Risale-i Nur'dan Asrın Problemlerine Çözümler

Zeynep Özmen

Kevok_84
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
3,306
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Mısır'ın başşehri Kahire'de yayıncılık yapmakta olan Sözler Publications tarafından, Bediüzzaman'ın düşünce sistemini çok yönlü olarak ele alan bir kitap yayınlandı. "Bediüzzaman'ın Düşünce Sisteminde Çağdaş Problemlerin Çözüm Yolları" adını taşıyan kitap, Prof. Dr. Sami Afifi Hicâzî ve Prof. Dr. Abdürrahim es-Sayih tarafından kaleme alındı. Mısır'ın tanınmış simalarından olan bu iki ilim adamı, Ezher Üniversitesi Usûlü'd-Din Fakültesi Kelâm ve Felsefe Anabilim Dalı Öğretim üyelerindendir.
Kitabın giriş bölümünde Üstad Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nurun tanıtımına yönelik özet bilgiler sunuluyor. Hemen ardından, şu değerlendirmelere yer veriliyor:
"Bediüzzaman, İslam fikir ve düşünce tarihine ışık tutan en büyük âlim ve sembol isimlerden biridir. İslâmın evrensel mesajına paralel olarak, İslâm âlemi ve Müslüman toplumların ve hattâ bütün insanlığın maruz kaldığı problemleri titizlikle tespit ediyor. Ardından, bu tespitlerin ışığında, asrın şartlarını da dikkate almak suretiyle Kur'ânî ölçü ve kriterlere dayanarak çözümler sunuyor."
Giriş bölümünde, büyük bir misyon üstlenen Bediüzzaman Saîd Nursî'nin "Asrın müceddid ve imamı" olduğuna dair bir tespite yer verilirken, "Risale-i Nur'da ele alınan meseleler, benzersiz bir tarz ve genişlikte derinliğine incelenmiştir… Edebî açıdan, uslûbundaki akıcılık, ibarelerindeki estetik ve güzellik, terkiplerindeki zenginlikle eşsiz bir eser" değerlendirmesi yapılıyor.
Risale-i Nur'u derinlemesine inceleyen bir kimsenin, "Onun bir feyz-i ilâhi olduğunu teyid edeceği" görüşüne yer verilen eserde, Bediüzzaman'ın insan yorumu detaylı olarak ele alınıyor ve şu noktalara dikkat çekiliyor:
İnsan, yaratılıştan kendisine tevdi edilen sınırsız istidat ve potansiyeliyle, kâinat içinde emaneti yüklenmeye ehil olmuş ve Kur'ân'da da ifade edildiği üzere Cenab-ı Hakkın birinci derece muhatabı olmuştur.
Risale-i Nur, insan eksenli olup, insanın mahiyeti, mânevi cephesi ve ahlâki değerler çerçevesindeki konumu üzerinde özellikle duruyor. İnsanın nereden geldiği, nereye gittiği, yeryüzüne gelmekteki gayesi, kâinattaki yeri, insanın hemcinsiyle ve diğer varlıklarla olan ilişkisi gibi konulara geniş yer veriliyor. İmanın manası ve mahiyeti, iman-marifet ve marifet-iman ilişkisi; haşir ve âhiret inancı gibi tamamen imanla bağlantılı hususlar, günümüz insanının kolayca kavrayabileceği tarzda sunuluyor. Bediüzzaman'ın düşünce perspektifi açısından ahlâk felsefesi, şaşmaz ölçü olan "Vicdan" gibi konular bir bütünlük içinde ele alınarak, bilimsel mânâda çözüme kavuşturuluyor.
Kur'ân'ın beşeriyete hitabında kullandığı "Kıssa, temsil, soru-cevap ve karşılıklı konuşma üslûbu" gibi yöntemlerin de dikkate alınması suretiyle, en mücerred ve en soyut meseleler dahi gözle görülür derecede ve aklın kolaylıkla idrak edebileceği ölçüde ortaya konuluyor.
Üstad Bediüzzaman'ın Kur'ân'dan aldığı ders çerçevesinde kullandığı ve en fazla yoğunlaştığı tarzın “karşılıklı konuşma üslûbu” olduğu nazara veriliyor.
Kur'ân'ın temel tebliğ ve irşat yöntemlerinden biri olarak tespit edilen "Karşılıklı konuşma ve muhavere" yönteminin, Risale-i Nur'un bütünlüğü içerisinde, özellikle "Lâhikalar"da kullanıldığına dikkat çekiliyor. Ardından da, bu uygulamaların tebliğ ve irşad alanında mükemmel örnekler olduğu dile getiriliyor.
"Bediüzzaman'ın Düşünce Sisteminde Çağdaş Problemlerin Çözüm Yolları" isimli kitaba göre, Bediüzzaman'ın metodolojisi içerisinde yer alan “Karşılıklı konuşma ve muhavere,” ana başlıklarıyla şöyle aktarılıyor:
Karşılıklı konuşma ve muhavere üslûbu, insanlığın gelişme göstermesi için bir araçtır. Onu maddeten ve mânen yükseltir. Zira, insan konuşan sosyal bir varlıktır. Herşeyden önce insan kendi nefsiyle olan muhaveresi neticesinde kusurlarını görür, dini değerlere daha sıkı bağlanır ve nefsini tezkiye etmek suretiyle mânen terakki eder.
İnsanın hemcinsiyle olan muhaveresi ve konuşup anlaşması, insanı sosyal ve ferdî boyutta sağlam bir altyapı kurmaya götürür. Topluma ve bireylere karşı mesuliyet duygusunu geliştirir. Hariçteki topluluklarla olan ilişkilere seviye kazandırır. Ve sonunda medeniyetler arası diyalogun kurulmasına ve geliştirilmesine vesile olur
 
Üst