Duha
Profesör
Yine ben
Erbakansız dönem ile Numan Kurtulmuşlu dönem arasında fark olmayacağı afişten belli olmuştur.
Yine din adına dine muhalefet eden, amaç için her yolu mübah gören zihniyet iş başına gelmiş.
Afişi eleştirelim:
Siyaset dünya işlerini düzenleme ve yönetme sanatıdır. Dünya işlerine ait politika üretir. Mesela, siyasi partiler tarım politikası geliştirir. Bu noktada, bir partinin veya yöneticinin özünün ve sözünün doğru olması çok şey ifade etmez? Bu nasıl bir siyasi anlayıştır, bu nasıl bir propogandadır. Özü ve Sözü doğru diye ortaya çıkan çok kişi alem-i İslam'ın tedennisine sebep olmadı mı?. İşte Bakara suresi 204-205'inci ayetler: " İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o düşmanlıkta en amansız olandır. O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez...
Demek, siyaset gibi dünya işlerinde öze ve söze bakmak Kur'an ayetince yasak edilmiştir. Zira, bu münafık üretme fabrikasıdır. Birine sırf özü ve sözü doğru diye oy verirseniz, oy isterseniz, yarın ayetteki gibi münafıklar içimize girer ve engel olamayız. Ki öyle olmuş, pek çok kişi "sizdenim" demiş ve onu iktidara taşıdığımızda ürünlerimizi ve neslimizi heba etmiştir. Burda mesele Numan Kurtulmuş ve SP'ye vurmak değildir. Muradımız, hak namına Kur'ana muhallif bir hususu nazara sunmaktır. Amaç için Kur'an kaidesi çiğnenmez. Zafer için hak yol dışına çıkmak lazım değildir. Bizler Kur'an ölçülerine uymak ile mükellefiz. Zafer Allah'a aittir.
Sual: Dindar olma iddiası ile siyasete atılan bir partinin dini kaidelerde daha hassas olması lazım gelmez mi? Kur'an;dünya işlerinde kalbe, yani, öze ve söze bakmayı yasak etmiş; Kur'an namına Kur'ana muhalefet edene zafer verilir mi? Zafer için Kur'an kaidesi çiğnemek mi lazımdır?
Erbakansız dönem ile Numan Kurtulmuşlu dönem arasında fark olmayacağı afişten belli olmuştur.
Yine din adına dine muhalefet eden, amaç için her yolu mübah gören zihniyet iş başına gelmiş.
Afişi eleştirelim:
Siyaset dünya işlerini düzenleme ve yönetme sanatıdır. Dünya işlerine ait politika üretir. Mesela, siyasi partiler tarım politikası geliştirir. Bu noktada, bir partinin veya yöneticinin özünün ve sözünün doğru olması çok şey ifade etmez? Bu nasıl bir siyasi anlayıştır, bu nasıl bir propogandadır. Özü ve Sözü doğru diye ortaya çıkan çok kişi alem-i İslam'ın tedennisine sebep olmadı mı?. İşte Bakara suresi 204-205'inci ayetler: " İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o düşmanlıkta en amansız olandır. O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez...
Demek, siyaset gibi dünya işlerinde öze ve söze bakmak Kur'an ayetince yasak edilmiştir. Zira, bu münafık üretme fabrikasıdır. Birine sırf özü ve sözü doğru diye oy verirseniz, oy isterseniz, yarın ayetteki gibi münafıklar içimize girer ve engel olamayız. Ki öyle olmuş, pek çok kişi "sizdenim" demiş ve onu iktidara taşıdığımızda ürünlerimizi ve neslimizi heba etmiştir. Burda mesele Numan Kurtulmuş ve SP'ye vurmak değildir. Muradımız, hak namına Kur'ana muhallif bir hususu nazara sunmaktır. Amaç için Kur'an kaidesi çiğnenmez. Zafer için hak yol dışına çıkmak lazım değildir. Bizler Kur'an ölçülerine uymak ile mükellefiz. Zafer Allah'a aittir.
Sual: Dindar olma iddiası ile siyasete atılan bir partinin dini kaidelerde daha hassas olması lazım gelmez mi? Kur'an;dünya işlerinde kalbe, yani, öze ve söze bakmayı yasak etmiş; Kur'an namına Kur'ana muhalefet edene zafer verilir mi? Zafer için Kur'an kaidesi çiğnemek mi lazımdır?