Hak-dilaram'dan iktibas:
bir vebal varsa, sokakları, haneleri, eğitim kurumları, lokantası, yaşam tarzı, kafa yapısı, düşünce ve gönül dünyası, ahlakı, ananesi, ilişkileri asla 30 sene öncesine benzemeyen bu nesli -milyonları- bu gibi mevzularda onların anlayabileceği, sindirebileceği uslub ile ikna metodunu hiçe sayarak, 'bu budur, yersen!' tarzı aydınlatmayanlarındır...
yazı sahibi de memleketinin farkında; ama memleket maalesef o ve onun gibi düşünen kaç kişiye malik...
açmaz burada...
bütün milleti günahkar, fasık, cahil, ne idüğü belirsiz v.s ithamları ile ithamlamak/ithamlamasa da ithamlamak, fildişi kuleden hayatı izlemek dünyanın dönmesini engelleyemiyor...
insanlara yollar gösterilmeli ve bu yollar ehillerce öğretilmeli...
bin yıl geçti... bu yeni bin yılda ise her on yıl, bin yıllık değişimle birlikte devine devine baskılıyor öncenin bakış uslubunu... yeni bakışların sancıları onunki de diğerininki de...
Darul Erkam'dan iktibas:
Konuya şöyle de bakmak mümkündür. Şafii mezhebinde abdesti bozan hallerin arasında kadına dokunmakta yer almaktadır. Buna mehaz teşkil eden maide suresinde,abdestle ilgili ayette geçen "lems mulaseme" lafzıdır. Bu lafzın iki manaya delalet ettiği ve iki mezhebin bu farklı manalar üzerinden farklı hükümler verdikleri ehlince malumdur.
Aslında burada tartışılması gereken husus ve kaçırdığımız nokta veyahut benim yeni yakaladığım nokta diyeyim; türkiye'nin sosyal ve ictimai nizamıdır. Bu nizam ve yapının içinde, dinin yeri nedir ? Ve insanların bu dinin kaidelerine uygunluğu nedir ? Tabandan , tavana kadar yapılmamış bir rektifiye olmadan, bu konuyu sağlıklı bir zeminde konuşamayacağımız kesindir.
Zira mütekaddimun ulemanın bu konudaki görüşleri bellidir ve sedd-i zerayi prensibince, bunu mekruh addetmişlerdir. Ve bu noktada Hayreddin Karaman'da, kişilerin uyarılmasını dile getirmektedir. Çağımıza cevap vermesi açısından ise kişinin gururunu kırmamak ve rencide etmemek adına elinin havada bırakılmaması gerektiğini dile getirmektedir.
Şimdi şöyle bir soru sorayım, hemcinslerime; Güzel bir bayan, müştehat olan, size el uzatsa gururunu rencide etmemek adına elini havada bırakmasanız, sizin o anki halet-i ruhiyeniz ne olacaktır ? Efendim biz fetva arıyoruz bu fiile, siz kalkmış ne diyorsunuz!! fetvanın amacı nedir, kolaylaştırmaktır.Madem ki kati bir nass yok, o halde fetva verilebilir,maslahata binaen..Evet "Celb-i Menfaat ve def'i mefsedet" ..Maslahat noktası ise modernistlerin günümüzde ençok kullandıkları ve üzerinde kalem oynattıkları mevzudur. Maslahata binaen, asılların terki..aslında yukarıda ki kaidenin aslı şudur "def-i mefsedet, celb-i menfaatten evladır" günahtan kaçınmak, sevap kazanmaktan önce gelir.
Efendim fetva mevcuttur dileyen dilediği fetva ile amel edebilir. Her konuya dair neo müçtehidlerimizce fetva bulunmaktadır..
Selamlar....
bir vebal varsa, sokakları, haneleri, eğitim kurumları, lokantası, yaşam tarzı, kafa yapısı, düşünce ve gönül dünyası, ahlakı, ananesi, ilişkileri asla 30 sene öncesine benzemeyen bu nesli -milyonları- bu gibi mevzularda onların anlayabileceği, sindirebileceği uslub ile ikna metodunu hiçe sayarak, 'bu budur, yersen!' tarzı aydınlatmayanlarındır...
yazı sahibi de memleketinin farkında; ama memleket maalesef o ve onun gibi düşünen kaç kişiye malik...
açmaz burada...
bütün milleti günahkar, fasık, cahil, ne idüğü belirsiz v.s ithamları ile ithamlamak/ithamlamasa da ithamlamak, fildişi kuleden hayatı izlemek dünyanın dönmesini engelleyemiyor...
insanlara yollar gösterilmeli ve bu yollar ehillerce öğretilmeli...
bin yıl geçti... bu yeni bin yılda ise her on yıl, bin yıllık değişimle birlikte devine devine baskılıyor öncenin bakış uslubunu... yeni bakışların sancıları onunki de diğerininki de...
Darul Erkam'dan iktibas:
Konuya şöyle de bakmak mümkündür. Şafii mezhebinde abdesti bozan hallerin arasında kadına dokunmakta yer almaktadır. Buna mehaz teşkil eden maide suresinde,abdestle ilgili ayette geçen "lems mulaseme" lafzıdır. Bu lafzın iki manaya delalet ettiği ve iki mezhebin bu farklı manalar üzerinden farklı hükümler verdikleri ehlince malumdur.
Aslında burada tartışılması gereken husus ve kaçırdığımız nokta veyahut benim yeni yakaladığım nokta diyeyim; türkiye'nin sosyal ve ictimai nizamıdır. Bu nizam ve yapının içinde, dinin yeri nedir ? Ve insanların bu dinin kaidelerine uygunluğu nedir ? Tabandan , tavana kadar yapılmamış bir rektifiye olmadan, bu konuyu sağlıklı bir zeminde konuşamayacağımız kesindir.
Zira mütekaddimun ulemanın bu konudaki görüşleri bellidir ve sedd-i zerayi prensibince, bunu mekruh addetmişlerdir. Ve bu noktada Hayreddin Karaman'da, kişilerin uyarılmasını dile getirmektedir. Çağımıza cevap vermesi açısından ise kişinin gururunu kırmamak ve rencide etmemek adına elinin havada bırakılmaması gerektiğini dile getirmektedir.
Şimdi şöyle bir soru sorayım, hemcinslerime; Güzel bir bayan, müştehat olan, size el uzatsa gururunu rencide etmemek adına elini havada bırakmasanız, sizin o anki halet-i ruhiyeniz ne olacaktır ? Efendim biz fetva arıyoruz bu fiile, siz kalkmış ne diyorsunuz!! fetvanın amacı nedir, kolaylaştırmaktır.Madem ki kati bir nass yok, o halde fetva verilebilir,maslahata binaen..Evet "Celb-i Menfaat ve def'i mefsedet" ..Maslahat noktası ise modernistlerin günümüzde ençok kullandıkları ve üzerinde kalem oynattıkları mevzudur. Maslahata binaen, asılların terki..aslında yukarıda ki kaidenin aslı şudur "def-i mefsedet, celb-i menfaatten evladır" günahtan kaçınmak, sevap kazanmaktan önce gelir.
Efendim fetva mevcuttur dileyen dilediği fetva ile amel edebilir. Her konuya dair neo müçtehidlerimizce fetva bulunmaktadır..
Selamlar....