Son.Fedai
Kıdemli Üye
- Katılım
- 12 Şub 2007
- Mesajlar
- 6,367
- Tepkime puanı
- 136
- Puanları
- 63
- Yaş
- 54
- Konum
- Gaziantep
- Web sitesi
- www.elibolyazilim.com
Paralel yapının günah galerisi
[FONT=pt_sans]PARALEL YAPININ GÜNAH GALERİSİ
20:18 - 22 Kasım 2014+A
-A
[/FONT]
Açıklama: Günah tespiti ve kaydı hiç şüphesiz kiramen katibin meleklerinin işidir.İnsanların günahlarını/ayıplarını araştırma (tecessüs) dinimizde günahtır, Hucurat Suresi 12. ayette yasaklanmıştır.
Son bir yıl içinde teknoloji kullanılarak insanların özeline girildiği, illegal dinlemeler yapıldığı insanların zaaflarının kayıt altına alındığı ve şantaj olarak kullanıldığı hatta bir üst düzey devlet adamının kendi eşi ile yatak odası halinin kameraya alındığını duyduk ve hayretler içinde kaldık. Biz de bu yazı ile aynı hataya düşmüş olur muyuz? Bence olmayız. Zira arada ciddi bir fark var. Onlar, gizli kusurları faş ediyorlar yada kumpas kurarak suç oluşturuyorlar. Bizim yaptığımız ise malumun ilanı kabilindendir. Paralel yapının günahlarını sayıp dökmenin kime ne faydası olacak? Neden böyle bir yazıya gerek duyduk? Bu yapının içinde iyi niyetle yer almış ve hala iyi niyetle hizmet ettiğini sanan kardeşlerimizin gözlerinin açılmasına katkı sağlayabilirsek bu yazımız bu manada önemli bir işlev görmüş olacak. Paralel yapının günah galerisi ana hatları ile tespit edebildiğimiz kadarı ile şöyledir:
1-Paralel yapının lideri emekli vaiz Fethullah GÜLEN, gençlik yıllarından itibaren istihbarat örgütleriyle hep irtibatlı olmuş, her ahval ve şeraitte kendi ülkesinde ve dış ülkelerde ümmetin kahir ekseriyetinin hilafına bir vaziyet almıştır. Ümmetin kahir ekseriyetinin hilafına aldığı pozisyonda bu güne kadar hiçbir değişiklik olmamıştır, kendine gönül verenleri de bu pozisyonda tutmuştur.
Örnekler:
a) Ülkemizde İslami bilinçlenme mücadelesi veren hiçbir denek, vakıf, cemaat ve partiye destek vermedikleri gibi karşı duruş sergilemişler, laik elitist kesimlerle aynı safta yer almışlardır.
b) Uluslar arası ilişkilerde ABD ve İsrail’i rahatsız edecek en ufak bir girişimleri olmadığı gibi, onların siyasetlerini destekleyici beyanatları olmuştur. 1990 yılında ABD’nin Irak işgali sırasında yüz binlerce Müslüman çocuğun ABD bombardımanı altında öldürülmesini hiç görmemişler ama İsrail’de korkudan titreyen çocukların hali F.Hocayı pek üzmüş, bunu bir vaazında göz yaşı içinde dile getirmiştir.
c) Dış ülkelerde açılan sözde Türk okulları, Türkçe'den çok İngilizceyi ve İngiliz kültürünü öğretmiş, Batı kültürünün ve kültür emperyalizminin gönüllü elçiliği yapılmıştır.
d) İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delme amacına matuf yola çıkmış olan Mavi Marmara gemisinin uğradığı vahşi saldırı hakkında, “Onlar da otoriteden izin alsalardı.” diyerek zalim İsrail devletini kollayıcı, iyilik elçilerini suçlayıcı bir pozisyon takınmıştır.
2-Paralel Yapı, kendisini hem mensubu olduğu milletten hem de ümmetten tecrit ederek sosyal alamda ayrılıkçı bir duruş sergilemiştir. Ülkenin yöneticileri, işadamları, diğer dini grupları ile sadece cemaatin çıkarı için ilişki kurulmuş, cemaate çıkar sağlayanlar müspet, sağlamayanlar menfi şeklinde fişlemeler yapılmıştır.
3-Dini cemaat görünümlü bu yapı hiçbir zaman bir Kur'an Kursu açıp çocuklara Kuran öğretmemiş, dersaneye giden öğrenciler İmam Hatip lisesine yönlendirilmemiş, İmam Hatip lisesine gitmek isteyenler, ölü yıkayıcısı mı olacaksınız denilerek caydırılmış, evlerde ve dershanelerde kayda değer bir ahlaki eğitim vermemiştir. Sayısal derslerden yüksek not alan, babası zengin çocuklar her zaman cemaatin gözdeleri olmuştur.
4-Yasadışı yollarla devleti ele geçirmek, koskoca ülkeyi cemaat devleti haline getirmek için her yol mubah görülmüş, metot olarak makyavelist bir yöntem takip edilmiştir. Önlerine çıkan engeli bertaraf etmek için, yalan, iftira, kumpas her yol denenmiştir.
5-Cemaate en az katılım, imam hatip lisesi, ilahiyat ve Diyanet camiasından olduğu için, bu camia daima hor görülmüş, cemaate yaklaşan bir mühendis yada doktor el üstünde tutulurken, cemaate yaklaşan imam hatipliler ve ilahiyatçılar sadaka toplamada işe yarar düşüncesi ile yedekte tutulmuştur.
6-Uydurulmuş hikayeler ve rüyalar, dini duyarlılığı olan kesimler üzerinde uyuşturma ve şartlandırma malzemesi olarak kullanışmış, bu şekilde F.Gülen ve yakın ekibinin ermiş yanılmaz, ulvi kişiler olduğu algısı oluşturulmuştur. Fethullah Gülen bir sohbetinde Peygamberimizle, rüyada değil zahiri alemde bizzat görüştüğünü söylemiştir. Kendi cemaatlerinin, kurtuluşa eren yegane cemaat olacağı varsayılan Fırka-i Naciye olduğu sinsice işlenmiştir.
7-Fethullah GÜLEN’in papaya gösterdiği tazimin bir benzerini her hangi Müslüman bir lidere gösterdiğine biz şahit olmadık. Hırıstıyanlara gösterdikleri ilgi ve alakanın bir benzerini de her hangi bir dini cemaate gösterdiklerini görmedik.Lailahe illallah da ittifakımız var, denilerek hırıstıyanların inanç hali adeta meşrulaştırılmaya çalışıldı, diyalog çalışmaları yapıldı. Kendi soydaş ve dindaşları ile diyaloga sadece cemaatin çıkarı varsa girildi.
8-Fethullah Hoca, 1990’lı yıllarda Anadolunun dini birikimini nitelemek için Anadolu Müslümanlığı diye bir tabir kullandı ve İslamı tarihi kökeninden kopararak millileştirmeye ve yerelleştirmeye çalıştı. Dönemin Diyanet İşleri başkanı Mehmet Nuri Yılmaz da aynı tabiri kullanınca tabir daha masum ve popüler hale geldi. Bu nitelemenin pek tutar tarafı olmadığı anlaşılınca vazgeçildi.
9- Allah’ın emri olan başörtüsü hakkında ince bir kelime oyunu ile “furuattandır” diyerek mugalata yaptı. Böylece itikadi yönden izahı mümkün ama büyük sosyal ve siyasi sonuçları olabilecek bir çığır açtı. Okullarında hanımların başları, tedbir amacı ile açtırıldı, tavizde sınır tanınmadı, her türlü eşik aşıldı. Din düşmanlarının, laik elitistlerin Müslümanları ehlileştirmek için ürettikleri her projeye müsait bir kitle yetiştirdiler. İslam mücahidi olması gereken gençleri, önce müteahhit sonra da her şeye müsait kişiler haline getirdiler.
10-Müslüman Türk Milletinin ve Anadolu coğrafyasının son üç yüzyıl içinde şahit olduğu en başarılı hükümetine ve sadece Türkiye’nin değil, bütün İslam aleminin ve bütün mazlumların umudu haline gelmiş olan lideri Recep Tayyip ERDOĞAN’ı hırsızlıkla yaftalayarak bütün dünya kamuoyunda ve tarih önünde mahkum etmek istediler. Ben Tayyip Bey’in, Davos’taki “One minut” çıkışından sonra yakında başına bir çorak örerler demiştim ama bu işi Paralel Örgüte havale edeceklerini düşünememiştim. F.Gülen örgütü, Türkiye’ye karşı hesabı olan uluslar arası örgütün gönüllü taşeronluğunu üstlenmekle sadece günah işlemekle kalmamış, mensubu olduğu ülkeye ve millete de ihanet etmiştir.
Bu saydıklarım, Paralel Örgütün işlediği, işlemeye devam ettiği ve çeşitli tevillerle de savunduğu fecaatlardan bir kısmıdır. Bu durumda hala iyi niyetle bu örgüt içinde yer almaya devam eden kardeşlerimiz, kendilerini kuşatan, duygularını istismar eden atmosferden sıyırarak akl-ı selimle düşünmeye başladıklarında gerçekleri görmek pek zor olmayacaktır. Aklını abi ve ablalarının kullanımına vermiş olan iradesizlerin durumu ise peşine takıldığı koyundan farksızdır.
Dün akşam Ülke TV’de İ.Süreyya Sırma Hocamı dinledim. “En günahkar Müslüman, bir kafirden daha iyidir.” Şeklinde bir ifade kullandı. Bu görüşten istifade ettim. Paralelcileri, gayr-i Müslimlerin gafil taşeronu olarak görsem de, Bir Fetullah Gülen’i binlerce Michel ile değişmem. Micheller ve Johnlar aramızdaki bu görüş ayrılığını sıcak çatışmaya dönüştürmek isteyebilirler. Böyle bir oyuna da aklı başında hiçbir müslümanın gelmemesi gerekir. Güne sınırımızda yaşananlardan ibret almamak aptallığın dik alasıdır.
http://www.dinihaberler.com/makale/paralel-yapinin-gunah-galerisi/
[FONT=pt_sans]PARALEL YAPININ GÜNAH GALERİSİ
20:18 - 22 Kasım 2014+A
-A
[/FONT]
Açıklama: Günah tespiti ve kaydı hiç şüphesiz kiramen katibin meleklerinin işidir.İnsanların günahlarını/ayıplarını araştırma (tecessüs) dinimizde günahtır, Hucurat Suresi 12. ayette yasaklanmıştır.
Son bir yıl içinde teknoloji kullanılarak insanların özeline girildiği, illegal dinlemeler yapıldığı insanların zaaflarının kayıt altına alındığı ve şantaj olarak kullanıldığı hatta bir üst düzey devlet adamının kendi eşi ile yatak odası halinin kameraya alındığını duyduk ve hayretler içinde kaldık. Biz de bu yazı ile aynı hataya düşmüş olur muyuz? Bence olmayız. Zira arada ciddi bir fark var. Onlar, gizli kusurları faş ediyorlar yada kumpas kurarak suç oluşturuyorlar. Bizim yaptığımız ise malumun ilanı kabilindendir. Paralel yapının günahlarını sayıp dökmenin kime ne faydası olacak? Neden böyle bir yazıya gerek duyduk? Bu yapının içinde iyi niyetle yer almış ve hala iyi niyetle hizmet ettiğini sanan kardeşlerimizin gözlerinin açılmasına katkı sağlayabilirsek bu yazımız bu manada önemli bir işlev görmüş olacak. Paralel yapının günah galerisi ana hatları ile tespit edebildiğimiz kadarı ile şöyledir:
1-Paralel yapının lideri emekli vaiz Fethullah GÜLEN, gençlik yıllarından itibaren istihbarat örgütleriyle hep irtibatlı olmuş, her ahval ve şeraitte kendi ülkesinde ve dış ülkelerde ümmetin kahir ekseriyetinin hilafına bir vaziyet almıştır. Ümmetin kahir ekseriyetinin hilafına aldığı pozisyonda bu güne kadar hiçbir değişiklik olmamıştır, kendine gönül verenleri de bu pozisyonda tutmuştur.
Örnekler:
a) Ülkemizde İslami bilinçlenme mücadelesi veren hiçbir denek, vakıf, cemaat ve partiye destek vermedikleri gibi karşı duruş sergilemişler, laik elitist kesimlerle aynı safta yer almışlardır.
b) Uluslar arası ilişkilerde ABD ve İsrail’i rahatsız edecek en ufak bir girişimleri olmadığı gibi, onların siyasetlerini destekleyici beyanatları olmuştur. 1990 yılında ABD’nin Irak işgali sırasında yüz binlerce Müslüman çocuğun ABD bombardımanı altında öldürülmesini hiç görmemişler ama İsrail’de korkudan titreyen çocukların hali F.Hocayı pek üzmüş, bunu bir vaazında göz yaşı içinde dile getirmiştir.
c) Dış ülkelerde açılan sözde Türk okulları, Türkçe'den çok İngilizceyi ve İngiliz kültürünü öğretmiş, Batı kültürünün ve kültür emperyalizminin gönüllü elçiliği yapılmıştır.
d) İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delme amacına matuf yola çıkmış olan Mavi Marmara gemisinin uğradığı vahşi saldırı hakkında, “Onlar da otoriteden izin alsalardı.” diyerek zalim İsrail devletini kollayıcı, iyilik elçilerini suçlayıcı bir pozisyon takınmıştır.
2-Paralel Yapı, kendisini hem mensubu olduğu milletten hem de ümmetten tecrit ederek sosyal alamda ayrılıkçı bir duruş sergilemiştir. Ülkenin yöneticileri, işadamları, diğer dini grupları ile sadece cemaatin çıkarı için ilişki kurulmuş, cemaate çıkar sağlayanlar müspet, sağlamayanlar menfi şeklinde fişlemeler yapılmıştır.
3-Dini cemaat görünümlü bu yapı hiçbir zaman bir Kur'an Kursu açıp çocuklara Kuran öğretmemiş, dersaneye giden öğrenciler İmam Hatip lisesine yönlendirilmemiş, İmam Hatip lisesine gitmek isteyenler, ölü yıkayıcısı mı olacaksınız denilerek caydırılmış, evlerde ve dershanelerde kayda değer bir ahlaki eğitim vermemiştir. Sayısal derslerden yüksek not alan, babası zengin çocuklar her zaman cemaatin gözdeleri olmuştur.
4-Yasadışı yollarla devleti ele geçirmek, koskoca ülkeyi cemaat devleti haline getirmek için her yol mubah görülmüş, metot olarak makyavelist bir yöntem takip edilmiştir. Önlerine çıkan engeli bertaraf etmek için, yalan, iftira, kumpas her yol denenmiştir.
5-Cemaate en az katılım, imam hatip lisesi, ilahiyat ve Diyanet camiasından olduğu için, bu camia daima hor görülmüş, cemaate yaklaşan bir mühendis yada doktor el üstünde tutulurken, cemaate yaklaşan imam hatipliler ve ilahiyatçılar sadaka toplamada işe yarar düşüncesi ile yedekte tutulmuştur.
6-Uydurulmuş hikayeler ve rüyalar, dini duyarlılığı olan kesimler üzerinde uyuşturma ve şartlandırma malzemesi olarak kullanışmış, bu şekilde F.Gülen ve yakın ekibinin ermiş yanılmaz, ulvi kişiler olduğu algısı oluşturulmuştur. Fethullah Gülen bir sohbetinde Peygamberimizle, rüyada değil zahiri alemde bizzat görüştüğünü söylemiştir. Kendi cemaatlerinin, kurtuluşa eren yegane cemaat olacağı varsayılan Fırka-i Naciye olduğu sinsice işlenmiştir.
7-Fethullah GÜLEN’in papaya gösterdiği tazimin bir benzerini her hangi Müslüman bir lidere gösterdiğine biz şahit olmadık. Hırıstıyanlara gösterdikleri ilgi ve alakanın bir benzerini de her hangi bir dini cemaate gösterdiklerini görmedik.Lailahe illallah da ittifakımız var, denilerek hırıstıyanların inanç hali adeta meşrulaştırılmaya çalışıldı, diyalog çalışmaları yapıldı. Kendi soydaş ve dindaşları ile diyaloga sadece cemaatin çıkarı varsa girildi.
8-Fethullah Hoca, 1990’lı yıllarda Anadolunun dini birikimini nitelemek için Anadolu Müslümanlığı diye bir tabir kullandı ve İslamı tarihi kökeninden kopararak millileştirmeye ve yerelleştirmeye çalıştı. Dönemin Diyanet İşleri başkanı Mehmet Nuri Yılmaz da aynı tabiri kullanınca tabir daha masum ve popüler hale geldi. Bu nitelemenin pek tutar tarafı olmadığı anlaşılınca vazgeçildi.
9- Allah’ın emri olan başörtüsü hakkında ince bir kelime oyunu ile “furuattandır” diyerek mugalata yaptı. Böylece itikadi yönden izahı mümkün ama büyük sosyal ve siyasi sonuçları olabilecek bir çığır açtı. Okullarında hanımların başları, tedbir amacı ile açtırıldı, tavizde sınır tanınmadı, her türlü eşik aşıldı. Din düşmanlarının, laik elitistlerin Müslümanları ehlileştirmek için ürettikleri her projeye müsait bir kitle yetiştirdiler. İslam mücahidi olması gereken gençleri, önce müteahhit sonra da her şeye müsait kişiler haline getirdiler.
10-Müslüman Türk Milletinin ve Anadolu coğrafyasının son üç yüzyıl içinde şahit olduğu en başarılı hükümetine ve sadece Türkiye’nin değil, bütün İslam aleminin ve bütün mazlumların umudu haline gelmiş olan lideri Recep Tayyip ERDOĞAN’ı hırsızlıkla yaftalayarak bütün dünya kamuoyunda ve tarih önünde mahkum etmek istediler. Ben Tayyip Bey’in, Davos’taki “One minut” çıkışından sonra yakında başına bir çorak örerler demiştim ama bu işi Paralel Örgüte havale edeceklerini düşünememiştim. F.Gülen örgütü, Türkiye’ye karşı hesabı olan uluslar arası örgütün gönüllü taşeronluğunu üstlenmekle sadece günah işlemekle kalmamış, mensubu olduğu ülkeye ve millete de ihanet etmiştir.
Bu saydıklarım, Paralel Örgütün işlediği, işlemeye devam ettiği ve çeşitli tevillerle de savunduğu fecaatlardan bir kısmıdır. Bu durumda hala iyi niyetle bu örgüt içinde yer almaya devam eden kardeşlerimiz, kendilerini kuşatan, duygularını istismar eden atmosferden sıyırarak akl-ı selimle düşünmeye başladıklarında gerçekleri görmek pek zor olmayacaktır. Aklını abi ve ablalarının kullanımına vermiş olan iradesizlerin durumu ise peşine takıldığı koyundan farksızdır.
Dün akşam Ülke TV’de İ.Süreyya Sırma Hocamı dinledim. “En günahkar Müslüman, bir kafirden daha iyidir.” Şeklinde bir ifade kullandı. Bu görüşten istifade ettim. Paralelcileri, gayr-i Müslimlerin gafil taşeronu olarak görsem de, Bir Fetullah Gülen’i binlerce Michel ile değişmem. Micheller ve Johnlar aramızdaki bu görüş ayrılığını sıcak çatışmaya dönüştürmek isteyebilirler. Böyle bir oyuna da aklı başında hiçbir müslümanın gelmemesi gerekir. Güne sınırımızda yaşananlardan ibret almamak aptallığın dik alasıdır.
http://www.dinihaberler.com/makale/paralel-yapinin-gunah-galerisi/