Trabzon Velileri

Meryem

Komplike
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
15,309
Tepkime puanı
759
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
Bilinen tarihî geçmişi en az 4000 yıl öncesine dayanan Trabzon¸ konumu itibarıyla tarihin bütün evrelerinde tüm dünyanın ilgisini çekmiş ender kentlerden biridir. Coğrafî önemi¸ tam bir geçiş noktasında bulunması¸ değişik medeniyetlere ev sahipliği yapması Trabzon'u önemli kılan etkenlerin başında gelmektedir. Böylesine köklü geçmişe sahip bir kentin kültürel hayatı da renkli olmak zorundadır.

Anadolu coğrafyasında Türklerin ilk yerleşim yörelerinden olan bu ilimizin İslâm'ı tanıması Fatih Sultan Mehmet tarafından Bizanslıların son devleti Trabzon Pontus Krallığına son vermesiyle hızlanmış ve yüz sene içinde Trabzon ve bölgesi hemen hemen tamamen Müslüman olmuştur. Yörenin manevî hayatına özellikle Kahramanmaraş'tan İslâm'ı tebliğ için gelen Maraşlı Saçaklızade Osman Efendi ve torunları ile dışarıdan iskân yoluyla gelen Müslüman Türk sülalelerin önemli katkıları olmuştur.

Avrupa ile Asya'nın İpek Yolu üzerindeki en önemli irtibat noktasında bulunan doğunun bu gizemli kenti¸ Trabzon Rum İmparatorluğu döneminde dünyanın birçok tarafına manastırlarında Hıristiyan din adamı yetiştirip ihraç ederken¸ fetihten sonra bir mütekabiliyet olarak aynı yoğunlukta medreselerle donatılmış¸ Müslüman âlimlerin ve Allah dostu insanların yetişmesine sebep olmuş ve bunları ülkemizin her tarafına hatta ülke sınırlarının dışına taşımıştır.

Tarihî ve kültürel değerlerin yanı sıra¸ kenti ayrıcalıklı yapan yetiştirdiği bu manevî şahsiyetler de başta Trabzon olmak üzere diğer bölge insanın manevî noktada aydınlanmaları için gayret sarfetmişlerdir.


Haçkalı Baba

Son devir Trabzon evliyalarından olup asıl adı Mustafa Tarhan'dır. ‘Haçkalı Baba' diye meşhur olmuştur. Kuş Mustafa¸ Beyaz Hoca¸ Haçkalı Hoca diye de anılmaktadır. Aslen Çaykaralı bir aileye mensup olup¸ babasının Haçka'da imam olması nedeniyle 1864'te Haçka'da doğmuştur.

İlim tahsilinin çoğunluğunu Trabzonlu hocalardan yapan Haçkalı Baba Gümüşhaneli İsmail Bey'den de ders okumuştur.

Tahsil hayatından sonra ilk olarak o da babası gibi Haçka'da Doğanköy (Muzura) merkez camiinde fahri imam hatipliğe başladı. Tasavvufî eğitimini zamanın kutbu Çorumî Mustafa Rumî Faruk Şiranî Hazretlerinden almıştır.

İmamet görevini yürüttüğü sırada kendisine bir gece manevi bir hal ile gelen "kalk" işaretiyle Çorum'a gitti ve burada bulunan Çorumlu Mustafa Rumî Hazretlerinin huzuruna vardı. Dergâhın etrafında yüzlerce derviş bulunan Mustafa Rumî Hazretleri¸ "Trabzon'dan misafirim gelecek¸ o gelmeden hiçbirinizi kabul etmeyeceğim." diyerek yüzlerce insanı bekletip o gün için ziyaretçi kabul etmemişti. Haçkalı Hoca¸ huzuruna vardığında o Murşid-i Kamil "Kuş Mustafa geldin mi?" diyerek ona Kuş Mustafa ismini vermiştir.

Hatta Haçkalı Baba vefat ettiğinde göğsü üzerine bir kuş konduğu ve oradan hiç ayrılmayarak onunla beraber kabrine girdiği rivayet edilmektedir. Hocasının birçok iltifatına mazhar olan Haçkalı Baba Mustafa Rumî Hazretleri'nin yetiştirdiği en gözde halifelerden olarak icazet almıştır.

Bugün bile hâlâ menkıbeleri dilden dile dolaşan Haçkalı Baba'nın hayatı İslâmiyet'e hizmet ile geçmiştir.

Trabzon halk kültür tarihine geçen bir menkıbesi şöyledir:

Sigaraya son derece karşı olan Haçkalı Baba gelecekte sigaraya hizmet eden tütüncülerin aç kalacağını¸ mısır ve fasulye ekenlerin daha kârlı olacağını söylemişti. Bu sözünden bir müddet sonra tütün tarlalarıyla meşhur İran'da kıtlık olmuştu. O gün için Haçkalı Baba'nın dediğini yapanlar da İran'a mısır ve fasulye satarak zengin olmuşlardır.

Yine en çok anlatılan menkıbelerinden birinde Haçkalı Baba'nın Akçaabat'ta arabaya binmediği halde¸ araba Moloz'a geldiğinde yolcuların kendisini arabadan önce Moloz'a gelmiş olarak görmeleridir.

Haçkalı Hoca 1949 senesinin Ramazan ayında Haçka (Düzköy) yaylasında Hakk'a yürümüş aynı yere defnedilmiştir.


Hacı Ferşad Efendi

Osmanlı'nın son devrinde yetişen âlim ve mürşitlerdendir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber İslâm Ansiklopedisinde 1866 olarak gösterilmektedir. Yine İslâm Ansiklopedisinde geçtiği ile hayatından bir bölümü şu şekildedir:

Fakir bir aileye mensup olduğundan bir süre çobanlık yapan Hacı Ferşad Efendi daha sonra üstün bir zekâya sahip olduğunu farkeden bazı âlimlerin telkiniyle yörenin müderrislerinden Huşolu Numan Efendi'den İslâmî ilimleri tahsil etmeye başladı. Küçük yaşına rağmen her yıl Ramazan ayında civar illere giderek vaazlar veriyor¸ heyecanlı konuşmalarıyla kalabalık cemaatlerin ilgisini çekiyordu. Tahsiline devam ederken Trabzon çevresindeki kazalarda kısa süreli imamlık görevlerinde bulundu. İcazet aldıktan sonra İstanbul'a gitti ve Ramazan ayında Sultanahmet camisinde vaazlar verdi. Seyahati sırasında tanıştığı Kondulu Yusuf Şevki Efendi ile İstanbul'da buluştu ve Süleymaniye'deki Gümüşhanevî Tekkesi'ne gidip Ahmed Ziyâeddin Efendi'yi ziyaret etti. Tekkeye girerken tasavvufa intisap etme niyeti olmamasına rağmen orada Yusuf Şevki Efendi'den ders almaya başladı. Memleketine döndükten sonra orada bir medrese kurdu ve çeşitli aralıklarla burada 40 yıl kadar müderrislik yaptı. Medresesinde 300 kadar öğrenciye icazet verdi. Of'ta müftülük¸ Samsun İdadisi'nde öğretmenlik yaptı. Okuyan öğrencilerin askerlikten muaf tutulması için kurulan komisyonlarda görevlendirildi. İşgal sırasında Rusların yağmalayıp Bayburt'tan Tiflis'e götürdükleri kitapların geri alınması için Şark Ordusu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa'ya yazdığı mektuptan anlaşıldığına göre Gümüşhanevî Ahmed Ziyaeddin adına Of¸ Rize ve Bayburt'ta kurulan vakıf kütüphanelerinin mütevelli görevini de yürütmüştür.

Şeyhi Gümüşhanevî Ahmed Efendi'nin halifesi İsmail Necâti Efendi'nin yanında halvete girdi ve hilafet mertebesini elde etti. Daha sonra onun yerine postnişinliğe getirilmesine rağmen "şöhret afettir" diyerek bu görevi benimsemedi ve ömrünün sonuna kadar medresesinde tedris ve irşat faaliyetlerine devam etti.

Son dönemlerinde yürüyemeyecek hâle gelmesine rağmen irşad faaliyetlerinden geri kalmamış ve müridlerinden Hopşeralı müderris Poyrazzade Dursun Efendi¸ onu sırtında taşıyarak yakın köylerde yapılan icazet merasimlerine götürmüştür. Çok defa günde bir bardak sütle veya sadece kahvaltı ile yetindiğinden 35 kilo ağırlığında çok zayıf biri idi.

Müridlerince hakkında birçok menkıbe anlatılan Hacı Ferşad Efendi¸ toplumun kültür değişimine uğradığı hassas bir dönemde Trabzon yöresinde Trabzon yöresinde¸ hatta Karadeniz bölgesinin büyük bölümünde halkın dinî hayatı üzerinde unutulmaz tesirler bırakmış bir mürşid ve müderristir. Tesirleri ölümünden sonrada devam etmiştir.
3 Eylül 1929 tarihinde vefat etti ve Yeşilalan'daki medresenin yanında defnedildi.


Hopşeralı Hacı Hasan Efendi

Hacı Hasan Efendi 1909 yılında Çaykara'nın Akdoğan Köyünde dünyaya geldi. Henüz 4 yaşında babasını¸ 6 yaşında iken de annesini bir kolera salgınında kaybederek hem anadan hem de babadan öksüz kalan Hasan Efendi amcası Hafız İsmail Yavuz Efendi'nin yanında yetişti.
İlk dinî bilgilerini yakın komşusu Hamdi İlhan Efendi'den aldı. Daha sonra Hanecizade İbrahim Efendi'den ilmihal bilgileri ile tecvid¸ Hacı Salih Bilgin'den de sarf¸ nahiv gibi dersler okuyarak icazet aldı.

Askerlik görevi dolayısıyla tahsiline ara vermek durumunda kalan Hasan Efendi bir yandan medreseye devam ederken¸ bir yandan da hafızlığını tamamladı.
Hafızlığını bitirdikten sonra¸ Tayyib Zühdi Efendi'den icazet alarak medrese öğrenimlerini tamamladı.

l940 yılında Hasdikoz Köyünde fahrî imamlık yapmaya başladı¸ l942 yılında hocası vefat edince de onun yerine tedrisi kendisi sürdürmeye başladı. 1944 yılında Diyanet İşleri'ne girerek¸ Akçaabat merkez vaizi oldu¸ sonra Of merkez vaizliğine geçti. Çaykara'nın ilçe olmasıyla da 1948 yılında Çaykara merkez vaizi oldu. Bu görevinde 34 yıl kaldı.

Şöhretten kaçınan¸ yaptığını Allah rızası için yapan¸ kimseye karşı kin beslemeyen¸ zühd ve takva sahibi bildiği âlimlerin sohbetlerinde bulunmaya gayret eden¸ mesaisinin büyük bir bölümünü ilim öğretmeye ayıran Hasan Efendi tasavvufta Nakşibendî meşrepli olup Hacı Ferşad Efendi'ye intisaplı idi.

Hasan Efendi 1982 doğduğu yerde Çaykara'nın Akdoğan Köyünde Hakk'a yürüdü.


Yusuf Halıcı - SomuncuBaba Dergisi
 
Üst