Peygamberin Örnekliği Zamanla Sınırlı Mıdır?

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Resullerin örnekliği hangi zamanla sınırlıdır ?



Ahzab suresi 21. ayetinde rabbimiz mealen " Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." buyurmuştur.

Değişen kur'an algıları ve gelenekteki yanlış resul anlayışları neticesinde sorgulanmaya başlayan konulardan biriside resul sav in günümüzde nasıl anlaşılması gerekliğidir. "Kur'an merkezli söylem" anlayışı doğrultusunda dile getirilen anlayışlardan birisi olarak ,resul sav in öldüğü ve onun vazifesinin yaşadığı hayat içinde bittiği ve bize bugün için onun herhangi bir değer ifade etmeyeceği gibi sözler ortaya atıldığını görmekteyiz. "Kur'an merkezli islam" söylemine yakışan bir resul anlayışı nasıl olmalıdır? diye sorulduğu zaman acaba nasıl bir cevabımız olmalıdırki bu söyleme ters bir düşünce olmasın.

Geleneksel resul anlayışına hakim olan düşünce kur'an merkezli bir düşünce olmadığı bir gerçektir, bu düşüncenin yanlış resul anlayışı üzerinde durarak yazının hacmini büyültmek amacında olmadığımız için bu düşünceye tepki olarak geliştirilmeye çalışılan resul anlayışı üzerinde durmaya çalışacağız. En büyük sıkıntı resul adına bize gelen rivayetlere bakış açısından kaynaklanmaktadır, onun sözlerini vahiy olarak gören anlayışa tepki olarak kur'andaki " elhadis" kelimesinden yola çıkılarak, " bakın kur'anda bundan sonra hangi hadise inanacaksınız diye ayet var ve kur'andan başka hiçbir söze inanmamamız söyleniyor" şeklinde iddialar ortaya atılarak hadislerin tümünün red edilmesi gibi bir düşüncenin kur'ana onaylatılması gibi bir düşünce ortaya atılmaktadır. 23 yıllık risaleti boyunca kur'an harici sözler söylemesi gayet normal ve kendisine inen kur'an hakkında sahabesine bazı bilgiler vermesi gayet normal hatta mecburi olan bir resulün bu sözlerinin bize kadar geliş yolunda bazı sıkıntılar olması o sözlerin hepsinin uydurma olduğu anlamına gelmez. Resul sav adına gelen bir haberin doğru olup olmadığı kur'an ölçüsüne vurularak anlaşılabilir.

Resul sav in bizlerin örnek alması gereken ibadetlerden bir tanesi namaz ibadetidir. "Kur'an merkezli islam" söylemi altında üretilen düşüncelerden bir kısmı namaz ibadetinin adı üzerinde olup bu kelimenin farsçadan alındığı kur'anda geçen "salat" kelimesinin bu ibadeti kapsamasının mümkün olamayacağı üzerinedir. Diğer bir kısım "kur'an merkezli islam" söylemine göre namaz ibadeti red edilmemekte ancak sanki bu ibadetin rükünlerini herkes kendi anlayışına uygun bir şekilde ifa edebilirmiş gibi bir hava içine girilmektedir. Eline kur'an alan herkes namaz ibadetinin nasıl uygulanacağını kendi kafasına göre yapmaya kalktığı zaman ortaya çıkacak olan keşmekeşi düşünmek bile istemiyoruz, bu keşmekeşe meydan vermemek için nasıl bir yol takip edilmelidir?


"Sünnet" kelimesi ile resul sav in din uygulaması adına yaptığı ve müslüman olmak iddiasında olanları bağlayan eylemleri anlaşılır. "Sünnet" şeklinde gelen uygulamalar nesilden nesile geçip bize ulaşması yönünden "hadis" dediğimiz sözlü haberlere göre güvenilirlik açısından daha sağlamdır. "Sünnet" uygulaması içine müslümanın günlük hayatında önemli bir yer tutan "namaz" ibadetinin uygulaması olan şekil ve vakitleri girmektedir.


Asırlardır gelen uygulama olarak namaz ibadeti önce abdest alınarak sonra kıbleye yönelerek belirli vakitler içinde yapılan bir eylemdir. Birisi kalkıp ,"ben abdest almadan istediğim yere dönerek ve istediğim zaman içinde bu ibadeti icra ederim" demeye hakkı yoktur. İlmihal kitaplarındaki bilgi kirliliğini bahame ederek doğrularıda atarak kendi bildiği doğrultuda badet yöntemi belirlemek kimsenin haddi değildir "ben yaptım oldu" mantığı içinde yapılan hareketler müslüman olma iddiasında olan birisinin yapacağı işler değildir.


Namaz esnasında kıbleye yönelme konusunda şimdiye kadar tartışma konusu dahi olmamış düşünceler maalesef ortaya atılarak suni gündemler oluşturularak "namazda kıbleye yönelmek şart değildir" şeklinde sözler işitilmeye başlanmıştır. Resul sav den bu yana gelen uygulamada namazda kıble meselesi hiç bir zaman konu dahi edilmemesine rağmen marjinal düşünce sahipleri tarafından üretilen düşüncenin asıl kaynağı , kur'an sanki kendisine indirilmiş ve uygulaması kendisine bırakılmış edalarında hüküm vermeleri ve bu hükmün kur'ana onaylatılma çabalarıdır. Kur'an kendisine indirlmiş olan muhammed sav kıldığı namazda, " herkes canı istediği yöne doğru yönelsin " şeklinde bir emir veya uygulama yoktur. Birisi kalkıp," onun böyle yapması beni bağlamaz" şeklinde bir düşünce içinde olması mümkün değildir.

Bu tür marjinal düşüncelerin arkasında iyi niyet aramak pek mümkün görünmemekle birlikte bazı saf müslümanların bu tür düşüncelere prim vermeye yatkın bir düşünce olmaları bizleri üzüntüye sokmaktadır. Çünkü Allah cc bizlere namaz kılmayı emretmesinin arkasındaki sebebleri ve kılınan namazın müslüman için ne ifade ettiği meselesi üzerinde düşünmesi gerekn müslümanları böyle suni gündemler ortaya atarak kafasını karıştırmak samimiyet eseri değildir.


"Namaz" müslümanların birlik ve beraberliklerinin bir göstergesi olan ibadetlerden birisidir . "Kabe" ise Allah cc ye ibadet için yapılan ilk evdir bu yapının özelliğinden gelen bir durum olması itibari ile müslümanların birlik ve beraberliklerini emreden Allah cc nin dağılma ve fitne unsuru olabilecek bir durum olan" namazda istediğiniz yöne dönün" şeklinde bir emir vermesi veya kişilerin " ben stediğim yere dönerim" demesi kadar uygunsuz bir durum olamaz. "Namaz" Allah cc ye karşı yapılan bir tevhid eylemi olduğuna göre yönelinen yerinde tek bir yer olması ve orasınında tevhid merkezi olan "kabe" olması kadar normal hatta gerekli bir yer olabilirmi?


Resullerin örnekliği meselesi onların yaşadıkları zaman sınırları dahilinde değildir. Muhammed sav in de örnekliği kendisinin ölmüş olmasına rağmen kur'anın hükümlerinin geçerli olduğu kıyamete kadar devam edecektir ve bu örnekliğinin en önemli kısmı ritüel ibadetlerden olan namazın rekatleri , vakti, şeklidir resule rağmen kimse kendi içtihadı olarak bu ibadete ayrı bir uygulama tarzı getiremez getirebilirm derse bektaşinin "ben yaptım oldu" demesi gibi bir duruma düşmekten kurtulamaz.


Kur'anın tamamına iman etmek durumunda olan bir müslüman için resullerin örnekliği konusu tali derecede bir konu değil en önemli konudur. Gelenekteki yanlış resul anlayışının etkisinde kalarak muhammed sav e karşı sanki bir şüphe ve yan bakış içine girer duruma düştülerini gözlemekteyiz. "kur'an merkezli islam" söyleminin gereklerindenmiş gibi "muhammed peygamber " gibi sözlerle onu aşırı yüceltenlere tepki mahiyetinde sözlere şahid olmaktayız. Allahın ve meleklerin resullere olan salat ve selamını bizlerin onlardan esirgememiz kadar yanlış bir düşünce olamaz. "Sallallahu aleyhi ve sellem" (Allahın salat ve selamı üzerine olsun) sözü bütün resullerin adı anılırken söylenebilir bir söz iken sadece muhammed sav için söylenmesi resullerin arasını ayırmak gibi bir duruma düşme korkusu içine giren müslümanların söylemekten sakındığı bir söz haline gelmiştir , sadece muhammed ismi değil isa, musa, ibrahim isimleri anılırken dahi S.A.V sözlerini onlar içinde kullanmaktan çekinmemeliyiz.

-----002.214 Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: «Allah'ın yardımı ne zaman?» diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.

-----003.146 Nice peygamberlerin yanında Rabbe kul olmuş pek çok kimse savaşmıştır. Allah yolunda başlarına gelenlerden ötürü gevşememişler, yılmamışlar ve boyun eğmemişlerdi. Allah, sabredenleri sever.

-----009.088 Ama Peygamber ve onunla beraber bulunan müminler, mallariyle ve canlariyle savaştılar. İşte iyilikler onlaradır, saadete erişenler de onlardır.


-----033.021 Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah (Allah'ın Elçisi) en güzel örnektir.


-----048.029 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnudluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.

-----060.004 İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: «Biz sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin dininizi inkar ediyoruz; bizimle sizin aranızda yalnız Allah'a inanmanıza kadar ebedi düşmanlık ve öfke başgöstermiştir.» -Yalnız, İbrahim'in, babasına: «And olsun ki, senin için mağfiret dileyeceğim, fakat sana Allah'tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez» sözü bu örneğin dışındadır- «Rabbimiz! Sana güvendik, Sana yöneldik; dönüş Sanadır.»

----060.006 And olsun ki, sizlerden, Allah'ı ve ahiret gününü uman kimse için, bunlarda güzel örnekler vardır. Kim yüz çevirirse kendi aleyhine olur, doğrusu Allah müstağnidir, övülmeğe layıktır.

-----066.008 Ey inananlar! Yürekten tevbe ederek Allah'a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın Peygamberini ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve defterleri sağlarından verilmiş olarak yürürler ve: «Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu Sen herşeye Kadir'sin» derler.


Yukarda meallaerini verdiğimiz ayetlerin ışığında düşünecek olursak resullere uymak ve o uymanın sonucu olan akıbet anlatılmaktadır. Kur'an kıssalarında çokça gördüğümüz "resullerle beraber olanların kurtarılması" bizlere yine resullere uymanın gerekliliğini vurgulayan ayetlerdir. "Resule uymak onun getrdiği vahye uymaktır" sözü yanlış bir söz olmamakla birlikte eksik bir sözdür , muhammed sav in kendisine inen kitabı uygularken yaptığı ve bize kadar sünnet şeklinde gelen uygulaması her müslüman değerli bir kaynak mesabesindedir. Mü'minlerin her alanda birlik ve beraberliğini emreden kur'an ve bu birlik beraberliği sağlamada en önemli etken olan resule uymak ayrılıkların en aza indirilmesini sağlayacaktır. Burada hemen "mezhepler ne olacak?" sorusu gündeme gelecektir, maalesef mezhep taassubu günümüz müslümalarının en önemli ayrılıklarının bir sonucudur. Mezheplerdeki kur'ana rağmen oluşturulmuş bir sürü düşünce masaya yatırılarak gereksiz olan hükümlerin din olarak sunulmasına son verilerek resul devrinin saf islam anlayışına geri dönülmelidir.


EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,970
Tepkime puanı
2,076
Puanları
113
Konum
Mars


EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

Bu kelimenin manası nedir ? Şaka Şaka

Güzel abim Peygamberin yaşam kaynağı ona indirilen kitap Kuran bize bıraktığıda ona yol gösteren onu örnek kişi kılan Allahın ona indirdiği ve yol gösterdiği kitaptır. Allahtan başka doğru yola ileten mi var ki Allahın indirdiğinde gayrı yol bulabilelim bu sebeptendir ki Peygamber Kuranı yaşayarak örnek zaten kuran yaşanılması gereken kurallar ve yasalardır Allahın her kulunun uyması gereken bir kitap kim bu kitaba uyarsa doğru yolu bulur ve örnek kişi olur varmı ötesi peygamberin sünneti diye tabir edilen uygulamalar zaten Allahın bizden istediği farzlardır bunlarda kuranda açık seçik yazılıdır
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
:D şaka

adam77 Allah için söyle yazıyı baştan sona kadar okudun mu?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Hadis inkarcıları papağan misali hepbir ağızdan: "Hadislerin tümünü reddetmemeliyiz, Kurana uyanları alır, uymayanları almayız."
diyorlar. Peki acaba içlerinden bir tanesi bunu yapıp da önümüze getirmiş mi?

Yani Kütübü sitte dediğimiz hadis küllüyatından Kurana uymadığını zannettikleri hadisleri ayıklayan ve işte bunlar kabulümüzdür diyerekten bir eser sunan hadis inkarcısı var mı?

Ben cevaplayayım.

YOK.

Çünkü bunların derdi hadisleri tamamen devreden kaldırma ve herkese göre farklı anlaşılan bir Light İslam çıkarmaktır. 4 mezhep yerine 1.5 milyar mezhep. Tabi şimdi bu yorumumu redvekabul yine görmezden gelip cevaplamayacak.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,970
Tepkime puanı
2,076
Puanları
113
Konum
Mars
Red abim :)

Vemâ muhammedun illâ rasûlun kad ḣalet min kablihi-rrusul(u)(c) efe-in mâte ev kutile-nkalebtum ‘alâ a’kâbikum(c) vemen yenkalib ‘alâ ‘akibeyhi felen yedurra(A)llâhe şey-â(en)(k) veseyeczi(A)llâhu-şşâkirîn(e)

Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. al-i imran 144

Bu ayet için neler diyebilirsin ?
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Hadis inkarcıları papağan misali hepbir ağızdan: "Hadislerin tümünü reddetmemeliyiz, Kurana uyanları alır, uymayanları almayız."
diyorlar. Peki acaba içlerinden bir tanesi bunu yapıp da önümüze getirmiş mi?

Yani Kütübü sitte dediğimiz hadis küllüyatından Kurana uymadığını zannettikleri hadisleri ayıklayan ve işte bunlar kabulümüzdür diyerekten bir eser sunan hadis inkarcısı var mı?

Ben cevaplayayım.

YOK.

Çünkü bunların derdi hadisleri tamamen devreden kaldırma ve herkese göre farklı anlaşılan bir Light İslam çıkarmaktır. 4 mezhep yerine 1.5 milyar mezhep. Tabi şimdi bu yorumumu redvekabul yine görmezden gelip cevaplamayacak.

de heyyy...

lafons, hangi soruyu cevapsız bıraktık? Bir soru değişik şekillerle sürekli sorulmaz ki canım, işimizi gücümüzü bırakıp sürekli aynı sorulara cevap mı vereceğiz.

Bak bu soru yeni, ondan cevaplamak istiyorum.

Dediğin gibi böyle müstakil bir eser benim bildiğim yok. Ama Mustafa İslamoğlu'nun böyle bir çalışması olduğunu biliyorum, ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum, hep beraber bekleyip göreceğiz inş.

Diyanet'in böyle bir girişimi oldu ama gelen tepkiler üzerine sanırım vazgeçildi.

Bunun dışında geniş bir şekilde olmasa da Kuran'a aykırı rivayetleri içerisinde barındıran kitaplar piyasada bolca var. En azından bir takım temel bilgiler verilip bunun üzerinden konuya nasıl yaklaşılacağı ile ilgili çalışmalar var. Mesela İbn-i Kayyım el Cevziyye'nin; "Uydurma hadisleri tanıma yolları", M. Yaşar Kandemir'in "Mevzu Hadisler, Menşei, Tanıma Yolları ve Tenkidi", sevsen de sevmesen de (orhan gencebay'ın böyle bir şarkısı vardı) M. Hayri Kırbaşoğlunu'nun "Alternatif Hadis Metodolojisi"gibi. Bunlar yeni olanlar çok daha eskilere giden Cerh ve Tadil çalışmaları da var. Tabi kafayı şeyh, tarikat, uçma, kaçma ile bozduğundan bunlardan haberin yoktur.

Az önce notlarıma baktım ve bu tür çalışmaların kriterleri nelerdir diye, aynen aktarıyorum;

1- Hadis, doğrudan doğruya Hz. Peygamber'in dilinden olmalıdır.
2- Hadis, Kuran'a aykırı olmamalıdır.
3- Hadis, aklın ve duyuların apaçık (bedihi) verilerine aykırı olmamalıdır.
4- Hadis, gelecekle ilgili yer, zaman, tarih, kişi, topluluk ismi vermemeli, bunları övgü veya yergi içermemelidir.
5- Hadis, itikatla ilgili olmamalıdır çünkü haber-i vahid itikatta delil olmaz. Bütün hadisler ilim ifade etmesi açısından haber-i vahittirler. Yani Kuran gibi geniş topluluklarca rivayet edilmezler. Her sahebe kendi duyduğunu tek kişi olarak Hz. Peygamberden aktarır. Bunun için ona haber-i vahit denir.
6- Hadis, daha çok bir evrensel ahlaki öğüt içeriyor olmalı veya yaşayan sünnetle gelen bir ibadetin nasıl yapılacağını gösteriyor olmalıdır. Güvenilir hadislerin büyük çoğunluğu da zaten böyledir.



Yani düşündüğün gibi boş durmuyorlar, kriter bile belirlemişler.

Pekala, hep sen soru soruyorsun bir soru da ben sorayım;

Hadislerin tasnife tabi tutulması bir gereklilik idi, zira uydurma hadisler havada uçuşuyordu. Siyasi sebepler, çekişmeler, gruplaşmalar, iyi niyetle, kötü niyetle vs bir şekilde herkes kafasına göre takılıyordu. Bunlar iftira değil, İbn-i Kayyım'ın bu hususları tek tek ve isim vererek ortaya koyan bir kitabı var, adını şu anda hatırlamıyorum, isteyen olursa bakarım inş. Ayrıca bu durumun vahametini İmam Buhari'nin mukaddimesinde ki "600 bin hadis arasından" seçtim demesinden de çok rahatlıkla anlayabiliyoruz.

Herkesin kafasına göre takıldığı böylesi bir zamanda, elbette bazı Müslümanlar haklı olarak telaşlanmaya başladılar. Yahu dediler bunun önüne geçmezsek din min diye birşey ortada kalmayacak. Hadi birini görevlendirelim de bu işi yoluna koysun. Ve işte böyle hadis tedvin dönemi başladı. Soruya hala gelemediğimi farkındayım ama şimdi geliyorum;

Hadisleri tasnifleme işi Allah'ın bir emri midir? Hayır, bir Peygamberlik görevi midir? O da hayır. Tamamen haklı gerekçelere dayandırılarak, dikkat lütfen; insani ve İslam'i bir çabadır. Pekala, o gün ilahi değil tamamen beşeri bir inisiyatifin ortaya konması mümkünken ve bu gerçekleşmişken, dönemin sorunlarına benzer sorunları olan günümüzde de aynı inisiyatif neden ortaya konmasın? Buna mani ne vardır? Bilakis, eskilerin tecrübelerinden de istifade ederek buna ilaveten, yukarıda aktardığım bir takım yeni kriterler de ekleyerek bizler de pekala günümüzde yeni bir tedvin hareketi başlatamaz mıyız?

Ve;

İbn-i Salah'ın "artık hadis tasnif etme işi bitmiştir, eskiler yenilere yapacak hiç bir şey bırakmamıştı" sözü dışında ki İbn-i Hacer el-Askalani bu iddiayı reddetmiş ve sonrakilerin de sahih veya uydurma hükmü verebileceğini örnekleriyle açıklamıştır, buna aykırı bir ayet bir hadis var mıdır?

Özür dilerim biraz uzadı ama hani doğru anlaşılması gereken bir konu.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Red abim :)

Vemâ muhammedun illâ rasûlun kad ḣalet min kablihi-rrusul(u)(c) efe-in mâte ev kutile-nkalebtum ‘alâ a’kâbikum(c) vemen yenkalib ‘alâ ‘akibeyhi felen yedurra(A)llâhe şey-â(en)(k) veseyeczi(A)llâhu-şşâkirîn(e)

Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. al-i imran 144

Bu ayet için neler diyebilirsin ?

Benim bu ayet için söyleyeceklerim sana ters gelir :D

Ayetin nüzul sebebini bildiğimden "işte Peygamber olsaydı ölmezdi vs" gibi, senden farklı anlıyorum
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,970
Tepkime puanı
2,076
Puanları
113
Konum
Mars
Benim bu ayet için söyleyeceklerim sana ters gelir :D

Ayetin nüzul sebebini bildiğimden "işte Peygamber olsaydı ölmezdi vs" gibi, senden farklı anlıyorum

Ters gelsin güzel kardeşim ben herkese saygılıyım kimseye demogoyi yada bilmişlik taslıyor yada bilmiyor havası yaratmam hele sen bir söyle ters gelirmi gelmirmi ben karar verim
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
sorduğun soru:

bir takım yeni kriterler de ekleyerek bizler de pekala günümüzde yeni bir tedvin hareketi başlatamaz mıyız?


Bunu başlatma gerekçeniz nedir? Klasik İslam öğretisi günümüz müslümanlarına yol gösteremiyor mu?
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ters gelsin güzel kardeşim ben herkese saygılıyım kimseye demogoyi yada bilmişlik taslıyor yada bilmiyor havası yaratmam hele sen bir söyle ters gelirmi gelmirmi ben karar verim

Pekala,

Peygamberimiz ahirete irtihal edince Müslümanların bazıları telaşlandılar, bir takım münafıklar da " Ebu Sufyan'dan aman dileyelim" dediler. Bazıları da "Peygamber olsaydı ölmezdi" şeklinde Müslümanlar arasına fitne sokmak istediler. Hatta "eski dinimize dönelim" diyenler dahi çıktı.

Neyse, sonra ayet indi ve Allah dedi ki; "Sizin İslam'a bağlılığınız Peygamberin şahsına mıydı (buradan giriş yapacaksın biliyorum:D) da o ölünce küfre dönmeyi aklınızdan geçiriyorsunuz?", "Vallahi hayır, Muhammed sadece bir beşerdir ve her beşer gibi o da ölümlüdür", "O öldü diye şimdi dininizden mi dönecekseniz?", "De hadi ne yaparsanız yapın Allah'ın sizin gibilere ihtiyacı yoktur"
 

ŞAKİROĞLU

Asistan
Katılım
16 Nis 2013
Mesajlar
378
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
73
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
www.hikayeler.net
RedveKabul Arkadaş, peygamberin örnekliğinin zamanla sınırlı olup olmayacağını anlatmaya çalışmış.

Bu arkadaş, örnekliğin sınırlı mı sınırsız mı olacağına karar vermiş mi acaba?

Karar verdiyse kararını belirtmeliydi.

Alıntıladığı ayet mealleri kararının ne olduğunu belli etmiyor.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,970
Tepkime puanı
2,076
Puanları
113
Konum
Mars
Pekala,

Peygamberimiz ahirete irtihal edince Müslümanların bazıları telaşlandılar, bir takım münafıklar da " Ebu Sufyan'dan aman dileyelim" dediler. Bazıları da "Peygamber olsaydı ölmezdi" şeklinde Müslümanlar arasına fitne sokmak istediler. Hatta "eski dinimize dönelim" diyenler dahi çıktı.

Neyse, sonra ayet indi ve Allah dedi ki; "Sizin İslam'a bağlılığınız Peygamberin şahsına mıydı (buradan giriş yapacaksın biliyorum:D) da o ölünce küfre dönmeyi aklınızdan geçiriyorsunuz?", "Vallahi hayır, Muhammed sadece bir beşerdir ve her beşer gibi o da ölümlüdür", "O öldü diye şimdi dininizden mi dönecekseniz?", "De hadi ne yaparsanız yapın Allah'ın sizin gibilere ihtiyacı yoktur"

Sana hiç bu kadar darılmamıştım kusura bakma benim adıma neden yorum yaptın.
Yalnız ben yazdığından birşey anlamadımki ? Peygamberimiz ahirete irtihal edince diyorsun sonra ayet indi diyirsin yaa bende bugun bişey var iyice marslı oldum haaaaa

abi kusura bakma tane tane anlat lütfen :)
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Uzun ama icinde tezvirat ve ahirinde uydurma bir yorum ile işi kolayca istediği yone bağlama ucuzlugundan ala anlam ifade etmeyen sözler...

Dikkatimi çeken bazı hususlar :

1) İbn Kayyim ile Yasar Kandemir, Kirbasoglu sapığı ile aynı çizginin insanı değiller. Kaldı ki İbn Kayyim, bazı sahihlere acele ederek mevzu dediği için tenkit edilmiştir. Kirbasoglu ise Mutezile hayranı, tutarsız bir kisiliktir.

2) İbn Salah ve İbn Hacer'in sözlerine kaynak bekliyoruz. Kaldı ki Ebu Gudde, ilk uc asırda Hadis isinin bittiğini ve ümmetin kabulü ile hayata aktarılp yaşanip tecrübe edildiğini söyler. Münakaşası edilen meseleler ise, ittifak edilen meseleler arasında azimsanacak seviyededir. Ama cahiller güruhu ittifakı görmez, münakaşayı laf eder ve sanki oradan kendine zemin acmaya çalışır. Kaldı ki Kur'an eksenli İslam vartasını yutturmaya çalışan dalalet ehlinin ihtilaflarını saysak, bolca ornek ortaya çıkar.

3) Bu iddia ve birçok iddia tarihte tartisilmistir. Mesela Ezher hadiscilerinden Abdulgani'nin doktora tezinde, Rasulullah aleyhisselatu vesselam'in ornekliginin yaşarken bizzat kendisinden, ebediyete irtihalinden sonra ise, rivayeten bilineceği ifade edilmiş. Çünkü bu iddia konuşulduğu için cevaplama gereği hissedilmiş.

Muhammed b. Ali Hâkim et-Tirmizî (285/898), demiştir ki: "Peygamber (s.a.v)'i örnek almak, O'na uymak, sünnetine tâbi olmak ve sözde veya fiilde kendisine muhalefet etmemektir."
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,970
Tepkime puanı
2,076
Puanları
113
Konum
Mars
RedveKabul Arkadaş, peygamberin örnekliğinin zamanla sınırlı olup olmayacağını anlatmaya çalışmış.

Bu arkadaş, örnekliğin sınırlı mı sınırsız mı olacağına karar vermiş mi acaba?

Karar verdiyse kararını belirtmeliydi.

Alıntıladığı ayet mealleri kararının ne olduğunu belli etmiyor.

Bazı şeyler için çok acele ediyoruz sorgulamayı nedense tam yapamıyoruz buda bizim bazı algıları farklı algılamamıza neden oluyor
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
RedveKabul Arkadaş, peygamberin örnekliğinin zamanla sınırlı olup olmayacağını anlatmaya çalışmış.

Bu arkadaş, örnekliğin sınırlı mı sınırsız mı olacağına karar vermiş mi acaba?

Karar verdiyse kararını belirtmeliydi.

Alıntıladığı ayet mealleri kararının ne olduğunu belli etmiyor.

Güzel soru,

Peygamberimizin uygulamaları olan Sünnet'in; Kuran'ı teyid edici, beyan edici (açıklama), Kuran'da çatısı kurulmuş ama detaya girilmemiş meseleleri detaylandırıcı (mücmel-namaz gibi), müşkil (zekat kimlere, kim tarafından verileceği gibi) fonksiyonları her daim ve dönem kıyamete kadar bağlayıcıdır.

Bunun dışında iddia edildiği gibi bir takım haram kılmaları ki biz buna yasaklamaları demeyi doğru buluyoruz, illete mebni yasaklardır. Yani şartların gereği getirilen yasaklardır. İllet kalkarsa yasak da kalkar. Mesela, eşek eti'nin yasaklanması, altının yasaklanması, sakal tavsiyesi, resmin yasak oluşu vs.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Aynalar vardır ya hani baktığında olduğundan farklı gösteren aynalar, hah işte...

Tıyneti bozuk o şahsa söyleyin üslubunu düzeltmediği sürece kendisini asla muhatap almayacağım.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sana hiç bu kadar darılmamıştım kusura bakma benim adıma neden yorum yaptın.
Yalnız ben yazdığından birşey anlamadımki ? Peygamberimiz ahirete irtihal edince diyorsun sonra ayet indi diyirsin yaa bende bugun bişey var iyice marslı oldum haaaaa

abi kusura bakma tane tane anlat lütfen :)

Ya hemen kızma takılayım dedim işte, ayıp ediyon ha seni kırar mıyım hiç

Valla daha nasıl açık anlatırım bilmiyorum ki.
 

DADAS

Yeni
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
1,651
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Peygamberimizin uygulamaları olan Sünnet'in; Kuran'ı teyid edici, beyan edici (açıklama), Kuran'da çatısı kurulmuş ama detaya girilmemiş meseleleri detaylandırıcı (mücmel-namaz gibi), müşkil (zekat kimlere, kim tarafından verileceği gibi) fonksiyonları her daim ve dönem kıyamete kadar bağlayıcıdır.
Amenna ve sadakna.

Bunun dışında iddia edildiği gibi bir takım haram kılmaları ki biz buna yasaklamaları demeyi doğru buluyoruz, illete mebni yasaklardır. Yani şartların gereği getirilen yasaklardır. İllet kalkarsa yasak da kalkar. Mesela, eşek eti'nin yasaklanması, altının yasaklanması, sakal tavsiyesi, resmin yasak oluşu vs.

İddia sahiplerinin (savunucularının ve reddiyecilerinin) ilimle açıklaması gereken en mühim meselelerden bence.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Bunun dışında iddia edildiği gibi bir takım haram kılmaları ki biz buna yasaklamaları demeyi doğru buluyoruz, illete mebni yasaklardır. Yani şartların gereği getirilen yasaklardır. İllet kalkarsa yasak da kalkar. Mesela, eşek eti'nin yasaklanması, altının yasaklanması, sakal tavsiyesi, resmin yasak oluşu vs.

Burda çok önemli bir fetva veriyorsunuz. Bu fetvayı verirken dayandığınız bir ayet veya hadis var mıdır? Çok önemli bir soru lütfen es geçmeyiniz.
 
Üst