Resulsüz ve Şeriatsiz İslam...!

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Beni niye etiketleyip durdunuz konuya ...
Ben ehli sünnetli olmaya çalışıyorum ...
Dün gece bir cübbeli hoca videosu daha izledim , kendimden geçtim ...
Neyse mevzu beni aşar , diliniz çok ağır ...
Ben sakin sakin köşemde bekliyim ....
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
1) Senin de söylediğin "Peygamber A.S'ın dine ilişkin sözlerinin vahye uygun olamayağı" iddiası akıl sahibi bir insanın iddiası olabilir mi?
Peki, hadis inkarcısı diye yaftalanan insanların temel Sav'ı da bu sav değil midir? Yani peygamber Kur'anın hilafına konuşmaz temeli üzerinde dönmez mi iddialar.
"Metin Kur'ana uygun olmalıdır, önümüze gelen hadis ne kadar sahih olursa olsun metin Kur'anın hilafına ise elimizin tersi ile itmeliyiz"
diyorsun, ki herzaman buluştuğumuz noktadır burası.
Peki farklı bir açıdan baktığımız da bu şu demek değil midir, sağlamlığı ne ölçüde olursa olsun en sağlam hadis kaynaklarında bile tahrifat olasıdır. Forumda defalarca kez de bunun örneklerini konuştuk, tartıştık....

Bu sözün asli Imam Ebu Hanife´ye aittir." Rasulullah (sav) Kurana ters bir sey söylemez , dolayisiyla bu rivayet ona ait olamaz."

Bakiniz "zina eden dindeb cikmismidir?" seklinde yöneltilen soruya verdigi cevaba ve gerekcelendirmesine. Orda bu sekilde bir cevap verir.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Bu sözün asli Imam Ebu Hanife´ye aittir." Rasulullah (sav) Kurana ters bir sey söylemez , dolayisiyla bu rivayet ona ait olamaz."

Bakiniz "zina eden dindeb cikmismidir?" seklinde yöneltilen soruya verdigi cevaba ve gerekcelendirmesine. Orda bu sekilde bir cevap verir.

Evet, İmam-ı Azam'ın başını çektiği Rey Ehli duruşunu ifade ediyor bu bakış açısı. Ben de farklı bir bakış açısında sahip değilim, aklı başında bir müslüman peygamber Kur'anın hilafına konuşur/konuşabilir diye saçmasapan bir söz söyleyebilir mi.
Ama malesef hadis ayeti nesheder anlayışı dahi güncel literatürde kendine alan bulmuş, bir çok örneği var.

Burada dikkat çekmek istediğim şey şudur ki, hadis inkarcılığı ile yaftalanan zatların çıkış noktası da hemen hemen aynı, peygamber A.S'ın Kur'anın hilafına konuşmayacağı iddiasıdır.
Örneğin Miraç hadisi gibi popüler bir hadise eleştiri yaptığınızda hadis inkarcısı oluyorsunuz ama,
kimse buradaki bir çok olayı nakledildiği gibi tastik eder isem,
Kur'an mesajından bazı temelleri sarsıyorum, farkında olmadan kısmi olarak Kur'an mesajını örtmeye/inkara kadar varan bir anlayışı tastik etmiş oluyorum demiyor, yahut böyle bir kaygısı yok. Kur'ani muhakemeden uzak kalmanın doğal sonuçları bunlar.

Hadis inkarcılığı yaftası yakıştırılan insanlar tabi tamamıyla aynı anlayışı yansıtmıyor, şu var Kur'anın sadece Kur'an ile anlaşılması gerektiği hususunda ayrışmalar da mevcut.
İman/İnkar/Şirk gibi tevil edilmemesi gerken alanlarda kesinlikle haklı bir duruş sergilerken,
müslümanca yaşama pratiğinin tespitinde, ortak akıl ve kaynak okuma yöntemlerini dışladığından tefrite düşmüş oluyor.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Örneğin Miraç hadisi gibi popüler bir hadise eleştiri yaptığınızda hadis inkarcısı oluyorsunuz ama,

Haklı eleştiri yaptığınızda kimse size karşı çıkmaz. Haklı eleştiri nasıl olur? Dersin ki bu hadisteki falancı ravi filan alim tarafından yalan uydurduğu ortaya çıkan biridir dersin biz de olayı araştırırız. Ama aklıma yatmıyor diyerekten bir hadis inkar edildiği vakit biz karşı çıkıyoruz.

Zaten hadis alimlerinde de bu tür kabul ve redler mümkündür. Bunu okuyoruz. Fakat hiçbiri bu benim aklıma aykırı diyip de hadis inkar etmemiştir.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Haklı eleştiri yaptığınızda kimse size karşı çıkmaz. Haklı eleştiri nasıl olur? Dersin ki bu hadisteki falancı ravi filan alim tarafından yalan uydurduğu ortaya çıkan biridir dersin biz de olayı araştırırız. Ama aklıma yatmıyor diyerekten bir hadis inkar edildiği vakit biz karşı çıkıyoruz.

Zaten hadis alimlerinde de bu tür kabul ve redler mümkündür. Bunu okuyoruz. Fakat hiçbiri bu benim aklıma aykırı diyip de hadis inkar etmemiştir.

Kıyas farkları nedir?
İçtihadlarda oluşan farklıllıkların nedenleri nedir?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Kıyas farkları nedir?
İçtihadlarda oluşan farklıllıkların nedenleri nedir?

Müslümanlar tarafından kabul görmüş, saygı duyulmuş alimlerin kendince ortaya koydukları bazı usuller olmuştur. Buhari bir hadisi seçerken kullandığı eleğin delikleri çok dardır müslimin ki biraz daha geniştir vs. Buhari mesela ravilerin birbirini görmesini şart koşarken, müslim ravilerin aynı dönemde yaşamış olmasını kafi görmektedir. (tabi diğer ravi şartlarına ilaveten, dürüstlük, güvenilirlilik vs)

Keskin bir örnek vermek gerekirse bir gün Efendimiz namaz kılarken Aişe validemiz oturduğu yerden kalkmış ve efendimizin yanağındaki kanı eliyle silmiştir. Efendimiz namazı bozmuş ve abdest alıp namazı iade etmiş. Fakat sebebini zikretmemiş.

Bu olaydan A alim kanın abdesti bozduğundan dolayı, B alim ise kadın elinin namazdayken değmesini sebep görmüş. Böylece ictihad farkı doğmuş. Gerçeği ise Allah bilir. Ama burada iki alimde kendi penceresinden haklı olabilir.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sevgili Yahayy kardesim, sanki yaratilis gayemizi unutup cogu zaman gereksiz teferruatlarda boguldugumuzu dusunuyorum. Onemli olan, muslumun olarak sorumlulugumuzu yerine getirmek, amellerimizin salih olmasi ve eylemlerimizin kabul edilecek vasifta bulunmasi degil midir? Ne diye bizi ilgilendirmeyen seylerin ardina dusup vaktimizi heba ediyrouz.

"hadis metninin Kur'andan doğrulanacak ya da yanlışlanacak bir referansı bulunmadığında hak olup olmadığının mihengi nedir?" sorusuna gelince.

Ornegin; bir kadini teyzesi veya halasi ile ayni anda nikah altinda utmak Resulullah tarafindan yasaklanmistir. Bu hukum bu acikligiyla Kuran'da yoktur. Fakat verilen hukmun Kuran'a bir aykiriligi da yoktur. Aslinda Resulullah'in ornekledigi, İslam anlayisi ve bu ugurda ortaya koydugu butunsel/tevhidi mucadele profili bize bu tarz mesleleri cozumlemede yardimci oluyor.

Fikhi farkliliklari cok da fazla buyutmemek gerek, nakillerde celiskiler, farkliliklar olabilir bunlar mesele degil. Onemli olan akaittir ki İslam akaidi kelama ve imamlara gerek kalmadan Kuran'la bize ulastirilmistir. Geriye kalan ameli bir takim ihtilaflar olmustur, olacaktir bu da cok dogaldir.Farkli anlayanlar, yanlis ve eksik anlayanlar hep omustur.

Aslinda meseleye su sekikde yaklastigimizda bir sorun kalmiyor;

Nevebi hadisler, umumi bir hukmu hususi alana indirger, acik olmayan bir hususu aciklar, tamalanmasi gereken bir konuyu tamamlar ya da namaz gibi kuran'in sukout ettigi meselelere iliskin aciklamalarda bulunur. Bunu bu sekilde sinirlandirmak gibi bir zorunlulugumuz var.

Bunun disinda Sunnet Kuran'daki bir ayeti nesh edemez, Kuran disinda haram ve helal belirleyemez. Uluhiyyet inancinin geregidir bu. Cunku hakim ve otorite ve yetki sahibi ancak Allah'tir. İbadet ancak ona yapilir, itaat ancak O'nun indirdigi hukumleredir. Yoksa Allah bir ototrite, Muhammed de O'nun eksik biraktiklarini tamamlayan ikinci otorite degildir, haşa. O Hrisitiyanlikta var. Bizde yok mu, olmaz mi. Daha Allah ve Resulunu kafalalarinda dogru duzgun konumlandiramamislar var icimizde.

Baglayacak olursak; Kuran'in disinda, ona alternatif, olcusuz rakip kaynaklar olusturmak nasil ifratsa, buna tepki duyarak "sadece Kuran" soylemi de tefriri olusturmaktadir. Rabbimiz bizleri surekki bu asiri uclardan sakindirir ve orta yolu-sirat'i mustakimi tavsiye eder. O da bana gore sudur, Kuran temel kaynaktir ama tek kaynak degildir, onayladigi ikincil kaynaklar vardir.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir


Ornegin; bir kadini teyzesi veya halasi ile ayni anda nikah altinda utmak Resulullah tarafindan yasaklanmistir. Bu hukum bu acikligiyla Kuran'da yoktur.




Nasıl yoktur?

Sizlere, analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları, kızkardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızin yanınızda kalan üvey kızlarınız ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bir engel yoktur, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir arada almak suretiyle evlenmek, -geçmişte olanlar artık geçmiştir- size haram kılındı. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder.

Savaşta esir olarak ellerinize geçen cariyeler dışında, tüm evli kadınlarla evlenmeniz de Allah'ın yasasıyla size haram kılınmıştır. Bunların dışında kalan bütün kadınlar, kendilerine mal varlığınızdan bir kısmını mehir olarak vermeniz ve zina yolu ile değil, evlilik bağı yoluyla almak şartıyla size helaldir.


Senin deyiminle resul Allahın helal ettiğini haram etmiştir:

Ornegin; bir kadini teyzesi veya halasi ile ayni anda nikah altinda utmak Resulullah tarafindan yasaklanmistir.


Ama Kuranda serbesttir.


 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Haklı eleştiri yaptığınızda kimse size karşı çıkmaz. Haklı eleştiri nasıl olur? Dersin ki bu hadisteki falancı ravi filan alim tarafından yalan uydurduğu ortaya çıkan biridir dersin biz de olayı araştırırız. Ama aklıma yatmıyor diyerekten bir hadis inkar edildiği vakit biz karşı çıkıyoruz.

Zaten hadis alimlerinde de bu tür kabul ve redler mümkündür. Bunu okuyoruz. Fakat hiçbiri bu benim aklıma aykırı diyip de hadis inkar etmemiştir.

bu konuyla alakali söylemiyorum.

"Bu ravi , yanlis anlamis, yada yanlis aktarmis" diyenler var. Ama ravi birinci dereceden oldumu bunu söylemekten büyük ölcüden cekiliniliyor.
Birinci dereceden aktarana bir sey söyleyince bu sefer sahabi düsmani oluyorsun, kolay degil .
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Sevgili Yahayy kardesim, sanki yaratilis gayemizi unutup cogu zaman gereksiz teferruatlarda boguldugumuzu dusunuyorum. Onemli olan, muslumun olarak sorumlulugumuzu yerine getirmek, amellerimizin salih olmasi ve eylemlerimizin kabul edilecek vasifta bulunmasi degil midir? Ne diye bizi ilgilendirmeyen seylerin ardina dusup vaktimizi heba ediyrouz.

"hadis metninin Kur'andan doğrulanacak ya da yanlışlanacak bir referansı bulunmadığında hak olup olmadığının mihengi nedir?" sorusuna gelince.

Ornegin; bir kadini teyzesi veya halasi ile ayni anda nikah altinda utmak Resulullah tarafindan yasaklanmistir. Bu hukum bu acikligiyla Kuran'da yoktur. Fakat verilen hukmun Kuran'a bir aykiriligi da yoktur. Aslinda Resulullah'in ornekledigi, İslam anlayisi ve bu ugurda ortaya koydugu butunsel/tevhidi mucadele profili bize bu tarz mesleleri cozumlemede yardimci oluyor.

Fikhi farkliliklari cok da fazla buyutmemek gerek, nakillerde celiskiler, farkliliklar olabilir bunlar mesele degil. Onemli olan akaittir ki İslam akaidi kelama ve imamlara gerek kalmadan Kuran'la bize ulastirilmistir. Geriye kalan ameli bir takim ihtilaflar olmustur, olacaktir bu da cok dogaldir.Farkli anlayanlar, yanlis ve eksik anlayanlar hep omustur.

Aslinda meseleye su sekikde yaklastigimizda bir sorun kalmiyor;

Nevebi hadisler, umumi bir hukmu hususi alana indirger, acik olmayan bir hususu aciklar, tamalanmasi gereken bir konuyu tamamlar ya da namaz gibi kuran'in sukout ettigi meselelere iliskin aciklamalarda bulunur. Bunu bu sekilde sinirlandirmak gibi bir zorunlulugumuz var.

Bunun disinda Sunnet Kuran'daki bir ayeti nesh edemez, Kuran disinda haram ve helal belirleyemez. Uluhiyyet inancinin geregidir bu. Cunku hakim ve otorite ve yetki sahibi ancak Allah'tir. İbadet ancak ona yapilir, itaat ancak O'nun indirdigi hukumleredir. Yoksa Allah bir ototrite, Muhammed de O'nun eksik biraktiklarini tamamlayan ikinci otorite degildir, haşa. O Hrisitiyanlikta var. Bizde yok mu, olmaz mi. Daha Allah ve Resulunu kafalalarinda dogru duzgun konumlandiramamislar var icimizde.

Baglayacak olursak; Kuran'in disinda, ona alternatif, olcusuz rakip kaynaklar olusturmak nasil ifratsa, buna tepki duyarak "sadece Kuran" soylemi de tefriri olusturmaktadir. Rabbimiz bizleri surekki bu asiri uclardan sakindirir ve orta yolu-sirat'i mustakimi tavsiye eder. O da bana gore sudur, Kuran temel kaynaktir ama tek kaynak degildir, onayladigi ikincil kaynaklar vardir.
İmza...

Akaidi Kur'an belirler, bu hususta tevile yer yoktur.

Benim de söylemek istediğim bu ana fikir bu aslında.

Fıkhi ve Nakli argümanlar üzerinden insanların imanını tasnif etmek çok kaba saba ve sığ bir yaklaşım.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
bu konuyla alakali söylemiyorum.

"Bu ravi , yanlis anlamis, yada yanlis aktarmis" diyenler var. Ama ravi birinci dereceden oldumu bunu söylemekten büyük ölcüden cekiliniliyor.
Birinci dereceden aktarana bir sey söyleyince bu sefer sahabi düsmani oluyorsun, kolay degil .

Çok genel konuşuyorsun. Senin miraç hadisine karşı çıkış sebebin nakleden sahabeden mi, ravisinden mi, aklına yatmamasından mı?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
İmza...

Akaidi Kur'an belirler, bu hususta tevile yer yoktur.

İşte bunu dedin mi kadere iman şartını kaldırıp akabinde geleceği bilmeyen, cahil bir ilaha tapmış olursun.

Yok eğer sen, Allahın senin imanlı mı imansız mı öleceğini bilir dersen kadere iman etmiş oluyor ve akaidini Kuran dışına taşımış oluyorsun.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
İşte bunu dedin mi kadere iman şartını kaldırıp akabinde geleceği bilmeyen, cahil bir ilaha tapmış olursun.

Yok eğer sen, Allahın senin imanlı mı imansız mı öleceğini bilir dersen kadere iman etmiş oluyor ve akaidini Kuran dışına taşımış oluyorsun.

İşte bunu dedin mi kadere iman şartını kaldırıp akabinde geleceği bilmeyen, cahil bir ilaha tapmış olursun.

Yok eğer sen, Allahın senin imanlı mı imansız mı öleceğini bilir dersen kadere iman etmiş oluyor ve akaidini Kuran dışına taşımış oluyorsun.

Allah'ın insanlar için belirlediği kapalı alanları aştık, olduk edaları ile boyunuzdan büyük iddilar yapıp kendinizi kâinata ve meleklere güldürmeyin.
Kader gaybi bir meseledir, bizim boytumuzla alâlakı değildir, bize nasıl kapalı ise "bana ve size ne yapılacağını bilmem" diyen peygambere de kapalıdır.
Asla tırmanamayacağı duvarları çocukça bir inatla tırmanmaya çalışan üç beş maceraperestin çıkarımları ile Allah tasavvurumuzu değiştiremeyiz.
Zaman-Gelecek kavramı ile kaderi motamod birleştirmeniz dahi bu konuda ne kadar az düşündüğünüzü gösteriyor.

Allah'ı gelecek kavramının içinde mülahaza etmek için, Allah için de akıp giden bir zaman olgusundan, geçmiş, gelecek gibi mefhumlardan bahsetmek gerek.
Allah ve Zaman ilişki bizim algı boyutumuzun dışındadır, biz Allah'ın bildirdiği kadarı ile O'na yükleyip-yüklemeyeceğimiz sıfatları aklederek,
tahkik ederek irademiz ile bulup iman etmek ile mükellefiz.

Sana kaderin ne olduğunu anlatayım...

Erkek kardeşimin okul arkadaşı efendi bir çocuk vardı mahallemizde, evlendi Almanya'ya yerleşti.
Burada kalan kardeşi piskolojik sorunlar yaşıyor ve dünya gel gitten sonra, cinlenmişsin, piskolojik sorunların var diye dinlendirilmek üzere Samsun'a gönderiliyor.
Bu çocuk dün kendini pompalı tüfekle vurarak inhitar etti ve öldü.
Kardeş Almanya'dan İstanbul'a geldi.
Benim yeğenim, bir kaç arkadaşı ve eşiyle araçla yola çıktılar.
Merzifon'da kaza yaptılar araçta sadece yeğenim sağ kaldı.
Bu çocuk'da bugün intihar eden kardeşi ile birlikte musalladaydı.

Mukadderata ilişkin bir örnek arıyorsan, işte bunlar sana yeter, bunlar Allah'ın insanlar için takdir ettikleridir.

Az önce anacaddede yürüyordum, 50 metre sonra bir dükkanda işim vardı, baktım kapalı...
Geri dönerken önümde bir panelvan son hızla yürüdüğüm kaldırımdaki eczaneye daldı, ve tüm vitrinini indirdi, aracın airbagleri açıldı.
2 dakika önce yürüyor olsa idim, o araç ile dükkan arasında olacaktım.

işte sana mukadderat Lafons bırak sen, geçmiş gelecekle uğraşmayı, aklını ve gönlünü Allah'a aç,
asla bilemeyeceğin peygamberin bile vazife edinmediği görevlere soyunma, önündeki en kıymetli hazine vahyi oku ve gönlünü Allah'a aç.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Çok genel konuşuyorsun. Senin miraç hadisine karşı çıkış sebebin nakleden sahabeden mi, ravisinden mi, aklına yatmamasından mı?


o kadar üstüne basarak söyledim, " bu konuyla alakali degil " diye..
Buna ragmen mirac diyorsunuz .
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Şunu da söyliyelim gocunmanın bir anlamı yoktur:
Allah Rasülü'ne:
"Ey Allah'ın Rasulü! Sığırda, davarda ve altında zekat nisabı nasıldır..?" diye sorulduğunda,
O'nun bu ve bu hususa benzeyen sualler noktasındaki cevabı, "hüküm" olur ister istemez. Çünkü başka çıkış kapısı yoktur.
Dolayısıyla Allah'ın Rasülü, doğal ve tabii olarak, Peygamberliğine münhasıran "hüküm" ortaya koyar.

NOT

Şu da denilebilir.

Zekat Allah'ın hükmüdür. Lakin zekatta kapalı olan hususlarda Allah'ın Rasülü'nün bir kısım beyanatı "HÜKÜM" olarak zuhur eder tabii olarak.

Din'de Allah'ın Rasülü'nün söylemlerini, açıklamaları, tesbitlerini ve uygulamalarını kaale almazsanız iş bitmiştir, geçmiş olsun:

"Din" de ortadan kalkmıştır...

Çok akıllısınız maşallah...

Din'de kendinize yer seçerken Allah'ın Rasülü'nü dışlıyorsunuz...

Ülamayı çizmek böyle bir şey...

--)))

İyi gidişler...
 
Üst