Sosyolojik açıdan evrime bir bakış

aricev

Paylaşımcı
Katılım
21 Eyl 2009
Mesajlar
143
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Yaş
42
İçselleştirmek : İçe ait hale gelmek , derunileşmek fiilini yapmak ( M. Doğan Büyük Türkçe Sözlük )

içselleştirme: kişinin kültürü ile ilgili, değer ve kuralları kendi kişiliğinde yoğurarak benimsemesi. böylece kişi toplumsallaşarak hem öğrenir hem de tüm bunları(öğrendiklerini) kabullenir.(Toplum düşmanı net)

İçselleştirme kastınızın biraz daha izahata ihtiyacı var kanısındayım ...
İçselleştirme toplumsal anlamda ele alırsak bir kültür hareketi haline gelir ki ...
Bu hareketin ekseni, skalada eksiye mi , artıya mı dogru gittigini içselleştirilen "şey" in ne oldugu belirler ...
Bunun anlamıda ya yozlaşma , ya gelişme söz konusu olur ..
Peki o zaman neyi içselleştirecegimize kim karar verecek ?
Güzel bir soru :)
benim çözümüm aslında bu sürecin kendi haline bırakılmasıdır. Yani bir değeri eğer insanlarımızın kaydeğer büyük çoğunluğu kabul ederse bu bizim kültürümüzün bir parçası olur. Liberal yaklaşımdan yanayım. Herhangi bir şekilde denetleyici üst kurul falan olmamalı bence. Her insan kendisi karar vermeli bir değeri benimseyip benimsemeyeceğine, ve diğerlerinin benimsemesine de müdahil olmamalıdır.
 
K

Kaçak

Guest
Tahmin ettigim dogrultuda bir cevap ...
Liberalizm :)
Bireysel anlamda bir liberalizm var ise eyvallah çok zıt kalmayacagımızı düşünüyorum ..
Fakat iş toplumsal boyuta taşınınca tereddütüm haddinden fazla olur ....
Aynı çografyayı paylaşan farklı kültürlerse sorunumuz , o zaman benim tercihim kültürlerin birbirlerine saygı ve kurallar çercevesinde yaşam hakkıdır ...
Bunu Peygamberimizin Medinesinde görebiliriz ...
Medine vessikası bu baglamda güzel bir örnektir ...
Ve üstelik içselleştirme sorunuda ortadan kalkar ...
İktisadi anlamda bir serbestlik, hukuki anlamda özgürlük , güvenlik ( karşılıklı fayda ) anlamında bir sözleşme söz konusudur ki benim için kafidir ...
Fakat sorunumuz -benimde sorunum - aynı çografyada aynı kültürün farklı versiyonlarının çatışması ise ...
O zaman sanırım bir üst kurula ihtiyaç oluyor kanımca ...
Ama bu kurulun oluşum ve işleyiş mekanizmaları nasıl olur o tartışılır işte ...
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
İnsanların ağızlarına laf koymak hoş değil. "ÇYDD de kendini bulan din karşıtlığı silahını kendimize doğrultmazsak kaybederiz diyorsun." demişsin ama ben böyle bir şey demedim. sonra da " Yok ben öle demek istemedim diyorsan" diye devam etmişsin, bana artık o lafı kabullendirmek için.
öyle demek istememek değil benim durumum ben zaten öyle bir şey demedim.
Benim söylediğim şu, aynı çevreyi (aynı ülkeyi) paylaştığımız, bizden taban tabana zıt gruplar, kişiler olabilir ve hatta bunların bize karşı kötü niyetleri olabilir. Bu durum da benim önerim, onlarla çatışma veya onları devre dışı bırakma yollarından çok onlarla beraber olma yollarına bakmamız lazım. Çünkü bu çevrede onlara da bir şekilde ihtiyaç, onlar da bu çevrenin gelişmesi için gerekliler. Senin benim, bir başkasının yapamayacağını onlar yapabiliyorlar. ve onların yapamadığının bir kısmını da ben yapıyorum, benim yapamadıklarımın bir kısmını da sen yapabiliyorsun. Hayat tek bir boyut üzerinde değerlendirilemeyecek kadar kompleks. Bilmem söylediklerim anlaşılabildi mi?

kemalizmi içselleştiremezsek kaybeder miyiz?
aricev : Kesinlikle evet, kaybederiz(ben öyle düşünüyorum).
1- kemalizmi içselleştiremezsek kaybedeceğimize göre
2- kemalizmin ana fikrinin ÇYDD'nde kendisini ifade bulan şekliyle İslami gelişmeye karşı her türlü yola başvurulması çalışmalarını içselleştirmemiz gerektiğine ima ediyor olmana rağmen.
3-kemalistlerin rejimi koruma kararlıklarını her yolla deniyor olmalarına rağmen
içselleştiremediğimiz kaygısını ifade etmen nasıl derler?
......
kemalizmi içselleştiremezsek kaybeder miyiz?
Aricev :
Kesinlikle evet, kaybederiz(ben öyle düşünüyorum).
....
aricev : İçselleştirme de uyuşmazlıkların çözümü olmalı,
İçselleştirme, benimseme kabullenme durumunu birey veya toplumun inanç, duygu, düşünce, eğitim ve sosyal sisteminde bir önceki formasyonu revize ederek, yenisi üzerinde şekillenmeye başlamasıdır. Mesela Dini inancımız ve ona uygun yaşama biçimimiz ile ilgili revizyona gitme zorunluluğunun ima edilmesidir.
çözüm ise sorun teşkil eden konuda başarı sağlamaya çalışan bir tarafın başarısının daraltılması ve bir diğerinin mutlaka genişletilmesidir. Eğer üçüncü bir seçenek yani orta yol üzerinde karar kılınmış ise bu sorunların belirsiz bir tarihe kadar soğutulması demektir.
....
aricev : İçselleştirme de uyuşmazlıkların çözümü olmalı,
içselleştirme ve çözüm kelimelerini bir cümle içinde kullanman ve bunda bir anlam çıkarma yeteneğine!!!! bakarak diyorum.
kesinlikle; ne anlattığının ve anlattığın şeylerin ne anlama geldiğini bilmediğine emin oldum.
 

aricev

Paylaşımcı
Katılım
21 Eyl 2009
Mesajlar
143
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Yaş
42
Tahmin ettigim dogrultuda bir cevap ...
Liberalizm :)
Bireysel anlamda bir liberalizm var ise eyvallah çok zıt kalmayacagımızı düşünüyorum ..
Fakat iş toplumsal boyuta taşınınca tereddütüm haddinden fazla olur ....
Aynı çografyayı paylaşan farklı kültürlerse sorunumuz , o zaman benim tercihim kültürlerin birbirlerine saygı ve kurallar çercevesinde yaşam hakkıdır ...
Bunu Peygamberimizin Medinesinde görebiliriz ...
Medine vessikası bu baglamda güzel bir örnektir ...
Ve üstelik içselleştirme sorunuda ortadan kalkar ...
İktisadi anlamda bir serbestlik, hukuki anlamda özgürlük , güvenlik ( karşılıklı fayda ) anlamında bir sözleşme söz konusudur ki benim için kafidir ...
Fakat sorunumuz -benimde sorunum - aynı çografyada aynı kültürün farklı versiyonlarının çatışması ise ...
O zaman sanırım bir üst kurula ihtiyaç oluyor kanımca ...
Ama bu kurulun oluşum ve işleyiş mekanizmaları nasıl olur o tartışılır işte ...
Adil olmayan bir insanın elinde çok hassas ölçen bir terazi olsa, siz o insanın o terazi ile ölçtüğüne mi güvenirsiniz, yoksa elindeki terazi bozuk ama adalet hissiyatı gelişmiş bir insanın ölçtüğüne mi güvenirsiniz. Ben şahsen ikinci durumu tercih. Modernizm (Batılı anlamda) hep adaletli sistemler kurmaya çalıştı, eğer kurulan mekanizma iyi olursa herkes mutlu olur dendi. Ama olmadı, üst kurulu kim denetleyecek. üst kurulu denetleyeni kim denetleyecek. Bir yerde insanların vicdanlarına güvenmek durumda kalmayacak mıyız. Eğer bir yerde insanların vicdanlarına güveneceksek neden en başta güvenmiyoruz. Direkt muhatabımız olan kişiler ile konuşmak yerine neden aramıza bir başkasını sokuyoruz.
 

aricev

Paylaşımcı
Katılım
21 Eyl 2009
Mesajlar
143
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Yaş
42
kemalizmi içselleştiremezsek kaybeder miyiz?
aricev : Kesinlikle evet, kaybederiz(ben öyle düşünüyorum).
1- kemalizmi içselleştiremezsek kaybedeceğimize göre
2- kemalizmin ana fikrinin ÇYDD'nde kendisini ifade bulan şekliyle İslami gelişmeye karşı her türlü yola başvurulması çalışmalarını içselleştirmemiz gerektiğine ima ediyor olmana rağmen.
3-kemalistlerin rejimi koruma kararlıklarını her yolla deniyor olmalarına rağmen
içselleştiremediğimiz kaygısını ifade etmen nasıl derler?
......
kemalizmi içselleştiremezsek kaybeder miyiz?
Aricev :
Kesinlikle evet, kaybederiz(ben öyle düşünüyorum).
....
aricev : İçselleştirme de uyuşmazlıkların çözümü olmalı,
İçselleştirme, benimseme kabullenme durumunu birey veya toplumun inanç, duygu, düşünce, eğitim ve sosyal sisteminde bir önceki formasyonu revize ederek, yenisi üzerinde şekillenmeye başlamasıdır. Mesela Dini inancımız ve ona uygun yaşama biçimimiz ile ilgili revizyona gitme zorunluluğunun ima edilmesidir.
çözüm ise sorun teşkil eden konuda başarı sağlamaya çalışan bir tarafın başarısının daraltılması ve bir diğerinin mutlaka genişletilmesidir. Eğer üçüncü bir seçenek yani orta yol üzerinde karar kılınmış ise bu sorunların belirsiz bir tarihe kadar soğutulması demektir.
....
aricev : İçselleştirme de uyuşmazlıkların çözümü olmalı,
içselleştirme ve çözüm kelimelerini bir cümle içinde kullanman ve bunda bir anlam çıkarma yeteneğine!!!! bakarak diyorum.
kesinlikle; ne anlattığının ve anlattığın şeylerin ne anlama geldiğini bilmediğine emin oldum.
Afedersiniz ama siz çok kaba, anlayışsız, takıntılı ve sığ düşünen bir insanın söylemleri ile hareket ediyorsunuz. şimdi bu cümleyi bir kaç kez okuyun belki o zaman ne demek istediğimi anlarsınız, çünkü siz tek bir kez okuyarak anlayacak kapasiteye sahip değilsiniz.
 
K

Kaçak

Guest
Adil olmayan bir insanın elinde çok hassas ölçen bir terazi olsa, siz o insanın o terazi ile ölçtüğüne mi güvenirsiniz, yoksa elindeki terazi bozuk ama adalet hissiyatı gelişmiş bir insanın ölçtüğüne mi güvenirsiniz. Ben şahsen ikinci durumu tercih. Modernizm (Batılı anlamda) hep adaletli sistemler kurmaya çalıştı, eğer kurulan mekanizma iyi olursa herkes mutlu olur dendi. Ama olmadı, üst kurulu kim denetleyecek. üst kurulu denetleyeni kim denetleyecek. Bir yerde insanların vicdanlarına güvenmek durumda kalmayacak mıyız. Eğer bir yerde insanların vicdanlarına güveneceksek neden en başta güvenmiyoruz. Direkt muhatabımız olan kişiler ile konuşmak yerine neden aramıza bir başkasını sokuyoruz.

Herşeyden önce şu tesbitinize katılmak mümkün degil ....
"Modernizm hep adaletli sistemler kurmaya çalıştı" ...
Bugun insanlık intiharın eşiginde bekliyor ise bunun sebebi modernizimdir ...
Modernizm herzaman iki yüzlü sistemler kurdu ...
Ve diyebilirimki kurguladıgı bu iki yüzüde Batıya zarar verdi ...
Hani bu yüzlerden biri iyi , biri kötü degildi kanımca ....
Çünkü bugunku dünya yüzündeki tahrifat zamanın hiç bir diliminde yapılmadı ...
İnsana verilen zarardan öte artık insan ve dogada kalıcı hasarlar yapmaya başladı ...
Ve kendisini bu denli insan dışılaştıran ikinci yüzü yani kendisine dönük yüzü idi ...
Batının kurdugu tüm düzenlerin merkezinde kendini ilahlaştırma vardı ve bu batıda kalıtsal hale geldi ...



Üst kurul konusunda ise ...
Geldiginiz nokta bir açmazı beraberinde getirmiş ...
O zaman günümüze indirgersek yönteminizi ...
Mahkemeler neden var ?
Veya yerel mahkeme neden var ?
Anayasa mahkemesi neden var ?
Anayasa mahkemesini kim denetliyor ?
Polis , Doktor ,Asker vs içinde devam edebilir bu örneklik ...
O zaman bunca kanun , düzen ve teori boşuna diyelim ...
Bırakalım insanlıgn vicdanına kendimizi ...
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Afedersiniz ama siz çok kaba, anlayışsız, takıntılı ve sığ düşünen bir insanın söylemleri ile hareket ediyorsunuz. şimdi bu cümleyi bir kaç kez okuyun belki o zaman ne demek istediğimi anlarsınız, çünkü siz tek bir kez okuyarak anlayacak kapasiteye sahip değilsiniz.


parlak fikrinin saçmalık derecesi sorgulandı diye senin sergilediğin
... tavra bak
peşpeşe sıraladığın kelimeler bozuk bir kişiliğin belirrtileri desem şimdi
edebin dışına taştığın belli
şimdi seni hangi toplum içselleştirsin? örnek vaka
 

Hasan

Kardeşiniz
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
6,112
Tepkime puanı
279
Puanları
0
Yaş
53
Konum
KALU BELA
Ruhunuza eziyet etmeyin arkadaşlar.BEŞERİ SİSTEMLER MUTLAKA İNSAN RUHUNA BİR AÇIDAN EZİYET EDER,ÇÜNKÜ BEŞERİ OLARAK HAZIRLANMIŞ HER SİSTEM TOPLUMU HER AÇIDAN MESUD ETMEYİ AMAÇLAR YADA KENDİ TOPLUMUNU DİĞERLERİNİN PAHASINA MESUD ETMEYİ AMAÇLAR.BU SİSTEMLER HEP İŞLER YOLUNDA GİDECEĞİ DÜŞÜNÜLEREK HAZIRLANMIŞTIR.

Oysa ki yaşam bir imtahan dır ve hep kişiye özel engelleri sorunları olur.Hayat bir gemi sene bir yolcusun sırtında da bir yük var.Geminin içersinde yükü sırtında tutmak nekadar anlamsız değilmi gemi gidiyor işte indir yükünü hem gemiye hem kendine hürmetsizlik etme.Beşeri düşünce hep kazanma üzerine inşea edileir oysa ki bu savaşta teslim olmadan galip gelemezsin.İman da bunu ifade eder iman sadece inanmak değildir.Aynı zamanda teslim olmaktır.

Bu sebeple yazının başında ruhunuza eziyet etmeyin dedim,cevapları kendi içinizden çıkarmak acı verir hatta gücünüz yetmez.Cüz i irade buna izin vermez muhakkak ki külli bir irade var ,iman ettiyseniz teslim olacaksınız gerisi lakırdı ve eziyet.SELAMETLE.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Ruhunuza eziyet etmeyin arkadaşlar.BEŞERİ SİSTEMLER MUTLAKA İNSAN RUHUNA BİR AÇIDAN EZİYET EDER,ÇÜNKÜ BEŞERİ OLARAK HAZIRLANMIŞ HER SİSTEM TOPLUMU HER AÇIDAN MESUD ETMEYİ AMAÇLAR YADA KENDİ TOPLUMUNU DİĞERLERİNİN PAHASINA MESUD ETMEYİ AMAÇLAR.BU SİSTEMLER HEP İŞLER YOLUNDA GİDECEĞİ DÜŞÜNÜLEREK HAZIRLANMIŞTIR.

Oysa ki yaşam bir imtahan dır ve hep kişiye özel engelleri sorunları olur.Hayat bir gemi sene bir yolcusun sırtında da bir yük var.Geminin içersinde yükü sırtında tutmak nekadar anlamsız değilmi gemi gidiyor işte indir yükünü hem gemiye hem kendine hürmetsizlik etme.Beşeri düşünce hep kazanma üzerine inşea edileir oysa ki bu savaşta teslim olmadan galip gelemezsin.İman da bunu ifade eder iman sadece inanmak değildir.Aynı zamanda teslim olmaktır.

Bu sebeple yazının başında ruhunuza eziyet etmeyin dedim,cevapları kendi içinizden çıkarmak acı verir hatta gücünüz yetmez.Cüz i irade buna izin vermez muhakkak ki külli bir irade var ,iman ettiyseniz teslim olacaksınız gerisi lakırdı ve eziyet.SELAMETLE.

Demek istediğimiz de buydu
siz yazmadan önceye kadar, dolaylı da olsa BEŞERİ SİSTEMİN birini (örneğimizde kemalizm vardı) niye içselleştirelim tartışması vardı.
- kemalizm örneğinin biz müslümanlar üzerinde devam eden rolunu ve amacını tutup sorguladık-
Üstelik kemalizmi içselleştiremezsek (benimsemek anlamında) kaybedeceğimiz iddiasının sınırsız tutarsızlığını anlatırken
bir baktık ki
bize de kendisine de ağır laflar kullandırtan bir kişilikle uğraşıyoruz.
 
K

Kaçak

Guest
Peki o zaman buyrun burdan bakalım ...
Madem elimizde harikalar diyarı bir sistemimiz var ve üstelik de bu sistemimiz ilahi kaynaklı ...
O zaman soru; yapmamız gereken şey nedir ?
Beşeri sistemlere burun kıvırmak ?
Her seferinden birbirinden hiç bir farkı olmayan klasik cümleler ile beşeri sistemleri yerip, elimizdeki o harika sistemi - ne oldugunu hala çözemedim - anlatıp durmak ....
Veyahut ;
Yahu bu insan denen şey mükemmeli ararken , gün gibi ortada olan bizim sistemimizi neden tercih etmiyor ?
Sürekli olarak Kuran'ın öngördügü sistemi öven bizler nasıl olurda bu sistemi ortaya koyup işte insanlık aradıgınız sistem budur diyemiyoruz ?
Nasıl olurda mükemmel ötesi olan bu sistemin teorik alt yapısı hala olmaz ?
Nasıl olurda biz müslümanlar bu mükemmel sisteme sahip iken , bu sistemin uygulandıgı tek bir İslam ülkesi olmaz ?
Nasıl olur da bir takım insanlar ilahi sisteme dair bile kendi güçlerince antitez yazabiliyorken , biz bu mükemmel sistemin taşıyıcıları henuz daha akademik anlamda bir antitez yazacak seviyeye gelememişiz ...
Vesaire diye sorular uzar gider ...
Bunun sonucunda da cevaben boşver bunları bunlar boş ama dünyaya hakim sistemler, bizimkisi mükemmel fakat daha henuz teorisi bile yok itiraflarıyla yazılan ezici cümleler olur ....
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Na'vi ırkını ve yaşadıkları harika dünyayı gördükten sonra onlardan biri olmak istiyorum. Filmde izlediklerimi ne zaman hatırlasam tüylerim diken diken oluyor ve gözyaşlarımı engelleyemiyorum. Eğer Avatar gibi bir dünyada doğacağımı bilseydim intihar ederdim."
Yukardaki ifadeler bir kişinin, içinde yaşadığı sistemin hazırladığı fantazinin sürüklediği ütopya karşısında zayıflığının ifadesi ile sınırlı değil, benzer kişilikler milyonları buluyor.
İntihar eğilimi nasıl aşılanıyor veya hangi etki sonucu intihar gibi bir düşünceye kapılmış dersiniz?
Bu örnek Avatar filmini izledikten sonra bir kişinin yansıttığı ruh hali, oysa ruhsal durumu etkilenen sayılamayacak oranda kişiler ve yoğun sosyal ilişkiler söz konusudur.
beşeri sistemler uyruğunda tuttukları insan kitlelerini küçük bir etki sonucu ruhsal yıkımlara itebilmektedirler.
Sosyalizm, burjuva demokrasisi, totaliter faşist sistemler de her biri farklı kareler seçenekler sunuyorlar. İnsanları tıpkı robotlaştırılmışlardır. Arızalıyı onarmak içinde başlıca yöntem psikoloji terapi uygulamasından öte bir şey sunulamıyor.
Övebileceğimiz bir beşeri sistem bulamayız. İçinde barındırdığı uyumsuzluklar sistemin kodlarıdır.
İçeriğinde ahlak ve maneviyat bulunmayan her sistem uyruğunda bulundurduğu insanlara bunalımdan başka bir şey sunamaz.
Bir de tüm bu uygunsuzlukları içselleştirme gibi bir dayatma ?
Hiç çekilecek gibi değil
 

aricev

Paylaşımcı
Katılım
21 Eyl 2009
Mesajlar
143
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Yaş
42
Herşeyden önce şu tesbitinize katılmak mümkün degil ....
"Modernizm hep adaletli sistemler kurmaya çalıştı" ...
Bugun insanlık intiharın eşiginde bekliyor ise bunun sebebi modernizimdir ...
Modernizm herzaman iki yüzlü sistemler kurdu ...
Ve diyebilirimki kurguladıgı bu iki yüzüde Batıya zarar verdi ...
Hani bu yüzlerden biri iyi , biri kötü degildi kanımca ....
Çünkü bugunku dünya yüzündeki tahrifat zamanın hiç bir diliminde yapılmadı ...
İnsana verilen zarardan öte artık insan ve dogada kalıcı hasarlar yapmaya başladı ...
Ve kendisini bu denli insan dışılaştıran ikinci yüzü yani kendisine dönük yüzü idi ...
Batının kurdugu tüm düzenlerin merkezinde kendini ilahlaştırma vardı ve bu batıda kalıtsal hale geldi ...



Üst kurul konusunda ise ...
Geldiginiz nokta bir açmazı beraberinde getirmiş ...
O zaman günümüze indirgersek yönteminizi ...
Mahkemeler neden var ?
Veya yerel mahkeme neden var ?
Anayasa mahkemesi neden var ?
Anayasa mahkemesini kim denetliyor ?
Polis , Doktor ,Asker vs içinde devam edebilir bu örneklik ...
O zaman bunca kanun , düzen ve teori boşuna diyelim ...
Bırakalım insanlıgn vicdanına kendimizi ...
Modernizm ile ilgili düşüncelerimi sanırım çok net açıklayamamışım; Modernizm adaletli sistemler kurmaya çalıştı, ama bunu beceremedi diyorum ben, çünkü onun derdi, adaleti mekanizma ile sağlamaktı. ve mekanizmasını sağlamlaştırmak için karşıklaştırdı. Mahkemeler, üst mahkemeler daha da üst mahkemeler kurdu.
Halbuki, insanların önce vicdan sahibi olmalarını sağlasak, bunu sağlıklı bir eğitim ile yapabilirsiniz. Daha sonrada ikili ilişkilerde çıkabilecek yanlış anlamaları çözmek için yine vicdanlı insanlardan birilerinin hüküm verdiği tek kademeli bir mahkeme kursak. Olay çözülür.
Çözüm gayet basit, ama bu basit çözümü uygulamak kolay değildir.(Simplicty is not simple)
Insanların vicdanı oldukdan sonra onlardan size kötülük gelmesini beklemezsiniz. Gelse bile yanlışı görmeleri ve telafi çareleri aramaları kolay olur.
 

aricev

Paylaşımcı
Katılım
21 Eyl 2009
Mesajlar
143
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Yaş
42
Ruhunuza eziyet etmeyin arkadaşlar.BEŞERİ SİSTEMLER MUTLAKA İNSAN RUHUNA BİR AÇIDAN EZİYET EDER,ÇÜNKÜ BEŞERİ OLARAK HAZIRLANMIŞ HER SİSTEM TOPLUMU HER AÇIDAN MESUD ETMEYİ AMAÇLAR YADA KENDİ TOPLUMUNU DİĞERLERİNİN PAHASINA MESUD ETMEYİ AMAÇLAR.BU SİSTEMLER HEP İŞLER YOLUNDA GİDECEĞİ DÜŞÜNÜLEREK HAZIRLANMIŞTIR.

Oysa ki yaşam bir imtahan dır ve hep kişiye özel engelleri sorunları olur.Hayat bir gemi sene bir yolcusun sırtında da bir yük var.Geminin içersinde yükü sırtında tutmak nekadar anlamsız değilmi gemi gidiyor işte indir yükünü hem gemiye hem kendine hürmetsizlik etme.Beşeri düşünce hep kazanma üzerine inşea edileir oysa ki bu savaşta teslim olmadan galip gelemezsin.İman da bunu ifade eder iman sadece inanmak değildir.Aynı zamanda teslim olmaktır.

Bu sebeple yazının başında ruhunuza eziyet etmeyin dedim,cevapları kendi içinizden çıkarmak acı verir hatta gücünüz yetmez.Cüz i irade buna izin vermez muhakkak ki külli bir irade var ,iman ettiyseniz teslim olacaksınız gerisi lakırdı ve eziyet.SELAMETLE.
Ben bir birey açısından bakmıyorum olaya, bir bireyi mutlu edecek sistem nasıl olmalıdır, olmamalıdır sorgusu içinde değilim, benim sorduğum şu; Bir ülke içinde kendini merkeze almış, kendini o ülkenin sahibi olarak gören kişiler, diğerlerine nasıl davranmalı? Onları dışlamalı mı? yoksa bir şekilde onlarada bir yer açmalı mıdır?
Eğer siz kendinizi merkezde görüyorsanız, ve bağrınızda yaşayan diğerlerini bir şekilde dışlarsanız, SIZ kaybedersiniz. benim gördüğüm bu.
 
Üst