SEHVET HK. BiR MUNAZARA

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Hak-dilaram'dan iktibas:

bir vebal varsa, sokakları, haneleri, eğitim kurumları, lokantası, yaşam tarzı, kafa yapısı, düşünce ve gönül dünyası, ahlakı, ananesi, ilişkileri asla 30 sene öncesine benzemeyen bu nesli -milyonları- bu gibi mevzularda onların anlayabileceği, sindirebileceği uslub ile ikna metodunu hiçe sayarak, 'bu budur, yersen!' tarzı aydınlatmayanlarındır...

yazı sahibi de memleketinin farkında; ama memleket maalesef o ve onun gibi düşünen kaç kişiye malik...

açmaz burada...

bütün milleti günahkar, fasık, cahil, ne idüğü belirsiz v.s ithamları ile ithamlamak/ithamlamasa da ithamlamak, fildişi kuleden hayatı izlemek dünyanın dönmesini engelleyemiyor...

insanlara yollar gösterilmeli ve bu yollar ehillerce öğretilmeli...

bin yıl geçti... bu yeni bin yılda ise her on yıl, bin yıllık değişimle birlikte devine devine baskılıyor öncenin bakış uslubunu... yeni bakışların sancıları onunki de diğerininki de...

Darul Erkam'dan iktibas:

Konuya şöyle de bakmak mümkündür. Şafii mezhebinde abdesti bozan hallerin arasında kadına dokunmakta yer almaktadır. Buna mehaz teşkil eden maide suresinde,abdestle ilgili ayette geçen "lems mulaseme" lafzıdır. Bu lafzın iki manaya delalet ettiği ve iki mezhebin bu farklı manalar üzerinden farklı hükümler verdikleri ehlince malumdur.

Aslında burada tartışılması gereken husus ve kaçırdığımız nokta veyahut benim yeni yakaladığım nokta diyeyim; türkiye'nin sosyal ve ictimai nizamıdır. Bu nizam ve yapının içinde, dinin yeri nedir ? Ve insanların bu dinin kaidelerine uygunluğu nedir ? Tabandan , tavana kadar yapılmamış bir rektifiye olmadan, bu konuyu sağlıklı bir zeminde konuşamayacağımız kesindir.

Zira mütekaddimun ulemanın bu konudaki görüşleri bellidir ve sedd-i zerayi prensibince, bunu mekruh addetmişlerdir. Ve bu noktada Hayreddin Karaman'da, kişilerin uyarılmasını dile getirmektedir. Çağımıza cevap vermesi açısından ise kişinin gururunu kırmamak ve rencide etmemek adına elinin havada bırakılmaması gerektiğini dile getirmektedir.

Şimdi şöyle bir soru sorayım, hemcinslerime; Güzel bir bayan, müştehat olan, size el uzatsa gururunu rencide etmemek adına elini havada bırakmasanız, sizin o anki halet-i ruhiyeniz ne olacaktır ? Efendim biz fetva arıyoruz bu fiile, siz kalkmış ne diyorsunuz!! fetvanın amacı nedir, kolaylaştırmaktır.Madem ki kati bir nass yok, o halde fetva verilebilir,maslahata binaen..Evet "Celb-i Menfaat ve def'i mefsedet" ..Maslahat noktası ise modernistlerin günümüzde ençok kullandıkları ve üzerinde kalem oynattıkları mevzudur. Maslahata binaen, asılların terki..aslında yukarıda ki kaidenin aslı şudur "def-i mefsedet, celb-i menfaatten evladır" günahtan kaçınmak, sevap kazanmaktan önce gelir.

Efendim fetva mevcuttur dileyen dilediği fetva ile amel edebilir. Her konuya dair neo müçtehidlerimizce fetva bulunmaktadır..

Selamlar....
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Hak-dilaram'dan iktibas:

insanlar fetva arayıp, sormadan neler neler yapıyor efendim,

biz bu konu başlığını tokalaşmaya fetva bulalım diye açmadık... -konunun daha başında niyetimizi ifade ettik- kuma başını gömmüş, ortamından habersizmiş gibi davrananlara hadiselerin hükmünü, cezasını, infazını bildirin diye sesleniyoruz.

tokalaşmanın mesela madem örnek bunu verdiniz, şeriattaki hükmü nedir? cezası nedir, cezanın infazı nasıldır?

öpüşmenin hükmü nedir? cezası nedir? infazı nasıldır?

fecre duhulsuz ilişkinin hükmü nedir? cezası nedir? infazı nasıldır?

fecre duhullu ilişkinin hükmü nedir? cezası nedir? infazı nasıldır?

haram deyip geçince olay sulh mu oluyor?

Darul Erkam'dan iktibas:

Aslında bu bir handikaptır. Zira Türkiye'de ve dünyada bunun gibi nice cinayetler işlenmektedir. Başka yönden bir örnek vermek gerekirse.. Üniversitelerde açılma mevzusu..Bu açılımın getirdiği sonuç, islamın muarızları için ve islamın müntesipleri için şudur; "efendim bakın açılınabiliniyormuş. " günümüzde birçok insanın kafasına bu nakşedildi ve her alanda, kadim kaidelerin değişebileceğine dair yeni kaideler türetildi ve türetilecekte..

Şimdi ne oldu; ödün verenler dindar ve modern, vermeyenler yobaz..

Hak-dilaram'dan iktibas:

aslında hayatın dışında değiliz hiçbirimiz..
.
ya otobüste, ya dolmuşta, ya bankada, çankada, ya bilmemnerede illa ki bir şekilde bizi -doğru budur kalıplı- aykırı fiillerde görmeniz mümkündür...

dolmuşta sıkışırız, sırada sürtünürüz v.s gibi...

biz istiyoruz ki hükümler beyan edilsin. kim, ne ile muhatab bilsin...

tokalaşmanın, öpüşmenin, falanın filanın hepsinin ayrı ayrı sonuçları vardır...

bunlar cemiyetten 'teşvik olur mu' kaygısı ile gizlenince reel hayat stop demiyor; bilakis cemiyet gemi ağzına almış, şehvetinin peşinde koşturmaktadır.

konunun ilk mesajında şehvetin tarifine dair birkaç kelam var... daha biz 'şehvetli' bakış, 'şehvetli' dokunuşu bile çözememişiz zamane kitaplarında...

şehvet, eskilerin tarifi ile ise, bugün erkek yoktur!

gibi gibi...
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
monaroza'dan iktibas:

"bunlar cemiyetten 'teşvik olur mu' kaygısı ile gizlenince reel hayat stop demiyor; bilakis cemiyet gemi ağzına almış, şehvetinin peşinde koşturmaktadır."

İşte böyle olunca, sedd-i zerai daha bir önem kazanmıyor mu

Hak-dilaram'dan iktibas:

sedd i zerai eğer kötüğüne giden yolları kapatmak anlamında kullanılıyorsa, bilakis, farklı bakıyorum; bu ve benzer örneklemeler bırakın kötülüğü, küfre doğru son sürat koşturtuyor insanları...

baba'nın örneğindeki kadın belki baba'ya bir daha elini uzatmadı; ama baba'nın temsiliyeti hakkında ne düşündü, bir de ona sormal lazım...

abartıyı halledersek, meseleyi ifrat ve tefridden azad edersek, hükümnleri net, dürüstçe tafsilatlı ortaya koyarsak bu iş yoluna girecektir...

öpüşmek asla zina gibi sonuç doğurmaz, tokalaşmak da asla öpüşmek gibi bir sonucu... hatta şehvetle tokalaşmak ile şehvetten düşmüş tokalaşmak apayrıdır gibi... bilsin insanlar ne ne ile anılmış, şehvet neymiş, ıstılah anlamı, keyfiyeti, neticeleri...

bunun bilinmesine mani olunması veya neyin hangi suç ile anıldığının öğretilmesi, kimin malını kimden saklamaktır?..

günahtan sakındıyorum derken, bir küçük günahı zina ile eşdeğer yargılatıp, işleyenini zihnen zina ehli gibi addetmenin hesabını kim kime verecek?

sıgara içenlere sokakta hacıamcaların selamı bile esirgemesi hangi zihniyetin ürünü?

bu beyin idmanı oluyor nitekim...

monaroza'dan iktibas:

Fikir mi değiştirdin
gruebel.gif



Alıntı:
Hak-dilaram´isimli üyeden Alıntı
güle bakan gülü koklar.. gülü koklayan güle dokunur... güle dokunan gülü koparır...

bakmak, konuşmaya... konuşmak dokunmaya... dokunmak ise daha ağırına vesile olacaktır....

hadis i şerifte aleyhisselam: bakmak iblisin zehirli oklarından bir oktur buyurmuştur...


Hak-dilaram'dan iktibas:

buna değişme değil de gelişme diyelim...

o cümleleri inkar etmiyorum. şimdi diyorum ki:

güle bakmanın hükmü nedir? koklamanın, koparmanın....

bunların bilinmemesi cemiyette bir belirsizliğe ve şehvet kökenli anarşiye vesile olmakta...

işte bunu gördüm.

yani o güzergah aynen öyledir, inkarsız şekilde; ama şu an ondan daha ağır bir sorun ile karşı karşıyayız...

şunu yapan dindar, bunu yapmayan az dindarda veya efkarda kişilerin ferd ferd tanrısal yargıçlık makamı iddiasına yol açan bir belirsizlik hali ortaya çıkıyor...

neyin hükmü ne, şu ne demek, bu ne demek... fukaha ne demiş, bilinsin istiyorum.

şehvetin tarifini yapacak birini arıyorum yani daha oradayız, ilerleyemedik...

baştan beri de sadece bunu söylüyorum...

bırakın tokalaşmayı

kumsalda mayolu kızların arasından geçerken 'tarif edilen, guslu icab ettiren, günahı gerektiren' 'şehvet' tanımı ile hali uyuşmayanları görünce, bu kademevari silsileli tanımların ve hükümlerinin bilinmesini istemem bundan oluyor...

şehvet nedir?
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
monaroza'dan iktibas:

Şimdi "şehvet nedir" e, ehlince kesin bir tanım getirilse, günümüz yaşam tarzına göre;

-Tabii ki burada sadece "cinsellik" yönünden ele alıyoruz, yoksa şehvetlerin haddi hududu yok malum-

Bakmanın, dokunmanın vb. vb. hükme bağlansa,

Dense ki; Her türlüsünde kişiye özeldir bu tutumlar, belirleyici bir ceza yoktur..

Mesela bakmaktan 2. kez men edilmişiz ama eğer kişi bakınca hiç şehvet duymuyorsa bırakın baksın..

Dokunmak yasaklanmış ama kişi ne kadar dokunsa hiç tahrik olmuyor, bırakın dokunsun..Hakeza devam edin artık tüm ilgili alanlarda..

Ne olacak o zaman?

Daha mı iyi olur, yoksa daha mı kötü?

Hani İslam tek tek kişilere ve temayüllerine göre değil, tüm topluma değerler getiriyordu, hitabediyordu ve evrenseldi?

O şehvet duymaz ama bu duyar..

O şu ülkede yaşıyor -batı, doğu- soğuk, sıcak-İslam'ın yaşandığı, yaşanmadığı- vb.

O zaman karmaşa, kargaşa daha büyümez mi?

Ben derim ki; isteyen istediği kadar yaşasın, kabınca, yüreği yettiğince, O'ndan, O'nu incitmekten, aradaki bağı zedelemekten korktuğu kadar muamele etsin, nefsine ve çevresine..

Muhakkak ki O, yarattığını bilen ve ona göre hüküm verendir.

Hak-dilaram'dan iktibas:

mesele, biraz da insanın kendini toplumu ıslah etme memuru hissetmesi meselesi... belki lazımdır bu, bilemiyorum... yani ıslah için çalışmak var da memuriyete atanmış hissetmek!.. bunu bilmiyorum.

dediğimiz baştan beri şu, yeni bir tarif filan peşinde değilim, eski tariflerin günümüzde bilinmesini istiyorum. neye ne hüküm giydirilmiş, bunlar hep konuşulmuş, yazılmış zamanında...

hükümleri fukaha ortaya koymuş, yeni bir şey getirmeye luzum da yok. tarifler yapılmış, cezalar belirlenmiş, bunu özellikle vurgulayayım.

sadece işte birimiz, yaşadığımız zamanda, toplum için neyin yararlı, neyin zararlı olduğunu oturup hesaplıyor ve ona göre sunum yapıyoruz...

halbuki toplum, o sunumun çok önünde at koşturuyor... insanlar ne ile karşı karşıya olduklarını bilsinler derken, sandığımızdan çok daha donanımlı insanların yaşadığı bir cemiyette olduğumuzu da haber vermek istiyorum. gerek de yok; hepimiz biliyoruz...

bizim içerde, evdeki dünyamız ile o cemiyetin dünyası aynı değil...

o, 'şu yarar fetva, bu fetva yaramaz' diyenin, altına girdiği yükten hoşlanmaması gerekiyor; acı bir yük bu...

fıkıh, suyun çok olduğu yerle, suyun az olduğu yerde ayrı ayrı işlemiş... filan yerde insanların temiz saydığı, falan yerde pis addedilmiş...

muhabbetle

Darul Erkam'dan iktibas:

Konunun veçhesini tayin edemediğim için (paradoks oluştu), neyin sorulduğunu da anlamış değilim. Eğer ki namahrem kadın ile musafaha'nın, namahrem bir kadından buse almanın islam hukukunda cezası nedir ? diye soruluyorsa, el cevab; buna uygulanacak had cezasına dair bir nass yoktur. Zira peygamberimiz sav.e gelen bir adamın "Ben zina yaptım" demesine karşın Rasulullah sav. efendimiz "belki öpmüşsündür" mukabelesinde bulunması ve akabinde adamın recm edilmeyi istemesi, Peygamberimizin daha ziyade örneklerle adamı tevbeye yöneltmeye çalışması, bir nevi konumuza örnek teşkil edebilir. Lakin, namahrem kadınla musafaha yapmanın caiz olmadığına dair mezhebler arasında icma vardır.

Diğer bir nokta ise küçük günahlar kabilinden tasnif ve tavzih ettiğimiz günahlar nelerdir ? İki namazın, iki cumanın vb. rivayetlerde birçok zikrin ve ibadetin affettirdiği küçük günah kabilinden tasnif ettiğimiz günahlara bunları koyabiliriz. Amma buna birisi ceza koyamaz diye bir kaide de yoktur, zamanın kadısı önüne böylesi bir konu geldiğinde (seddi zerai prensibince) ceza uygulayabilir. Amma vakıf olduğum kadarıyla tarihte de böyle bir fiil kayda geçirilmiş veyahut ceza uygulanmış değildir. Elinde böylesi bir belge veyahut mehaz bulunan kardeşlerimiz buraya iktibasz ederlerse müstefit oluruz..
 
Üst