* ölülere Kuran Okumak *

keskinbey06

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
468
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Ölmek üzere olan kişinin yanında kelime-i tevhîd ve kelime-i şehâdet okunmasına telkin denlir.Ölmek üzere olan kişinin, sağ tarafına çevrilerek yüzünü kıbleye gelecek şekilde yatırmak müstehaptır.Bu durumda olan kişinin yanında, hatırlatmak amacıyla kelime-i tevhîd ve kelime-i şehâdet okunur.Hz. Peygamber,
* Ölülerinize ölüme yaklaşanlara lâ ilâhe illallah demeyi telkin ediniz *
buyurmuştur.Telkin yapılırken, lâ ilâhe illallah de, kelime-i şahedet, kelime-i tevhîd getir şeklinde bir yaklaşımda bulunulmamalı, yanında bunları söylemekle yetinilmelidir.Ayrıca, ölmek üzere olan kişinin yanında Kuran-ı Kerim, özellikle Yâsîn suresi okumak uygun olur.Kuranı Kerimin sadece bir ciheti yoktur. Bediüzzamanın ifadesiyle, İnsana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitabı dua, hem bir kitabı zikir hem bir kitabı fikir, hem bütün insanın bütün hacatı maneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek,cami bir kitabı mukaddestir.Yani Kuran-ı Mübin hayatımızı tanzim eder.Allaha olan mesuliyetlerimizi gösterir, dünyaya geliş gayemizi, neler yapmamızı, nasıl ibadet edeceğimizi öğretir ve her şeyin hikmet ve mahiyetini anlatır.Kuran-ı Kerim bir zikir, fikir, dua ve davet kitabıdır.Kurân-ı Kerimin tesir sahası sadece dünya ile sınırlı değildir.Onun mümin ruhlara verdiği feyiz hayatta iken kalmaz, aynı şekilde kabir âleminde de devam eder, orada iken de ruhlarımızı şenlendirir, kabrimizde nur ve ışık olur. Geçmişlerimizin ruhuna Kurândan nelerin okunması gerektiği hususunda Peygamberimiz şu tavsiyelerde bulunur
* Yasin, Kurânın kalbidir.Onu bir kimse okur ve Allahtan âhiret saadeti dilerse, Allah onu mağfiret buyurur.Yâsini ölülerinizin üzerine okuyunuz *
Bu hadis-i şerif, Yasin Sûresinin hem ölüm döşeğinde olan hastaya okunmasına, hem de ölmüş müminlerin ruhuna bağışlanmak üzere okunabileceğine işaret etmektedir.Hz. Ebû Bekirin rivayet ettiği şu hadis-i şerif de meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır
* Kim babasının veya annesinin veya bunlardan birisinin kabrini Cuma günü ziyaret ederek orada Yasin Sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar *
İslâm âlimleri, ölünün ruhuna Kurân okunduğu zaman peşinden bir dua ile ruhlarına bağışlanmasını tavsiye etmişler,Sahabiler de bu şekilde yapmışlardır. İmamı Beyhakînin bir rivayetinde, Abdullah bin Ömerin ölülerin ruhuna Bakara Sûresinden okunabileceğini tavsiye ettiği anlatılmaktadır.Bir Fâtihanın veya okunan bir Yâsinin bütün ölülerin ruhuna aynı şekilde hiç eksilmeden nasıl ulaştığını da Bedüzzamandan bir nakille öğrenelimFâtır-ı Hakim nasıl ki, unsur-u havayı kelimelerin, berk şimşek gibi intişarlarına ve tekessürlerine yayılma ve çoğalmalarına bir mezraa tarla ve bir vasıta yapmış ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedi umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi öyle de okunan bir Fatiha dahi, meselâ, umum ehl-i imanın emvâtına ölülerine aynıanda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle manevî âlemde, mânevî havada çok manevî elektrikleri, manevî radyoları sermiş, serpmiş fıtri telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor. Hem nasıl ki, bir lamba yansa, mukabilindeki binler aynaya, her birine tam bir lâmba olur. Aynen öyle de, Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, herbirine tam bir Yâsin-i Şerif düşer.Zaten kabirdeki yakınlarımız devamlı surette bizden yardım beklemektedir. Bizden gelecek bir dua, bir Fatiha, bir İhlâsla nefes alabileceklerini bilmektedir. Çünkü kabir o kadar çetin şartlarla iç içedir ki, en küçük bir mânevî yardım dahi onun ruhunu serinletecektir.Bir hadiste Peygamber Efendimiz şöyle buyururlar
* Ölen kimse kabrinin içinde boğulmak üzere olup da imdat isteyen kimse gibidir. Babasından yahut kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak duayı beklemektedir. Nihayet dua kendisine ulaştığında bu duanın sevabı ona dünya ve dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli olur. Muhakkak ki, hayatta olanların ölüler için hediyeleri dua ve istiğfardır *

Kaynaklar :
* Sözler. S.340
* Müsned, 526
* İbni Mace Tercemesi, 4274
* Beyhaki, 456
* Şualar, .576
* Mişkatül Mesabih, 1723
* Müslim, Cenâiz 1, 2
* Tirmizî, Cenâiz 7
 

keskinbey06

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
468
Tepkime puanı
1
Puanları
0
inşaallah okuyan kardeşlerime yardımcı olabilirim.. HAKKINIZI HELAL EDİNİZ
 

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Büyük şair, değerli insan Mehmet Akif ne güzel özetlemiş.

Kur'an mezarlık yada fal kitabı değildir.

İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak nede fal bakmak için.

Resule atfen binlerce laf uydurulmuştur.
Bu uyduruk laflarla yeni bir din kurulmuştur
insanlarimiz hurafelerle gercegi karistir haldeler
.

Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun.
Yıktın da dini mübini yeni bir din kurdun.

Gerçek Müslümanlık Kur'an Müslümanlığıdır.

Doğrudan doğruya Kuran'dan alarak ilhamı.
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı.
 

ilka

Üye
Katılım
31 Ocak 2007
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kaalu bela'dan..
ölenin arkasından Allah'a dua edip iyi bir mekana sahip olması için tabiki bir temennide,duada bulunulabilir.ancak hiçbir ölünün arkasından,kur'an okudum ve yolladım ruhuna gibi birşey yoktur. hiçkimse canlılar için inen ve sağlıkta hasbihal olunması gereken ayetleri okuyup bir ölüye yollayamaz.böyle birşey yoktur.yapılıyorsa da vicdan rahatlatmaktır o kadar.
 
Katılım
1 Eyl 2006
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İmam Şafii ve Malike göre ölüye Kuran okumak hiçbir fayda vermez. Ne Peygamber sav zamanında ne de sahabe devrinde ölü için Kuran okunmamıştır.” Derler. Bazı ulemaya göre, duaya kıyasla, Kuran tilavet etmek ölüye fayda verir (Mugnil Muhtaçtan) İmam Muhammed ra kabristanda Kuran tilavet etmek mekruh değildir, demekle iktifa etmiş fayda verir veya vermez dememiştir. (Hindiyyeden) (Din Görevlisinin El Kitabı-Mevlüt Özcan)
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
ÖLÜLER DİRİLERDEN FAYDALANIR
" Sizden biriniz öldüğü zaman, onu habsetmeyin = defnini geciktirmeyin, erkenden onu kabre ulaştırın. Ve başının yanında el-Bakara'nın Fâtihası = müflihûn'a kadar, ayakları yanında el-Bakara'nın hâtimesi = âmenerrasûlu'nün sonuna kadar okunsun. "

" Her kim ki, mezaristan dahilinde oturup Yâsîn sûresini okuyup sevabını ölülere bahşederse Hakk Celle ve A'lâ o ölülere azablarını tahfîf eder = âsanlık verir ve okuyana da ölülerin adedince hasenat verir. "

İbnu Abidin c.2 s.242, Levâmiu-l-Ukûl c.1 s.416, Firdevs-i Deylemî c.1 s.284 h.n.1115, Kenz-ul-Ummâl h.n.42390, İthâf-u Sâddet-il-Müttakîn c.10 s.370, Mecmau-z-Zevâid c.3 s.44, Şuab-ul-İman c.7 s.16 h.n.9294

" Kim ana babasının yahud birisinin kabrini cuma gününde ziyaret ederek nezdinde yahud nezdlerinde Yâsîn okusa, günahları bağışlanır. " İmam Aynî diyor ki: " Ulema, kabirlerin yanında kur'an'ın okunmasını müstehab gördüler ve Buhârî'nin 215 = 81. hadisiyle istidlal ettiler. "

El-Kâmil fî Duafâi-r-Ricâl c.5 s.152, Umdet-ul-Kârî c.1 s.874, 875, Feth-ul-Bârî c.1 s.276, Kenz-ul-Ummâl h.n.42596, Levâmiu-l-Ukul c.4 s.431, İthâf-u Sâddet-il-Müttakîn c.10 s.363.. İbnu Adî ve İbnu Cevzî, bu hadisi zayıf hatta mevdu' saydılarsa da, Aynî'nin Umdesi'nde bununla istidlal etmesi, hadisin mevdû' olmamasına alamettir. Ve nitekim İmam Suyûtî de: " Bu hadisin başka şahidleri de vardır. " demektedir. El-hasıl, Gümüşhânevî'nin tasrih ettiği üzere, ziyaretçinin yahud ziyaret edilenin günahları bağışlanır.

Ehli Sünnet velCemaatin ittifakı ile herkes işlediği amelin sevabını başkalarına verebilir.

Başka kelimesi içerisinde Hazreti Rasûl-u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de dahildir.

Hatta Hazreti Rasûlullah bizim hidayetimize sebeb olduğu için daha ziyade layıktır. Evet kamil insan, kemâlin ziyadeliğine kâbildir. Kendisince sevabın Hazreti Rasûl-u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ve ümmetine hediye eylemek teşekkür babındandır.

Ancak Şâfiî ulemâsı demişlerdir ki: " Sevab yahud ibadet-i bedeniyye başkasına hediye edilmez."

Bununla beraber Şafiî mezhebine aid İânet-ut-Tâlibîn kitabında İmam Subkî de naklediyor ki, muşârun ileyh, anasından bedel yedi senelik kaza namazlarını kılmıştır.

Ayrıca İbnu Âbidîn diyor ki: " Hanefî ulemasına göre, namaz, oruç ve sadakalar başkasına hediye edilebilir. Hatta Tarhânî, Muhit'ten naklen der ki: Nafile sadaka veren kimse için, bütün Mü'minleri sevabında ortak etmeye niyet etmesi efdaldir. Çünkü ölülere hediye edilen muhakkak onlara ulaşır. Hediye edenin sevabında hiçbir şey eksik olmaz. Bu da Ehli Sünnet velCemaat mezhebincedir.

Feth-ul-Kadîr kitabında İbn-ul-Hişam der ki: Ölülere sevabını bahşeylemek sevab olduğu gibi dirilere de caizdir. Halbuki dirilikte hangi hürmete layık olduysa, o zat, öldüğünde de aynı hürmete layıktır. Binaenaleyh büyüklerin türbelerini ziyaret etmek için muayyen bir edeb lazımdır " Aynî de aynısını söylemektedir.

Feth-ul-Kadîr c.1 s.473, Ramazan Efendi s.335, İânet-ut-Tâlibîn c.1 s.23, Umdet-ul-Kârî c.1 s.874, Redd-i Muhtar c.1 s.843,845'ten seçme, İthâf-u Sâddet-il-Müttakîn c.10 s.369.. Hâfız Zebîdî mezkur kitabında uzun uzadı ulemanın bu husustaki sözlerini nakletmiştir. Arabî bilenler oraya müracaat edebilir.

İktibas : Mü'minin istikameti Velinin Kerametidir Dilara Yayınları
 
Katılım
1 Eyl 2006
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Fetih sahibi: “Cenaze sahibinin yemek ziyafeti vermesi mekruhtur. Çünkü ziyafet, musibetlerde değil şenliklerde meşru olmuştur. Bu kötü bir bidattır. İmam Ahmed’le İbni Mace’nin sahih isnadla Cerir b. Abdullah’tan rivayet ettikleri bir hadiste şöyle denilmiştir: “Biz cenaze sahibinin evinde toplanmayı ve onların yemek vermesini yascılıktan sayardık.” Bezzaziyyede de şu satırlar vardır: “Birinci ve üçüncü günlerde ve bir haftadan sonra yemek yapmak, bayramlarda kabre yemek götürmek, KURAN OKUMAK İÇİN DAVET YAPMAK, hatim veya surei Enam’ı yahut ihlası okumak için sulehayı ve hafızları toplamak mekruhtur. Hasılı Kuran okunurken, yemek için yiyecek hazırlamak mekruhtur.” Mirac sahibi bu hususta uzun uzadıya söz etmiş ve şöyle demiştir: “Bu fiillerin hepsi riya ve gösteriştir. Bunlardan korunmalıdır. Zira bunları yapanlar, Allah’ın rızasını murad etmezler.” Münye şerhinde ise, Cerir b. Abdullah’ın hadisine aykırı bir hadisle inceleme yapılmıştır, o hadiste Peygamber sav’in bir cenaze dönüşünde bir kadın tarafından davet edildiği ve davete giderek kendisine yemek getirildiği bildirilmektedir. (İbni Abidin) Ben derim ki: Bu hadis söz götürür. Çünkü bu umumi olmayan bir vakıadır. Hususi bir sebebi olması ihtimali de vardır. Cerir hadisi böyle değildir. Halbuki Münye sahibi, bu konuda, bizim mezhebimizde, Şafilerle Hanbeliler gibi başka mezheplerde rivayet edilen deliller üzerinde inceleme yapmış, mezkur Cerir hadisiyle istidlal ederek kerahete hüküm etmiştir. (İbni Abidin-3)

Selam hidayete tabi olanlara....
 

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
İki acîp suale karşı defaten hatıra gelen garip cevaptır.
Birinci sual: Denildi ki: "Fâtiha ve Yâsin ve hatm-i Kur'ânî gibi okunan virdler, kudsî şeyler, bazen hadsiz ölmüş ve sağ insanlara bağışlanıyor. Halbuki böyle cüzî bir tek hediye ân-ı vâhidde hadsiz zatlara yetişmek ve herbirisine aynı hediye düşmek, tavr-ı aklın haricindedir."
Elcevap: Fâtır-ı Hakîm nasıl ki unsur-u havayı kelimelerin berk gibi intişarlarına ve tekessürlerine bir mezraa ve bir vasıta yapmış. Ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedî (a.s.m.) umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi; öyle de, okunan bir Fâtiha dahi, meselâ umum ehl-i İmân emvâtına aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle mânevî âlemde, mânevî havada çok mânevî elektrikleri, mânevî radyoları sermiş, serpmiş, fıtrî telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor. Hem nasıl ki bir lâmba yansa, mukabilindeki binler aynaya, her birine tam bir lâmba girer. Aynen öyle de, bir Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, her birine tam bir Yâsin-i Şerif düşer.
 
Katılım
1 Eyl 2006
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İbni Kesir'in İmam Şafiden naklen yaptığı rivayet: Yük taşıyan hiçbir kimse başkasının (günah) yükünü yüklenmez ve insan için kendi çalıştığından başkası yoktur." (en-Necm 53/38-39)
Yani kimseye başkasının günah yükü yükletilmeyeceği gibi bizzat kendisinin kendi adına kazandıklarından başka şeylerin ecrini de elde etmesi sözkonusu değildir. İşte bu ayeti kerimeden İmam Şafii ra şu hükmü çıkarmıştır: Kuran okumanın sevabı hediye edilmekle ölülere ulaşmaz. Çünkü bu ne ölülerin ameli, ne de onların kazancıdır. bundan dolayı Resulullah s.a.s. ümmetini bu işi yapmaya teşvik etmediği gibi, herhangi bir nass ya da bir işaretle de onları böyle bir işe yönlendirmemiştir. Herhangi bir sahabiden de böyle bir şey nakledilmemiştir. Eğer bu iş bir hayır olsaydı şüphesiz onlar bizden önce bu işi yaparlardı. Diğer taraftan Allah'a yakınlaştırıcı amellerle ilgili olarak sadece nasslarla yetinilir. Çeşitli kıyas ve görüşlerle bu hususta herhangi bir tasarrufta bulunmak mümkün değildir.
Dua ve sadakaya gelince, bunların (sevaplarının) ölüye ulaşacağı hususunda icma vardır ve yasa koyucunun bu hususta nassları bulunmaktadır...

Selam hidayete tabii olanlara..
 

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Ölmüşlerin arkasından Yasin suresini okumak Sünnet midir, yoksa Kur'an'a ve Kur'an merkezli Sünnete tamamen zıt olan çirkin bir bidat midir?
Ölmüşlerin arkasından Yasin suresini okumak Kur'an'a ve Kur'an merkezli Sünnete kesinlikle zıt olan çirkin bidatlerden bir tanesidir. Bu bidat Asrı Saadette ve Hülefa-i Raşidin döneminde yoktu.Sonraki dönemlerde Emevi saltanatının Kur'an'a rağmenci davranışlarının sonucunda ortaya çıkan bidatlerdendir. Bu bidatler, atalarından gelen malumatları kesin nasslarmış gibi kabul eden ve asla eleştiremeyen mukallit hocalar ve o hocalara tabi olan cahil kalabalıklar sebebiyle sürüp gitmektedir.

Şimdi bu konuda delillerimizi sıralayalım.

Kur'an-ı Kerim'de çeşitli hitaplar vardır.
Bu hitapların tamamı dirileredir.
Onda Mü'minlere,kafirlere, müşriklere, münafıklara...vb hitaplar bulunmaktadır. Ama hiçbir zaman ölülere hitap yoktur.
Çünkü o bir hidayet rehberidir.
Ölülerin o rehberden faydalanma imkanları ortadan kalkmıştır.
Hatta bidatçilerin ölülere okudukları Yasin suresinin 70. ayetinde bile "dirilerin uyarılması için" Kur'anın vahyedildiğinden bahsedilmiştir.
Ama bidatçiler ayeti görmezden gelip, atalarının izinden yürümek adına Kur'an'a rağmenci anlayışlarını ısrarla sürdürürler.

Gelenekçiler, İslam fıkhının kaynaklarını sayarken formalite icabı Kur'an-ı Kerimi en üste yazarlar. Ama iş uygulamaya geldiğinde O'nu diğer delillerin ispatı için içerisinden malzeme aranan bir konuma düşürürler. Maalesef olaylara objektif olarak bakamadıkları için içinde bulundukları hali de pek idrak edemezler. Şimdi Allah'ın kitabında ölen kardeşlerimiz için ne yapabileceğimize bakalım. Haşr suresinin 10. ayetinde "...Rabbimiz!, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla..." buyrularak mü'minlere yapacakları açıklanmıştır. Yani ölmüş olanlara dua edeceğiz. Bidatçiler uydurulmuş hadisleri ve atalarından nakledilen fasit kıyasları temize çıkartabilmek için "dua okumak Kur'an okumakla aynı şeydir" diye te'vil etmişlerdir.

Gelenekçiler İslam fıkhının kaynaklarını sayarken sıralamanın ikinci maddesine Sünneti koyarlar. Yukarıda da belirttiğimiz gibi maddenin ikinci sırasındaki sünnette sıralamaya formalite icabı yazılmış, iş uygulamaya gelindiğinde sünnetlerin yerini sünnete aykırı bidatler almışlardır. Bu konu bunu ispat etmek için en güzel örnektir.

Bilindiği gibi Asrı saadette Peygamberimizin ölmüş olan mü'minlere evde veya mezarlık da Kur'an okuma gibi bir sünneti yoktu. Bu konuda hiçbir alimin farklı bir yorumu olmamıştır. Sünnet düşmanı gelenekçilerin bile istemeseler de kabul etmek zorunda kaldıkları gerçek budur. Ne Hz Peygamber yaşıyorken sahabenin ölmüş olanlarına, ne de kendisi öldüğünde diğer sahabelerin O'na Yasin okuma gibi bir merasimi olmamıştır.

Hatta hülefa-i raşidin döneminde de böyle bir uygulamanın olmadığı ortadadır. Allah'ın kitabını tebliğ ve tebyin eden Hz Muhammed'in ve O'nun izinde giden halifelerin yaygın uygulamasının ölene dua etmek olduğu ortadadır. Onların ölülerine asla Kur'an okumadıkları da ortada... Ey Bidatçiler; başkalarına sünnet inkarcısı iftirasını atarken asıl siz sünnete karşı bidatler çıkartıp onları hafife alıyorsunuz.

Sünnete karşı çıkarken kendinizi savunacak deliliniz var mı? Sizi ve usulünüzü(ki ben buna usulsüzlük diyorum) çok iyi tanıdığım için delil diye vereceklerinizi de bura da aktarayım. Siz "Ölülerinize Yasin okuyunuz" hadisine inanarak yukarıdaki sünnete muhalefet ediyorsunuz. Yukarıda da açıkladık, Peygamberin ölülere Yasin okumadığı apaçık ortada..

Yani bu sözü bir tanesi Peygamber adına uydurmuş, biz bunu metinden kolaylıkla anlayabiliyoruz. Ne yazık ki Ebu Hanife'nin yolunda olduğunu sananlar, O'nun metin tenkidine dayalı sünnet anlayışının farkında değiller. Onlar Ebu Hanife adına fatura edilen rivayetleri koruma mücadelesi verirken, O'nun metoduna ihanet etmektedirler. Ölülerinize Yasin okuyunuz hadisinin uydurma olduğunu klasik Hadisçi Elbani bile kitabında açıklamıştır. Hadis münkati ve illetlidir.

Ölüye Yasin okunması konusunda sahih BİR TANE bile hadis yoktur. İlgili hadisteki "Ölüleriniz" kelimesini Hanefiler dışındaki mezheplerden Şafiiler ölmek üzere olanlar diye açıklamıştır. Bu konuda Nevevi'nin görüşlerine bakılabilir. İbn-i Mace aynı hadisi "Ölmek üzere olan hastanın yanında konuşulacak şeyler " babında açıklamıştır. Ahmet İbn-i hanbel' de Ölmek üzere olanların yanında okunduğunda ruhun çıkması kolay olur..." vb şeklinde yorum getirmiştir. Ama dikkat edin burda da açıklanan ölüye okuma değil, ölmek üzere olanlaradır.

Hanefiler dışındaki üç mezhebin görüşlerine de baktığınızda ölülere Kur'an okunmayacağı açıkça görülecektir. Kur'an, Kur'an merkezli Sünnet ve eski mezhep imamlarının çoğu ve yeni araştırmacıların tamamına yakını ölülere Kur'an okunmaması gerektiğinde ittifak etmişken, sizler Ebu Hanife'ye fatura edilen uydurulmuş bilgilerden yola çıkarak halen Kur'an ve Sünnete aykırı hareket etmeye devam edecek misiniz. Yoksa bu şişi ulemalarımız çözdü, bin senedir kimse anlamadı da sen mi anladın türü demagojilerle insanları avutmaya ve uyutmaya devam edecek misiniz.

Mezhepçilik ve hizipçilikle oyaladığınız masum müslümanların yakasını bırakın... Bir taraftan Kur'an'ın zor anlaşılacağı yalanıyla onları O'nu anlamaktan alıkoyuyor, diğer taraftan da atalarınızdan gelen doğru-yanlış karışımı ayrıntılarla onları uğraştırıyorsunuz. Bakın işte! Yaptığınız bidat; Kur'an'a, Kur'an merkezli sünnete zıt olduğu gibi, sizinde itibar ettiğiniz alimlerin görüşlerine de zıt... Artık bırakın bidatlerle insanları aldatmayı... Siyonistler, emperyalistler...vb sözlerle islam düşmanlarını suçluor, ama hiç kendi suçunuzu bertaraf edecek özeleştiri yapmıyorsunuz. Bu ümmetin acılar içerisinde kıvranmasında sizin hiçmi payınız yok?
Hizipçilik Kur'an'a aykırı değil mi?

En'am suresinin 159. ayetinde hizipçilik yapanların yanlışlığı apaçık açıklanmışken, siz insanları hizipçiliğe(Kendi Cemaatınıza) davet ettiniz. Hatta Allah'ın ipine sarılın ayetini bile anlamöının tam tersine cemaate sımsıkı sarılın şeklinde açıkladınız. Ve maalesef Allah'ın ayetini yaptığınız ilhadi yorumlarla çarpıttınız.

Bunu da atalarınız mirasını kurtarmak ve temize çıkarmak için yaptınız. Kur'an'daki Ehl-i Kitapla ilgili ayetlerdeki din alimlerinin düştükleri hatalardan Allah aşkına siz berimisiniz? Aynı konumda olduğunuzun farkında değil misiniz. Bugüne kadar hep ilmi delille gelindiğinde ilme tabi oluruz diyordunuz.

İşte size ilmi deliller, bakalım ilme mi yoksa mezhepçilik ve hizipçiliğe inatla devam ederek hevanıza mı tabi olacaksınız?
Ben Hz Peygamberin peygamberliğinin başladığı ilk dönemi açıklayan Hicr suresinin 94. ayetindeki gibi "Kulaklarını patlatırçasına anlat" ayetinin gereğini yaptım,

umarım sizde "işittik, isyan ettik" diye ayette açıklanan kişilerin konumuna düşmez ve sözü dinleyip en güzeline tabi olan mü'minlerden olursunuz.

Ne mutlu Allah'ın kitabına tabi olanlara, Ne yazık BİLE BİLE PEYGAMBERİN SÜNNETİNİ TERKEDİP, ATALARININ YORUMLARINI HAKLI ÇIKARTMAK ADINA PEYGAMBER VE SAHABE ADINA FATURA EDİLMİŞ 1-2 UYDURMA RİVAYETE TABİ OLANLARA....

Ali Umuc

 

dayi

Profesör
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
1,918
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
69
aHuZaR..:shake2[1]:..

Kuran Ölüye Okunur..DİRİLSİN diye..:D..dirilsinde İNSAN gibi yaşasın diye..:)

Mezardaki Ölüye Allah selamet versin İnşallah...artık ona ne Fatiha ne de Bakara suresi fayda etmez..

HU..
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
aHuZaR..:shake2[1]:..

Kuran Ölüye Okunur..DİRİLSİN diye..:D..dirilsinde İNSAN gibi yaşasın diye..:)

Mezardaki Ölüye Allah selamet versin İnşallah...artık ona ne Fatiha ne de Bakara suresi fayda etmez..

HU..

:thinking: :thinking: ben anlamadım dayı neden etmez fayda sonuçta ölüler ahirette yaptıklarına cevaplarını verecekler cezalarını çekecekler her cuma akşamı kuran okunur ölülerimiz için mesela... Rabbim hepimizin amelini güzel yapsın...ama biz yinede dua edip ruhuna gitsin diyoruz yanlışmı dayı...

HU.....
 

dayi

Profesör
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
1,918
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
69
Yanlış yok Arzu abla..:)

Okunsun elbette..olaki okuyana yada orada bulunup dinleyene faydası olur..Kuran bu gezegendeki yaşantımızın tanzim Kitabıdır..Ahıret yaşantımızı tanzim edip düzenlemez..yani Ahırete göçen için bir faydası yoktur..ahırete göçen zaten Kuranın bu dünyadayken ona ne anlattığını anlamıştır..NAS uykudadır..işte bunun suret olanı gerçekleşir..kişi Ahırette Uyanır..neye uyanır?..Kuranın ne anlattığına..sonra derki..Yarabbi bir daha gideyim şu dünyaya..bak gör nasıl yaşayacağım:D

Kuran Ölüye okunur dedik ya:)..o da yaşayan Ölüye..kendinden, dünyadan habersiz olan ölüye okuyalım,ki DİRİLSİN..

Kuran,yani Mushaf,kayıtlı olan Kelamı Kadim..birde KURAN varki..bu Mükevvenatı Kuran..işte bu Mükevvenatı KURANI,da okumayı öğreneceğiz..elbette dayanağımız MUSHAF olacak yine...

HU..
 

melami

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
238
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İSTANBUL
Mezarlığın Ötesinde mi?..

Mezarlığın Ötesinde mi?..
Allah’ı mezarlığın ötesine bırakmayınız. Cenâb-ı Hak: “Siz gelecekte nefs-i mutmainne olacaksınız.”demiyor.

“Ya eyyetühen nefsül mutmainne”[1] Ey mutmain olan insan, Rabbinize rücû ediniz. Rabbinize dönün veya vuslat edin.

Nefs-i mutmainne olanlar kimdirler? Nefs-i emmâreden, nefs-i levvâmeden kurtulmuş, Rabbisine vuslat için bir gelecek zemini kalmamış. Avam-ı nâs gibi vusleti mezarlığa bırakmayın.

Cenâb-ı Hak onlara "Ya eyyetühen nefsül mutmainne.” âyetiyle tecellî etmekte. Onlar Rabbisine vuslatın zevk u sefâsında. Onlar için atmayın hesabı, vuslâtı mezarlığın ötesine. Allah ve Resûlü’nün itimadını mezarlığın ötesine bırakmayın. Allah ve Resûlü’nün itimadını, bu tende iken bileceğiz, yaşayacağız, zevk edeceğiz.


Bakınız “Eğer Allah’ı seviyorsanız diyor Cenâb-ı Hak,

fettebiuni [2] Muhammedime tabi olun. yuhbibkümullah Allah da sizi sevsin. Burada Allah ve Resûlü’nün itimadını kazanmak! Allah’ın itimadını desek yeterli değil. Lâ ilâhe illallah.

Ama Allah şart koşuyor: “Beni seven Muhammedime tabi olsun. ” Çok incelik var burada. “Bana tabi olun.” demiyor. Muhammediyette ölçü var, ayar var, nizam var, intizam var, ahlâk var, ahkâm var. Hep Muhammediyette bunlar.

1] Fecr, 89/27-28

[2] Âl-i İmrân, 3/31[/

http://www.ihvan-forum.com/showthread.php?t=7778
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
hiçkimse canlılar için inen ve sağlıkta hasbihal olunması gereken ayetleri okuyup bir ölüye yollayamaz.böyle birşey yoktur
Buna tam katılmak mümkün değil.. Hayatda yaşayan akrabaları ölmüşlerinin arkasından dua ve okumalarını eksik etmemeliler.. Bunun hem diriye hem ölüye faydası vardır..Bir fatiha belki Rabbin azap şiddetini dindirebilir.. Bunlar ahire ait bilgiler o bakımdan niyetlerimiz çok önemli
AMA Mehmet Akif'in sözü de akla gelmeli.. Kur'an okumak için birilerinin ölmesini beklememeli..
Bu okuma bizim örfümüzde var..islami olmadığı iddia edilemez heralde..

Kur'an bir DUA kitabıdır bir zikir kitabıdır bir fıkıh kitabıdır.. Kur'an bütün kitapların CEM'i olduğuna göre ölülerimizin arkasından DUA niyetiyle okunan Kur'an BİDAT olmasa gerek.. Bunun Fıkhi araştırmasını yapmadım ama gerek de yok sanırım
Her mezar taşımıza "RUHUNA FATİHA" sözü kazılı olduğunu hatırlarsak kafi olur
 

melami

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
238
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İSTANBUL
Bu bir görenektir. Her ne kadar, bu Mevlüde sebep o mevta ise de, sevabı okutanadır.

Sen, herhangi bir hayır yaptığın zaman, senden sonra evlatların bunu görürler.

Babam şöyle hayırlar, böyle mevlütler, Kur'anlar okutuyordu derler. Babasından gördüğü için o da okutur. Fakat sevabı kendinedir. Eğer senin baban böyle hayırlar yapmasaydı, mevlütler, Kur'anlar okutmasaydı, o zaman sen de yapmazdın. Sen yaptığın zaman da evlatların görüyor onlar da yapıyor, bu sebeple, herkesin yapmış olduğu kendinedir.

Hatta, memlekette bir ihvan bir gece mevlüt okutuyor. Diğer ihvanlar soruyorlar. Bu mevlüdü kime okutuyorsun, kendime, diyor. Ve o gece sabah karşı ölüyor, esas mevlüd kendine olmuş oluyor.
 

keskinbey06

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
468
Tepkime puanı
1
Puanları
0
bütün kardeşlerime çok teşekkür ederim umarım yararlı olmuştur konu
 

karaselam

Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Web sitesi
www.tevhiddersleri.com
Dirilerle ölüler bir olmaz. Şüphesiz Allah dilediğine işittirir. Ama sen kabirdekilere bir şey işittiremezsin. (Fatır 35/22)
“Allah’ın berisinden Kıyamete kadar kendisine cevap veremeyecek olana dua edenden daha sapık kim olabilir? Oysaki bunlar onların duasın;dan habersizdirler." (Ahkâf 46/5)
 
Üst