♦ Ölümün Soğuk Nefesi...

mahmud enes

Doçent
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
708
Tepkime puanı
42
Puanları
0
İslâm, dünyaya dört elle sarılmayı men eder.

Hayat ile ölüm arasındaki ince çizgiyi keşfedebilmek, ömrünü hakikâtin sırrını aramakla tüketen, felsefe denilen hayalin iflâh olmaz koşucularının aradıkları biricik eylemdir.. Bu gerçeğe her insan muhtaçtır aslında.

Maddenin ve mânânın aslî gerçeklerini gün gibi ortaya çıkartan bu uhrevî realite, özellikle bilinç altına itilmekte, özellikle kendisinden kaçılmaktadır.

İnsanları iki zümreye ayırabiliriz: Ehl-i Dünya ve Ehli Hakikât.

Günümüz insanoğluna şöyle bir baktığımız zaman, çoğunluğun ehl-i dünyalığı tercih ettiğini görürüz.

Bu öyle bir ehl-i dünyalıktır ki, dünyayı yutacak gibi insanı tetikte bekletir. Bu öyle bir illettir ki, insanın bütün benliğini esir eder. Artık çıkar için selâm verir, menfaat için dostluk kurar. Şeytan böyle insanlara yuları takmıştır artık. Ehl-i dünyanın her hareketi dünyevî, her sözü sekülerdir.

Oysa bu dünya hayatı, o kadar oyun ve oyuncaktan ibarettir ki, ölüm bu kısa süreli büyüyü bozar ve insan gerçek hayatla yüz yüze gelir. Rüyadan uyanırmış gibi bu dünyayı ter eder. Artık hakikî âlemin hadiseleri başlamıştır.

Ağzınızın tadını kaçıran ölümü sık sık hatırlayınız der Hz. Peygamber. Bizler ne kadar hatırlıyoruz bu tat kaçırıcı gerçeği.

Bütün ömrünü mal mülk, makam mevki peşinde koşarak geçiren bir ihtiyarı düşünün. Onun için gençlik günleri bir su gibi akıp gitmiştir. Zaman o denli hızlı geçiyor ki, insanın bunun farkına varabilmesi bir nevi gerçeği görmesidir.

Sen ey insan!

Şimdilik hırslarının esiri ol bakalım. Bir üst makama geçmek için sayısız komplolar peşinde koş. Başkalarının ayağını kaydırabilmek için didin dur. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyayı kemirmeye devam et. Ölümü bir an bile aklına getirme emi(!). ALLAHı hayatına karıştırmamaya devam et. Efendine nankörlüğe devam et. Aciz bir kul olduğunu bilmeden kendini üstün görmeye devam et. Nasıl olsa bir gün ölüm seni yakalayıverecek. Hem de hiç ummadığın bir zamanda. Belki de uygunsuz bir vakitte. Belki de plânlar yaptığın, bu son dediğin bir zamanda. O zaman Rabbinin huzuruna ne yüzle varacaksın. İşlerine karışmasını istemediğin ALLAHa ne cevap vereceksin. Dünyalık için ALLAHı unuttuğunu nasıl açıklayacaksın.

Az bir para için dinini satanlar, ALLAHa hangi yüzle varacaklar. Dini satmak nasıl olur acaba? Dünyalık için ALLAHın kurallarını dikkâte almayanların durumu da dini satmak değil de nedir?

Kimse yaptığı zulmün, işlediği günahın karşılıksız kalacağını sakın ola düşünmesin. Zerre kadar sevabı ve günahı olan mutlaka karşılığını görecektir.

Örnek alacağımız hayat şekli Hz. Peygamberin mümtaz hayatıdır. Onun yolunda ilerlemek mümini felâha ulaştıracaktır. Hz. Peygamberin şu hadisi hepimize rehber olmalıdır:

Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa onu diliyle düzeltsin. Eğer buna da gücü yetmezse, o zaman kalbiyle buğz etsin ki bu da imanın en zayıf noktasıdır.

Her Müslüman, dinini öğrenmek ve öğretmekle mükelleftir. İslâmda ruhbanlık sınıfı yoktur. Dolayısıyla dini öğrenmeyi ve öğretmeyi bazı zümrelere bırakmak söz konusu olamaz. Herkes bu ulvî görevle mükelleftir. Her mümin görevini tam olarak yapsaydı, yeryüzünde kötülük ve zulümler bu kadar artar mıydı? Maalesef, Müslümanlar birinci görevlerini unutup son derece süflî ve boş şeylerle iştigal etmekteler.

Boş işleri çok seven İblisin oyununa gelen bir çok insan, kalpleri ferahlatan, ağızların tadını kaçıran ölümü de unutmakta veya ondan kaçmaktadır; nereye kaçacaksa!..

Birbirlerine hakkı tavsiye edenlerin sayısı arttıkça zulüm de o derece azalacaktır. ALLAH doğru yolda olanlarla beraberdir. ALLAH dinini yaşayanları asla yüz üstü bırakmaz.

Her insan mutlaka ölüm sonrası, gerçeği bilecektir; fakat artık iş işten geçmiştir. Dünyaya bir daha geri dönüş yoktur. Ölümün soğuk nefesi ensemizde beklemektedir. Onu her dem hatırlamak, aslında, yaşadığımızın farkında olmaktır. Ebedî mutluluk için bu dünya hayatı bir fırsattır. Bu fırsatı herkes değerlendiremeyebilir.

Fırsatı ganimet bilerek dünyasını ALLAH için şekillendirenlere ne mutlu!..
 
Üst