlüklerde görevli 9 polisi başka birimlerde görevlendirmesi oldu. Peşinden MİT mensupları veya Başbakan tarafından “görevlendirilen” kamu görevlileri hakkında soruşturma yapılmasını Başbakanın iznine bağlayan yasa bugün sabaha, muhalefetin sert itirazlarına rağmen meclisten geçti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de MİT’çileri ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya için soruşturma izni verdi.
Cemaat: Sizde çok emeğimiz var
Cemaat cephesinde ise yeni bir adım atılmazken birlik ve beraberlik mesajlarının yanı sıra, cemaat kadrolarının MİT’in yeniden yapılandırma sürecinde pay almasına dair imalar dikkat çekiyor.
Zaman gazetesinden Hüseyin Gülerce, “Devlete Sızanlar” başlıklı 17 Şubat yazısında kaos planları ile amacına ulaşamayanların “vesayet”in “fitne ateşi” ile amacına ulaşmaya çalıştığını iddia etti. “Cemaat devleti ele geçiriyor, iktidara ortak olmak istiyor” denilerek “fitne” sokulmaya çalışıldığını savunan Gülerce hükümet ve cemaat için tehlikeli “sızma”nın bu cepheden geldiğini ifade etti. Gülerce”nin “Hukuka riayet, seçilmiş iradeye tabi olmak kaydıyla bu ülkede her vatandaş kamu görevinde makbuldür” ifadeleri cemaatin derdini gösterdi: Sen bizi kadrolaştır, biz sana tabiyiz.
Aynı gazeteden Mümtazer Türköne de AKP döneminde iktidarın zorbaların elinden alındığını iddia etti ve “Şimdi bu işi başaranlar kılıçları çekmiş, birbirlerinin tam karşısında duruyorlar” dedi. “Denizi geçip çayda boğulmanın alemi yok” diyen Türköne, çözüm için Başbakan’ı göreve çağırdı.
Cemaat cephesi bir taraftan da hükümete kendi kadrolarının önemini hatırlamaya devam ettiler. Zaman’dan Mustafa Ünal AKP’lilere “Başbuğ’un iddianamesini iyi okumaları”nı tavsiye etti ve kapatma davasını hatırlattı. Ünal “Özel yetkili mahkemeler veya CMK’nın 250. maddesi hakkındaki tartışmalara iddianamenin perspektifinden bakmalı” diyerek AKP’yi kapatan iradeden bu sayede hesap sorulduğunun altını çizdi.
“Feda edelim şu cemaati, olsun bitsin” demek var mı?” diye soran Bugün yazarı Ahmet Taşgetiren “Sizin çocuğunuz hangi okulda okuyor, hangi dershaneye gidiyor, yurtdışında hangi evde kalıyor vs?” diye sordu. “Cemaatin Asya, Afrika gibi dünyada Türkiye’ye açtığı ekonomik ufku” hatırlatan Taşgetiren “Şu on yıllık süreçte, bu topluluğun derin yapılanmaları ortaya çıkarma noktasında sergilediği hizmet de tarihidir” diyerek cemaat kadrolarının hükümet için yaptığı hizmetleri vurgulayan yazarlar arasına katıldı.
Kurban belli oldu: Savcı
Cemaat cephesi KCK operasyonlarını yürüten polislerin arkasında durmaya devam ederken soruşturmayı yürüten savcı Sarıkaya’yı gözden çıkarmış görünüyor. Hüseyin Gülerce yazısında “bir savcının özensizliği ile başlayan MİT-yargı problemi” ifadesini kullanarak bu duruma netlik kazandırıyor. Daha önceden Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan da cemaat cephesini destekleyen “MİT krizinde Ergenekon hamlesi” başlıklı yazısında savcının “usul hatası” yaptığını dile getirmişti.
AKP cephesi de bu kurbanı almış görünüyor. Cemaat-hükümet gerilimiyle ilgili Radikal’e konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Cemaatlerde, gruplarda hatta siyasi partilerde yanlış yapan insanlar olabilir. Ancak 1-2 kişinin yanlışını bir camiaya yüklemek doğru değil” dedi. Çelik’in bu “çürük elma” analizinin ardından “aynı bağın gülüyüz” mesajlarını şu sözlerle verdi: “O cemaatin, hareketin mensuplarıyla ruh ve mana dünyamız örtüşür. Aynı atmosferin insanlarıyız. Birileri kavga istiyor olabilir ama biz bu tuzağa düşmeyiz. Muhalefet boşuna sevinmesin. Onlara buradan ekmek çıkmaz.”.
Sendika.Org