Sadettin Kaplan Şiirleri

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
Dilekçe


Bilen beni ben sanır,
Bilse beni utanır.
Ne falcı beni tanır,
Ne gösterir fal beni...

İzler bin ifrit beni, her gün 'sendeniz' diye,
Bin yola sürdüm atı, Yârab 'senden iz' diye,
Kandırdı İblis beni, 'ben dağ, sen deniz' diye;
Bin parçaya ayırdı koştuğum kumsal beni...

Geçmedim eleğimden,
Pişmanım dileğimden,
Çöz bağı bileğimden;
Sal beni! ..

Zehri ilaç yerine sundular 'uslan' diye,
Sırtımı uçuruma verdiler 'yaslan' diye,
Büyüttüm gözlerimde kediyi 'aslan' diye;
Öfkenin sahrasında çıldırttı çakal beni! ..

Yaydan çıkmış okum ben,
Kalıbımda yokum ben,
N'olur bedenim de sen
Kal beni! ..

Ulu yolculuğuma yok iken hazırlığım,
Artmakta günden güne körlüğüm sağırlığım,
Çökertti dizlerimi gereksiz ağırlığım;
Bunca yıl taşımaktan bıktı bu hamal beni...

Kapılıp da fendine,
Bağlandım kemendine,
Köle etti kendine
Mal beni...

Akşamına uzanıp sabahından gönlümün,
Uçurdum mürşidini dergâhından gönlümün,
Beni sorumlu tutup günahından gönlümün;
Ne sofî selâm verir, ne arar abdal beni...

Zararımdır uttuğum,
Aklımdır uyuttuğum,
Taşımaz şu tuttuğum
Dal beni...

Ayağıma dolanan yılan oldu huzurum,
Kahroldu iyiliğim övüldükçe kusurum,
Ne olur ya İsrâfil, bir an farzet ki 'Sûr'um;
Ebedî bir hayatın şafağında çal beni! ..

Bu son dilekçem sana,
Uyamadım zamana,
Yârab, el uzat bana;
Al beni! ..


Sadettin Kaplan
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
Oturmuşum toprağa dizlerim avucumda,
Kararıyor içimde gözlerimin akları;
Bir karınca dev yiyor ta öteki ucumda.
Toprağı kar delende, kan yürür kardelende;
Islık çaldıkça Pan’a Midas’ın kulakları…

Oturmuşum denize özlerim avucumda,

Islanıyor altımda Helen’in mor genleri,
Can pazarında Hektor ta öteki ucumda.
Geçler erkenleşiyor, dalga dikenleşiyor;
Susadıkça kanıma çölün sürüngenleri…

Oturmuşum ateşe közlerim avucumda,

Altımda mızrak gibi evsizlerin evleri,
Bir ergen evleniyor ta öteki ucumda.
Gün tükeniyor günde; yolların büklümünde
Sardıkça sahilimi bozkırın alevleri…

Oturmuşum sabaha gizlerim avucumda,

Gönlümün gün doğusu nabzında nal sesleri,
Bir efe lir çalıyor ta öteki ucumda.
Son atlı dağı aştı, kuleler kuyulaştı;
Dikey alçalışlarda günün yanal sesleri…

Oturmuşum akşama gözlerim avucumda,

Seğiriyor alnımda bir ölünün kasları,
Geceler gün içiyor ta öteki ucumda.
Damlıyor ılık ılık, rûhuma aykırılık;
Kadifeler kestikçe som çelik makasları…
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
ÇARŞININ AYNASINDA…





Yıl yanıyor yasında,

Kan kınası ışıyor elinin ayasında.

Gülümsüyor Mehmed’im

Çarşının Aynasında…


_____________________



Bu akşam özge bir hüzün var dalgalarda,

Bu akşam kuşlardaki mutluluk melâl gibi…

Bir Mehmet çömelmiş siperde, dalgın;

Gözleri Çoban Yıldızı, kaşları Hilâl gibi…

……………………………………………

Bahara göz kırpıyor budağı gürgenlerin,

Bengisular emiyor dudağı gürgenlerin…

Mart ortası, tomurcuklar patladı patlayacak,

Boğaz’ın gerdanında gümüşten bir sis;

Çarşı’nın aynaları çatladı çatlayacak…

…………………………………………….

Yarabbi! Bu kuşlar neden huzursuz?

Ecel mi erkenci, zaman mı âhir?

Bir çelik pranga cenderesiyle,

Sıkıyor boğazını Boğaz’ın Kilitbahir…

Kişniyor dalgalara Çavuş’un Demirkırı,

Şafağın şakağında zonkluyor Conkbayırı…

Bu sabah bir melâl var dalgaların sesinde,

Doludizgin bir türkü nal dövüyor sularda;

Bin seher taranıyor bir atın yelesinde…

…………………………………………….

Mart’ın on sekizine kurulmuştu kıyamet,

Sesleniyordu ervâh-ı şühedâ yücelerden;

“Bre Mehmet, kıyam et!..”

Engine de ana kurban engine,

Rastlanır mı yiğitlikte dengine?

Bir kıyametti Mehmet!..

Bir kıyam etti Mehmet;

Denizlerin mavisi boyandı kan rengine…

…………………………………………..

Siz ey merhameti celâlden yüce,

Siz ki ey kanları Hilâl’den yüce,

Siz ey korku nedir bilmez yiğitler,

Siz ey Cennet ehli şanlı şehitler!...

…………………………………………..

Bir meltem sarılmış Şehitler Âbidesi’ne

Cennetten esen bir yele benziyor…

Genç bir ana, dimdik, dilinde dua,

Bir çocuk var eteğine tutunmuş;

Yüreği göğsünde çırpınan bir kuş…

Saçları altın başak, kaşı Hilâl’e benziyor,

Şehitler tepesinden bakıyor enginlere;

Gözleri Muhammed Mustafa'ya(*) benziyor…



Sadettin Kaplan


(*) birçoklarının bana kızacağını biliyorum ama, burada sevgili efendimizin ism-i şeriflerini koyduğum yerde malum şahsın ismi vardı. böyle güzel bir şiire yakıştıramadım bi türlü... ve asıl olması gereken ismi koydum oraya... bize hak veren, vermeyen herkese teşekkürler....
 
Üst