“Şükür, nimeti isyanda kullanmamaktır”

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Evliyânın büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri dayısına talebe olduktan bir süre sonra onunla berâber hacca gitti. Mescid-i Harâmda dört yüz kadar büyük zât, şükür hakkında konuşuyorlardı. Her zât şükrü târif ve îzâh ettiler. Netîcede dört yüz ayrı îzâh meydana geldi ise de, hepsi de bu târif ve îzâhları yetersiz buldu. Hazret-i Sırrî-yi Sekatî, orada bulunan Cüneyd-i Bağdâdî’ye; “Mâdemki buradasın, bu hususta bir de sen bir şeyler söyle” dedi. Cüneyd-i Bağdâdî; “Şükür, Allahü teâlânın ihsân ettiği nîmet ile O’na isyân etmemek, O’na isyân için, ihsân ettiği nîmeti sermâye olarak kullanmamaktır.” buyurdular. Orada bulunanların hepsi bu cevâba çok sevinip; “Seni tebrik ederiz. Maksadı en güzel şekilde ifâde ettin. Bu, ancak bu şekilde târif edilebilirdi” dediler. Sırrî-yi Sekatî; “Yavrum, öyle anlıyorum ki senin lisanın doğru ve kuvvetli olacak. Böyle güzel söyleyebilmek hâli sana nereden geliyor?” deyince, Cüneyd-i Bağdâdî; “Sizin sohbetlerinizde bulunmakla efendim” dedi. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri; “Şükretmek, kendini bu nîmete ehil ve lâyık görmemektir” buyururdu.
Şükür, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip dil ile de hamd etmektir. Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden sakınmak şükretmek olur. İnsanların hidayeti için çalışmak, onları irşat etmek de şükür sayılır.
Şükür, Allahü teâlânın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek, günahlardan kaçınmaktır. İnsan, Rabbin verdiği nimetlerle günah işlerse, nankörlük etmiş olur.
Şükür, Allahü teâlânın verdiği nimetleri Onun sevdiği yerlerde kullanmaktır. Allahü teâlâ bir kula birbirini takip eden çeşitli nimetler verince, kul buna layık olmadığını düşünüp utanması da şükür olur. Şükürdeki kusurunu bilmesi de şükür olur. Şükredemiyoruz diye özür beyan etmesi de şükürdür. Allahü teâlâ, kusurlarımı örtüyor, demesi de şükürdür. Şükür vazifesini yerine getirmenin Allahü teâlânın bir lütfu olduğunu düşünmek de şükürdür.

Hikmetler
Mehmet Oruç
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Nimetlere şükrederek velî olmuşlardır!

Evliyânın büyüklerinden Ebû Ali Rodbârî buyurdular ki: “Sıkıntılara sabretmeyen kimsede rızâ yoktur. Nîmetlere şükretmeyen kimsede kemâl yoktur. Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ârifler, Allahü teâlâya muhabbet, O’nun takdirine rızâ ve O’nun nîmetlerine şükür ederek vâsıl olmuşlardır.”
İnsan, bir hasta veya sakat görünce, kendisinin böyle bir derde müptela olmadığı için şükretmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Bir kimse, hasta, sakat birini görünce, ‘Allahü teâlâya hamdolsun ki beni böyle etmedi. Bundan ve daha başka dertlilerden üstün kıldı’ derse, nimetin şükrü olur.”
Nimete şükredince, hem eldeki nimet yok olmaktan kurtulur, hem de yeni nimetlerin ele geçmesine sebep olur. Hadis-i şerifte, “Az veya çok bir nimete kavuşan, ‘Elhamdülillah’ derse, Allahü teâlâ, o kimseye bu nimetten daha iyisini verir” buyuruldu.
Şu üç şeyi yapan tam şükretmiş olur: 1- Bir nimet gelince bunu Allah’tan bilip şükretmek. 2- Allahü teâlânın verdiği her şeye razı olmak. 3- Verilen nimetten istifade edildiği müddetçe, Allahü teâlâya isyan etmemek. Hadis-i şerifte, “Din işlerinde kendinden üstün olanı görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp Allah’a hamd eden şükretmiş olur” buyuruldu.
Nimet umumi olunca, herkese gelince insan bu nimetin kıymetini bilemez. Görmek büyük nimet iken, herkeste göz olduğu için göz nimetine her zaman şükretmeyiz. Gençler; yaşlanmadıkça gençliğin kıymetini bilmez. Hastalar sağlığın kıymetini anlar. Fakirler zenginliğin kıymetini bilir. Hayatın kıymetini de ancak ölüler anlar. Şu halde yaşlanmadan gençliğin, hastalanmadan sağlığın ve ölmeden önce de hayatın kıymetini bilip şükretmelidir.
İmam-ı Mücahid hazretleri Nahl suresinde “Onlar, Allah’ın nimetini bilip itiraf ederler. Sonra da onu inkâr ederler” mealindeki 83. âyet-i kerimesini “Onlar, nimetlerin Allah’tan olduğunu bilirler. Fakat “Bu nimetleri biz kazandık veya bize miras kaldı” diyerek nankörlük eder” diye tefsir etmiştir.



 
Üst