Peygamber Efendimiz'e bağlılık

nefret

Üye
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Peygamber Efendimiz'e bağlılık
Mekke’nin fethinden sonra İslâm’ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir’in babası Ebû Kuhâfe de bulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, âmâ bir kişi olan Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber’in huzurunda hidayete ermekte geç kalmışlığını telâfi edercesine aşkla kelime–i şehâdet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken “Sıddîk” (yürekten tasdik edip, şüphesiz halde bağlanmak) lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu.

Fakat bu ağlayış bir sevinç ağlayışı değil üzüntü ağlayışıydı. Bu, meclisteki herkesin hayretine sebep olmuştu. Sordular: "Ey Ebû Bekir, neden sevinilecek bir günde gözyaşı döküyorsun?" Cevap verdi: "Allah’ın Resulünün en büyük arzusu amcası Ebû Talib’in Müslüman olmasıydı. Fakat bu dileği bir türlü gerçekleşmedi. Ben isterdim ki şu anda benim babamın yerinde şehadet getiren Ebû Talib olsun, babamın Müslüman olmasından dolayı benim gönlüm hoşnut olacağına, amcasının Müslüman olmasından dolayı Allah Rasûlü’nün gönlü hoşnut olsun. İşte bu olmadığı için ağlıyorum." Elbette ki, Hz. Ebubekir'in hüznü, kendi yaşadığı mutluluğu Efendimiz'in yaşayamamış olmasından dolayı idi. Yoksa babasının imanına sevinmemiş olması düşünülemez.
 
Üst