Sorularla Boğuldu!

Leylifer

Kıdemli Üye
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
5,987
Tepkime puanı
1,626
Puanları
113
6012_123119899469_6092724_n.jpg


Güneş yerini aya bırakırken ruhum daralıyor bu gece.. Bu yıldızlar böyle parlak mı hep.. Neden bu zamana kadar dikkatle bakmamışım ki yıldızlara.. Kalbimin sancısından, kafamın içindeki düşünceler asıyor bir bir kendini.. İntihar süsü veriyorum gözlerimin bakışına.. Komşunun yakışıklı oğluna bu sabahta günaydın dememek için yine bodrum katından çıkıyorum dışarı.. Kimseler soru sormasın diye sesim kısıldı demek nasılda kötü birşeydir.. Anlamını bir türlü bilmediğim şarkıları dinlerken hıçkıra hıçkıra ağlamanın anlamı nedir ? Neden ağlar ki insan.. Kimene diyip yaşamak varken, neden bu çelişkiler.. Yalan söylemeden, ladessiz sevmek varken, neden hep stratejiler.. Halbuki daha zor değil mi böyle düşünceler.. Nasıl daralmıyorlar.. Herkes sevgilisiyle gezerken, ben gidenlerin ardından bakıyorum hala ? Neden ki ? Çirkin miyim ? Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından şarkısını dinleyip neden gülümseyemiyorum hediye edilen lalelerime bakıp ? Bir tutam aşk, biraz sadakat, bir kaşık anlayış istiyor gönlüm hayattan.. Sessisce ölümü beklemek isteyişim neden.. Daha bu yaşta, küçük yaşta neden böyle paradokslar yaşamam.. Peki ben neyden bıktım ? Kuralları sevsemde, neden hep tersini yapar ellerim, neden hep aksini idda eder aklım ? Hayat dedikleri şey neden ve nasıllarla eş değermidir yoksa ? Ömrümün sonuna kadar bu sebebleri bulmak için yaşamayacaksam neden bu arayış ? Neden bu bekleyiş ?

Yolların çizgilerini sayarken hayatlarımızında o kadar düz olmasını istemek bi düşünce midir sadece ? Yada o kadar düz bi hayat yorar mı beni ? Belkide olması gereken birşeydir bazen yalan söylemek, bazen iki yüzlü olmak .. Yada renk paletinin bütün renklerini taşımak istiyor olmak yanlış mıdır mesela ? Dondurmamın ağzımda bıraktığı tatlı tadının inadına, dişlerim soğuktan kamaşınca, ertesi sabah hafif bir öksürük olmadan uyanmak olmaz mı ? Sigaramı yakıp, dumanını havaya üflerken gözlerimin acıdığını yanımdakine çaktırmamak sempatik bi davranış mıdır, yada karizma meselesi midir ? Sevmek mi daha zordur , sevilmek mi ? Yanımda bir erkeği seviyorum diye taşırken, karşıdan gelenleri göz ucuyla kesmesi olası birşey midir ? Sessiz kalmak suçluluğumdan mı yoksa haklı olduğumdan mıdır ? Hayatı insan olarak tasarladığımda kafamda, dostum mu olmalı, yada azılı bi düşman mı ? Hangisi doğrudur benim için ? Eğer onu kendime yabancı, yalancı, düşman ilan edersem, hayatın işte o zaman zorlaşacağını bile bile bir türlü dost olmayı da becerememek benim suçum mudur yoksa hayatın cilvesi dedikleri şeymidir ?


Bu kadar soru işareti taşıyarak yaşamak beni incitmez mi ? Yoksa herkez mi incinir, herkesdemi vardır bu soru işaretleri ? Bunları cevaplandıranlardır hayatı öğrenenler değil mi ? Ama bencilce değil midir ben çözmeye çalışırken, bazılarının cümle sonlarına ünlemi çoktan koymuş olmaları ?

Uzun bi yolculuğa çıkmak istiyorum.. Ruhumu havalandırmaya fazlasıyla ihtiyaç duyarken, sadece SEVGİLİ mi istiyorum nedense yol arkadaşlığıma !

Sanırım bu soru işaretleriyle yaşamak hayatın ta kendisidir ! Ne yapmak lazım bilinmez, lakin gülümsemek en doğru şey olsa gerek.. Küçücük evinizin kutu kadar balkonunda bi çay içip, sigara yakmak, gelene geçene bakmak rahatlatmalı sizi.. Yada işten eve gelince sürekli anahtarla kapıyı açmak yerine, kimsenin olmadığını bile bile, kendinizi deli gibi hissedip, hafiftende sırıtarak zili çaldıktan sonra:

- Kim o ?
- Kilimci !

diyip sonra anahtarı almak için davranmak ne kadar da gülümsetir sizi.. Yada aynanın karşısına geçip, burnunuzun üzerinde çıkan sivilceyi patlatmak isterken, kendinizden emin bi tavırla:

- Olsun canım, buda nazar boncuğum olsun !

demek havalara girdirmez mi sizi ? Bence siz siz olun, elinizdeki en ufak şeyle mutlu olun ! Yoksa bu soru işaretleri arasında boğulup gitmeniz an meselesidir ! VESSELAM !

ELİF’ İ BULAMIYORUM ! (sorularla boğuldu)

~KaleminELiFHali~
 
Üst