Seher Disiplini

zelal

Asistan
Katılım
13 Haz 2006
Mesajlar
970
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde:

"Sizin hastalığınızın ve şifânızın ne olduğunu söyleyeyim mi? Hastalığınız günahlar, ilâcınızın da istiğfar olduğunu unutmayınız." buyurmuşlardır.

Yüce Rabbimiz peygamber ve velîlerini insanlığın mutluluğu için göndermiştir. Kıyamete kadar da yeryüzünde velî kullarını, dostlarını eksik etmeyecektir.

O velî kullar, kitab ve sünnet üzere dünyalarını kuran, ömürlerini bu çizgide tamamlayan mutlu kişilerdir. İslâm'ı öz benliğinde yaşayarak çevresine ışık tutan örnek insanlardır. Çok muntazam hayatları vardır. İntizam, disiplin onların en belirgin vasıflarıdır.

O velî kullar, alıp verdikleri her nefeste Allah'ı unutmama mücâdelesi içerisindedirler. Bunun için günlük hayatları son derece nizamlı ve saatlidir. Gece gündüz hayatları bir disiplin içerisinde ve devamlı Allah Teâlâ'yı zikir ve O'na istiğfar halinde akıp gider. Kendilerini her an Allah'ın huzurunda bildikleri için kalben ve rûhen doyuma ulaşmış, imanları kalbde sebat bulmuş ve çevresine rehber olmuş yiğitlerdir. Kalb-i selîm sâhibi, kimseyi kırmayan, kimseden incinmeyen, Allah'a ve yaratıklarına dost olmuş şefkat ve merhamet âbideleridir.

Muhterem Üstaz Mahmud Sâmi Ramazanoğlu kuddise sirruh hazretleri de son devrin yetiştirdiği böyle büyükbir Allah dostudur. O büyük Allah dostu hayatı ve eserleriyle topluma ışık tutmuş ve nice sâlih insanlar yetiştirmiştir. Sohbetlerinde insanlığın huzurunun Allah'a yakınlaşmakla mümkün olacağını duyurmuş ve sevenlerine Allah'ı çok zikretmelerini, seherlerde uyanık olmalarını tavsiye etmiştir.

Seher vakti Allah'ın sevgililerinin uyanık bulunduğu ve Allah'a ibâdât ve taat üzere oldukları lâhûtî bir zamandır. Rahmet-i ilâhiyye'nin yeryüzü semâsına kadar indirilip: "Yok mu derdine derman isteyen? Şifasını vereyim. Yok mu sıkıntılarını gidermek isteyen sıkıntılarını gidereyim" diye nida edilen, rahmetin saçıldığı ve kulun Rabbısına en yakın olduğu anlardır. Mânevî ikramların yapıldığı, ruhânî ziyafet sofralarının açıldığı ve Yâr ile buluşup kalbî alış-verişlerle ilâhi ünsiyetin gerçekleştiği bereketli vakitlerdir. Gözyaşlarıyla namaz, niyaz, istiğfar, tefekkür ve zikirle Yüce Rabbe en içten hislerle, samîmî, sıcak ilticâlar edilen demlerdir.

Muhterem Üstaz manevî evlâdlarının üzerinde seher nurunu görmek isterdi. Onların bir seher disiplini kazanması için gayret ederlerdi. Sık sık seherle ilgili âyet-i kerîmeler ve hadis-i şerifler okuyarak intibaha gelmelerine çalışırdı. Bu vakitlerin kıymetini bilmeyen gâfillerden olmayalım diyerek hatırlatmalarda bulunurlardı. Seher vaktinde yapılan derslerin farkını belirtmek için şöyle söylediklerini; yetiştirdiği güzel insanlardan, merhum Fatihli Hüseyin Coşkun amcadan sık sık dinlerdik.

"Seher vakti öyle bir vakittir ki, bir kıvılcım kalbe gelir ve bütün letâifleri harekete geçirir, çalıştırır. O vakitte evradlarıını ifa edenlerinzikirden aldıkları tat ve gönül zevki tarif edilemez. İnsan seher vaktinin dışında 24 saat seccâdesinden kalkmasa, devamlı Allah'ı zikretse yine de seherde aldığı feyzin tadını alamaz." buyururlardı. Kendisi devamla: "Seher vaktinde Allah'ı zikredenlerin evlerinin üstlerinden bir nur semâya doğru yükselir. Bu, kalb gözü açık olanlar tarafından görülür. Hangi apartmandan bu nur yükseliyorsa mutlaka orada Allah'ı zikreden, ibadet ve taatla, duâ ve niyazda bulunan veya Kur'an okuyan bir kimse vardır. Bizler de ehl-i gaflet değil ehl-i nur olalım. Seherlerde uyanık olmaya çalışalım. Allah'ın sevgililerinden olalım." derdi.

Seher vakti uyanık bulunma konusu bütün Allah dostlarının eğitiminde dikkat çekilen hususlardandır. O lâhûtî vakit insanoğlunun bedenen dinlenip zinde olduğu kâinatın bir sessizliğe bürünüp kalbin Allah Teâlâ'ya yakınlığınıdaha kolay hissedebildiği, kalb ve zihnin birlikte aynı hedefe yönelebildiği tatlı anlardır. İnsanın kendini rûhen zenginleştirebildiği ve fikrini derinleştirebildiği kalben ve ruhen Allah'ın nuruyla dolabildiği dolum anlarıdır.

Muhterem Üstaz sevenlerini seherde uyumaktan ikaz için "Mişkatü'l-Envar" adlı kitabdan şu şiiri nakletmişlerdir:

İşittim bir gece bir hoş hâmâme
Olup candan Hudâ zikrine kaim
Uyurdum beni uykudan uyardı.
Dedi olma sakın bu demde nâim
Revâ olmaz ki nâim ola insan
Durup zikrede Mevlâsını behâyim
Behâim zikrederken Hâlık'ını
Ulu'l-elbâb'a nevm olmaz mülâyim.

Mustafa Eriş (Altınoluk Dergisi)
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Muhterem Üstaz Sami Ramazanoğlu (ks.) her gece teheccüd vakti kalkar soğuk su ile boy abdesti alır ve o şekilde dersini ifa edermiş. Ankara'da prof. olan muhterem bir abimiz, her gece düzenli olarak teheccüde kalkıp derslerini yapanlara ilerde muhakkak manevi bir görev verilir demişti. Bunu söylemeleri benim gibi müptediler için bir teşvik de olsa gerek. Aynı zamanda siz dersinizi yaparken silsiledeki meşayih gelir sırtınızı sıvazlar buyurmuşlardır. Bu ne büyük bir saadettir, bizler için. Rabbim her gece kalkabilmeyi ve bir zaman sonra meşayihin nurlu ellerini sırtımızda hissedilmeyi nasip etsin bizlere...
 
Üst